t.c. sÜleyman demİrel Ünİversİtesİtez.sdu.edu.tr/tezler/ts00697.pdf · tarihsel gelişimi,...

137
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI BANKACILIK SEKTÖRÜNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE TÜRKİYE ÖRNEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Mukaddes KESEMEN TEZ DANIŞMANI Yrd. Doç. Dr. Bekir GÖVDERE ISPARTA, 2009

Upload: others

Post on 29-Feb-2020

19 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANABİLİM DALI

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE

TÜRKİYE ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mukaddes KESEMEN

TEZ DANIŞMANI

Yrd. Doç. Dr. Bekir GÖVDERE

ISPARTA, 2009

Page 2: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

i

ÖZET

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE

TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Mukaddes KESEMEN

Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisat bölümü Yüksek Lisans Tezi, 135 Sayfa

Mart 2009

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Bekir GÖVDERE

Son dönemlerde Dünyada meydana gelen sosyo-ekonomik gelişmelere bağlı

olarak doğrudan yabancı yatırımların gerek boyutları gerekse yönü önemli

değişikliklere uğramıştır. Önceleri sadece gelişmiş ülkelerin önemli bir pay aldığı

doğrudan yabancı yatırımlar, bugün gelişmekte olan ülkelere de yönelmektedir.

Çalışma son zamanlarda yapılan DYY ve DYY’ların nispeten finans

sektöründe yoğunlaşmasının Bankacılık sektörüne etkilerini incelemeyi

amaçlamaktadır.

Türk bankacılık sektörüne yabancı girişi yeni bir olgu olmamakla beraber

yabancı bankaların Türk bankacılık sistemi içindeki payı “sınırlı” kalmıştır. 1980

öncesinde ithal ikamesine dayanan, yurtiçi mal ve hizmet üretiminin korunduğu bir

ortamda yerli bankalar finans sisteminde baskın bir rol oynarken yabancıların girişi

düşük düzeyde gerçekleşmiştir. 1980’den sonra finansal sistemde rekabetin ve

etkinliğin artması için uygulanan liberalizasyon politikaları çerçevesinde yabancı

banka girişi kolaylaştırılmıştır. Bunun sonucu olarak sisteme daha fazla yabancı

girişi olmuştur. Ancak, giriş önündeki engellerin azalmasına rağmen Türkiye’de

uzun süreli yüksek enflasyon ve istikrarsızlıklar sebebiyle yabancı bankaların sistem

içindeki payı pek fazla değişmemiştir. Nitekim 1990’lı yıllardan itibaren aktif

toplamı içinde yabancı bankaların payı yüzde 5’i geçmemiştir. Ancak, 2004 yılından

bu yana sektöre olan yabancı ilgisi neticesinde yabancı bankaların sistem içindeki

payı yükselmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY), DYY Teorileri,

DYY nedenleri, DYY’ı Etkileyen faktörler, Bankacılık sektöründe DYY, DYY’ın

Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği

Page 3: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

ii

ABSTRACT

FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR

and the CASE of TURKEY

Mukaddes KESEMEN

Suleyman Demirel University, The Master’s Thesis at the Department of Economics,

135 Pages, December 2009

Advisor Lecturer: Yrd. Doç. Dr. Bekir GÖVDERE

The dimensions and directions of foreign investments have significantly

changed depending on the recent socio-economical developments around the world.

Previously made mostly in developed countries, foreign direct investments are today

also headed towards developing countries.

This study aims to examine the effects of recent FDIs and of their relative

increase in the finance sector upon the banking sector.

Foreign entrance into Turkish banking sector is not a new notion. However,

the position of foreign investment banks in Turkish banking system can be defined as

“limited”. Before 1980, in an import substitution based environment preserving the

production of domestic assets and service, national banks had a dominant role in the

finance system whereas the foreign entrance was at a nominal level. After 1980,

within the framework of liberalization policies which were carried out to increase the

efficiency and competition, the entrance of foreign investment banks was facilitated.

This situation resulted in more foreign entrance to the system. However, despite

alleviation of the difficulties related to the foreign entrance, the portion of foreign

investment banks in the system hasn’t changed much due to the long-term high

inflation and instability in Turkey.

As a matter of fact, the portion of foreign investment banks hasn’t exceeded

5% among the sum of active investments since the nineties. However, due to the

growing foreign interest in the sector since 2004, the portion of foreign investment

banks in the system has been increasing.

Keywords: Foreign Direct Investments (FDI), FDI Theories, Reasons of

FDI, the factors affecting FDI, FDI in Banking Sector, Historical Development of

FDI, The Case of Turkey

Page 4: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

iii

İÇİNDEKİLER

ÖZET............................................................................................................................ i

ABSTRACT................................................................................................................ ii

İÇİNDEKİLER .........................................................................................................iii

KISALTMALAR ....................................................................................................viii

TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................ ix

GRAFİKLER DİZİNİ ............................................................................................... x

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ .......................................................................................................................... 1

İKİNCİ BÖLÜM

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE YABANCI YATIRIMLARI

AÇIKLAYAN TEORİLER....................................................................................... 5

2.1. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM TANIMI ............................................... 5

2.2. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN NEDENLERİ ........................... 7

2.2.1. Hammadde Kaynakları............................................................................... 7

2.2.2. Faaliyetlerin Bütünleştirilmesi ................................................................... 7

2.2.3. Aktarılamayan Bilgiler............................................................................... 8

2.2.4. Unvanın Korunması ................................................................................... 8

2.2.5. Unvandan Yararlanmak ............................................................................. 8

2.2.6. Sırların Korunması ..................................................................................... 8

2.2.7. Ürünün Yaşam Dönemi Hipotezi............................................................... 9

2.2.8. İthalatçı Ülkenin Koyduğu Tarife ve Kotalardan Kaçınma ....................... 9

2.2.9. Yurt İçi Kısıtlamalardan Kurtulma ............................................................ 9

2.2.10. Üretim Esnekliği .................................................................................... 10

2.2.11. Müşterileri İzleme .................................................................................. 10

2.2.12. Yatırımları Uluslararası Çeşitlendirme .................................................. 10

2.2.13. Ucuz Yabancı Faktör Kullanımı ............................................................ 11

2.2.14. Yabancı Teknoloji Kullanılması ............................................................ 11

2.2.15. Monopol Avantajından Yararlanma....................................................... 11

2.3. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ... 12

2.3.1. Ekonomik Faktörler ................................................................................. 12

2.3.1.1. Piyasaların Büyüklüğü ...................................................................... 12

Page 5: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

iv

2.3.1.2. Yurtiçi Hasıla Büyümesi ................................................................... 13

2.3.1.3. Düşük Maliyetli Esnek İş Gücü ........................................................ 13

2.3.1.4. Vergileme Politikaları ....................................................................... 13

2.3.2. Yatırım Ortamına Ait Faktörler ............................................................... 13

2.3.3. Politik Faktörler ....................................................................................... 14

2.4. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI AÇIKLAYAN

TEORİLER ............................................................................................................ 14

2.4.1. Heckscher-Ohlin Modeli ve Mundell’in Katkısı...................................... 14

2.4.2. Ürün Devreleri Teorisi ............................................................................. 16

2.4.3. OLI Paradigması ...................................................................................... 17

2.4.3.1. Mülkiyet Avantajı ............................................................................. 17

2.4.3.2. Konumsal Avantaj............................................................................. 18

2.4.3.3. İçselleştirme Avantajı........................................................................ 18

2.4.4. Yeni DYY teorisi ..................................................................................... 20

2.4.4.1. Yatay Entegrasyon Yatırımları (YEY).............................................. 20

2.4.4.2. Dikey Entegrasyon Yatırımları (DEY) ............................................. 22

2.4.4.3. Bilgi Sermayesi Modeli (BSM) ........................................................ 24

2.5. YABANCI YATIRIM ENDEKSLERİ........................................................... 24

2.5.1. Türkiye’nin Yatırım Yeri Endekslerindeki Sıralamaları.......................... 25

2.5.1.1. Ekonomik Bağımsızlık Endeksi........................................................ 26

2.5.1.2. Küresel Rekabet Gücü Endeksi......................................................... 27

2.5.1.3. İş Ortamı Rekabet Gücü Endeksi...................................................... 27

2.5.1.4. İş Yapma Kolaylığı Endeksi ............................................................. 27

2.5.1.5. Sermayeye Dost Ülke Endeksi.......................................................... 27

2.5.1.6. Dünya Rekabet Gücü Yıllığı ............................................................. 28

2.6. TÜRKİYE'NİN TEMEL EKONOMİK SORUNLARI .................................. 28

2.7. VERİMLİLİK VE İSTİHDAMIN BELİRLEYİCİ FAKTÖRLERİ: FİRMA

DÜZEYİNDEKİ ANALİZ SONUÇLARI ............................................................... 31

2.8. FİRMALARIN VERİMLİLİKLERİNİN VE İSTİHDAMLARININ

ARTTIRILMASI: TEMEL KONULAR VE ÖNERİLER ...................................... 35

2.8.1. Kayıt Dışılığın Azaltılması ve Firmaların Mali Şeffaflığının Arttırılması . 35

Page 6: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

v

2.8.2. İşgücü Piyasasının Esnekliğinin Arttırılması ve İşgücü Becerilerinin Özel

Sektör İhtiyaçlarıyla Uyumlaştırılması ................................................................. 37

2.8.3. Firmaların Teknolojik İlerlemesinin Desteklenmesi................................ 41

2.8.4. Firmaların Finansmana Erişimlerinin Arttırılması ve Kurumsal Yönetişimin

İyileştirilmesi ..................................................................................................... 45

2.8.5. Firmaların Altyapıya Erişiminin Arttırılması........................................... 48

2.8.6. Firmaların Kuruluş ve Operasyonlarının Önündeki İdari Engellerin

Azaltılması ......................................................................................................... 51

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ............... 53

3.1. DÜNYA’DA DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN KISA TARİHİ . 53

3.2. TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN TARİHİ ........ 54

3.2.1. 1980 Öncesi Dönem................................................................................. 55

3.2.2. 1980 Sonrası Dönem................................................................................ 58

3.2.3. Dyy Akımlarının 2000 Yılı Sonrası Durumu ve Geleceğe Yönelik

Beklentiler .......................................................................................................... 59

3.2.3.1. 2007 Global Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri....................... 61

3.2.3.2. Dünyada Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (1970-2007) ................ 61

3.2.3.3. Türkiye’de Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri ve Uluslararası

Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay .............................................................. 62

3.2.3.4. En Fazla UDY Stoku Olan İlk On Ülke ve Türkiye ......................... 64

3.2.3.5. En Fazla UDY Çeken 10 Ülke ve Türkiye 2003-2007 ..................... 65

3.2.3.6. Sektörlere Göre UDY Girişleri ......................................................... 65

3.2.3.7. Türkiye de 2007 ve 2002-2007 Tarihleri İtibariyle En Fazla UDY

Yapan Ülkeler ................................................................................................ 66

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ VE BANKACILIK SEKTÖRÜNDE

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR............................................................. 70

4.1. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ................................................................. 70

4.1.1. 1980 Sonrası Türkiye’de Bankacılık Sektörü .......................................... 70

4.1.2. 2001 Sonrası Türk Bankacılık Sektörü ve Yapısal Gelişmeler................ 72

4.2. BANKACILIK SEKTÖRÜ PİYASA YAPISI ............................................... 75

Page 7: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

vi

4.2.1. Banka Şube Yapısındaki Gelişmeler........................................................ 75

4.2.1.1. Banka Sayısındaki Gelişmeler .......................................................... 75

4.2.1.2. Şube Sayısındaki Gelişmeler............................................................. 75

4.3. BANKACILIK SEKTÖRÜNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR77

4.3.1. Türkiye’de Yabancı Katılımı Ve Boyutları.............................................. 82

4.3.1.1. Türkiye’deki Yabancı Bankalar ........................................................ 82

4.3.1.2. Türkiye’deki Yabancı Katılımının Boyutları .................................... 84

4.3.2. Yabancı Girişinin Ulusal Sektörlere Etkileri ........................................... 86

4.3.2.1. Uluslararası Çalışmalar ..................................................................... 86

4.3.2.2. Türk Bankacılık Sektörü Üzerine Yapılan Çalışmalar...................... 93

4.4. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE GOÜ’LER............................ 96

4.4.1. Bankacılıkta DYY’ın GOÜ’e Etkileri...................................................... 99

4.4.1.1. Verimlilik Etkisi.............................................................................. 100

4.4.1.2. İstikrar Etkisi................................................................................... 102

4.5. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM KISITLAMALARI .......................... 104

4.5.1. Diğer Ülkelerde Halen Uygulamada Olan Doğrudan Yabancı Yatırım

Kısıtlamaları ve Söz Konusu Bazı Ülkeler ...................................................... 104

4.5.1.1. Almanya .......................................................................................... 104

4.5.1.2. Avustralya ....................................................................................... 105

4.5.1.3. Hindistan ......................................................................................... 105

4.5.1.4. Japonya............................................................................................ 105

4.5.1.5. Güney Kore ..................................................................................... 105

4.5.1.6. Yunanistan....................................................................................... 105

4.5.1.7. Rusya............................................................................................... 105

4.5.1.8. Brezilya ........................................................................................... 106

4.6. GENEL DEĞERLENDİRME: YABANCI KATILIMINI ÖZENDİREN

UNSURLAR ........................................................................................................ 106

4.7. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN YAŞAM ALANI VE

YABANCILAR ................................................................................................... 111

4.8. 2000 SONRASI YABANCI YATIRIMCILARIN BANKACILIK

SEKTÖRÜNE İLGİSİ ......................................................................................... 114

Page 8: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

vii

BEŞİNCİ BÖLÜM

SONUÇ.................................................................................................................... 116

Page 9: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

viii

KISALTMALAR

DYY : Doğrudan Yabancı Yatırımlar

UDY : Uluslararası Doğrudan Yatırımlar

UDY : Uluslararası Doğrudan Yatırım

AB : Avrupa Birliği

GOÜ : Gelişmekte Olan Ülkeler

GÜ : Gelişmiş Ülkeler

TBB : Türkiye Bankalar Birliği

BDDK : Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu

IMF : Uluslararası Para Fonu

OECD : İktisadi İşbirliği Ve Gelişme Teşkilatı

UNCTAD : Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı

IMF : Uluslar Arası Para Fonu

ÇUŞ : Çok Uluslu Şirketler

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AR – GE : Araştırma – Geliştirme

DYS : Doğrudan Yabancı Sermaye

GSYİH : Gayri Safi Yurt İçi Hasıla

BEE : Bölgesel Ekonomik Entegrasyon

NAFTA : Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması

AET : Avrupa Ekonomik Topluluğu

EMA : Avrupa Para Birliği

ASEAN : Güneydoğu Asya Uluslar Birliği

BIS : Uluslararası Ödemeler Bankası

KOBİ : Küçük Orta Boy İşletme

ICA : Yatırım Ortamı Değerlendirmesi

Page 10: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

ix

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 2.1. Şirketlerin Uluslararasılaşma Stratejileri (Mülkiyet Avantajı Veri İken). 19

Tablo 2.2. Türkiye’nin önde gelen yatırım yeri endekslerinin sıralamaları............... 26

Tablo 3.1. 2007 Global Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri .............................. 60

Tablo 3.2. Türkiye’de Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri ve Uluslararası

Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay .......................................................................... 62

Tablo 3.3. En Fazla UDY Stoku Olan İlk On Ülke ve Türkiye................................. 63

Tablo 3.4. En Fazla UDY Çeken 10 Ülke ve Türkiye 2003-2007 (milyar dolar)...... 64

Tablo 3.5. Sektörlere Göre UDY Girişleri – 2007 (Milyon Dolar) ........................... 65

Tablo 3.6. Türkiye de 2007 ve 2002-2007 Tarihleri İtibariyle En Fazla UDY

Yapan Ülkeler (Milyon Dolar)................................................................................... 66

Tablo 4.1. Banka Sayısındaki Gelişmeler .................................................................. 75

Tablo 4.2. Şube Sayısının Gelişimi ve Yüzde Dağılımı ............................................ 76

Tablo 4.3. Türkiye’deki Yabancı Bankalar................................................................ 82

Tablo 4.4. Türkiye’de Faaliyetleri Sona Eren Yabancı Sermayeli Bankalar............. 83

Tablo 4.5. Türkiye’de Banka, Şube ve Personel Sayısı Açısından Yabancı

Bankalar ..................................................................................................................... 84

Tablo 4.6. Türkiye’deki Yabancı Bankaların Sektördeki Payı .................................. 85

Tablo 4.7. Yabancı Payının Hisse Oranları Dikkate Alınarak Hesaplanması............ 86

Tablo 4.8. GOÜ’lere Yönelik Net Özel Sermaye Girişleri (Milyar Dolar) ............... 99

Tablo 4.9. Sektörlere Göre UDY Girişleri - 2007 (Milyon Dolar) .......................... 115

Page 11: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

x

GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 2.1. İş gücü Arz ve Talebi............................................................................... 30

Grafik 2.2. Giriş ve Çıkış Oranları Yüzdelik değerler, 10’dan fazla çalışanı

bulunan Firmalar, 1990’lar ........................................................................................ 31

Grafik 2.3. Bir Yeni Girişimciler Grubundan Belirli bir yaşta halen devam eden

firmaların oranı, 1990’lar ........................................................................................... 32

Grafik 2.4. Ayakta Kalan Firmaların İstihdam Artışı ................................................ 32

Grafik 2.5. İş Gücü verimliliğinin yapısı ................................................................... 33

Grafik 2.6. Kayıt Dışı firmalar için Rekabet avantajı sağlayan etkenler ................... 36

Grafik 2.7. Dış Denetimden geçmiş mali tablolara sahip firmalar, Ülkelere göre..... 37

Grafik 2.8. Eğer işgücü kısıtlamaları olmasaydı düzenli tam-zamanlı işçilerin

sayısında olması tahmin edilen değişim, Türkiye ve karşılaştırma yapılan seçili

ülkeler (100= Değişiklik yok) .................................................................................... 38

Grafik 2.9. Yeterlilik seviyelerine göre 15 yaşındaki öğrencilerin dağılımı,

Türkiye, AB ve OECD............................................................................................... 39

Grafik 2.10. Formel Eğitim Sağlayan firmaların oranları, Türkiye ve karşılaştırma

yapılan seçili ülkeler .................................................................................................. 40

Grafik 2.11. Yeni bir ürün geliştiren Firmaların Yüzdesi, Uluslar arası

karşılaştırma ............................................................................................................... 42

Grafik 2.12. Yeni Teknoloji getirmek için finansman kaynakları, yüzdelik

değerler, Türkiye ........................................................................................................ 43

Grafik 2.13. Toplam firma sayısına karşılık ISO 9001belgeli firmaların sayısı ........ 44

Grafik 2.14. Kamu ve Özel Sektör Kredileri, 2005 ................................................... 46

Grafik 2.15. Kredi kullanan firmaların payı, ülkelere göre........................................ 46

Grafik 2.16. Kesinti yaşanan firmaların oranı ve sene başına elektrik kesintisi

sayısı........................................................................................................................... 49

Grafik 2.17. Bir elektrik jeneratörüne sahip firmalar, uluslar arası karşılaştırma...... 49

Grafik 3.1. Dünyada Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (1970-2007)

(MİLYARDOLAR) ................................................................................................... 61

Page 12: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

1

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

Günümüz ekonomisinde doğrudan yabancı yatırımlar, gerek yatırımı yapan

ülke, gerekse yatırım yapılan ülke açısından büyük önem arz eder hale gelmiştir.

Geçmişte, doğrudan yabancı sermaye sadece; tasarruf açığını kapatmak, üretimi

artırmak, işsizliğe çözüm getirmek, üretim maliyetlerini düşürmek, ucuz işgücü,

taşıma giderlerinden tasarruf sağlamak, vergi avantajlarından faydalanmak, ucuz

hammadde kullanmak ve döviz rezervlerini genişletmek gibi nedenlerle cazip

bulunurken, günümüzde yabancı sermaye yatırımlarından beklenen faydalar daha da

artmıştır. Yabancı sermayeyi çekmek isteyen ülkeler, genellikle yabancı sermaye

ödemeler dengesini sağlamak, ülke içinde sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturmak,

ülkeye yeni teknolojiler kazandırmak, know-how getirmek, gelişmiş ve sermaye

ihraç eden ülkelerin politik ve ekonomik desteğini sağlamak, promosyon, dış

piyasalara giriş imkanlarını genişletmek ve insan kaynaklarını geliştirmek gibi

etkilerinden faydalanmak istemektedirler.

Tarihsel sürece bakıldığında, Türkiye de Doğrudan Yabancı Yatırımların esas

anlamda 1980’ lerden sonra başladığı görülmektedir. 24 Ocak 1980 kararlarından

sonra yatırımların önündeki engeller büyük ölçüde ortadan kalmış ve sonrasında

sermaye hareketliliği giderek yükselen bir artış göstermiştir. Gelişmenin hızlanması,

80’li yılların ikinci yarısına rastlamaktadır. Yatırımlar, 1987 yılında ilk kez bir yılda

200 milyon dolar rakamını aşarak bir aşama kaydetmiş, daha sonra 1988 ve 89

yıllarında her yıl ikiye katlanarak, 1990 yılı sonunda yılda 1 milyar dolar seviyesine

ulaşmıştır.

2000 li yıllara gelindiğinde krizin patlak verip bankacılık sektöründe çöküşün

açığa çıkmasıyla önceleri çoğunlukla finans dışındaki sektörler için önemli olan

yabancı sermaye olgusu, finans sektörü için de önem arz etmeye başlamıştır.

Demirbank'ın İngiliz sermayeli HSBC tarafından satın alınması bu yeni gündemin

habercisiydi. Ardından İtalyan UniCredito – Koçbank, BNP Paribas – TEB, Fortis –

Dışbank, UniCredito/Koç – YKB, Rabobank – Şekerbank arasındaki devirlerle ya da

Page 13: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

2

devir söylentileriyle Türk bankacılığında yabancı sermaye konusu ekonomik

gündemin en üst sırasına yerleşmiştir.

Son yıllarda Dış yatırım yapan bankalar kendi iç pazarlarında karşı karşıya

kaldıkları rekabetçi baskı, pazar doygunluğu ve azalan getiriler karşısında yeni

pazarların arayışına girmişlerdir. Sözü edilen her ekonomik bloğun gelişmiş

ülkelerinin bankaları, başlangıçta stratejik pozisyon alma kaygısıyla, karşılıklı olarak

birbirlerinin iç pazarlarına girme çabasındalarken gelinen aşamada, içinde

bulundukları ekonomik bloğun görece geri bölgelerine doğru büyüme

eğilimindedirler. Avrupa Birliği söz konusu olduğunda bu bölge 'Avrupa ekonomik

alanıyla' tamamen bütünleşmiş olan ve Avrupa Birliği'ne yeni giren ya da girmeye

aday ülkelerdir. Yatırımcı bankalar genellikle gelişmiş ülkelerde kurulmuş büyük

firmalardır ve kendi ülkelerinden daha az etkin finansal sektörleri olan ülkelere

yönelmektedirler. Bu bankalar özellikle güçlü sermaye yapılarına ve gelişmiş

yönetsel becerilere dayanan bir rekabetçi üstünlüğe sahiplerdir. Dolayısıyla dış

yatırımı mümkün kılabilecek avantajlara sahip olan söz konusu bankalar özellikle

pazar ve stratejik aktif arayışı içinde, etkin olmayan dış pazarlara yönelmeyi tercih

etmekte ve kendi boylarındaki rakiplerinin davranışlarını çok yakından

izlemektedirler.

Çalışma; DYY nedenlerini, DYY etkileyen faktörleri, DYY açıklayan

teorileri ve DYY’ın Dünya da ve Türkiye de tarihsel gelişim sürecini inceleyerek,

DYY lar açısından Türkiye ve Diğer ülkeler arasında çeşitli karşılaştırmalar yaparak

DYY’ın Türk Bankacılık Sektörüne olan etkilerini dönemsel olarak analiz etmeye

çalışmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde Doğrudan Yabancı Yatırımlar incelenmekte

DYY tanımlarken OECD ve IMF in yaptığı çalışmalar sonucunda tüm ülkeler için

oluşturulan ortak tanıma yer verildikten sonra DYY ın Türkiye de kullanılan

tanımına yer verilmiştir. Aynı konu içinde yine bu literatürde kullanılan önemli

kavramlardan kısaca söz edilmiştir. hemen ardından esas konuyu anlamamızda bize

fazlasıyla yardımcı olacak nedenler ve etkileyen faktörler üzerinde durularak

teorilerle konu açıklanmaya çalışılmaktadır. Doğrudan Yabancı Yatırımların

nedenleri arasında en önemlileri olarak, Hammadde Kaynakları, Faaliyetlerin

Page 14: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

3

Bütünleştirilmesi, Aktarılmayan Bilgiler, Ünvanın korunması, Ünvandan

yararlanmak, Sırların korunması, Ürünün yaşam dönemi hipotezi, İthalatçı ülkenin

koyduğu tarife ve kotalardan kaçınma, Yurt içi kısıtlamalardan kurtulma, Üretim

Esnekliği, Müşterileri İzleme gibi başlıklara kısaca yer verilmiştir. Doğrudan

Yabancı Yatırımları Etkileyen faktörler konusuna değinirken bu faktörler ekonomik,

politik ve yatırım ortamına ait faktörler olmak üzere 3 ana gruba ayrılarak

incelenmiştir. Yabancı Yatırımları açıklayan teoriler Heckscher-Ohlin Modeli Ve

Mundell’in Katkısı, Ürün devreleri teorisi ve oli paradigması olarak üç başlık altında

incelenmiştir. Son olarak Yabancı Yatırım endeksleri incelenerek Türkiye sıralaması

yapılmıştır.

Doğrudan Yabancı Yatırımların Tarihsel gelişiminin incelendiği üçüncü

bölümde ise DYY, Dünya ve Türkiye açısından iki ana başlık altında dönemsel

olarak değerlendirilmektedir. Bu bölümde Dünyada Yabancı Yatırımların geçmişten

günümüze durumuna kısaca değinilerek, Türkiye de Doğrudan Yabancı Yatırımların

tarihi 1980 öncesi ve 1980 sonrası olarak iki gruba ayrılarak incelenmiştir. Son

olarak 2000’li yıllar açısından DYY, “ DYY Akımlarının Günümüzdeki Durumu Ve

Geleceğe Yönelik Beklentiler” başlığı altında incelenmiştir. Bu bölümde Türkiye

DYY konusunda pek çok açıdan diğer ülkelerle karşılaştırılmış yıllar itibariyle

değerlendirmelerde yer almıştır.

Çalışmanın dördüncü bölümünde ise, bu bölüme kadar değinilen teorik

bilgiler ışığında, konunun çıkış noktasını oluşturan, Türk bankacılık sektöründe

doğrudan Yabancı Yatırımların yaşam alanı ve en önemlisi DYY’ın bankacılık

sektörü içindeki durumunu ve bu sektöre son yıllarda yaptığı etkileri Türkiye ve

diğer bazı ülkeler açısından değerlendirilmiştir. Konu 1980 sonrası dönem baz

alınarak incelenmiştir. Bölümün başında Türk Bankacılık Sektöründe 2001 sonrası

gözlenen yapısal gelişmelere değinilerek konunun özünü oluşturan Bankacılık

Sektöründe Doğrudan yabancı yatırımlar bölümüne geçilmiştir. Bu bölümde

Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankalar, bu bankaların Türkiye’ ye girme

sebepleri, Türkiye’ ye olan etkileri ve bütün bunları kapsayan Türkiye de yabancı

katılımın boyutlarının önemine değinilmiş, bu konuda yapılan çeşitli ampirik

çalışmalara yer verilmiştir.

Page 15: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

4

Çalışma beşinci bölümdeki sonuç kısmı ile son bulmaktadır.

Çalışmada, adı geçen bölümlerle, DYY akımlarının belirleyicilerini,

bunların Türk bankacılık sektörüne olan etkilerini ve DYY’ın bu sektördeki

durumuna ilişkin genel dönemsel bilgilerin sunulması amaçlanmaktadır.

Page 16: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

5

İKİNCİ BÖLÜM

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE YABANCI YATIRIMLARI

AÇIKLAYAN TEORİLER

2.1. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM TANIMI

Doğrudan Yabancı Sermaye, Bir şirketin üretimini ana merkezinin

bulunduğu ülke sınırları dışına yaymak üzere yabancı ülkelerde üretim tesisi kurması

veya mevcut tesisleri satın alması bir dolaysız yabancı sermaye Yatırımı’dır.

DYY tanımı farklı ülkelerde farklı olarak yapılmaktadır. Bu durum

İstatistiklerin tutulmasında zorluklara, tutarsızlıklara ve ülke karşılaştırmalarında

yanlışlıklara sebep olmaktadır. Bu sebepten dolayı DYY kavramının tüm ülkelerde

aynı olacak şekilde tanımlanması gerekliliği doğmuştur. Dünyada özellikle OECD ve

IMF’nin yaptığı çalışmalar sayesinde artık DYY için ortak bir tanıma varılmıştır. Bu

tanım ilk olarak 1993’te IMF tarafından yayınlanmıştır ve bu tarihten itibaren de bu

tanım kullanılmaktadır. Buna göre DYY, bir ekonomide yerleşik bir işletmenin

(birey girişimi, anonim veya adi kamu veya özel girişim) başka bir ülkede uzun

süreli bir ilişki kurmak amacıyla yaptığı yatırımdır.1 Uzun süreli ilişki, doğrudan

yabancı yatırımcı ile doğrudan yatırım işletmesi arasındaki uzun dönemli ilişkinin

varlığını ve işletmenin yönetiminde doğrudan yatırımcının yeterli derecede etkisini

ifade eder. İşletmenin yönetiminde yeterli derecede etkinin ölçütü ise %10 veya daha

fazla hissenin mülkiyeti veya buna eş değerde oy hakkının elde bulundurulmasıdır.

Doğrudan yatırım, iki taraf arasındaki ilk sermaye akımına ek olarak iki taraf ve

anonim veya adi yavru işletmeler arasındaki tüm ardıl sermaye transferlerini içerir.

Türkiye’de ise Doğrudan Yabancı Yatırım, yabancı yatırımcı tarafından yurt

dışından getirilen;

• Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca alım satımı yapılan konvertibl

para şeklinde nakit sermaye,

• Şirket menkul kıymetleri (devlet tahvilleri hariç),

1 OECD, OECD Benchmark Definition of Foreign Direct Investment, Third Edition, 1996, <http://www.oecd.org/dataoecd/10/16/2090148.pdf>, (10.06.2006) ve IMF, 1993.

Page 17: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

6

• Makine ve Teçhizat,

• Sınai ve Fikri mülkiyet hakları,

• Yurt içinden sağlanan; yeniden yatırımda kullanılan kar, hasılat, para

alacağı veya mali değeri olan yatırımla ilgili diğer haklar,

• Doğal kaynakların aranması ve çıkarılmasına ilişkin haklar gibi iktisadi

kıymetler aracılığıyla;

a- Yeni şirket kurmayı veya şube açmayı,

b- Menkul kıymet borsaları dışında hisse edinimi veya menkul kıymet

borsalarından en az % 10 hisse oranı yada aynı oranda oy hakkı

sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olmayı ifade

eder.

DYY’nin tanımının yanı sıra yine bu literatürde kullanılan önemli kavramlar

kısaca şu şekildedir:

Doğrudan Yatırımcı (Direct Investor): Bu terim yabancı doğrudan

yatırımcı veya yatırımcıların ikamet ettikleri ülke veya ülkelerin dışındaki bir ülkede

faaliyette olan doğrudan yatırım işletmesine sahip birey, anonim veya adi kamu veya

özel işletme, hükümet, bir grup ilişkili birey veya bir grup ilişkili anonim ve/veya adi

şirket anlamında kullanılır.2

Ev Sahibi Ülke (Host Country): Yabancı yatırımın geldiği veya yapıldığı

ülkedir.

Menşe Ülke (Home Country): Yabancı yatırımı yapan veya çıkışın olduğu

ülkedir.

Doğrudan Yatırım İşletmesi (Direct Investment Enterprise): Bu terim,

yabancı yatırımcının anonim şirketin %10 veya daha fazla hissesine veya oy hakkına

veya adi şirketin eşdeğer mülkiyetine sahip olduğunda bu işletmeler için kullanılır.

2 IMF ve OECD, Foreign Direct Investment Statistics: How Countries Measure FDI, 2001, Washington, DC, 2003, <http://www.imf.org/external/pubs/ft/fdis/2003/fdistat.pdf>, (10.06.2006), s. 152–3.

Page 18: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

7

2.2. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN NEDENLERİ

Ticaret Teorisi, Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi’ne dayanır. On dokuzuncu

asrın ikinci yarılarında David Ricardo’nun geliştirdiği Karşılaştırmalı Üstünlük

Teorisine göre her ülke, göreceli olarak hangi malları daha ucuza üretiyorsa o

malların üretiminde uzmanlaşmalıdır.3 Buna göre bir ülke ucuza ürettiği malları

ihraç, pahalıya ürettiği malları ise ithal etmelidir. DYP’lerin nedenlerini açıklayan

hipotezlerin başlıcaları şunlardır:

2.2.1. Hammadde Kaynakları

Hammadde kaynakları (availability of raw materials) yeryüzüne dengeli

biçimde dağılmış değildir. Ham maddelerin işletilmesine yönelik yatırımlar,

madenlerde olduğu gibi bu kaynakların bulunduğu yerlere kurulur. Geleneksel dış

yatırımların edenleri bununla ilgilidir. Geçen asırda ve bu asrın başlarında ana ülke

sanayilerinin ihtiyacı olan ham maddelerin sağlanması için Batılı şirketlerin

yatırımları bu kaynakların bulunduğu az gelişmiş ülkelere yapılmıştır. Ancak yine de

şu sorun ortada duruyor. Ham madde kaynakları neden yerel firmalar tarafından

değil de yabancı şirketler tarafından işletilmiştir? Bunun cevabı yabancı firmaların

sahip oldukları büyük sermaye, ileri teknoloji ve yöneticilik bilgisi gibi özelliklerle

ilgilidir.4

2.2.2. Faaliyetlerin Bütünleştirilmesi

Faaliyetlerin bütünleştirilmesi (integrating operations) ilk aşamadan nihai

ürün aşamasına kadar tüm faaliyetleri veya aynı aşamadaki üretim faaliyetlerini tek

bir yönetim altında toplamanın yararlı olduğu durumlarda üretimde bütünleşmeye

gidilir. Bu gibi durumlarda Kindleberger’in işaret ettiği üzere, girdi sağlamanın

güvenceye alınması veya belirli aşamaları farklı ülkelerde gerçekleştirmenin maliyet

avantajı yaratması gibi nedenlerden dolayı üretim farklı ülkelere yaygınlaştırılır.5

3 David RICARDO, The Principles of Political Economy and Taxation, Prometheus Books, 1996, p. 48. 4 Halil SEYİDOĞLU, Uluslararası Finans, Güzem Yayınları, İstanbul, 2001, s. 45. 5 KINDLEBERGER C.P., American Business Abroad, Yale University Pres, 1969 p. 68.

Page 19: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

8

2.2.3. Aktarılamayan Bilgiler

Aktarılamayan bilgiler (non tarnsferable knowledge); firmalar üretimle ilgili

sahip oldukları teknik bilgileri daima, patent veya lisans anlaşmaları biçiminde

diğerlerine satabilirler. Fakat firmanın geliştirdiği bir üretim süreci veya ürün

patentini kendi elinde bulundurmasını gerektiren bazı durumlar olabilir. Öyle bilgiler

vardır ki bunlar uzun yılların deneyiminin bir sonucu olup satılması uygun değildir.

2.2.4. Unvanın Korunması

Bazı firmalar, iş hayatında çok olumlu bir isim yapmış olabilirler. Hatta

ünleri ülke sınırlarının dışına taşar. Lisans anlaşması yapıp ürünün imal hakkını

yabancı üreticilere verdiklerinde, aynı kalitenin tutturulabileceğinden emin

olmayabilirler. Dolayısıyla ürün kalitesine ve ünlerine zarar gelmemesi için malları

yurt dışında da kendileri üretmeyi tercih edebilirler (protecting reputations). Örneğin

bazı lokantalar zincirinde (Mc Donald’s, Whimpy’s, vs.) bu düşüncelerin özellikle

etkili olduğu söylenebilir.

2.2.5. Unvandan Yararlanmak

Burada amaç, yukarıdaki durumda olduğu gibi, ünvanı korumak değil,

bundan yarar sağlamaktır (exploiting reputations). Örneğin Bankacılık sektöründe

isim yapmış olmak çok önemlidir. Bir bankanın Uluslararası üne sahip olması,

tasarruf sahiplerinde güven doğurarak mevduatı artırıcı etki yapar. Nitekim büyük

bankaların hızla Uluslararası nitelik kazanma sürecine girmelerinde bu faktörün

önemli bir rolü olmuştur.

2.2.6. Sırların Korunması

Üretime ilişkin bilgilerde gizliliğin (protecting secrecy) önemli olduğu

durumlarda dolaysız dış yatırım lisansa tercih edilir. Çünkü lisans sahibi, bu

bilgilerin dışarıya sızmasında patent sahibi kadar özen göstermeyebilir.

Page 20: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

9

2.2.7. Ürünün Yaşam Dönemi Hipotezi

Firmaların iç ekonomideki gelişmenin sınırına ulaşmalarıyla, bu piyasada

daha fazla kar olanakları kalmaz. Kar artışının sürdürülebilmesi için, daha az girilmiş

bulunan ve belki de rekabetin daha sınırlı olduğu yabancı piyasalarda üretim

yapılması gerekebilir (product life-cycle hypothesis). Demek oluyor ki Raymond

Vernon tarafından ortaya atılan bu görüşe dış yatırım yurt içine uzun süredir

yerleşmiş olmanın ve iyi iş yapmanın bir neticesidir.6 Bu görüşe göre Amerikan

firmalarının dış piyasalarda egemen olmaları da ürün devrelerinin ileri aşamalarında

bulunmalarıyla ilgilidir.

2.2.8. İthalatçı Ülkenin Koyduğu Tarife ve Kotalardan Kaçınma

İhracatçı firma dış alıcı ülkenin uygulamaya koyduğu tarife ve kotalar

karşısında, o piyasayı kaybetme tehlikesi ile karışlaşır. Bu durumda, tarife ve

kotaların etkisinden kurtulup o piyasayı elde tutmanın en etkili yolu, söz konusu

piyasada üretime başlamaktır. Amerikan yatırımlarının 1960’lı yıllarda Batı

Avrupa’ya akışı bu nedenle ilgilidir. Avrupa Ekonomik Topluluğu kurulup, dışta

kalan ülkelere (ABD dahil) ortak gümrük tarifesi uygulanmaya başlanınca, Amerikan

şirketlerinin bölgeye ihracatı bundan çok olumsuz biçimde etkilenmişti. Bunun

üzerine söz konusu şirketler yatırımlarını kitleler halinde Topluluk ülkelerine

yapmaya başladılar.

2.2.9. Yurt İçi Kısıtlamalardan Kurtulma

Bankaların ve bazı imalat sanayi alt sektörlerinin Uluslararası alana

yayılmalarında önemli bir etkendir. ABD’de ve diğer sanayileşmiş ülkelerde

bankacılık yasalarının getirmiş olduğu düzenlemeler, bunlardan kurtulmak için

bankaları yurt dışında şubeler açmaya yöneltmiştir. Bunun gibi, ülkedeki çevre

koruma standartların getirdiği kısıtlamalardan kurtulmak (avoiding regulations)

isteyen imalat sanayi firmaları, üretim için düşük çevre standartlı ülkeleri

seçmişlerdir. Bunlar arasında çevreyi kirletici ve kamu sağlığına zararlı endüstriler

6 VERNON R., “International Investment and International Trade in Product Life Cycle” Quarterly Journal of Economics, May 1966, ss. 190-207.

Page 21: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

10

özellikle belirtilebilir. Türkiye’de Çitesan’a bağlı çimento fabrikalarının Fransız

firmalarınca satın alınması buna bir örnektir.

2.2.10. Üretim Esnekliği

Satın alma gücü paritesi teorisinde hatırlanacağı gibi, ülkeler arasındaki

enflasyon oranları ile bu ülkelerin döviz kurlarındaki göreceli değişmeler arasında,

uzun vadede doğru yönlü bir ilişki olmalıdır. Bunu sağlayan arbitraj mekanizmasıdır.

Ama bazen satın alma gücünden sapmalar olabilmektedir. Bu gibi durumlarda parası

reel değer kaybına uğramış ülkelerde üretimde bulunmak maliyetleri düşürücü bir

etkendir. O bakımdan reel değer kaybının doğurduğu fırsatlardan yararlanmak için

üretim yeri değiştirilebilir (product flexibility). Ancak bu nedene dayalı dış yatırımlar

bazı koşullar gerektirir. Örneğin yabancı paradaki reel değer kayıpları uzun süreli

olmalı, teknoloji ülkeler arasında kolayca aktarılabilecek nitelik taşımalı, hükümetler

ve işçi sendikaları bu yer değiştirmeyi güçleştirici bir davranış içinde olmamalıdırlar.

Bilgisayar parçaları, TV cihazları, elektrikli araçlar vb. bu tür mallara örnek

gösterilebilir.

2.2.11. Müşterileri İzleme

Bazı endüstrilerdeki firmaların, müşterilerini izlemeleri (symbiotic

relationships) gerekli olabilir. Müşterileri yurt dışına yatırım yapınca onlarda o

yörelerde şube veya ofis açarlar. Bankalar, danışmanlık ve menkul kıymet aracı

şirketleri bir ölçüde bu niteliktedir.

2.2.12. Yatırımları Uluslararası Çeşitlendirme

Dış yatırımlar, hissedarlar açısından dolaylı olarak portfolyo çeşitlenmesi

sağlar. Üretimin tek bir piyasa ile sınırlı bulunması durumunda, nakit akımları

göreceli bir istikrarsızlık gösterir. Firma ürün çeşitlendirmesi (diversify

internationally) ile bunu bir ölçüde dengelemeye çalışabilir. Fakat, aynı ülkedeki tüm

ürünlerin satış koşullarının benzer yönde etkilenmesi normaldir. Yani çeşitlendirme

ile sistematik risk giderilemez. Oysa firma, üretimini Uluslararası düzeyde

çeşitlendirerek bu riski bir ölçüde azaltabilir. Çünkü tüm ülke ekonomileri aynı

yönde dalgalanmazlar.

Page 22: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

11

2.2.13. Ucuz Yabancı Faktör Kullanımı

Emek ve doğal kaynak maliyetleri ülkeler arasında büyük değişmeler

gösteriyor. Dolayısıyla emek ve doğal kaynak yoğun malların bu faktörlerin bol ve

ucuz olduğu yerlerde kurulması, üretim maliyetlerini düşürücü etki yapar. Çoğu

amerikan Şirketlerinin Meksika, Malezya, Kore, Hindistan, Hong kong ve Taiwan

gibi yörelere yaptıkları yatırımlarda bu faktörün etkisi vardır. Japon firmaları da

giderek Meksika ve diğer ucuz emek ülkelerine doğru yönelmektedir.

2.2.14. Yabancı Teknoloji Kullanılması

Çok uluslu şirketler yurt dışında üretim tesisleri kurarak veya mevcut

tesisleri satın alarak yabancı ülke teknolojisini öğrenir, daha sonra da bu bilgileri

üretim süreçlerinin geliştirilmesinde kullanabilirler (use of foreign technolojy). Bu

etken özellikle ABD’ye yatırım yapan Avrupa veya Japon çok uluslu şirketleri için

söz konusu olmaktadır.

2.2.15. Monopol Avantajından Yararlanma

Sınai örgütlenme teorisine göre rakiplerinin sahip olmadıkları üretim bilgi

ve becerilerini elinde bulunduran firmalar dış piyasalara açılma bakımından avantajlı

durumdadır. Bu görüşe göre tüm bilgi, kaynak ve mallar tam olarak hareketli olsalar

ve bunlara istendiği an sahip olunabilseydi, hiçbir piyasada monopolcü yapılara

rastlanmazdı. Ancak gerçek piyasalarda bu koşullar sağlanamamaktadır. Bazı

ayrıcalıkları nedeniyle bir piyasadaki belirli firmalar diğerlerine göre üstünlük elde

ederler. Örneğin teknolojiyi ele alırsak bir teknolojiye yalnız kendisi sahip olan firma

iç ve dış piyasalarda bu avantajını kullanabilmektedir. Teknoloji yeni bir mal, üretim

süreci, pazarlama veya finansman yöntemi ile ilgili olabilir. Dolayısıyla bu alanlarda

rakiplerine göre üstünlüğe sahip olan bir firma bu avantajını kullanarak Uluslararası

piyasalara daha kolayca açılabilmektedir.7

7 SEYİDOĞLU, 2001, s. 398-401.

Page 23: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

12

2.3. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI ETKİLEYEN

FAKTÖRLER

DYY’ın bir ülkeye gelmesini belirleyen faktörler her dönem aynı

olmamıştır. Bu faktörlerin dönemler itibariyle değişime uğradığı; DYY çekmek için

farklı dönemlerde farklı özelliklere sahip olmak gerektiği görülmüştür. UNCTAD

1998 yılı Dünya Yatırım Raporu’nda, DYS yatırımlarını etkileyen faktörlere ilişkin

bir analiz yapmıştır. Söz konusu belirleyicileri, üç ana başlıkta toplamıştır: Bunlar;

ekonomik faktörler, yatırım ortamına ait faktörler ve politik faktörlerdir. DYY ın

gideceği yeri belirleyen en önemli faktörler hiç şüphesiz ekonomik olanlardır. Buna

gore piyasaların büyüklüğü, zengin doğal kaynaklar, düşük maliyetli esnek işgücü

gibi faktörler yatırımları gideceği ülkenin belirlenmesinde etkilidir.

2.3.1. Ekonomik Faktörler

DYY genellikle büyük ölçekli çok uluslu işletmeler aracılığıyla

gerçekleşmektedir. Bu tür işletmeler yatırım için gittikleri ülkelerde öncelikli olarak,

o ülkelerin ekonomik ve siyasi istikrara sahip olup olmadıklarına bakarlar. Bu

konuda yapılmış çalışmalarda bir ülkedeki ekonomik ve siyasi istikrar ile DYY

arasında doğrusal bir ilişkinin olduğu ortaya konmuştur. 8 Bu anlamda Ekonomik ve

siyasi istikrarsızlığın varlığı o ülkede yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcıların

karalarında olumsuz etki yaratmaktadır. Ekonomik faktörler daha önce belirttiğimiz

gibi piyasaların büyüklüğü, yurt içi hasıla büyümesi, düşük maliyetli esnek iş gücü,

vergileme politikaları olarak kendi içinde gruplandırılmaktadır.

2.3.1.1. Piyasaların Büyüklüğü

Pazarın büyüklüğü DYY’ın yerseçimi belirleyicilerinden birisidir.

Chakrabarti (2003) göre; pazarın büyüklüğü talep artışı sağladığı için yabancı

sermayenin yerseçiminde etkili olmaktadır. Yabancı yatırımlar büyük pazarlara

çekilirler ve yatırım yaptıkları ülkelerdeki satışlardan karlar elde ederler.9

8 SINGH, H ve KWANG, W (1995): “Some New Evidence on Determinants of Foreign Direct İnvestment in Developing Countries”, World Bank Policy Research Working Paper, No:1531. 9 BAGCHİ-SEN, S., WHEELER, J.O. (1989). A spatial and temporal model of foreign direct investment in the United States, Economic Geography, XX, 113-129.

Page 24: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

13

2.3.1.2. Yurtiçi Hasıla Büyümesi

Diğer önemli belirleyiciler yerel pazar ölçütleridir. Bunlar, yurtiçi hasıla,

kişi başına düşen yurt içi hasıla, yurt içi hasılanın yıllık değişimi. Yurtiçi hasıla yerel

pazarın büyüklüğünü, kişi başına düşen yurt içi hasıla yerel pazarın gücünü, yurt içi

hasılanın yıllık değişimi ise yerel pazarın büyümesini temsil etmektedir. Bu

çalışmada yurtiçi hasılanın yıllık değişimi seçilen dönem için belirlenmiştir. Yabancı

yatırımcıların yurt içi hasılanın yıllık değişiminin yüksek olduğu yani ekonominin

dinamik bakış noktaları olan alanlara eğilimli olacakları beklenmektedir. Bu

değişkenin de etkisinin pozitif olacağı düşünülmektedir.

2.3.1.3. Düşük Maliyetli Esnek İş Gücü

Ucuz işgücü yabancı yatırımlar için etkili bir faktördür. Aynı zamanda bu

faktör DYY ı etkiyen faktörler arasında en tartışmalı olanıdır. Örneğin; Örneğin,

Goldsbrough (1979), Saunders (1982), Flamm (1984), Scneider and Frey (1985),

Culem (1988), Shamsuddin (1994) ve Pistoeri (2000) daha yüksek ücretlerin DYS

yatırımlarını caydırdığını gözlemlemelerine karşın, Ücretlerin yabancı yatırımları

cezbetmede etkili olamayacağını savunan görüşler de bulunmaktadır. 10

2.3.1.4. Vergileme Politikaları

Düşük vergileme, yabancı yatırımcılarla ikili vergi anlaşmaları gibi

uygulamalar da yabancı yatırımlar üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu anlamda

artık günümüzde, DYY çekmek isteyen ülkeler arasında düşük vergileme rekabetinin

yaşandığı da bir gerçektir.11

2.3.2. Yatırım Ortamına Ait Faktörler

Bir ülkeye doğrudan yabancı yatırımların gelmesinde etkili olan bir diğer

önemli faktör ise, yatırım bekleyen ülkenin yabancı yatırımcılara sağlamış olduğu

kolaylıklar ve yapılan hukuki ve teknik düzenlemelerdir. DYY bekleyen ülke

10 CHAKRABARTİ, AVİK (2001). “The Determinants of Foreign Direct Investment: Sensitivity Analyses of Cross-Country Regressions”, Kyklos, Vol. 54, pp.89-114. 11 SABIR, Hasan (2002): “Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını Gelişmekte Olan Ülkelere Yönlendirici Politikalar”, HDT Dergisi, Ekim 2002, s.3

Page 25: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

14

hükümetleri yatırım indirimi, gümrük vergilerinden muafiyet, ucuz kredi gibi teşvik

tedbirleri ile yabancı sermayeyi yatırım yapmaya özendirebilir. GOÜ’in bir çoğunda

bu tür teşviklerin DYY’ın önemli bir belirleyicisi olduğu kabul edilmektedir.12

Ancak yabancıları kendi ülkesinde yatırıma çekmek isteyen hemen her ülkenin bu tür

teşvikleri düzenlemesi, bunların etkinliğini azaltmaktadır. Son dönemlerde özellikle

DYY’ı gerçekleştiren çok uluslu şirketler bu gibi teşvik tedbirlerinden ziyade, siyasi

ve ekonomik istikrara, söz konusu ülkenin dünya ticaret sistemine ve bu sistem

bünyesinde oluşturulan anlaşmalara ne ölçüde katıldığına daha çok önem

vermektedirler.13 Örneğin, Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI), yatırım

akımlarının sürekliliğini sağlamak ve garantiye almak amacıyla yapılmıştır. Tüm bu

düzenlemeler doğrudan yabancı sermaye yatırımı akımlarının önünü açmak ve

sağlam bir çerçeveye oturtmak amacıyla yapılmaktadır.

2.3.3. Politik Faktörler

DYY yapacak ülkenin tek amacı kar elde etmektir ve karın devamlılığını

sağlayacak olan şey ise yatırım yapacağı ülkenin Ekonomik, politik ve sosyal

istikrarıdır. Bir ulusal ekonomide yürütülen idari prosedürler ve işlemler de doğrudan

yabancı yatırımlarının çekilmesinde oldukça önemlidir. Çünkü idari prosedür ve

işlemlerin fazla vakit alması, bürokratik işlemlerin çokluğu ve karmaşıklığı yabancı

yatırımlar için önemli bir giriş engeli oluşturabilir. Buna karşılık etkin ve hızlı

işleyen bir idari süreç birçok ülkeye yabancı sermaye yatırımı çekmekte avantaj

sağlamaktadır.

2.4. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI AÇIKLAYAN

TEORİLER

2.4.1. Heckscher-Ohlin Modeli ve Mundell’in Katkısı

Heckscher-Ohlin Modeli ülkelerin üretim faktörleri bakımından

birbirlerinden farklı olduğu varsayımından hareketle, ülkelerin sahip oldukları üretim

faktörleri ile mal ticaretleri arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu model, DYY’ye 12 GÜNGÖR, Bayram (2002): “Gelişmekte Olan Ülkelerde Uygulanan Yabancı Direkt Sermaye Politikaları”, İktisat İşletme ve Finans, Kasım. 13 KIELY, R (1998): “Transnational Companies, Global Capital and the Third World”, Globalization and The Third World, Ed. Ray Kiely and Phil Marfleet, London: Routledge.

Page 26: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

15

yer vermemekle beraber Uluslararası mal ticaretini konu etmesi ve DYY’yi de

kapsayan Uluslararası faktör hareketlerini ele alan teoriler için çıkış noktası olması

açısından önemlidir. İsveçli iki iktisatçı olan Eli Heckscher’in 1919 ve Bertil

Ohlin’in 1933 yılında yazdığı makalelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda

oluşturulan Heckscher-Ohlin Modeli iktisat yazınında Faktör Donatımı Teorisi

olarak da bilinmektedir. Bu modelde üretim faktörleri ülke içinde tam hareketli

ancak ülkeler arasında tam hareketsizdir. İki ülke, iki faktör ve iki mal varsayımına

göre oluşturulan teoriye göre her ülke sahip olduğu faktör donatımının özelliğine

göre üretim yapacak ve bu malın üretiminde uzmanlaşacaktır. Diğer bir deyişle emek

bakımından zengin olan ülke düşük ücret seviyesinin avantajını kullanmak için emek

yoğun olan malı, sermaye bakımından zengin olan ülke ise düşük faiz seviyesinden

yararlanarak karşılaştırmalı üstünlük elde edebilmek için sermaye yoğun olan malı

üretecek ve diğer ülkeye ihraç edecektir.14

Heckscher-Ohlin Modeli’ne katkı yapan Mundell’e (1957) göre, eğer bu

ülkeler, emeğin ülkeler arasında hareketliliği kısıtlanmaya devam ederken

Uluslararası sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaları azaltırlarsa, sermaye daha

yüksek getiri oranlarından yararlanabilmek için sermaye bakımından zengin olan

ülkeden, sermayenin kıt olduğu ülkeye doğru hareket edecektir. Aynı şekilde emeğin

hareketliliği üzerindeki kısıtlamalar azaltıldığında da ters yönlü bir faktör akımı

olacaktır. Bu süreç devam ettiğinde serbestleşen Uluslararası faktör akımları her iki

ülkenin de aynı faktör donatımına sahip olması sonucunu doğuracaktır. Bu durum

ise, ise Uluslararası faktör fiyatlarının eşitliği anlamına gelecek ve dolayısıyla ülkeler

birbirlerine göre daha önce sahip oldukları karşılaştırmalı üstünlükleri

kaybedeceklerdir. Sonuç olarak üretim faktörlerinin Uluslararası hareketliliğinin

serbestleştirilmesi Uluslararası ticaretin yerini almış, diğer bir deyişle ikame etmiş

olacaktır.15

Faktör Donatımı Teorisi Uluslararası mal hareketlerini açıklayabilmek

açısından yararlıdır. Örneğin; gelişmiş ülkelerin sermaye yoğun malları ihraç ederek,

emek yoğun malları ithal etmeleri şeklindeki davranışları bu teorinin yardımıyla

14 SEYİDOĞLU H., Uluslararası İktisat: Teori, Politika ve Uygulama, Geliştirilmiş 11. baskı, İstanbul, 1996, s. 57-62 15 World Trade Organızatıon (WTO), “The Relationship Between Trade and Foreign Direct Investment”, Note by the Secretariat, WT/WGTI/W/7, 1997a, s. 14.

Page 27: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

16

açıklanabilir. Ancak teori, benzer faktör donatımına sahip ülkeler arasındaki mal

hareketlerini açıklama konusunda yetersiz kalmakta ve DYY’nin yapılma sebepleri

ve Uluslararası ticarete etkileri hakkında herhangi bir açıklama getirmemektedir.

Mundell ise, Uluslararası faktör hareketlerinin önündeki kısıtlamaların

kaldırılmasıyla Uluslararası ticaretin bundan olumsuz etkileneceğine vurgu yapmış

ve bir Uluslararası sermaye hareketi türü olan DYY’nin ticareti ikame edeceğini ima

etmiştir.

2.4.2. Ürün Devreleri Teorisi

Vernon, 1966 yılında yayımladığı makalesiyle üretim sürecinin çok

uluslulaşmasını Ürün Devreleri Teorisiyle açıklamaya çalışmıştır. Bu teoriye göre

bazı ülkeler var olan ürünlerin üretiminde, bazıları ise yeni ürünlerin üretiminde

uzmanlaşmaktadır. Yeni ürünler zaman içinde yeni olma özelliğini yitirdikçe

üretildikleri ülkeler de değişmektedir. Böylece ürünlerin olgunlaşma süreci içinde

şirketler çok uluslulaşmaya ve Uluslararası ara malı ve nihai ürün ticaretine

yönelmektedirler.

Vernon’a göre ürün devreleri üç aşamada incelenmelidir;

1- Yeni ürünün piyasaya sürülmesi,

2- Ürünün olgunlaşması,

3- Ürünün standartlaşması

Ürün devreleri teorisinin aşamalarını oluşturmaktadır. İlk aşamada

teknolojik yenilik içeren bir ürün gelişmiş bir ülkede üretilmeye başlanır. Üretim

küçük miktarda yapılmaktadır ve ürün sadece iç piyasaya sunulmaktadır. Ürünün iç

piyasada yeterince olgunlaştığına karar verildiğinde üretim miktarı artırılır ve

ihracata başlanır. Yenilikçi firma, üretim teknolojisini bu aşamada da kendi elinde

tutmayı tercih etmektedir. Yeni ürün standartlaşmaya başladığında, yeni teknoloji

içeren ürünün sahibi olan firma bir taraftan yurt içinde ve yurt dışında lisans vermeye

başlar, bir taraftan da üretim miktarının artması ve araştırma geliştirme faaliyetlerine

ve yüksek maliyetli işgücüne artık ihtiyacı kalmaması nedeniyle, üretiminin büyük

bir bölümünü ücret seviyesinin düşük olduğu az gelişmiş ülkelere kaydırır. Yenilikçi

firmanın merkezinin bulunduğu ülke, artık hem yurt dışında lisans verdiği firmaların

Page 28: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

17

hem de yeni teknoloji içeren ürünün sahibi olan firmanın başka bir ülkede aynı ürünü

daha düşük fiyata mal etmesi nedeniyle yeni ürün için net ithalatçı konumuna

gelmiştir. Sürecin sonunda yeni ürün, yenilikçi firmanın ülkesinde üretilmemekte,

ülke bu ürüne duyduğu ihtiyacı tamamen ithalatla karşılamaktadır. İlk aşamada

teknolojik yenilik içeren ürün ise artık her yerde serbestçe üretilebilen bir mal haline

gelmiştir. Bu aşamadan sonra yeni teknolojilerin ve ürünlerin bulunması

gerekmektedir.16

Özetlemek gerekirse, piyasaya sürülen yeni bir ürün önce dış ticarete sonra

da DYY’ye neden olmaktadır. Bu sebeple, Vernon’un teorisi hem Uluslararası mal

ticaretini hem de DYY’yi kapsaması açısından önemlidir.

2.4.3. OLI Paradigması

Ekonomik faaliyetlerini birden fazla ülkede sürdüren firmaların, tek ülkede

üretim yapan firmalara göre bazı ek maliyetlere katlanmak zorunda kaldığını ve bu

maliyetler karşısında üretimlerini sürdürebilmek için rakipleri karşısında ileri

teknoloji, ölçek ekonomileri gibi firmaya özgü bazı avantajlara sahip olmaları

gerektiğini öne süren Hymer (1976) ÇUŞ teorisinin kurucusu olarak

nitelendirilebilir. Ancak, 1977 yılında yaptığı çalışmayla Hymer’ın tezini geliştiren

Dunning, bir ÇUŞ’un DYY yapması için gerekli koşulları kapsamlı bir şekilde

açıklamaya çalışan ilk araştırmacı olarak ÇUŞ teorisinin gerçek kurucusu olarak

kabul edilmektedir.17 Literatürde “OLI Paradigması” (OLI Paradigm) veya “Eklektik

Paradigma” (Eclectic Paradigma) olarak bilinen teoriye göre bir ÇUŞ’un DYY

yapması için üç temel avantajın bir araya gelmesi gereklidir: Bunlar Mülkiyet

Avantajı, Konumsal Avantaj, İçselleştirme Avantajı’dır.

2.4.3.1. Mülkiyet Avantajı

ÇUŞ’ların sahip olduğu firmaya özgü fikri sınai mülkiyet hakları, teknolojik

üstünlükler, organizasyon ve yönetim modelleri, ticari markalar, dağıtım kanalları,

16 VERNON, R., “International Investment and International Trade in the Product Cycle”, The Quarterly Journal of Economics, Vol. 80, No. 2 (May, 1966), s.190 – 207 17 SEGRE, G., “European Economic and Monetary Union and Foreign Direct Investment: A Survey of the Theoretical and Empirical Literature”, CES DPS 00.09, CES Working Papers, 2000, URL: <www.econ.kuleuven.ac.be/ew/academic/intecon/home/Publications/default.htm >

Page 29: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

18

bilgi ve finans kaynaklarına erişimdeki üstünlükler, firmanın ölçek büyüklüğünden

dolayı elde ettiği ucuz girdi temin edebilme ve ölçek ekonomilerinden

yararlanabilme imkanı ÇUŞ’lara ev sahibi ülke firmaları karşısında avantaj

sağlamaktadır. ÇUŞ’ların bu tür mülkiyet avantajlarını (Ownership Advantages – O)

elde etmesinde yatırımcı ülkenin ekonomik koşulları ve hükümet politikaları etkili

olmaktadır. Örneğin, ÇUŞ’un ölçek ekonomilerinden yararlanmasında yatırımcı

ülkede şirket birleşmelerinin ve endüstriyel yoğunlaşmanın serbest olması, ÇUŞ’un

teknolojik üstünlük elde etmesinde hükümetlerin Ar–Ge çalışmalarına destek

vermesi ve bu çalışmalar için gerekli insan kaynağının yatırımcı ülkede mevcut

olması önemli bir etkiye sahiptir.

2.4.3.2. Konumsal Avantaj

Konumsal Avantaj (Location Advantages – L) DYY’nin hangi ülkede

yapılacağını belirleyen avantajlardır. ÇUŞ’lar yatırım projesinin hangi ülkede veya

bölgede hayata geçirileceğine, yatırımın özelliklerini ve yatırım yapılacak yerin

sağladığı avantajları göz önünde bulundurarak karar verirler. Faktör maliyetleri ve

verimliliği, yatırımcı ülke ile ev sahibi ülke arasındaki uzaklık, pazar büyüklüğü,

tabii kaynakların bolluğu, gümrük tarifeleri, ev sahibi ülkenin bir Bölgesel Ekonomik

Entegrasyona (BEE) üye olması, altyapının yeterliliği, yatırım teşvikleri, sosyal yapı

ve kültür benzerlikleri gibi unsurlar yatırım yerinin sağlayacağı avantajlar arasında

sayılabilir. Ulaşılmak istenen pazarda yukarıda belirtilen unsurların varlığı ÇUŞ’u

pazara ihracat yapmak yerine yatırım yapmaya yönlendirmektedir.

2.4.3.3. İçselleştirme Avantajı

ÇUŞ’un mülkiyet avantajı nedeniyle elinde bulundurduğu varlıklarını lisans

verme, franchise anlaşması yapma gibi yöntemlerle ev sahibi ülke firmalarına

kullandırmak yerine kendi kuracağı yavru şirket ile yerel piyasada faaliyet

göstermeyi tercih etmesidir (Internalisation Advantages – I). Ev sahibi ülke firmaları

ile lisans anlaşması yapmanın farklı bir hukuki ve idari yapıya daha kolay uyum

sağlama, piyasaya giriş maliyetlerini düşük tutma gibi avantajları olmasına rağmen;

ÇUŞ’lar tarafından lisans yoluyla kullandırılan teknolojinin, taraflar arasında bir

uyuşmazlık ortaya çıktığında lisans alan firma tarafından taklit edilebilme riski,

Page 30: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

19

lisans anlaşmasına konu olan teknolojinin veya know-how’un nitelikli işgücü

tarafından kullanılması gerekliliği gibi faktörler nedeniyle DYY, lisanslamaya tercih

edilebilmektedir.18

Yukarıda sayılan ve ÇUŞ tarafından bir bütün olarak değerlendirilen

avantajlar ÇUŞ’un bir ülkede yatırım yapmasında etkili olmaktadır. Mülkiyet

avantajı (O) veri olarak kabul edildiğinde, konumsal avantaj (L) ve içselleştirme

avantajının (I) bulunup bulunmamasına göre ÇUŞ’un Uluslararasılaşma stratejisi

farklılık göstermektedir. ÇUŞ’lar sahip oldukları avantajlara göre ihracat yapmayı,

ev sahibi ülkeden bir firma ile lisans anlaşması yapmayı, ev sahibi ülkede bir dağıtım

şirketi kurmayı veya DYY yapmayı tercih etmektedirler. Tablo – 2.3.’de özetlendiği

gibi sadece mülkiyet avantajı söz konusuysa (1. durum) ÇUŞ ihracat yapmayı tercih

etmektedir. Eğer, ÇUŞ’un içselleştirme avantajı da varsa (2. durum) şirket doğrudan

yatırım olarak değerlendirilmeyen – ev sahibi ülkede herhangi bir üretim tesisi

kurmadan, yatırımcı ülkede üretilen ürünlerin ev sahibi ülkede satışını gerçekleştiren

- pazarlama, satış, dağıtım amaçlı bir şirket kurmaktadır. Mülkiyet avantajı ile

birlikte konumsal avantajın bulunduğu 3. durumda ise ÇUŞ ev sahibi ülkedeki

firmayla lisans anlaşması yapma yoluna gitmektedir. Bu şekilde ÇUŞ, bir yandan

yeni yatırım yapmanın maliyetinden kaçınırken diğer yandan konumsal avantajdan

yararlanmak istemektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere, üç avantajı da elde eden

ÇUŞ 4. durumda DYY yapmayı diğer Uluslararasılaşma stratejilerine tercih

etmektedir.19

Tablo 2.1. Şirketlerin Uluslararasılaşma Stratejileri (Mülkiyet Avantajı

Veri İken)

L – konumsal avantaj (-)

L – konumsal avantaj (+)

I – İçselleştirme avantajı (-) (1) İhracat (3) Lisans anlaşması

I – İçselleştirme avantajı (+) (2) Dağıtım şirketi (4) Doğrudan Yabancı Yatırım

18 DUNNING, J.H., “Explaining Changing Patterns of International Production: In Defence of the Eclectic Theory”, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, Nov. 79, Vol: 41, Issue 4, 1979, s.269 –292. 19 PEDERSEN, K., “The Eclectic Paradigm: 25 Years Anniversary”, First International Business and Economy Conference, San Francisco, 6–9 Jan. 2002, < www.news.asb.dk/ibec/The_Eclectic_Paradigm.pdf >

Page 31: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

20

OLI paradigması, ÇUŞ’ların DYY yaparken dikkate aldıkları faktörleri,

ÇUŞ’ların firmaya özgü avantajlarını vurgulayarak açıklamaktadır. Bu teori

ÇUŞ’ların neden DYY yapmayı ticarete tercih ettiklerini anlayabilmek açısından

yararlıdır.

2.4.4. Yeni DYY teorisi

Yeni DYY teorisi, yatırımları yatırım kararında belirleyici olan etkenlere

göre iki ana gruba ayırarak bu yatırımların yatırımcı ülke ve ev sahibi ülkenin dış

ticaretine etkilerini araştırmaktadır. Bu teoriye göre DYY, dış ticaret için Heckscher-

Ohlin-Mundell yaklaşımının aksine yalnızca ikame edici değil aynı zamanda

tamamlayıcı özelliğe de sahiptir. DYY ve ticaret arasındaki ilişkinin tamamlayıcı

olması DYY’nin yapılmasından sonra yatırımcı ve ev sahibi ülkeler arasında

yapılmakta olan ticaretin miktar ve/veya değer olarak artması olarak tanımlanabilir.

İki ülke arasındaki ticaret DYY sonucunda artmakta ancak, ithalat ve ihracat

arasındaki denge ve dış ticaretin kompozisyonu DYY’nin türüne göre değişmektedir.

2.4.4.1. Yatay Entegrasyon Yatırımları (YEY)

YEY’ler, genel olarak bir ÇUŞ’un aynı ürünü birkaç ülkede üretmek için

yaptığı yatırımları ifade etmektedir. ÇUŞ’lar DYY ile ticaret yapmak arasında tercih

yaparken tek bir fabrikada üretim yaparak ölçek ekonomilerinden faydalanmanın

getireceği üretim maliyeti avantajı ile pazara yakın olmanın ve ticaret nedeniyle

karşılaşılan taşıma, gümrük tarifesi gibi maliyetleri azaltmanın avantajı arasında bir

karşılaştırma yapmaktadır. Eğer bu karşılaştırma sonucunda ÇUŞ yatırım yapmaya

karar verirse yapılan yatırım YEY olarak adlandırılır. Yatırımcı ülke ve ev sahibi

ülke arasında ticaret engelleri ve taşıma maliyetleri ne kadar yüksek ve yatırım

önündeki engeller ne kadar azsa, DYY ticarete o kadar çok tercih edilecek ve YEY

yapılacaktır.20 YEY yapıldıktan sonra ortaya çıkacak gümrük tarifesi artışları da

yavru şirketin satışlarının ÇUŞ’un toplam satışlarına oranını artıracaktır. Bu konuda

yapılmış bir ampirik çalışmaya göre, ev sahibi ülkeye yatırımcı ülkeden ithal edilen

20 BRAINARD, S.L., “A Simple Theory of Multinational Corporations and Trade with a Trade-off Between Proximity and Concentration”, NBER Working Paper No. 4269, February, 1993a

Page 32: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

21

mallara uygulanan gümrük tarifesinin %1 oranında artırılması yavru şirketin

satışlarını %0,38 ile %0,45 arasında değişen oranda artırmaktadır.21

ÇUŞ, YEY yapma kararı ile hem ticaret maliyetlerinden kurtulmakta, hem

de yerel pazarda daha aktif olarak faaliyet gösterebilmekte ve değişen pazar koşulları

ve tüketici tercihlerine daha kolay ve hızlı uyum sağlayabilmektedir. Bunun yanında

YEY, ÇUŞ’un ev sahibi ülkede üretmediği diğer ürünlerinin bu ülkede daha çok

talep edilmesine yol açtığı bunun da ÇUŞ’un toplam satışlarına olumlu etki yaptığı

da bilinmektedir.22

Genel olarak pazara yakınlık avantajı sağlaması YEY yapmanın en önemli

nedeni olarak gösterilmektedir. Bu özelliğinden dolayı YEY’ler ihracatı ikame edici

yatırımlar olarak değerlendirilmektedir. Ev sahibi ülkenin pazarının büyüklüğü

YEY’in ihracatı ikame edici özelliğini iki nedenden dolayı artırmaktadır. Birinci

neden, birim çıktı başına sabit maliyetlerin toplam üretim hacminin artması

nedeniyle düşecek olmasıdır. İkinci neden ise, büyük miktarda üretim yapabilmek

için çok sayıda yerel tedarikçiye ihtiyaç duyulması ve bu tedarikçilerin aralarında

rekabet etmeleri sonucunda ara malı fiyatlarında görülecek düşüştür. Böylece yavru

şirket, üretim maliyetlerinin düşmesiyle piyasada fiyat avantajı elde edecektir.23

YEY’lerin ev sahibi ülkenin dış ticaretine net etkisinin belirlenmesi oldukça

güçtür. İlk olarak, YEY’in yatırımcı ülkeden yapılan nihai mal ihracatını ikame

edeceği ve ev sahibi ülkenin nihai mal ithalatının azalacağı öngörülür. Ancak

yatırımın ilk yıllarında yavru şirket nihai mal üretimi için gerekli sermaye malı,

hammadde ve ara malı ihtiyacını – kalite standartları ve iç piyasadaki tedarikçilerin

yeterince tanınmaması nedeniyle – yatırımcı ülkeden ithal eder. Bu nedenle, ev

sahibi ülkenin yatırımcı ülkeden ithalatının tamamının YEY ile ikame edilmemesi

beklenir. Yatırım yapan ÇUŞ zaman geçtikçe iç piyasadaki hammadde ve ara malı

tedarikçileriyle ticari ilişki kurmaya başlar ve aşamalı olarak ihtiyacını yurt içinden

karşılamaya yönelir. Dolayısıyla, YEY ile hammadde ve ara malı ithalatı arasındaki

21 BRAINARD, S.L., “An Empirical Assessment of the Proximity–Concentration Trade-off Between Multinational Sales and Trade”, NBER Working Paper No. 4580, December, 1993b, s. 39-40 22 OECD, “The Benefits and Costs of Foreign Direct Investment for Development: A Survey”, Note by the secretariat, DAFFE/IME (2001)21/REV1, Nov. 2001, s. 75 23 SHATZ, H.J. ve VENABLES A.J., “The Geography of International Investment”, The Oxford Handbook of Economic Geography, Oxford University Press, 2000, s. 7.

Page 33: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

22

ilişkinin yıllar geçtikçe zayıflaması ve ev sahibi ülkenin YEY’den önce yaptığı nihai

mal ithalatının tamamen yerli üretimle ikame edilmesi beklenebilir. Sonuç olarak,

başlangıçta tamamlayıcı olan YEY ve ticaret ilişkisinin ilerleyen yıllarda ikame

ediciye dönüşmesi öngörülebilir.24

2.4.4.2. Dikey Entegrasyon Yatırımları (DEY)

DEY’ler, ÇUŞ tarafından üretilen nihai malın üretim sürecinin birkaç

aşamaya bölünmesi sonucunda bir malın üretilmesi için birkaç ülkede yapılan

yatırımlardır. ÇUŞ’un DEY şeklinde yatırım yapmasında doğal kaynakların

zenginliği, hammadde bolluğu, ucuz işgücü gibi faktör fiyatlarının farklı olmasından

kaynaklanan avantajlar önemli rol oynamaktadır.25 Bu faktörlerin yanında, ev sahibi

ülke ve yatırımcı ülke arasında taşıma maliyetlerinin düşük olması ve dış ticaretin

serbestçe yapılabilmesi de DEY için belirleyicidir. ABD pazarına sunulan bir

elektronik eşyanın bileşenlerinin ABD’de üretilmesi ancak ürünün montajının

maliyet avantajları nedeniyle bir Güneydoğu Asya ülkesinde yapılması DEY’e örnek

olarak verilebilir. DEY’i, dolayısıyla ara malı ticaretini etkileyen faktörleri araştıran

bir çalışmaya göre, ev sahibi ülkenin ithalata uyguladığı gümrük tarifesi oranları ile

ara malı ithalatı arasında negatif yönlü ve güçlü bir ilişki vardır. Buna göre, gümrük

tarifelerinde yapılacak %1’lik indirim, ara malı ithalatında % 3–5 aralığında artışa

yol açmaktadır. Aynı çalışmada DEY teorisi ile uyumlu olarak, niteliksiz işgücü

ücretlerinin göreli olarak daha düşük olduğu ev sahibi ülkelerin daha çok ara malı

ithal ettiklerinin gözlendiği belirtilmektedir.26

DEY’lerde gözlenen genel eğilim, üretim sürecinin emek yoğun olan

kısmının (montaj) ucuz ve niteliksiz işgücünün bulunduğu ülkelerde; idari birimler,

araştırma geliştirme gibi diğer kısımlarını ise nitelikli işgücünün yeterli derecede

bulunduğu ülkede yapmaktır. 1996 yılı verilerine göre Meksika’da faaliyet gösteren

ABD merkezli ÇUŞ’lar üretimlerinin %40’ını ABD’ye satmaktadırlar. Bu oran -

Kanada hariç- diğer ülkelerdeki ABD merkezli ÇUŞ’ların ABD’ye satışlarına göre

24 WTO, 1997a, s.16-17. 25 BRACONIER, H., NORBACK, P.J. ve URBAN, D., “Vertical FDI Revisited”, IUI Working Paper Series No. 579,The Research Institute of Industrial Economics, 2002, s. 8, < www.iui.se/wp/wp579/iuiwp579.pdf > 26 HANSON, G.H., MATALONI R.J. ve SLAUGHTER M.J. (2003), “Vertical Specialization in Multinational Firms”, NBER Working Paper No. 9723, May, 2003,

Page 34: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

23

oldukça yüksek bir orandır ve ABD merkezli ÇUŞ’ların Meksika’daki yatırımlarının

büyük bir kısmının DEY olduğunu düşündürmektedir. Kanada’daki yavru

şirketlerden ABD’ye geri satışın oranı ise %28’dir. ABD ÇUŞ’larının Meksika ve

Kanada’da diğer ülkelere göre daha fazla DEY yapması ise coğrafi yakınlık ve bu üç

ülke arasında yapılmış olan NAFTA anlaşmasının getirdiği ekonomik entegrasyon

gibi etkenlere bağlanmaktadır. Bu faktörlerin yanında Meksika’nın, ABD merkezli

ÇUŞ’ların ucuz işgücünden yararlandırılması yoluyla daha çok DYY çekmesi

amacıyla yapılmış “maquiladora” programı da, yatırım yaparken DEY’in tercih

edilmesinde etkili olmuştur.27

ABD ve İsveç merkezli ÇUŞ’ların yavru şirketlerinin 1986 – 90 – 94 – 98

yıllarına ait ihracat verilerini kapsayan bir çalışmaya göre, ABD merkezli ÇUŞ’ların

yavru şirketleri, İsveç merkezli yavru şirketlere göre yatırımcı ülkeye üretimlerinin

daha büyük bir kısmını ihraç etmektedirler. ABD merkezli ÇUŞ’ların Meksika ve

Kanada’da yaptığı yatırımlar söz konusu bulgunun elde edilmesinde etkili olmuştur.

İsveç merkezli ÇUŞ’lar ise yatırım yeri olarak daha çok AB ve ABD’yi tercih

etmişler ve pazara yönelik yatırımlara ağırlık vermişlerdir. 1986 – 1998 dönemi

içerisinde yavru şirketlerden yatırımcı ülkelere yapılan ihracatın, bu şirketlerin

toplam ihracatına oranı ABD merkezli ÇUŞ’lar için %13 seviyesinden % 16’ya

yükselirken, İsveç merkezli ÇUŞ’lar için bu oran %5’den %7’ye çıkmıştır.28

DEY, doğası gereği ticaret yaratıcı etkisi olan türde DYY’dir. Yatırımcı

ülke pazarı için üretilen bir ürünün, DEY yapılması sonucunda farklı bir ülkede

montajının yapılarak yatırımcı ülkeye ihraç edilmesi hem yatırımcı ülke hem de ev

sahibi ülkenin dış ticaret hacmini artırmaktadır. DEY sadece yatırımcı ülke pazarına

yönelik olarak değil, bir BEE pazarına yönelik olarak da yapılabilir. Bu durumda

DEY’in yapıldığı ülke, BEE’ye ticaret engelleri ile karşılaşmadan rekabetçi bir

fiyatla satış yapılabilen bir ihracat üssü haline gelmektedir. BEE’yi hedefleyen DEY

sonucunda da yatırımcı ülkenin, ev sahibi ülkenin ve BEE’nin dış ticaret hacmi

artmaktadır. Dolayısıyla, DEY’ler ülkeler arasındaki ticareti ikame etmemekte,

aksine Uluslararası ticaret için tamamlayıcı rol oynamaktadırlar.

27 SHATZ, ve VENABLES, 2000, s. 5-13. 28 BRACONIER, NORBACK ve URBAN, 2002, s. 11.

Page 35: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

24

2.4.4.3. Bilgi Sermayesi Modeli (BSM)

DYY’yi açıklamaya çalışan son teori yukarıda açıklanan YEY ve DEY’in

birlikte değerlendirilmesi ile oluşturulan BSM’dir. BSM teorisi de YEY ve DEY’de

olduğu gibi iki ülke, iki mal ve iki faktör (nitelikli ve niteliksiz işgücü) varsayımına

dayanır. Ancak, bu teorinin ayırt edici özelliği ikisi yerli, ikisi YEY yapmış ÇUŞ,

ikisi DEY yapmış ÇUŞ olmak üzere altı farklı firma türünü modele dahil etmiş

olmasıdır.29

Teoriye göre ticaret maliyetlerinin marjinal üretim maliyetinin %20’sini

oluşturduğu varsayımı altında, yavru şirketlerin üretimi yatırımcı ve ev sahibi

ülkelerin ekonomik, demografik büyüklükler ve faktör donatımı açısından

benzeşmeleri halinde en yüksek düzeyde gerçekleşmektedir. Benzer ülkeler söz

konusu olduğunda ÇUŞ’lar YEY’i tercih etmektedir. Yukarıda belirtilen marjinal

maliyet varsayımı korunarak, YEY yapan ÇUŞ’larla DEY yapan ÇUŞ’ların toplam

sabit maliyetlerinin birbirine eşit olması varsayımı modele eklendiğinde ekonomik

büyüklükler ve faktör donatımı açısından birbirine benzer ülkeler arasında ÇUŞ’ların

YEY yapmaya yöneldiği gözlenmiştir. Ticaret maliyetlerinin düşük olduğu ve YEY

yapan ÇUŞ’ların yerli firmalara göre iki kat toplam sabit maliyete katlandığı

varsayıldığında, farklı faktör donatımına, dolayısıyla farklı faktör fiyatlarına, sahip

ülkeler arasında ÇUŞ’ların DEY yaptığı sonucuna ulaşılmıştır.30

Bu sonuçlardan yola çıkarak, faktör donatımları ve ekonomik büyüklükler

yönünden benzer ülkeler söz konusu olduğunda DYY ve ticaretin birbirini ikame

ettiği, farklı faktör donatımına sahip ülkeler arasında da bu ilişkinin tamamlayıcı

olduğu söylenebilir.

2.5. YABANCI YATIRIM ENDEKSLERİ

Yabancı Yatırımları etkileyen faktörler ve Yabancı Yatırım Teorilerinin

sonunda en az bunlar kadar önemli ekonomik büyüklük ve rekabet gücünü dikkate

alarak ülkelerin Doğrudan Yabancı Yatırım çekme becerilerini değerlendirmemizi 29 MARKUSEN, J.R., VENABLES, A.J., KONAN, D.E. ve ZHANG, K.H., “A Unified Treatment of Horizontal Direct Investment, Vertical Direct Investment, and the Pattern of Trade in Goods and Services”, NBER Working Paper No. 5696, August, 1996 30 MARKUSEN, J.R., ve MASKUS, K.E., “General Equilibrium Approaches to the Multinational Firm: A Review of Theory and Evidence”, NBER Working Paper No. 8334, June, 2001

Page 36: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

25

sağlayacak Yabancı Yatırım endekslerine deyinip Türkiye’ nin bu endekslere göre

kaçıncı sıralarda yer aldığını açıklamamız ve diğer ülkelerle karşılaştırmamız

Yabancı Yatırım çekmek için hangi faktörlerin daha önemli olduğunun anlaşılmasına

büyük yarar sağlayacaktır. Endeks ülkelerin çokuluslu firmalara ne kadar cazip

geldiği açısından büyük farklılıklar gösterir. Beş ülke “dengeli” olup (yani endeksleri

‘bir’dir) bu ülkelerin doğrudan Yabancı Yatırım girişlerdeki payı dünya GSMH’

sindeki ortalama paylarına, istihdam ve ihracatlara eşdeğerdir: Costa Rica, El

Salvador, Macaristan, Malezya ve Slovakya. Genel olarak güçlü ve açık ekonomiye

sahip ülkeler endeks sıralamasının üst kademelerinde yer almaktadır; ancak,

ekonomileri zayıf ama doğal kaynaklar gücü olan bazı ülkeler de Angola ve

Mozambik gibi üst sıralarda yer almaktadır. Bazı durumlar, ekonomik faktörler ve

politikalar bir ülkenin sıralamasını Endeksteki ekonomik gücün öğelerini temel

alarak beklenen orandan daha aşağıya çekebilir. Sıralamanın altlarında yer alan diğer

ülkeler (örneğin Japonya ve Kore Cumhuriyeti) genel anlamda güçlü ekonomik

konumlara sahip olmalarına rağmen geçmişte Doğrudan Yabancı Yatırım girişini

sınırlamıştır.

Yabancı Yatırım Endeksleri konusunda verilen bu kısa bilgiden sonra

Endeksler açısından Türkiye değerlendirmesi yapıp Türkiye’nin Yatırım Yeri

Endekslerindeki sıralamalarına göz atalım.31

2.5.1. Türkiye’nin Yatırım Yeri Endekslerindeki Sıralamaları

2007 yılı boyunca Türkiye’deki yatırım ortamının iyileştirilmesini

hedefleyen ve büyük ölçüde YOİKK bünyesinde gerçekleştirilen çalışmalar,

ülkelerin yatırım ortamlarına ilişkin karşılaştırmalı değerlendirmeler yapan

uluslararası yatırım endekslerindeki Türkiye’nin konumunu olumlu yönde

etkilemiştir. Ülkeler arasında yatırım ortamının niteliğini kıyaslamak üzere uluslar

arası kuruluşlar, danışmanlık şirketleri ve üniversiteler tarafından oluşturulan çeşitli

yatırım ortamı göstergeleri yatırımcıların yer seçimi kararlarında önemli ölçüde etkili

olmaktadır. Aşağıda Tepav ve Dünya Bankası’nın ortak hazırladığı 2007 Yatırım

ortamını cazip hale getiren bazı faktörler açısından karşılaştırılması neticesinde

31 Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı ( UNCTAD), Dünya Yatırım Raporu 2001

Page 37: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

26

Türkiye’nin Yatırım Ortamı olma konusunda cazip ve cazip olmayan yönleri ele

alınacaktır.

Tablo 2.2. Türkiye’nin önde gelen yatırım yeri endekslerinin sıralamaları

Kurum/ Kuruluş Endeks Türkiye’nin Sıralaması/Toplam Ülke sayısı

2005 2006 2007

Dünya Akonomik Forumu (küresel rekabet gücü raporu)

Küresel Rekabet Gücü Endeksi

71/117 59/125 53/131

Dünya Akonomik Forumu (küresel rekabet gücü raporu)

İş Ortamı Rekabet Gücü Endeksi

49/113 46/121 46/127

Forbes Sermayeye Dost Ülke Endeksi

- 61/135 48/144

Dünya Bankası

İş Yapma Kolaylığı Endeksi

93/155 91/175 57/175

Uluslarası Yönetim Gelişimi Enstitüsü

Dünya Rekabet Yıllığı

39/55 43/55 48/55

Heritage Vakfı

Ekonomik Bağımsızlık Endeksi

112/161 85/157 83/157

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Doğrudan Uluslar arası Yatırımlar 2006 yılı raporu

2.5.1.1. Ekonomik Bağımsızlık Endeksi

Heritage Vakfı ile The Wall Street Journal tarafından yıllık olarak

yayımlanan, “Ekonomik Bağımsızlık Endeksi”, ticaret yapma, iş yapma, yatırım ve

mülkiyet hakları gibi 10 kategori ve 50 değişken çerçevesinde ekonomik

bağımsızlığı ölçmeyi amaçlamaktadır. Endeks sıralamasına göre Türkiye, 2007

yılında 157 ülke arasında 83. olurken, 2008 yılında 162 ülke arasında 74. sıraya

yükselmiştir.

Page 38: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

27

2.5.1.2. Küresel Rekabet Gücü Endeksi

2.5.1.3. İş Ortamı Rekabet Gücü Endeksi

Uluslararası rekabet gücü kıyaslamalarında yakından takip edilen “Dünya

Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Raporu”37, iki endeks kapsamında ülkelerin

rekabet gücüne ilişkin değerlendirmeler sunmaktadır. Bu endekslerden ilkini teşkil

eden “Küresel Rekabet Gücü Endeksi”ne göre Türkiye, bir önceki yıl 122 ülke

arasında 58. sırada yer alırken, 2007-2008 dönemi itibariyle 131 ülke arasında 53.

sıraya yükselmiştir. Benzer şekilde, Rapor kapsamındaki bir diğer endeks olan “İş

Ortamı Rekabet Gücü Endeksi” çerçevesinde de Türkiye, bir önceki yıla göre

performansında bir iyileşme sağlamış ve 127 ülke arasında 46. sırada yer almıştır.

2.5.1.4. İş Yapma Kolaylığı Endeksi

Dünya Bankası tarafından 2004 yılından beri düzenli olarak yayımlanmakta

olan İş Ortamı Raporu, ülkelerin iş ortamlarını inceleyerek, yatırımların, üretkenliğin

ve büyümenin artırılmasına olumlu veya olumsuz etkide bulunan düzenlemeleri ve

kısıtlamaları tespit ederek; bunların maliyetlerine ve sürelerine ilişkin analizler

yapmakta ve ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına imkan tanıyan “İş Yapma

Kolaylığı Endeksi”ni yayımlamaktadır. Bahsi geçen Endeks kapsamında Türkiye,

2007 yılı Raporunda 175 ülke arasında 91. sırada yer alırken, 2008 yılı Raporunda 34

basamak iyileşme göstererek 57. sıraya yükselmiştir.32

2.5.1.5. Sermayeye Dost Ülke Endeksi

İş dünyasının prestijli süreli yayınları arasında yer alan Forbes dergisi

tarafından yayımlanan “Sermayeye Dost Ülke Endeksi”, Ülkelerin Yabancı

Yatırımcılar açısından cazibesini ölçmeyi amaçlayan bir çalışmadır. Endekste

Türkiye 2006 yılında 135 ülke arasında 61. sırada yer alırken, 2007 yılında 144 ülke

arasında 48. sıraya yükselmiştir. Türkiye’nin yabancı yatırımcının korunması,

rekabet, teknoloji, çalışan özgürlüğü gibi konularda kaydettiği ilerlemeler, söz

konusu sıralamada sağlanan yükselmede önemli birer etken olmuştur. Yapılan

değerlendirmelerde de modern endüstri ve tarım sektörü, Türkiye ekonomisinde 2 32 http://www.hazine.gov.tr/ Uluslar arası Doğrudan Yatırımlar 2007 yılı raporu

Page 39: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

28

önemli alan olarak sayılmış ve Türkiye’nin güçlü ve büyüyen bir özel sektör yapısına

sahip olduğu belirtilmiştir.

2.5.1.6. Dünya Rekabet Gücü Yıllığı

İsviçre Uluslararası Yönetim Gelişimi Enstitüsü (Institute for Management

Development- IMD) tarafından 1989 yılından itibaren her yıl yayımlanan Dünya

Rekabet Gücü Yıllığı, Ekonomik Performans, devlet kurumlarının etkinliği, iş

aleminin etkinliği, altyapı başlıkları altında toplanan 323 farklı gösterge üzerinden

yapılan değerlendirmeler sonucunda hazırlanmaktadır. Endeksin oluşturulmasında

Ülkelerin çeşitli konulardaki göstergeleri ile birlikte yatırımcılar tarafından

cevaplanan anketler kullanılmakta olup, göstergelerin ülke sıralamasına olan

etkisinin ağırlığı 2/3 tür. Söz konusu sıralamada Türkiye, 2007 yılında bir önceki yıla

göre 55 ülke arasında 5 sıra gerileyerek 48. sırada yer almıştır. Türkiye ekonomik

performans alanında en başarılı ülkelerden olmasına rağmen, alt yapı ve kurumların

etkinliği alanında elde ettiği skorlar diğer ülkelerin gerisinde kalmıştır.

Ülkeler arasında yatırım ortamının niteliğini kıyaslamak üzere uluslar arası

kuruluşlar, danışmanlık şirketleri ve üniversiteler tarafından oluşturulan çeşitli

yatırım ortamı göstergeleri yatırımcıların yer seçimi kararlarında önemli ölçüde etkili

olmaktadır. Aşağıda Tepav ve Dünya Bankası’nın ortak hazırladığı 2007 Yatırım

Ortamı değerlendirmesi incelenecek; Türkiye’nin diğer bazı ülkeler ile yatırım

ortamını cazip hale getiren bazı faktörler açısından karşılaştırılması neticesinde

Türkiye’nin Yatırım Ortamı olma konusunda cazip ve cazip olmayan yönleri ele

alınacak ve bu değerlendirme çalışmamız açısından, son dönem Türkiye yatırım

ortamı değerlendirmesi konusunda örnek teşkil edecektir.

2.6. TÜRKİYE'NİN TEMEL EKONOMİK SORUNLARI

Türkiye ekonomisi, 2001 mali krizinin ardından özel sektörün öncülük ettiği

ve istikrarlı bir makro ekonomik politika çerçevesi tarafından desteklenen sağlıklı bir

büyüme göstermiştir. GSYH, 2002-2006 boyunca neredeyse tamamen özel sektörün

başı çekmesiyle yıllık ortalama yüzde 7 büyümüştür. Başlangıçta büyüme kısmen bir

tekrar sıçramanın sonucu olmuş fakat GSYH 2003'te kriz öncesi seviyeyi geçmiş ve

hızla artmaya devam etmiştir. İş çevrelerindeki iyimserlik öz sermayelerin

Page 40: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

29

büyümesine yol açmış ve özel sabit yatırımlar 2002-2006 arasında yıllık ortalama

yüzde 24 artmıştır. Bu yatırımlar firmaların kapasitelerini ve işgücü verimliliğini

arttırmalarına yardımcı olmuştur. Makroekonomik risklerin devam etmesine rağmen,

Hükümetin sağlam mali ve parasal politikalara dayalı kararlı bir çerçeve yürütmesi

son dönemdeki büyümeyi desteklemiştir.

Türkiye'nin yakın gelecek için temel hedeflerinin başında AB ülkeleri ve

diğer büyüyen pazarlarla arasındaki kişi başına gelir farkını azaltmak gelmektedir.

Türkiye'nin kişi başına GSYH'si son yıllarda hızla artmıştır. Ne var ki, uzun vadede

Türkiye'nin kişi başına GSYH'si Avrupa ülkelerinin ve diğer büyümekte olan

pazarlarınkine çok yavaş yaklaşmaktadır. Birkaç ülke-Şili, Malezya ve Kore dâhil -

1980lerde Türkiye'ninkiyle yaklaşık olarak aynı (ya da daha düşük) kişi başına gelire

sahipken o zamandan beri Türkiye'den çok daha hızlı büyümüşlerdir.

Türkiye'nin kişi başına gelirinin AB ülkelerininkine yaklaşması - öncelikle

ve en önemlisi- işgücü verimliliğinin arttırılmasını gerektirmektedir. İşgücü

verimliliği Türkiye ve AB-15 arasındaki kişi başına gelir farkının yüzde 80'inden

sorumludur. Bunun arttırılması işçi başına sermayenin (makine, altyapı ve binalar

gibi fiziksel varlıklara yatırımlar) ve toplam faktör verimliliğinin (teknoloji alım ve

gelişmiş işgücü yetenekleri gibi faktörlerden gelen katkılar) arttırılmasını gerektirir.

İşgücü katılımının ve istihdamın arttırılması da uyumlaşma ve gelecekteki

reformlara politik desteğin sağlanması için gereklidir, istihdam kişi başına gelire

işgücü verimliliğinden daha az katkıda bulunsa da, sadece ekonomik büyüme için

değil, aynı zamanda sosyal beklentilerin karşılanması ve reformlara kamuoyu

desteğinin devam ettirilmesi için de gereklidir. 2005 yılında yüzde 46 düzeyinde olan

Türkiye'deki istihdam oran,, yüzde 64 düzeyindeki AB ortalamasının ve yüzde 70

düzeyindeki Lizbon hedefinin çok gerisindedir ve son dört senedeki ekonomik

büyümeye rağmen artmamıştır. (Grafik 2.1) Hızla artan işgücü, özellikle kadınlar

arasında düşük işgücü katılımı ve tarım sektöründen göç yüksek işsizliğe katkıda

bulunmaktadır.

Page 41: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

30

Grafik 2.1. İş gücü Arz ve Talebi

Hükümet son zamanlarda verimliliği ve istihdamı arttırmak için önemli

önlemler uygulamış ve bu hedefleri stratejisinin merkezine koymuştur. Son yıllarda,

Hükümet verimliliği ve istihdamı arttırmak için bir dizi faaliyet gerçekleştirmiştir.

Bunlar arasında; 2005 ve 2006'da daha önce görülmemiş bir hızda gerçekleştirilen ve

17 milyar ABD $'nın üzerinde gelir getiren özelleştirme çabaları, istikrarın ve

firmaların kredilere erişiminin arttırılması için bankacılık sektöründe reform

yapılması ve firmaların giriş ve çalışmasını kolaylaştırmak için idari engellerin

azaltılması bulunmaktadır. Hükümetin stratejisi rekabet gücüne ve istihdama öncelik

tanıyan, 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı'nda

özetlenmiştir. Rekabet gücünün arttırılmasına yönelik faaliyetler, kalıcı

makroekonomik istikrara ulaşılmasını, ticaret ortamının geliştirilmesini, kayıt dışı-

lığın azaltılmasını ve AR-GE ve yenilikçiliğin desteklenmesini gerektirmektedir,

istihdam ekseni, işgücü piyasasının performansının arttırılmasına, iş güvenliği ve

esnekliğinin dengelenmesine ve eğitim sistemiyle pazarın ihtiyaç duyduğu yetenekler

arasındaki uyumun arttırılmasına yönelik faaliyetleri kapsamaktadır.

Türkiye Yatırım Ortamı Değerlendirmesi (ICA), işgücü verimliliğini ve

istihdamı kısıtlayan darboğazlarla ilgili firma düzeyindeki verilerin analizinin yanı

sıra bunları azaltmaya yönelik önerileri de sunarak Hükümetin reform programına

katkıda bulunmaktadır. Türkiye Yatırım Ortamı Çalışmasının (ICA) temel hedefleri

şunlardır: Türkiye istatistik Kurumu'ndan ve yapılan özel ve kapsamlı bir anketle

Türkiye imalat sanayindeki firmalardan toplanan verileri kullanarak verimlilik ve

istihdam üzerindeki kısıtlamaları analiz etmek; bu kısıtlamaları azaltılma yollarıyla

ilgili olarak Hükümetin büyüme reformu gündemine katkıda bulunabilecek öneriler

Page 42: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

31

sunmak ve temel reform alanları konusunda kamu sektörü ve özel sektör arasında

diyalog oluşturmak.

2.7. VERİMLİLİK VE İSTİHDAMIN BELİRLEYİCİ FAKTÖRLERİ:

FİRMA DÜZEYİNDEKİ ANALİZ SONUÇLARI

Türkiye'de firmaların giriş ve çıkışı ile piyasa seleksiyonu oldukça aktiftir.

Diğer ülkelere göre* Türkiye çok yüksek firma giriş ve çıkış oranlarına sahiptir

(Grafik 2.2). Piyasa seleksiyonu da serttir, örneğin Türkiye'de pazara giriş yapan

firmaların yaklaşık yüzde 40'ı ilk iki yılda başarısız olmakta ve dört yılın sonunda

sadece yarısı, ayakta kalabilmekte iken, bu oran Şili ve Macaristan'da yüzde 60 ve

yüzde 70'tir. Bu durum Türkiye'de giriş ve çıkışın önündeki engellerin üstesinden

gelinemez olmadığını ve firmaların girişi genellikle başarısız olan bir araştırma

süreci tarafından yönlendiriliyor gibi görünse de girişimciliğin başarılı olduğunu

göstermektedir.

Grafik 2.2. Giriş ve Çıkış Oranları Yüzdelik değerler, 10’dan fazla çalışanı

bulunan Firmalar, 1990’lar

Yüksek iş hacmi oranlarına rağmen Türk firmalar, karşılaştırma yapılan

ülkelerdeki firmalar kadar çok büyümemektedir. Başarılı yeni girişimciler pazara

giren ve ayakta kalan Türk firmalar, karşılaştırma yapılan ülkelerdeki firmalar kadar

çok büyümemektedir (Grafik 2.4). Meksika'da ayakta kalan firmalar 2. ve 4. işletme

Page 43: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

32

yılları arasında istihdamı ortalama yüzde 30 arttırırken Türk firmaları istihdamı

yüzde 10'dan az arttırmaktadır. Bu durum Türk firmalarının büyümede kısıtlamalarla

karşılaştığını göstermektedir.

Grafik 2.3. Bir Yeni Girişimciler Grubundan Belirli bir yaşta halen devam eden

firmaların oranı, 1990’lar

Grafik 2.4. Ayakta Kalan Firmaların İstihdam Artışı

Page 44: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

33

Türkiye'deki mevcut girişimciler geleneksel olarak verimliliklerini yatırım

yapmak ve stratejik olarak büyümek yerine küçülerek ve kaynaklarını mevcut

şirketlere yeniden dağıtarak arttırmışlardır. Grafik 2.5 firmaların giriş, büyüme ve

çıkış biçimlerini işgücü verimliliği üzerine etkilerini göstermektedir. Türkiye'deki

işgücü verimliliği, karşılaştırma yapılan Avrupalı olmayan ülkelere (Arjantin, Şili ve

Kolombiya3) göre daha az da olsa, çoğunlukla mevcut firmaların büyümesi

tarafından yönlendirilmiştir ("iç etki"). Kaynakların sektörler arasında yeniden

dağıtımının işgücü verimliliğine yaptığı katkı ("ara etki") Türkiye'de karşılaştırma

yapılan bütün diğer ülkelerden daha yüksektir. Son olarak, hem düşük verimliliğe

sahip firmaların çıkışı ("çıkış etkisi") hem de yeni girişimcilerin küçülmesi ("çapraz

etki") Türkiye'de verimlilik üzerinde önemli etkide bulunmuştur. Özet olarak,

Avrupalı olmayan ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'deki mevcut firmalar ve-

rimliliği stratejik olarak büyümek yerine boyutlarını küçülterek ve kaynaklarını

mevcut şirketlere yeniden dağıtarak arttırmaktadır.

Grafik 2.5. İş Gücü verimliliğinin yapısı

Mevcut girişimcilerin büyümesine yönelik stratejiler Türkiye'nin ekonomi

politikaları gündeminin önceliği olmalıdır. Kuruluş engellerinin azaltılmasına ve iflas

prosedürlerinin iyileştirilmesine yönelik reformlar, piyasa seleksiyonunun daha fazla

desteklenmesine ve ömrünü tamamlamış firmaların yeni yatırımlara kaynak

Page 45: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

34

bırakmak için çıkış yapmalarına önemli etkilerde bulunurken, firma dinamiklerinin

analizi firmaların büyümesinin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik

girişimlerin Türkiye'de çok daha önemli olduğunu göstermektedir.

Yatırım ortamlarındaki gelişmeler firmaların verimlilik ve istihdam

artışlarına katkı da bulunmaktadır imalat sanayinde faaliyet gösteren yaklaşık 1300

firmaya uygulanan Türkiye Yatırım Ortamı Anketi (ICS) aracılığıyla toplanan firma

verilerinin ekonometrik analizi, Türk firmalarının verimlilik ve istihdamlarının

yatırım ortamının birkaç boyutuyla güçlü bir ilişkiye sahip olduğunu göstermektedir.

Özellikle, verimlilik kayıt dışılıkta azalma ve mali şeffaflıkta artış ile güçlü şekilde

ilişkilidir. Verimlilik ayrıca suç ve zayıf altyapıyla, özellikle elektrik kesintileriyle ve

uzun gümrükte bekleme süreleriyle, olumsuz bir ilişkiye sahiptir. Firma personeli

arasında daha yüksek eğitim ve firma tarafından verilen çalışan eğitimi, hem

verimlilik hem de istihdamla yeni teknolojilerin alım ve internet kullanım, kadar

olumlu ilişkiye sahiptir. Diğer taraftan, bürokratik konulara harcanan idari süreler

hem verimlilik hem de istihdamla olumsuz ilişkiye sahipken, istihdam da finansmana

daha yüksek erişim ve firmaların kalite standartlarını kullanımıyla olumlu ilişkiye

sahiptir.

Verimlilik ve istihdam ayrıca ihracat ve doğrudan yabancı yatırımlarla

olumlu bir ilişkiye sahiptir; bunlar da özellikle işgücü becerilerinin kalitesi ve

şirketlerin teknolojilerini geliştirebilme kapasiteleri gibi bazı yatırım ortamı

faktörlerinden etkilenmektedir. Daha verimli firmalar daha iyi ihracat performans,

sergilemekte ve daha yüksek yabancı sermaye oranına sahip görünmektedir. istihdam

da ihracatla pozitif ilişkiye sahiptir. Firmaların ihracat yapma eğilimleri, daha kısa

ithalat gümrük gecikmeleri, dış denetimden geçmiş mali raporlara sahip olma, kalite

sertifikalarının kullanımı, internet erişimi, nitelikli işgücüne ve firma için eğitimlere

erişimle ilişkilidir. Bir firmanın yabancı sermayeye sahip olmasıyla pozitif ve güçlü

ilişkiye sahip faktörler arasında; daha iyi eğitimli yöneticiler, personelin iç eğitimi,

yeni ürünlerin tanıtımı yoluyla yenilikçilik ve teknoloji lisansları yer almaktadır.

Page 46: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

35

2.8. FİRMALARIN VERİMLİLİKLERİNİN VE İSTİHDAMLARININ

ARTTIRILMASI: TEMEL KONULAR VE ÖNERİLER

Türk firmalarının verimlilik ve istihdamlarını arttırmaya yönelik ilk dört

öneri şunlardır: kayıt dışılığın azaltılması, işgücü piyasasının esnekliğinin

arttırılması, işgücü becerilerinin arttırılması ve firmaların teknolojik gelişiminin

kolaylaştırılması. Ayrıca, aşırı bürokrasinin azaltılması kısa vadede izlenebilecek

düşük maliyetli bir tamamlayıcı önlemken, finansmana erişimin arttırılması ve

altyapı kalitesinin arttırılması da gereklidir. Çalışmanın bulguları ışığında, firmaların

büyümesini arttırmak için en önemli önlemler şunlardır: (1) vergi oranlarını

düşürerek, vergi yaptırımlarını güçlendirerek ve firmaların mali şeffaflığını artırarak

kayıt dışılığın azaltılması (2) işler yerine işçileri koruyarak işgücü piyasasının esnek-

liğinin arttırılması, (3) bütün seviyelerde eğitimi iyileştirerek işgücü becerilerinin

özel sektör ihtiyaçları ile uyumlaştırılması ve (4) ileri teknolojilerinin ve kalite

standartlarının benimsenmesini sağlayarak Türk firmalarının teknolojik ilerlemesinin

desteklenmesi. Diğer önemli önlemler; firmaların finansmana erişiminin arttırılması

ve özellikle enerji güvenilirliği ve gümrük etkinliği olmak üzere altyapı kalitesinin

arttırılmasıdır. Düşük maliyetle izlenebilecek ve kısa vadede uygulanabilecek

tamamlayıcı reformlar; kayıt masraflarının azaltılması, kayıt yaptırmak ve çalışmak

için gerekli ruhsatların sayısının azaltılması ve iflas prosedürlerinin süresinin

azaltılarak toparlanma oranlarının arttırılmasıdır/ Aşağıdaki bölümler, her bir hususla

ilgili tanıya yönelik önerilerin ve politika önerilerinin sonuçlarını özetlemektedir.

2.8.1. Kayıt Dışılığın Azaltılması ve Firmaların Mali Şeffaflığının

Arttırılması

Büyük ölçüde vergilendirme rejiminin bir sonucu olan kayıt dışılığın

azaltılmasının, verimlilik ve istihdamda önemli kazanımlar sağlaması muhtemeldir.

Bütün boyutlarda ve sektörlerde araştırılan firmaların üçte birinden fazlası, kayıt dışı

firmalarla rekabet ettiklerini belirtmektedir. Aynı şekilde, bütün ölçeklerdeki ve

sektörlerdeki firmalar 2001'den beri kayıt dışılığın arttığını algılamaktadırlar. Yatırım

Ortamı Değerlendirme Anketi verimlilik ve istihdamın daha az kayıt dışılık ve daha

yüksek mali şeffaflıkla güçlü şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir- vergi amaçları

için daha çok gelir ve işgücü maliyeti beyan eden "daha az kayıt dışı" firmalar ve

Page 47: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

36

denetimden geçmiş mali tablolar kullanan firmalar daha verimlidir ve daha fazla

personel istihdam etmektedir. Türk firmaları kayıt dışılığın temel nedenini vergiden

ve mevzuattan kaçınmak olarak belirtmektedir (Grafik 2.6).

Grafik 2.6. Kayıt Dışı firmalar için Rekabet avantajı sağlayan etkenler

Kurumlar vergisi rejimindeki son reformlar daha güçlü yürütme ve vergi

ödeme maliyetlerinde ve işgücü vergisi oranlarında azaltmayla tamamlanmalıdır.

Türkiye yakın zamanda kurumlar vergisini yüzde 30'dan 20'ye indirmiştir ve vergi

toplama etkinliğini arttırmak ve firmaların vergi ödeme maliyetlerini azaltmak için

vergi idaresi reformlar, uygulamaktadır. Bu önlemlerin kayıt dişiliği azaltması

beklenmektedir. Vergi yükünün bütün firmalara dağıtılması, ödeme maliyetlerinin

azaltılması ve (OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında çok yüksek olan/ işgücü vergisi

oranlarının en aza indirilmesi hem kayıt dişiliğin azaltılmasına hem de kayıtlı

firmaların rekabetçilerinin arttırılmasına katkı sağlayacaktır.

Daha iyi muhasebe ve denetimle mali açıklığın arttırılması da firmaların

kayıt içine girmelerine yardım edecektir. Denetimden geçmiş mali tablolar Türk

firmaları arasında yaygın değildir (Grafik 2.7). Dünyada da genellikle olduğu gibi

bunlar özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde yetersizdir. Mali tabloların

kalitesi de yetersizdir. Türkiye son yıllarda kayıtlı şirketlerin uluslararası standartları

kabul etmesinin zorunlu kılınması ve Muhasebe ve Denetim Reformuna ilişkin

Page 48: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

37

Ulusal Yönlendirme Komitesi kurulmasını kapsayan bazı ilerlemeler kaydetmiştir.

Mali şeffaflığın arttırılmasına yönelik diğer adımlar şunları kapsamaktadır:

(a) muhasebe ve denetimin güçlendirilmesi için bir strateji ve eylem planı

geliştirilmesi;

(b) firmaların denetçi kullanımlarını arttırmak için teşvik sağlanması;

(c) firmalara - özellikle KOBİ'lere sağlam ve güvenilir mali tablolar

hazırlama kapasitesine ulaşmalarını sağlamak için doğrudan teknik destek

sağlanması.

Grafik 2.7. Dış Denetimden geçmiş mali tablolara sahip firmalar, Ülkelere göre

2.8.2. İşgücü Piyasasının Esnekliğinin Arttırılması ve İşgücü Becerilerinin

Özel Sektör İhtiyaçlarıyla Uyumlaştırılması

İyi çalışan işgücü piyasaları ve gelişmiş becerilere sahip işgücü, firmaların

verimlilik ve istihdamını arttırır. İşgücü piyasalarındaki ve eğitimdeki çoğu reformun

faydalarının görülmesi zaman alır fakat bunlara hemen başlanması gereklidir, iyi

çalışan işgücü piyasalar ve gelişmiş beceriler, işgücüne katılım ve işgücü kalitesinin

yanı sıra firmaların verimliliğini de arttırır. Bunlar ayrıca ekonominin ileri teknoloji

sektörlerine doğru çeşitlenmesini kolaylaştırır ve bütün sektörlerde firmaların rekabet

güçlerini arttırır.

Page 49: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

38

İşgücü piyasasındaki katılıkların azaltılmasıyla beraber Türk firmaları

istihdamı arttırabilirler. ICS anketi aracılığıyla görüşülen işverenler istihdam

üzerindeki yasal kısıtlamaları büyümenin önündeki engeller olarak algılamaktadır.

ICS anketi katılımcılarının yüzde 60'dan fazlası, eğer yönetmelikler ve sigorta

primleri ve diğer ek yükler daha az kısıtlayıcı olsaydı, düzenli tam-zamanlı

çalışanların sayısını mevcut üretim seviyelerinde dahi oldukça artırabileceklerini

belirtmişlerdir (Grafik 2.8). Türkiye'de işgücü piyasası düzenlemeleri diğer ülkelerle

karşılaştırıldığında daha az esnektir. Türkiye'nin istihdam, koruma mevzuatı

neredeyse bütün Avrupa ülkelerininkinden daha kısıtlayıcıdır ve istihdam vergileri,

vergi yükleri ve zorunlu ücret dışı yardımlar yüksektir.

Grafik 2.8. Eğer işgücü kısıtlamaları olmasaydı düzenli tam-zamanlı işçilerin

sayısında olması tahmin edilen değişim, Türkiye ve karşılaştırma yapılan seçili

ülkeler (100= Değişiklik yok)

Türkiye bazı işgücü piyasası reformlarını uygulamıştır fakat "işlerin

korunmasından işçilerin korunmasına geçiş" yaklaşımının benimsenmesi için daha

fazla değişiklik gerekmektedir. Şu ana kadar yapılan reformlar bir işsizlik sigortası

sistemini ve yeni bir "Çalışma Kanunu"nu kapsamaktadır. Önerilen reformlar işgücü

piyasası düzenlemelerinin esnekliğinin arttırılmasını, işsizlik sigortası kapsamının

genişletilmesini, aktif işgücü piyasası programlar, sağlama kapasitesinin

arttırılmasını ve kısıtlayıcı istihdam koruma kurallarının esnetilmesinin yanı sıra

yüksek istihdam vergilerinin, sosyal güvenlik katkı paylarının, zorunlu yardımların

ve kıdem tazminatlarının azaltılmasını kapsamaktadır.

Page 50: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

39

İşgücü piyasası düzenlemelerinin etkinlik ve verimliliğinin arttırılması

ayrıca kurumsal değişiklikler de gerektirmektedir. ICS anketi verileri işgücü ve

sosyal güvenlik denetimlerinin işverenler için külfetli olmadığını göstermektedir.

Aslında, daha çok kaynak eksikliği nedeniyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

ve SSK müfettişleri firmaların sadece çok küçük bir kısmını kapsayacak şekilde

yalnızca şikâyetlere cevap verebilmektedir. Risk-esaslı işgücü ve sosyal güvenlik

denetimleri personel ve bordro bildirimlerini arttıracaktır; fakat yürütme organlarının

bu fonksiyonları yerine getirmek için kaynaklarının yeterli düzeye çıkarılmasına

ihtiyaç olacaktır.

Son reformlara rağmen Türk eğitim sistemi hala karşılaştırma yapılan

ülkelerin gerisindedir. Son 10 yıl içinde, Türkiye eğitimin pek çok alanında önemli

reformlar yapmıştır. Bu reformlar arasında temel eğitimde neredeyse tam

okullaşmaya ulaşılması, eşitliğin arttırılması, finansmanın arttırılması, başarılı

öğrencilerin dünya çapında düzeylere getirilmesi ve müfredatların güncelleştirilmesi

sayılabilir. Ancak öte yandan, eğitimin kalitesi ve Türk öğrencilerin edindiği

beceriler karşılaştırma yapılan ülkelerdekinden daha aşağıda kalmaktadır (Grafik

2.9).

Grafik 2.9. Yeterlilik seviyelerine göre 15 yaşındaki öğrencilerin dağılımı,

Türkiye, AB ve OECD

Beceri eksikliklerine rağmen Türkiye'deki çok az sayıda firma işçilerine

firma içi eğitim sağlamaktadır. Türk firmaları karşılaştırma yapılan ülkelerdeki

Page 51: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

40

firmalardan daha az eğitim sağlamaktadır (Grafik 2.10). Firmaların yüzde 54’lük bir

kısmı bütçelerinin yüzde birinden azını ve yüzde 80'i yüzde beşinden azını eğitime

ayırmaktadır.

Grafik 2.10. Formel Eğitim Sağlayan firmaların oranları, Türkiye ve

karşılaştırma yapılan seçili ülkeler

İşgücü becerilerinin arttırılması için önerilen reformlar eğitim düzeyinin

arttırılmasını, eğitimin işgücü piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumlaştırılmasını ve

firmalar tarafından sağlanan işçi eğitiminin arttırılmasını kapsamaktadır. Bu alanda

önerilen reform öncelikleri şunları kapsamaktadır:

(a) orta ve yüksek öğrenimde özellikle kızlar arasında okullaşma oranının

yükseltilmeye devam edilmesi;

(b) orta öğrenimin kalitesinin arttırılması;

(c) yüksek öğrenimin yaygınlaştırılması, çeşitlendirilmesi ve kalitesinin

arttırılması;

(d) yüksek öğrenimin, özel sektörün mesleki eğitime katkı potansiyelinin

araştırılması da dâhil olmak üzere, özel sektör ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilmesi;

(e) firmalara - özellikle KOBİ'lere - teknik destek ve hibe programlar,

aracılığıyla teşvikler sağlayarak firmalar tarafından çalışanlara sağlanan eğitimlerin

arttırılması.

Page 52: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

41

2.8.3. Firmaların Teknolojik İlerlemesinin Desteklenmesi

Firma içinde yapılan yenilikler, teknoloji alımı, kalite standartları ve Bilgi

İletişim Teknolojileri (BİT) kullanımı yoluyla gerçekleşen teknolojik ilerleme

mevcut girişimcilerin büyümesine ve yeni firmaların oluşturulmasına katkıda

bulunur. Türkiye'deki teknolojik ilerlemeyi kolaylaştıracak reformlar işgücü

becerilerini geliştirecek reformlarla eşgüdüm halinde yürütüldüğü sürece daha büyük

etki yaratacaktır. Uluslararası deneyimler teknoloji alımı, yenilik, standartlar ve

BİT’nin verimlilik ve büyümeyle ilişkili olduğunu göstermektedir. ICS analizi bu

sonuçları desteklemekte ve teknoloji alımı, kalite standartları ve BİT kullanımının,

kendileri de verimlilik ve istihdam için faydalı olan ihracat ve YDY için önemli

olduğunu göstermektedir. Bir önceki bölümde tartışıldığı gibi, karmaşık beceriler

teknolojik ilerlemeye yardımcı olur. Bu nedenle, bütün bu alanlarda reformların

devam ettirilmesi teknolojik ilerlemenin faydalarını en üst düzeye çıkaracaktır.

Mevcut yenilik programlarının değerlendirilmesini, yenilik için mali

teşviklerin gözden geçirilmesini ve Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili mevzuatın AB

standartları ile uyumlu hale getirilmesini kapsayan bazı önlemler, Hükümetin

çabalarının Türkiye'deki verimli yenilikleri ve teknoloji alımını arttırmasına yardımcı

olacaktır. Özel firmalar tarafından finanse edilen AR-GE halen kısıtlıdır. Patent,

endüstriyel tasarım ve bilimsel yayınlar açısından Türkiye'nin sıralamaları

karşılaştırma yapılan ülkelerinkinden daha aşağıdadır. Son iki yıl içinde karşılaştırma

yapılan çoğu ülkedekinden daha az firma yeni bir ürün geliştirmiştir (Grafik 11) ve

Türkiye'nin toplam teknoloji alımı düzeyi orta düzeydedir. Aynı zamanda, yenilikler

daha çok firmalar tarafından finanse edilmektedir; kamu destekleri ve girişim

sermayesi gibi finansal araçların katkısı çok azdır (Grafik 12). Birkaç önlem

Türkiye'de yeniliklerin arttırılmasına yardımcı olacaktır. İlk olarak, Hükümetin

yenilikçilik stratejisinin ve mevcut yenilikçilik düzenleme programlarının

kapsamlı bir değerlendirmesinin yapılmasında fayda bulunmaktadır. ikincisi,

firmaların yenilik yapma kapasiteleri üzerine etkileri kısıtlı gibi görünen mali

teşvikler gözden geçirilmelidir. Üçüncüsü, Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili

mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesi, Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili

uygulamalarının geliştirilmesi ve Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) daha fazla

Page 53: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

42

bağımsızlık tanınması öncelikli alanlar arasında ele alınmalıdır. Dördüncüsü,

yenilikçiliğe yönelik genel politika çerçevesinin değiştirilmesinde fayda

bulunmaktadır. Yeniliklerin önündeki en önemli caydırıcı etmenlerin başında, aka-

demisyenlerin firma kurmalarını engelleyen yasa gelmektedir. Bu yasanın

değiştirilmesi gündeme gelebilir. Örneğin, akademisyenler için özel danışmanlık

hizmetlerinden üniversitelere gelir aktarmalar, zorunluluğunun yerine teknolojinin

ticarileştirilmesini teşvik eden ABD Bayh-Dole Yasasına benzer bir teşvik programı

getirilebilir. Son olarak, yenilik için finansmana sürdürülebilir erişim de önemlidir,

iki faydalı önlem; sermaye piyasasının likiditesini arttıracak reformların yapılması ve

ABD SBIC ya da İsrail’deki girişim sermayesinin gelişimini tetikleyen Yozma

Programına benzer programların desteklenmesidir.

Grafik 2.11. Yeni bir ürün geliştiren Firmaların Yüzdesi, Uluslar arası

karşılaştırma

Page 54: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

43

Grafik 2.12. Yeni Teknoloji getirmek için finansman kaynakları, yüzdelik

değerler, Türkiye

Kalite standartları alanında, firmalara ve laboratuarlara destek sağlanması,

akreditasyon ve metroloji servislerinin geliştirilmesi ve standardizasyonda daha fazla

ilerleme kaydedilmesinden oluşan bir reform serisi önerilmektedir, ilk olarak,

Türkiye'nin uluslararası standartlara göre düşük olan (Grafik 13) sertifikalandırılmış

firma-özellikle KOBİ'lerin ve hizmet sektöründe çalışan firmaların - sayısını

arttırmaya çalışması önerilmektedir. Kalite sertifikasyonunun daha çok

benimsenmesini sağlamak için bazı öneriler şunlardır:

(a) eğitim için sürekli destek ve firmalara hibe programlarının sağlanması,

(b) bildirim yapılan organlara teknik yardım desteği ve

(c) rekabetçi olmayan uygulamalar kullanan sertifikasyon kuruluşlardan

alınan sertifikaların tanınmasını yasaklayan ihale kuralları.

İkincisi, sertifikasyon sisteminin iyi çalışmasını sağlamaya yardım eden

akreditasyon hizmetlerinin geliştirilmesi için destek sağlanması da önerilmektedir.

Bu, akreditasyon hizmetlerinin ve akredite edilen organizasyonların sayısının

arttırılmasının yanı sıra Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) Yasasının daha az

kısıtlayıcı olacak şekilde düzeltilmesini de gerektirmektedir. Üçüncüsü, kanunu

değiştirerek ve yönetimine, işleyişine, personel alımına ve ücretlerine daha fazla

esneklik getirmek için Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) çalışmalarını düzenleyerek

Page 55: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

44

metrolojinin geliştirilmesinde fayda bulunmaktadır. Son olarak, Türk Standartları

Enstitüsü'nün (TSE) standardizasyon ve ticari faaliyetlerini net olarak ayırarak

standardizasyonun geliştirilmesi, böylelikle uluslararası standartları benimsemeye

devam etmesinin ve Avrupa standart kuruluşlarında tam üyelik elde etme

çalışmalarını yoğunlaştırmasının sağlanması ve Türkiye'nin ticaretin önünde teknik

bariyerler oluşturabilecek özel durumlarla ilgili standart stokunun azaltılması

gerekmektedir.

Grafik 2.13. Toplam firma sayısına karşılık ISO 9001belgeli firmaların sayısı

Türkiye'de verimlilik artışlarında önemli katkısı olan internete erişim ve

kullanım artmıştır. Fakat Türkiye'deki farklı bölgeler arasındaki erişim ve hizmet

kalitesi farklarının yanı sıra diğer ülkelerle arasındaki farkın azaltılması için bir dizi

tedbir önerilmektedir. Türkiye'deki sabit, mobil telefon ve internet kullanım

yüzdeleri ve geniş bant kullanım, OECD ve AB ülkelerinin gerisinde kalmaktadır.

Türkiye'deki BİT harcamalarının toplam payı AB (yüzde 8 ila 10) seviyelerinin

oldukça altında, mütevazı bir seviyededir (GSYH'nin yüzde 2,5'i). Türkiye,

telekomünikasyon sektörünün serbestleştirilmesi yönünde, özellikle 2005 yılındaki

Türk Telekom özelleştirmesi ile önemli adımlar atmıştır. Buna rağmen, Türk

Telekom'un pazarda önemli bir güce sahip olması rekabetin sınırlanması riskini

doğurmaktadır. 2006'da "Bilgi Toplumu Stratejisi 2006-2010" kabul edilmiştir. Bu

strateji hem BİT kapsamının genişletilmesine hem de özel sektör tarafından verimli

olarak kullanımının arttırılmasına güçlü bir vurgu yapmaktadır. Telekomünikasyon

Kurumu ve Rekabet Kurumu'nun kurumsal kapasitesinin arttırılmasının yanı sıra

telekomünikasyon sektörünün serbestleştirilmesine devam edilmesi önerilmektedir.

Page 56: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

45

Bölgeler arasında eşit erişimin teşvik edilmesi düşük hizmet alan alanlarda ve nüfus

gruplarında hizmetlerin iyileştirilmesi için evrensel fonlar gibi programların

uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Son olarak, Hükümet kamudaki BİT kullanımı

ve işgücünün BİT becerilerini arttırarak ve yerel olarak anlamlı çevrimiçi içerik ve

verimli uygulamalar geliştirerek, firmalar ve özellikle KOBİ'ler arasında verimli BİT

kullanımının artmasına yardımcı olmalıdır.

2.8.4. Firmaların Finansmana Erişimlerinin Arttırılması ve Kurumsal

Yönetişimin İyileştirilmesi

Finansmana erişim ve iyi kurumsal yönetişim firmaların büyümesine ve

istihdamın artmasına yardımcı olmaktadır. Finans mana erişimin iyileştirilmesi kısa

vadeli faydalar sağlarken kurumsal yönetişim reformlarının faydalarının görülmesi

daha uzun zaman alır. Hem ampirik literatür hem de Türkiye ICS anketi, mali

sektörlerin gelişimi, verimlilik, büyüme ve istihdam arasında önemli ilişkiler

göstermektedir, iyi kurumsal yönetişim finansmana erişimi artırarak ve sermaye

piyasasının gelişimini kolaylaştırarak firmaların performansını arttırır. Türkiye son

yıllarda mali gelişim ve istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir ilerleme

kaydetmiştir. Aynı şekilde, kısa vadede nispeten düşük maliyetli tedbirler yoluyla da

finansmana erişimin iyileştirilmesi için gereken en acil önlemleri de alabilir. Diğer

taraftan, kısmen Türkiye'nin daha az ilerleme kaydetmiş olduğu kurumsal

yönetişimin geliştirilmesi alanında, eşit bir rekabet ortamı yaratmak, konsantrasyonu

azaltmak ve etkili rekabeti arttırmak için bir dizi politikanın uygulanması

gerekmektedir. Bu önemli politikaların sonuç vermesi ise daha uzun zaman alacaktır.

Türk firmalarının finansmana erişimlerini arttırmak için mesafe kaydetmesi

gerekmektedir. Türkiye'deki firmalar için finansmana erişim hem kredi hacmi hem

de kredi vadesi açısından halen zayıftır. GSYH'nin yüzde 25'i ile özel sektöre verilen

banka kredileri karşılaştırabilir pazarlar içinde en düşüğüdür (Grafik 2.14).

Araştırılan Türk firmalarının karşılaştırma yapılan ülkelerin oldukça altında bir

seviyede, sadece yarısı kredi kullanmıştır (Grafik 2.15) ve krediler kısa vadelidir.

Page 57: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

46

Grafik 2.14. Kamu ve Özel Sektör Kredileri, 2005

Grafik 2.15. Kredi kullanan firmaların payı, ülkelere göre

Finansmana erişimin arttırılması için önerilen önlemler arasında mali

sektördeki risklerin yönetilmesi çabalarının yanı sıra firmalarla ilgili mali açıklığın

ve kredi bilgilerinin arttırılması ve teminat rejiminin güçlendirilmesi yoluyla kredi

piyasasının geliştirilmesi için özel önlemler yer almaktadır. Önerilen reformlar

şunları kapsamaktadır:

Page 58: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

47

İhtiyatlı denetleme ve düzenlemeler sağlanmasına yönelik kapsamlı

reformlara devam ederek mali sektördeki risklerin yönetilmesi.

Kredi bilgilerinin geliştirilmesi, Kredi Kayıt Bürosu (KKB) firmalarla ilgili

kredi bilgiler, için etkili bir sistem için teknik altyapı hazırlamıştır. KKB sisteminin

kurulması ve işlerlik kazanması öncelikler arasında yer almalıdır.

Teminat rejiminin iyileştirilmesi, Yakın zamanda kabul edilen uzun vadeli

konut kredisi (mortgage) yasasının arsalar ve binalar için teminat rejimini

güçlendirmesi beklenmektedir. Taşınabilir varlıklar firmaların toplam varlıklarının

çoğunluğunu oluşturduğundan, taşınabilir varlıklar rejiminin iyileştirilmesi için

alınacak önlemlerin etkisi önemlidir. Belirli öneriler şunları kapsamaktadır: Yasal

reform (mevcut yasalarda minimal değişiklikler getiren, ideal olarak da yeni ve

kapsamlı bir yasa), yeni bir tescil dairesinin geliştirilmesi (tercihen ulusal bir internet

dosyalama arşivi) ve daha hızlı bir teminat yeniden alım ve satışını sağlayacak

mevzuat ve yargı reformu.

Kurumsal yönetişimi güçlendirecek bir dizi reform önerilmektedir.

Türkiye'deki iş dünyası büyük, aile mülkiyetli, yaygın çapraz mülkiyete ve grup içi

işlemlere sahip, çok sayıda sektörde faaliyet gösteren şirketler gruplarını

içermektedir. 13 holding şirketi ve bunların bağlı bankaları İstanbul Menkul

Kıymetler borsasında toplam piyasa sermayesinin yüzde 40'ını oluşturmaktadır.

Şeffaflık ve küçük hisse senedi sahiplerinin haklarının korunmasındaki eksiklikleri

genel olarak yetersiz bağımsızlık ve yönetici sorumlulukları ve zamanında ve etkili

çözümler sağlamayan düzenlemeler, hep beraber suistimal için potansiyel

oluşturmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gözden geçirme ve uygulamayla

geliştirilebilecek bir gönüllü kurumsal yönetişim kanunu geliştirmiştir. Birkaç ilave

önlem beklemededir. Bunlardan bir tanesi, ticaret düzenleyen yasal çerçeveyi AB

direktifleriyle ve Kurumsal Yönetişim Eylem Planıyla uyumlu hale getiren

yenilenmiş bir ticaret kanununun onaylanmasıdır. Bir diğeri AB gereksinimlerine

daha yakın bir Sermaye Piyasası yasasının onaylanmasıdır. Bir üçüncüsü, şirket

grupları ve şirketlerin büyük hissedarlarının açıklanması ve şirket çalışanları

tarafından hisse satışlarının halka açıklanmasının güçlendirilmesi ile ilgili AB

direktiflerinin uygulanmasıdır.

Page 59: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

48

2.8.5. Firmaların Altyapıya Erişiminin Arttırılması

Altyapıya erişim firmaların performansların ve rekabet güçlerini önemli

ölçüde etkilemektedir. Güvenilir altyapı hizmetlerinin eksikliği pazara erişimi

kısıtlayarak, işlem ve işletme maliyetlerini arttırarak ve eski firmalara yatırım ve yeni

girişimlerin oluşturulmasın, caydırarak özel sektörün rekabet gücünü azaltmaktadır.

ICS anketinin analizi Türk firmalarını en çok etkileyen altyapı unsurlarının güvenilir

olmayan elektrik arzı ve hem ithalat hem de ihracatta gümrükleme işlemlerindeki

gecikmeleri olduğuna işaret etmektedir.

Hükümetin enerji sektörü için yeniden yapılandırma planlarını devam

ettirmesi ve kamu fonları gerektiren sistem unsurları için yeterli ve tutarlı finansman

bulunmasını sağlaması önerilmektedir. ICS anketine katılan firmalar, elektrik

arzındaki yetersizliklerle doğrudan bağlantılı olarak satışların ortalama %3,6'sına

varan kayıplar bildirmişlerdir. Araştırmaya katılan firmaların yüzde 80 kadar büyük

bir kısmı yılda en az bir defa hizmet kesintisi yaşamışlardır - bu oran karşılaştırma

yapılan bütün ülkelerden daha yüksek bir yüzdedir (Grafik 2.16). Bu

yetersizliklerden dolayı pek çok Türk firması işletme maliyetlerini arttıran kendi özel

jeneratörlerine sahiptir (Grafik 2.17). Elektrik üretim kapasitesi talebi geçmektedir

fakat tüketimdeki artış sınırları hızla zorlamaktadır. Hâlihazırda planlanmış olandan

daha yüksek üretim kapasitesi olmadan Türkiye 2009 yılında elektrik kesintileriyle

karşılaşabilir. OECD ülkelerindeki ortalamanın çok üstünde olmasına rağmen yeterli

net gelir sağlamamaktadır. Bunun nedenleri arasında verimsizlik ve finansal

sorunları olan bir dağıtım sistemi, kamu sektörü kullanıcılarından olan gecikmeli

alacaklar ve düşük tahsilat oranları bulunmaktadır.

Page 60: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

49

Grafik 2.16. Kesinti yaşanan firmaların oranı ve sene başına elektrik kesintisi

sayısı

Grafik 2.17. Bir elektrik jeneratörüne sahip firmalar, uluslar arası

karşılaştırma

Hükümet elektrik sektörünü yeniden yapılandırmaktadır fakat daha fazla

reform yapılması gerekmektedir. Enerji ile ilgili kurumların gündeminde rekabetçi

bir elektrik pazarı oluşturmak için pilot çalışmalar yapılması, yeniden yapılandırma

sürecini hızlandırmak için yöntemler değerlendirmesi ve yatırımcıların hizmet

sağlamada bölgesel uyumsuzlukları göz önünde bulundurmalarını lözendirebilecek

teşvikler bulunmaktadır. Öte yandan, henüz çözüme kavuşturulmamış bazı

Page 61: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

50

sorunlar mevcuttur. Bir incis i hâlihazırdaki enerji altyapısının işletme ve

bakımının yeniden yapılandırma sırasında devam ettirilebilmesini sağlayacak yeterli

finansmanın sağlanmasıdır, ikincisi, 2009'dan sonra yeterli elektrik arzını

sağlayacak uzun vadeli bir plan olmamasıdır. Son olarak, özellikle belediyelerden

gecikmeli faturaların tahsilatı yoluyla, ödeme disiplini önemli ölçüde arttırılabilir.

Türkiye gümrük idaresini büyük ölçüde iyileştirmiş olmasına rağmen,

toplam kazanımları kısıtlayan tamamlayıcı kurumlar henüz iyileştirilmemiştir. ICS

anketine katılan firmalar ihracat için 6 gün ve ithalat için 9 günlük bekleme süreleri

yaşadıklarını belirtmektedir. Bu süreler, Brezilya ve Şili'deki firmalardan daha kısa

fakat diğer ülkelerdekinden daha uzundur (örneğin, beklemenin ihracat için 1,7 ve

ithalat için 3 gün olduğu Polonya gibi). Ayrıca bölgesel farklılıklar da büyüktür: Ege

bölgesindeki firmalar ihracatta diğer bölgelerdekilerden neredeyse iki kat daha uzun

bekleme süresi bildirmektedir. Türkiye Gümrük idaresi 1990'da hem ithalat hem de

ihracat için gümrük işlemleri sürelerini azaltarak prosedürleri iyileştirmiştir fakat

diğer kurumlardaki (Türk Standartlar, Enstitüsü, Tarım Bakanlığı ve Sağlık

Bakanlığı dâhil) işletme ile ilgili iyileştirmeler gümrük işlemlerini daha fazla

hızlandırabilir.

Taşıma ile ilgili öneriler yol kalitesinin arttırılması ve taşıma yollarındaki

çeşitliliğin arttırılmasıdır. Türkiye'deki temel taşıma şekli olan karayollarının

bakımları yetersizdir. Araştırmaya katılan şirketlerin üçte birinden fazlası Türkiye'de

taşıma sırasında Avrupa'daki karşılaştırma yapılan ülkelerin neredeyse üç katından

daha fazla bir oranda mal kaybettiklerini belirtmişlerdir. Taşıma sırasında kaybedilen

malların değeri de toplam sevkiyat değerinin yüzde 1,9'u ile yüksek bir seviyededir.

Karayolu taşımacılığına olan talebin hızla artmasına rağmen taşımaya harcanan kamu

harcamaları diğer orta gelirli ülkelerdeki yüzde 5-7 düzeyine karşılık, GSYH'nin

sadece yüzde 1,7'si kadardır. Türkiye'de demiryolu kullanımı düşüktür Avrupa'daki

yüzde 11 'e ve A.B.D.'deki yüzde 40'a karşılık Türkiye'de bütün taşıma ihtiyacının

sadece yüzde 5'ini karşılamaktadır. Hükümet taşıma ücretlerini ilgili AB ilkeleriyle

uyumlaştırmıştır. Devlet Planlama Teşkilatının Dokuzuncu Ulusal Kalkınma Planı

çok yollu taşımacılığı geliştirmeyi amaçlamaktadır fakat karayolu ağlarının bakımı

ve genişletilmesi önemli miktarda kaynak tüketmeye devam etmektedir. Özel sektör

Page 62: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

51

katılımı, karayollarının finansmanını kolaylaştırabilir fakat net bir uzun vadeli

politika ve düzenleyici çerçeveye ihtiyaç bulunmaktadır.

2.8.6. Firmaların Kuruluş ve Operasyonlarının Önündeki İdari Engellerin

Azaltılması

Türkiye'de firmaların giriş ve çıkışlar, önünde büyük engeller

bulunmamasına rağmen firmaların giriş, çıkış ve operasyonlarının önündeki idari

engellerin daha fazla azaltılması uygun olacaktır ve bu kısa vadede düşük maliyetle

uygulanabilecektir.

Kuruluş ücretlerinin azaltılması ve iflas prosedürlerinin gözden geçirilmesi

firmaların giriş ve çıkışlarını daha da kolaylaştırabilir. İstanbul’da bir firma açmak,

dünyadaki en iyi uygulamalara yakın şekilde sadece 9 gün almaktadır. Ne var ki,

tescil ücretleri OECD ülkelerindeki yüzde 6.8'e karşılık kişi başına gelirin yüzde

27,7'si ile yüksek bir düzeydedir. Daha makul bir toplam ücret ayarlanarak, tescil

ücretlerinin hesaplanma ilkeleri açıklanarak ve tescil için çifte ücretlendirme

yasaklanarak kuruluş maliyetleri azaltılabilir. Ortalama bir işyeri iflası OECD

ülkelerindeki ortalama 1,5 yıla karşılık Türkiye'de 5,9 yıl almaktadır ve iflas eden

şirketlerden alacakların tahsil oranı GSYH'nin yüzde 7'si ile dünyada en düşükler

arasındadır. Uzun prosedürlerin ve düşük alacak tahsil oranlarının ayrıntılı bir

analizi, piyasadan çıkışların iyileştirilmesine yönelik ilk adım olabilir. Bu analizin

ardından, maksimum etkinin sağlanması için icra ve iflas kanununda ve

prosedürlerinde reform gelmelidir.

Ruhsatlandırma ve denetleme rejimlerinin yanı sıra arsa edinme sürecinin de

değiştirilmesi firmaların işletmesini kolaylaştırabilir.

Ruhsatlandırma. ICS anketine katılan firmalar, Türkiye'de bir ruhsat

almanın, karşılaştırma yapılan ülkelerden çok daha uzun şekilde, ortalama 66 gün

aldığını göstermektedir (2005 ICS verileri). 2006 yılında yürütülen görüşmeler

ücretlerin de yüksek olduğunu göstermiştir - örneğin Çek Cumhuriyetindeki 36 ABD

$'a karşılık Türkiye'de bir genel iş yeri açma ve çalışma ruhsatı edinmek 319 ABD

$'dır. Ruhsat şartlarını azaltmak için yürütülen reformlar 2005 işyeri Açma ve

Çalışma Ruhsatları Yönetmeliği ve bölgesel destek birimleri kurulmasını içer-

mektedir. Önerilen reformlar ruhsatların sayısının daha da azaltılmasını, ücretlerin

Page 63: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

52

azaltılmasını, bir işyeri açmadan önceki giriş denetimlerini ve fiziksel denetimleri

kuruluş sonrası denetimlerle değiştirmeyi, şehir planlaması, sağlık, güvenlik ya da

çevre koruma için gerekli olmayan doküman zorunluluklarının kaldırılmasını,

sağlıkla ilgili işletme denetimlerinin kaldırılmasını ve belirli sektörler için

ruhsatlandırma rejiminin gözden geçirilmesini kapsamaktadır. Hükümet son

zamanlarda ruhsat sayısının ve maliyetinin azaltılması için bir dizi önlem almıştır.

Bu reformların sonuçları ICS anketine ve bu çalışmaya alınmamıştır. Bunların

değerlendirmesi için ayrıca geçici bir analizin yapılması gereklidir.

Denetleme. Türkiye'deki denetleme programları müfettiş varlığına ve riskle

bağlantısı olmayan başka kriterlere bağlıdır. Bunlar, fazla külfetli olmamakla beraber

verimsiz ve "fazla genel" bir yaklaşım olarak nitelenebilir. Denetleme

hizmetlerini geliştirmenin en iyi yolu tahmini risk ve ihlal olasılığına dayalı bir

yaklaşım uygulanması ve bilgi alışverişi ile şeffaflık ve izlenebilirliğin sağlanması

olacaktır.

Arsa. Ortalama olarak bir Türk firmasının bir çalışma alanı oluşturması

AB'nin karşılaştırma yapılan ülkeleri içinde en iyi uygulamaya sahip

Finlandiya'dakinden dört kat daha uzun bir zamanla 15,4 ay almaktadır. Ücretler Çek

Cumhuriyeti'ndekinden 20 kat daha yüksektir. Hükümet yatırımcılar için arsa

varlığını arttırmak için hâlihazırda hazırlanmakta olan kadastro reform programı ve

gelişmekte olan yerlerde sanayi bölgelerini ücretsiz olarak işyeri geliştirmeye tahsis

eden yeni bir mevzuatı içeren önlemler almıştır. Sanayi arsalarının geliştirilmesinde

özel sektör katılımının daha fazla teşvik edilmesi, arsa imarı için stratejik

planlamanın güçlendirilmesi gibi ilave önlemler önerilmektedir.

Sonuç olarak; Türkiye ekonomisinin son yıllardaki performansı gelecek için

iyi bir temel oluşturmakla beraber rehavete yol açmamalıdır. Türkiye son yıllarda

makroekonomik istikrarın sağlanması, bir dizi yapısal reformun hayata geçirilmesi

ve AB müzakerelerine başlamasını içeren önemli bir gelişme kaydetmiştir.

Rekabetçiliğin ve istihdamın arttırılmasına odaklanan Dokuzuncu Kalkınma Planı

gelecekteki gelişmeler için stratejik çerçeve sunmaktadır. AB gelir seviyelerine

yaklaşmak ve sosyal beklentileri karşılamak için reformlara devam edilmesi ve

hızlandırılması gereklidir.

Page 64: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

53

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ

3.1. DÜNYA’DA DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN KISA

TARİHİ

1945 öncesi dönemle karşılaştırıldığında 1945 sonrası dönem önemli siyasal

ve ekonomik değişimlerin olduğu bir dönem olmuştur. II. Dünya Savaşı’ndan önceki

yıllarda yabancı sermaye yatırımları daha çok portföy yatırımları gibi dolaylı

yatırımlardı. Savaştan sonra DYY’ler daha çok önem kazanmaya başlamıştır. Bu

gelişmede en büyük etken, 1950’li yıllardan sonra dünya ekonomisinde giderek çok

etkin bir yapıya gelen ve önemli bir ekonomik güç ifade eden Çok Uluslu Şirketlerin

(ÇUŞ) ortaya çıkması olmuştur. ABD savaştan tek galip olarak çıkmış ve kendisinin

destek olduğu Avrupa Ekonomik Topluluğunun kurulması ile de Avrupa içindeki

yatırımlarına büyük ağırlık vermiştir. Bu dönemde ABD menşeli DYY’lerin toplam

dünya yatırımları içindeki payı yüzde 60’lara ulaşmıştır.

ABD’nin kurduğu bu yapı ile birlikte genişleyen dünya ekonomisi 1970’lere

kadar özellikle de Batı’ya önemli bir refah getirmiş ve bu dönem “Altın Çağ” olarak

adlandırılmıştır. Ancak 1970’lerin başlarında dünya ekonomisi genişlemesinin tepe

noktasına varılmıştır. Bu tarihten itibaren artık dünya ekonomisi bir ekonomik

durgunluk safhasına girmiştir.33 Bunun anlamı ise; dünya genelinde herkes için

mutlak refahın daha çok insan için azalacağıydı. Özellikle Altın Çağ döneminden

büyük pay alamamış olan gelişmekte olan ülkeler için ekonomik sıkıntıların ve

istikrarsızlıkların olacağı bir döneme girilmiştir. Kalkınma teorilerinin öngörüleri

gerçekleşmemiş ve çoğunluk için daha zor günlerin başlayacağı küreselleşme dönemi

etkisini göstermeye başlamıştır. Bu etkinin de başlangıcı olan 1973 yılında ortaya

çıkan Petrol krizi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir artış gösteren DYY’lerin

yavaşlamasına neden olmuştur. Bunun ilk nedeni petrol alanındaki yabancı

şirketlerin ulusallaştırılması, ikinci nedeni gelişmekte olan ülkelerde yabancı

sermayeye karşı izlenilen olumsuz tutum ve üçüncü olarak gelişmekte olan ülkelerin

33 I. WALLERSTEIN, Liberalizmden sonra, (Çeviren: Erol Öz), Metis Yayınları, İstanbul, 1998, s.95.

Page 65: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

54

bankalardan temin ettikleri önemli hacimdeki krediler karşısında bu tür yatırımların

gölgede kalmasıdır. Petrol krizi, fiyatların yüksek olması nedeniyle petrol üreten

ülkelerin kısa dönemde önemli miktarda gelir elde etmelerine neden olarak, aslında

petrol tüketen ülkeler açısından bir kriz olmuştur. Ancak petrol üreten ülkeler, kendi

ülkelerinde etkin bir finans ve bankacılık sistemine sahip olmamaları nedeniyle, elde

edilen bu fazla paralar Batılı ülkelerin bankalarına yatırılmıştır. İşte üçüncü nedenin

kaynağı olan batılı finans çevrelerinden petrol üreten ülkeler de dahil gelişmekte olan

ülkelere verilen büyük hacimli krediler aslında yüksek petrol fiyatları nedeniyle elde

edilen paralardır.

1980 sonrasında petrol fiyatlarının düşmesi kredi döngüsünün azalması

kullanılan kredilerin etkin ve verimli yatırımlarda kullanılamaması gibi etmenlerle

gelişmekte olan ülkelerde dış borçlarını geri ödeme sorunları baş göstermiştir. Bu

duruma paralel olarak borçlu gelişmekte olan ülkelerin liberal ve özendirici

politikalar ile yabancı sermayeyi gerek DYY gerekse portföy yatırımları olarak

çekme çalışmaları ortaya çıkmıştır.

1980’ler klasik liberal politikaların baskın oluşu ve ulaşım ve iletişimdeki

önemli gelişmelerin yol açtığı dinamikler ile birlikte DYY akımında önemli artışların

yaşandığı bir dönem olmuştur.

3.2. TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN

TARİHİ

Türkiye’de yabancı sermaye hareketlerinin geçmişini üç evreye ayırmak

mümkündür. Bu evrelerden birincisi 1980 öncesi, ikincisi 1980-90 arası ve üçüncüsü

1990 sonrasıdır. 1980 öncesinde, Türkiye’ye önemli boyutta yabancı yatırım

gelmediğini söyleyebiliriz. 1954’den 1980’e kadar geçen 25 yılda, otomotiv, ilaç,

gıda ve petrol sektörlerine yapılan az sayıda yatırımın toplam değeri, 228 milyon

dolar olmuştur. Bu miktarın tamamına yakın bir bölümü, üç adet petrol, iki adet

otomobil, beş adet otobüs-kamyon, sekiz adet ilaç, üç adet araba lastiği firması, üç

kamu ortaklığı ve sayıları on beşi geçmeyen gıda, kimya, elektrikli alet ve makina

firması tarafından yapılmıştır. Çalışmada bu evreler 1980 öncesi, 1980 sonrası

dönem ve 2000 li yıllar olarak 3 ana grupta incelenecektir.

Page 66: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

55

3.2.1. 1980 Öncesi Dönem

Doğrudan yabancı yatırımların tarihini cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren

incelemeye başlarsak, Cumhuriyetin kurulduğu dönemde yabancı sermayenin

denetiminde 7 demiryolu ortaklığı, 6 maden çıkarma yetkisi, 23 banka, 12 sanayi

girişimi, 35 ticaretle uğraşan ortaklık ve 11 belediyelere hizmet veren ortaklık olduğu

görülür. Bu dönemde İzmir İktisat Kongresi’nin liberal anlayışı çerçevesinde ülkeye

belli ölçülerde yabancı yatırım girdiği gözlenmiştir. Ancak Osmanlı döneminden

farklı olarak yabancı yatırım girişleri bağımsız değil, Türk vatandaşları ile ortaklık

kurularak gerçekleştirilmiştir. Yabancı yatırımların, 1920-1930 yılları arasında

kurulan 201 Türk Anonim şirketinden 66’sında yer aldığı saptanmıştır. Yabancı

sermayeli ortaklıkların toplam sermaye içindeki payı ise yüzde 43 (31,5 milyonTL)

dolayında olmuştur. Yabancı sermayeli ortaklıklar, Sektörel olarak sanayi, dokuma,

gıda, çimento, elektrik ve havagazı alanlarında yoğunlaşmıştır.

Ancak 1929 ekonomik bunalımı ile liberal iktisat politikalarının terk

edilmeye başlandığı dünyada, sermaye fazlası olan ülkelerin yatırımlarını büyük

ölçüde tasfiye etmeye veya kısmen kendi ülkelerine kaydırmaya neden olan bir

ekonomik yapı ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunalımın başlıca özellikleri fiyat

düşüşleri, üretimin kapasitesinin çok altında yapılması ve işsizlikti. Üretimin ve

fiyatların birlikte düşüşü, talep yetersizliği sorununu gündeme getirmişti. Bu

gereklilik, ekonominin bütünü için etkin toplam talebin sağlanması biçiminde

algılanmış, böyle olunca da, bunalıma çözüm olarak, hükümetlerin ekonomiye,

özellikle kamu harcamalarını artırarak ya da para politikasıyla doğrudan karışması

kuramsal düzeyde öngörülmüş ve uygulama da bu yönde gelişmiştir. Bu şartlar

altında Türkiye’ de kamu harcamaları ile kamu gelirlerini dengelemek ve dış alıma

sınırlar getirilerek dış ticaretin fazla vermesi amaçlanmıştır. Devletçilik uygulamasını

da başlatarak kendi içinde ekonominin genişletilmesine çalışılmıştır. Bu bunalım

döneminde yabancı sermaye girişi yok denecek kadar az olmuştur.

Bu dönemde, Türkiye’nin ihracatında önemli yeri olan ülkelerin içinde

bulundukları ekonomik bunalım ihracatı güçleştirmiş ve tarıma dayalı olan

geleneksel ihraç mallarının satışı azalmıştır. İhracattaki bu tıkanma, döviz kıtlığına

ve buradan üretim için gerekli hammadde ve araç gereç ithalatında zorluklara yol

Page 67: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

56

açmış bunların sonucunda da ülke içinde fiyat ve üretim düşüşlerine, işsizliğe ve

genel olarak ekonomik durgunluğa neden olmuştur. Ekonomiye canlılık

kazandırmak, özel sermaye aracılığı ile sağlanamadığı için yabancı yatırımlara karşı

olunmadığı vurgulanmış olsa da, ağır bunalım koşullarında girişi sınırlı kalmıştır.

Bu koşullarda, ekonomiye canlılık kazandırmak için devletin sanayi

kuruluşları oluşturması gündeme gelmiştir. Ancak özel girişimcilik yoluyla

sanayileşme olanağı çok sınırlı olmuş ve bu nedenle de hükümet sanayileşme

doğrultusunda önlemler almak durumunda kalmıştır.

Savaş sonrası döneme bakıldığında Türkiye ABD ile yakınlaşmış ve ABD,

1947 ve sonrasında, “Truman Doktrini”nin uygulanması ve “Marshall Planı”

çerçevesinde Türkiye’ye birçok uzman göndermiştir. Uzman raporları, Türk

ekonomisini sağlıklı bulmakla beraber, izlenmekte olan ekonomi politikasını şiddetle

eleştirmiş ve bunların yerine farklı ekonomi politikaları önermişlerdir. Eleştiriler,

özellikle, özel girişime yeterli serbestinin verilmediği, iç ve dış ticarette serbest

piyasa koşullarının yeterince uygulanmadığı ve Türkiye de kamu kesimin ekonomiye

egemen olduğu, onu denetimi altında tuttuğu yönündedir. Bu rapora göre

Türkiye’nin ABD yardımlarından yararlanması ve özellikle Marshall Planı

kapsamına alınması için, ekonomi politikasında köklü değişikler yapması

gerekmektedir.

Bu dönemde Yabancı yatırım girişi, incelenen dönemin belirleyici

özelliklerinden biridir. Yabancı yatırımların girişini kolaylaştıran ilk önlem kambiyo

ilişkilerini düzenleyen 25 Şubat 1930 tarihli ve 1567 sayılı “Türk Parasının

Kıymetini Koruma Hakkında Kanun”a dayanılarak çıkarılan, 22 Nisan 1947 tarihli

ve “13 sayılı Kararla” alınmıştır. Kararda, yabancı sermayenin döviz olarak

getirilmesi ve tarım, sanayi, ulaştırma, turizm gibi alanlara yatırılması

öngörülmektedir. Hükümet, yabancı yatırımı ülkenin kalkınmasına yararlı görür ve

ihracatı artırıcı nitelikte bulursa karının uygun bulacağı bir bölümünün yurtdışına

aktarılmasına izin verebilecektir. Yabancı yatırımcılar bu kararı belirsiz ve

hükümetin takdirine dayalı bulmalarının yanında yeterince özendirici

bulmamışlardır.

Page 68: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

57

Yabancı yatırım çekebilmek için yapılan bu döneme ait en önemli

düzenlemeler, 1950 Mart’ında başlayarak çıkarılan yasalarla sağlanmıştır. Bunların

içinde 1980’lere kadar yürürlükte olan 18/1/1954 tarih ve 6224 sayılı “Yabancı

Sermayeyi Teşvik Yasası” ayrı bir yer tutmaktadır. Dönemin Amerikan Dış

Ekonomik Politika Komisyonu Başkanı Randall yönetiminde hazırlanan bu yasaya

göre, yabancı sermaye, yerli sermayeye açık tüm sektörlere girebilecektir. Ek olarak

yabancı yatırımların, yalnız para olarak değil, makine ve parçaları, lisans, patent ve

marka hakkı gibi nesnel olmayan haklar biçiminde de gelebileceği kuralı

benimsenmiştir. Bu dönemde gelen yabancı yatırım üzerine yapılan bir araştırmada

yabancı yatırımların dörtte üçü gibi bir bölümünün makina ve parçalardan oluştuğu,

yalnız yüzde 17 dolayında bir bölümünün parasal yatırım olduğu saptanmıştır. 34

Bunlardan ayrı Yabancı yatırım girişinin bir diğer yolu ise ülkede petrol bulunması

ve çıkarılmasında yabancı yatırım ve teknolojiden yararlanılmasını hedefleyen 18

Mart 1954 ve 6326 sayılı “Petrol Yasası” olmuştur. Eldeki verilere göre, Petrol

Yasası’na dayalı olarak, 1954-1965 döneminde ülkeye 1.850 milyon TL tutarında

yabancı yatırım girmiştir. Bu miktar Yabancı Sermaye Yasası ile, aynı dönemde

gelen miktardan fazla olmasına rağmen ülkenin yerli petrol üretimini önemli ölçüde

artırdığı söylenemez.

Dönem süresince gelen yabancı yatırımların yüzde 95 gibi bir bölümü

sanayi kesimine gitmiştir. Bu miktarın, 1951-1965 döneminde yüzde 26’sı plastik

kauçuk, yüzde 25’i kimya, yüzde 13’ü elektrikli ev araçları ve yüzde 11’i de gıda

içki alt sektörlerine gitmiştir.35 İç pazarın genişlemesi sebebiyle bu alanlarda yatırım

karlı görülmüştür.

Bu dönemde sanayiye yapılan doğrudan yabancı yatırımların dikkat çeken 3

özelliği bulunmaktaydı. Birinci özellik, yabancı yatırım özel sektör yatırımlarına yön

verici, onu belli alt sektörlere sürükleyici bir işlev görmekteydi; ikinci özellik,

kurulan üretim ölçeği çağdaş teknolojik verilere göre etkin sayılan düzeyin çok

altındaydı; üçüncü özellik ise üretim ithal girdi kullanılmasıydı. Teknolojik

etkinlikten uzak üretim yüksek maliyet anlamına gelmesine rağmen bu Türkiye de

dışa kapalı bir üretim yapılması sebebiyle yüksek kara sebep olmuştur. Ancak

34 KEPENEK, s. 310-322. 35 USAID, Ekonomik and social İndicators : turkey, Ankara 1995, p. 188

Page 69: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

58

yüksek gümrük duvarları ile korunan ortamda yüksek maliyete karşın yüksek kar

marjı sağlayan yatırımlar verimsiz olmuştur. İthal girdi kullanılması ise dış ticaret

açığına sebep olmuştur.

Dış ticaret açığı ve dış kaynak gereksinimi planlı dönemde de devam

etmiştir. Ekonominin dış kaynak gereksinmesi artarken, sermayenin dış

kaynaklarının bir başka öğesi olan DYY’ler beklenen düzeyde gerçekleşmemiştir. Bu

dönemde ekonominin dış kaynaklara bağımlılığın azaltılması mantığıyla ithal

ikameci politika izlenmiş ancak bu zamana kadar uygulanan 3 plan sonunda

ekonominin dış kaynak gereksinmelerinin daha ileri boyutlara ulaştığı görülmüştür.

DYY girişi bu ilk üç plan döneminde, sırasıyla 115, 183 ve 362 milyon dolar olarak

görülmektedir. Ancak buna karşılık Yabancı yatırım tutarına yakın miktarda dışarıya

kar transferi (I. KP döneminde 64, II. KP döneminde 168 milyon dolar kar transferi

yapılmasına karşılık, III. KP döneminde bu miktar 346 milyon dolara çıkmıştır.)

yapılması göz önüne alındığında, yabancı sermayenin ülkenin sermaye birikimine net

sayısal katkısının giderek azaldığı ya da ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Sonuç

olarak planlı dönemde de dış kaynak gereksinmeleri aşırı boyutlara ulaşmıştır.

3.2.2. 1980 Sonrası Dönem

1980 sonrası döneme bakıldığında planlı dönemde uygulanan ithal ikameci

dışa kapalı politikanın tam tersine ihracata dayalı dışa açık bir büyüme modeli

uygulamaya konulmuştur. 24 Ocak kararlarında, ekonomik büyüme, dış kaynak

sağlanmasının bir sonucu olarak ele alınmış, bu dönemde yabancı yatırımları daha

çok özendirmek amacı ile idari ve yasal düzenlemelere gidilmiştir. Bu idari ve yasal

düzenlemeler sonucu yatırımların önündeki engeller büyük ölçüde ortadan kalmış ve

1980 sonrasında sermaye hareketliliği giderek yükselen bir artış göstermiştir.

Özellikle 1989 yılı sonrası daha fazla hissedilen sermaye hareketleri Türk

ekonomisinin yaralarına kısmen merhem olmuş ancak kalıcı bir büyümeyi

sağlayamamıştır. Sonuçta kontrol edilemeyen bu sermaye hareketleri 1990’dan sonra

iki büyük krize neden olmuştur. 1991 yılında Körfez Savaşı nedeniyle, 1994 yılında

ise yaşanan ekonomik kriz nedeniyle eksi olan sermaye hareketleri bu iki yıl dışında

artı olmuş ve yüksek miktarlara ulaşmıştır.

Page 70: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

59

Planlı dönem dediğimiz süreçlerde yapılan kalkınma planları Türkiye deki

gerçekleşmelerden çoğunlukla uzak olması sebebiyle başarılı olamamışlardır.

3.2.3. Dyy Akımlarının 2000 Yılı Sonrası Durumu ve Geleceğe Yönelik

Beklentiler

1990’ların ortalarından itibaren küreselleşme ve bölgeselleşme

dinamikleriyle birleşme çılgınlığı (merger mania) olarak adlandırılan şirket

birleşmeleri ortaya çıkmıştır. Bu durum 2000 yılına gelindiğinde artık azalmış

özellikle gelişmiş ülkelerde belli bir durgunluğa ulaşmıştır. Ölçek ekonomisinin

mantığı doğrultusunda küçük şirketler ya birleşerek büyümüş ya da büyükler

tarafından satın alınmıştır. Önümüzdeki dönemde olası bir dünya ekonomik

genişlemesi birleşerek büyüyen bu şirketlerin küresel düzeyde yatırım yapmaları ile

olacaktır. Küresel ve bölgesel düzeyde gümrük duvarlarının giderek azalması, AB

gibi gümrük birliği alanları, NAFTA ve ASEAN gibi serbest ticaret bölgelerinin

ortaya çıkması DYY’lerin yapısının en etkin üretim yeri ve buradan pazarlara en

etkin ulaşım çerçevesinde dönüşmesine neden olmuştur.

1990’lı yılların hızla yükselen bu yatırım trendinin ardından, 2001 yılından

itibaren Dünya genelinde DYY akımlarında 3 yıllık bir azalış dönemi

gerçekleşmiştir. Özellikle 2000 yılındaki 1.4 trilyon dolarlık zirve noktasından

itibaren 2001 yılında yaklaşık 600 milyar dolarlık bir düşüş yaşanmıştır. 2002 yılında

da yaklaşık 170 milyar dolarlık düşüşle 654 milyar dolara gerilemiştir. Küresel DYY

akımı 2003’de de yüzde 12 oranında azalarak 575 milyar dolar düzeyinde

gerçekleşmiştir. Bu rakam 2000 senesinde 1.4 trilyon dolarla zirve yapmış olan

DYY’lerden yüzde 60 daha düşük seviyede olmuştur. Bu durumun ilginç ve önemli

bir istatistiki değeri vardır. Son 30 yılda ilk defa 3 yıllık bir düşüş periyodu

yaşanmıştır. 11 Eylül saldırıları sonucunda Dünyanın içine girdiği riskli ortam bu

durumun en önemli nedeni olarak sayılmalıdır.

Page 71: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

60

Tablo 3.1. 2007 Global Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bölge/Ülke 2006 2007 Değişim(%)

Dünya 1305,9 1537,9 17,8 Gelişmiş Ülkeler 857,5 1001,9 16,8 Avrupa 566,4 651 14,9 AB 531 610 14,9 AB15 492,1 572 16,2 Fransa 81,1 123,3 52,0 Almanya 42,9 44,8 4,4 İtalya 39,2 28,1 -28,3 Hollanda 4,4 104,2 2268,2 İngiltere 139,5 171,1 22,7 AB10 38,9 38 -2,3 Çek Cumhuriyeti 6 7,6 26,7 Macaristan 6,1 -0,3 - Polonya 13,9 18,1 30,2 ABD 175,4 192,9 10,0 Japonya -6,5 28,8 - Gelişmekte olan Ülkeler 379,1 438,4 15,6 Afrika 35,5 35,6 0,3 Mısır 10 10,2 2,0 Fas 2,9 5,2 79,3 Güney Afrika -0,3 5 - Sudan 3,5 2,2 -37,1 Tunus 3,3 1 -69,7 L. Amerika ve Karayipler 83,8 125,8 50,1 Arjantin 4,8 2,9 -39,6 Brezilya 18,8 37,4 98,9 Şili 8 15,3 91,3 Kolombiya 6,3 8,2 30,2 Meksika 19 36,7 93,2 Venezuela -0,5 0,4 180,0 Asya ve Okyanusya 259,8 277 6,6 Batı Asya 59,9 52,8 -11,9 Lübnan 2,8 2,1 -25,0 Türkiye 20,1 22 10,0 Güney, D. ve G. Doğu Asya 199,5 224 12,3 Çin 69,5 67,3 -3,2 Hong Kong (çin) 42,9 54,4 26,8 Hindistan 16,9 15,3 -9,5 Endonezya 5,6 5,9 5,4 Malezya 6,1 9,4 54,1 Filipinler 2,3 2,5 8,7 Singapur 24,2 36,9 52,5 Tayland 9,8 10 2,0 Geçiş Ekonomileri 69,3 97,6 40,8 Kazakistan 6,1 8,3 36,1 Romanya 11,4 9 -21,1 Rusya Federasyonu 28,7 48,9 70,4 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 2007 yılı uluslar arası doğrudan yatırım raporu

Page 72: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

61

3.2.3.1. 2007 Global Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri

Bölgesel olarak baktığımızda, AB ülkeleri, 610 milyar dolar ile, toplam

uluslararası UDY girişlerinin yüzde 40’ını çekerken, gelişmekte olan bölgeler

arasında önde gelen Güneydoğu Asya toplamda yüzde 15 pay ile yaklaşık 225 milyar

dolar doğrudan yatırım almıştır. Türkiye’nin de aralarında olduğu Batı Asya

ülkelerine giren UDY bir önceki yıla göre yüzde 10 civarında azalırken, Türkiye 22

milyar dolarlık giriş ile 2007 yılında 23. sırada yer almıştır. Afrika’ya UDY girişi

miktarı sabit kalırken (35 milyar dolar), 2007 yılında Latin Amerika’da UDY

girişlerinin yüzde 50 artışla 125 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Brezilya,

Meksika ve Sili’de UDY girişlerinin iki katına çıkması ve yeni (greenfield)

yatırımların bu artıştaki en önemli etken olması dikkat çekmektedir.

3.2.3.2. Dünyada Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (1970-2007)

2000 yılında ulaşılan 1,4 trilyon dolarlık tarihi rekor seviyesinden sonra

2003 yılına kadar düşüş eğilimi gösteren dünya toplam doğrudan yatırım (UDY)

akımları 2004 yılından itibaren tekrar artış trendine girmiştir. Bir önceki yıla göre,

2004 yılında %27, 2005 yılında ise %29 oranında artış gösteren dünya toplam UDY

akımları, 2006 yılında da %34,3 oranında artarak 1,2 trilyon ABD Doları, 2007

yılında ise

Grafik 3.1. Dünyada Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (1970-2007)

(MİLYARDOLAR)

0200400600800

1000120014001600

1970'ler

1990'lar

2001 2003 2005 2007

Kaynak: World İnvestment Report 2008

Page 73: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

62

1,538 trilyon ABD dolarını bularak rekor düzeye ulaşmıştır.36 Devam eden ekonomik

büyüme, artan şirket karları ve bunun sonucunda artan sınır ötesi birleşme ve satın

alma işlemleri UDY akımlarındaki artış trendinin devam edeceği öngörülmektedir.37

Sınır ötesi birleşme ve satın alma işlemleri 2006 yılında da gerçekleşen

yatırımlar arasında önemli bir yer tutmakla beraber, komple yeni yatırımlar

(greenfield investment) ve yeniden yatırım da kullanılan kazançlar da geçmiş

dönemlere kıyasla önemli miktarlarda artış göstermiştir. 2006 yılı içerisinde dünya

genelinde görülen yüksek karlılık oranları sonucunda şirketlerin artan hisse değerleri

gerçekleşen sınır ötesi birleşme ve satın alma işlemlerinin değerinin artmasına sebep

olmuş ve bunun sonucunda bu işlemlerin UDY içerindeki payı yüksek seyretmiştir.

Tablo 3.2. Türkiye’de Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri ve Uluslararası

Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay

Yıl Giriş (Milyon Dolar)

Dünya Toplamındaki

Pay(%)

Gelişmekte olan Ülkeler

Toplamındaki Pay(%)

Sıralama

2007 22 1,2 4,4 23 2006 20,1 1,5 5,3 16 2005 9,8 1,0 3,1 23 2004 2,9 0,4 1,0 38 2003 1,8 0,3 1,0 53 2002 1,1 0,2 0,7 53 2001 3,4 0,4 1,6 38 2000 1,0 0,1 0,4 53

1990’ ler 0,8 0,2 0,7 - 1980’ ler 0,2 0,2 0,8 - 1970’ ler 0,1 0,2 0,9 -

Kaynak: World İnvestment Report 2007. Not: (Yıllık Ortalama)

3.2.3.3. Türkiye’de Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri ve

Uluslararası Doğrudan Yatırımlardan Aldığı Pay

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün “2007 Dünya Yatırım

Raporu”na göre Türkiye, 2006’da en fazla doğrudan yabancı yatırım çeken 16. ülke

oldu. Türkiye, 2005 yılında, çektiği 9,8 milyar dolar ile 23. sırada idi. 2006’da ise

36 UN, World Economic Situation and Prospects, 2007 37 HAZİNE, Uluslararası Doğrudan Yatırımlar 2006 yılı raporu

Page 74: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

63

20,1 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekerek listede 7 basamak yükselme

kaydetti. Ülkemiz, 2006 yılında İspanya, Meksika, Brezilya ve Suudi Arabistan gibi

ülkelerden daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekti.

Türkiye’nin dünya doğrudan yabancı yatırımlar pastasından aldığı pay, 2005

yılında %1 idi; 2006 yılında ise %1,5 olarak gerçekleşti. Ayrıca Türkiye, bulunduğu

Batı Asya kategorisinde 2006’da en fazla doğrudan yabancı yatırım çeken ülke oldu.

Rapora göre, bu performansın başlıca sebepleri, ülkemizde gerçekleşen sınır

ötesi birleşme ve satın almalar ile finansal hizmetlerin özelleştirilmesidir.

2006 yılında, gelişmiş ülkelere yapılan yatırımlar bir önceki yıla kıyasla %45

oranında artarak 857 milyar dolara ulaşmış; aynı dönemde gelişmekte olan ülkelere

yapılan yatırımlar da tarihi rekor seviyesi olan 379 milyar dolar olarak

gerçekleşmiştir.

Tablo 3.3. En Fazla UDY Stoku Olan İlk On Ülke ve Türkiye

Sıra Ülke Yatırım Stoğu (milyar dolar)

1 A.B.D. 1.789,1 2 İngiltere 1.135,3 3 Fransa 782,8 4 Hong Kong (Çin) 769,0 5 Belçika 603,4 6 Almanya 502,4 7 Hollanda 451,5 8 İspanya 443,3 9 Kanada 385,2 10 İtalya 294,8

27 TÜRKİYE 79,1 Kaynak: Hazine, UDY Raporu 2007

ABD 175,4 milyar dolarlık UDY girişi ile dünya ülkeleri arasında ilk sırada

yer alırken; İngiltere (139,5 milyar dolar) ve Fransa (81,1 milyar dolar) en fazla

doğrudan yatırım girişi sağlayan diğer ülkeler olmuştur. Gelişmekte olan ülkeler

arasında en fazla doğrudan yatırım girişi sağlayan Çin (69,5 milyar dolar), tüm

ülkeler arasında beşinci durumdadır. Türkiye 2006 yılında çektiği 20,1 milyar dolar

Page 75: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

64

tutarındaki UDY ile dünya genelinde 16. sırada, gelişmekte olan ülkeler arasında ise

5. sırada yer almıştır.

3.2.3.4. En Fazla UDY Stoku Olan İlk On Ülke ve Türkiye

2006 yılı itibari ile dünya toplam UDY stoku 12 trilyon dolara ulaşmıştır.

A.B.D. (1.789,1 milyar dolar) ve İngiltere (1.135,3 milyar dolar) en fazla yatırım

stokuna sahip ülkeler arasında ilk 2 sırayı almaktadır. (Tablo 3.4.)

Gelişmekte olan ülkeler dünya toplam uluslararası yatırım stokunun

%26’sına sahiptir. Söz konusu ülkeler arasında Hong Kong (Çin), Çin ve Meksika ilk

sıralarda; 79,1 milyar dolarlık doğrudan yatırım stoku ile Türkiye dünya genelinde

27. sırada yer almaktadır.

Tablo 3.4. En Fazla UDY Çeken 10 Ülke ve Türkiye 2003-2007 (milyar dolar)

2003 2004 2005 2006 2007

Sıra Ülke UDY Ülke UDY Ülke UDY Ülke UDY Ülke UDY

1 Çin 53,5 ABD 135,8 İngiltere 193,7 ABD 175,4 ABD 232,8

2 ABD 53,1 Çin 60,6 ABD 101,0 İngiltere 139,5 İngiltere 224,0

3 Fransa 42,5 İngiltere 56,0 Fransa 81,1 Fransa 81,1 Fransa 158,0

4 Belçika 33,5 Belçika 43,6 Çin 72,4 Belçika 72,0 Kanada 108,7

5 Almanya 32,4 Avustralya 36,0 Hollanda 41,6 Çin 69,5 Hollanda 99,4

6 İspanya 25,8 Hong Kong 34,0 Almanya 35,9 Kanada 69,0 Çin 83,5

7 İrlanda 22,8 Fransa 32,6 Belçika 33,9 Hong Kong 42,9 Hong Kong,

Çin 59,9

8 Hollanda 21,0 Bermuda 25,5 Hong Kong 33,6 Almanya 42,9 İspanya 53,4

9 İngiltere 16,8 İspanya 24,8 Kanada 28,9 İtalya 39,2 Rusya fed. 52,5

10 İsviçre 16,5 Meksika 22,4 İspanya 25,0 Lüksemburg 29,3 Almanya 50,9

53. Türkiye 1,8 38. Türkiye 2,9 23. Türkiye 9,8 16. Türkiye 20,1 23. Türkiye 22,0

Dünya

Toplamı 564,1

Dünya

Toplamı 742,1

Dünya

Toplamı 945,8

Dünya

Toplamı 1305,6 Dünya Toplamı 1458,3

Kaynak: Hazine UDY Raporu 2007

Page 76: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

65

3.2.3.5. En Fazla UDY Çeken 10 Ülke ve Türkiye 2003-2007

Türkiye 2007 yılındaki 22 milyar dolarlık giriş ile dünya genelinde en fazla

uluslar arası yatırım çeken 23. ülke oldu. Türkiye Gelişmekte olan Ülkeler arasında

ise 5. sıradan 9. sıraya geriledi.

3.2.3.6. Sektörlere Göre UDY Girişleri

2007 yılında UDY’nin %81,4’ü; Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri

(%59,5) ile İmalat (%21,9) sektörlerinde gerçekleşmiştir (Tablo 3.5)

Tablo 3.5. Sektörlere Göre UDY Girişleri – 2007 (Milyon Dolar)

Sıra Sektör Sermaye Yüzde %

1 Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri 11,409 59,5

2 İmalat 4,199 21,9

3 Ulaştırma, Depolama ve Haberleşme 1,119 5,8

4 Gayrimenkul, Kiralama ve İş faaliyetleri 905 4,7

5 Elektrik, Gaz, Buhar ve Sıcak Su Üretimi ve Dağıtımı 555 2,9

6 Madencilik ve Taşocakçılığı 341 1,8

7 İnşaat 260 1,4

8 Toptan ve Perakende Ticaret 181 0,9

9 Sağlık İşleri ve Sosyal Hizmetler 178 0,9

10 Oteller ve Lokantalar 26 0,1

Diğer 17 0,1

TOPLAM 19.190 100,0

Kaynak: TCMB

Finans sektörü gerek Türkiye gerekse dünyada en çok UDY çeken sektör

olma özelliğini korumaktadır. Nitekim, UNCTAD tarafından açıklanan 2003-2005

dönemi sektörlere göre dünya toplam UDY girişleri içerisinde, 127,3 milyar dolarlık

yatırımla finans sektörü ve 124,9 milyar dolarlık yatırımla iş faaliyetleri5 sektörü ilk

Page 77: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

66

iki sırada yer almaktadır. Madencilik ve taşocaklığı sektörü 88,6 milyar dolar

tutarındaki yatırımla ilk iki sektörü takip etmektedir.38

Tablo 3.6. Türkiye de 2007 ve 2002-2007 Tarihleri İtibariyle En Fazla UDY

Yapan Ülkeler (Milyon Dolar)

2007 2002-2007 Sıra Ülke Sermaye Yüzde% Ülke Sermaye Yüzde% 1 Hollanda 5.682 29,6 1 Hollanda 11.824 24,6 2 ABD 4.206 21,9 2 A.B.D. 5.232 10,9 3 Yunanistan 2.263 11,8 3 Yunanistan 5.127 10,7 4 Almanya 1.004 5,2 4 Belçika 4.924 10,3 5 Portekiz 701 3,7 5 B.A.E. 3.194 6,6 6 İngiltere 688 3,6 6 Fransa 3.039 6,3 7 Kazakistan 613 3,2 7 Almanya 2.053 4,3 8 İspanya 588 3,1 8 İngiltere 1.756 3,7 9 Lüksembur 586 3,1 9 Rusya 1.720 3,6 10 Brezilya 466 2,4 10 Avusturya 1.487 3,1 Diğer 2.393 12,5 Diğer 7.675 16,0 Toplam 19.190 100,0 Toplam 48.031 100,0 Kaynak: Hazine UDY Raporu 2007

3.2.3.7. Türkiye de 2007 ve 2002-2007 Tarihleri İtibariyle En Fazla

UDY Yapan Ülkeler

2002-2007 arasındaki 6 yıllık dönem göz önüne alındığında Hollanda,

A.B.D. ve Yunanistan Türkiye’de en çok doğrudan yatırım yapan ülkeler olarak ön

plana çıkmaktadır. 2006 ve 2007 yıllarında 5 milyar doların üzerinde Hollanda

kaynaklı yatırım gerçekleşmiştir. 2006 yılında İngiltere menşeli Vodafone şirketinin

Telsim hisselerini satın almak için ödediği 4,6 milyar dolarlık tutar Hollanda

üzerinden Türkiye’ye transfer edildiği için söz konusu yatırımın menşe ülkesi

Hollanda olarak gözükmektedir. 2007 yılında Hollanda menşeli yatırımcıların

Türkiye’deki yatırımları ağırlıklı olarak finans sektöründe yoğunlaşmıştır. ING

Bank’ın Oyakbank’ın tamamını 2,7 milyar dolar karşılığında, Eureko’nun Garanti

Sigorta’nn %80 ve Garanti Emeklilik’in %15 oranındaki hissesini toplam 623 milyon

dolar karşılığında ve TBIH’ın Ray Sigorta’nın %58,2 hissesini 85 milyon dolar

karşılığında satın alması 2007 yılındaki en önemli Hollanda kaynaklı sermaye 38 UNCTAD, World Investment Report 2007

Page 78: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

67

girişleri olmuştur. İngiltere menşeli Cadbury Schweppes’in Intergum’ın tamamı için

ödediği 450 milyon dolarlık tutar da 2007 yılında Türkiye’ye Hollanda üzerinden

transfer edilmiş ve ödemeler dengesi istatistiklerine Hollanda kaynaklı bir sermaye

girişi olarak yansımıştır.

2006 yılında A.B.D. menşeli en önemli yatırım özel yatırım fonu Texas

Pacific Group tarafından Mey İçki’nin %90 oranındaki hissesinin satın alınması

olmuştur. Söz konusu işleme istinaden yaklaşık 350 milyon dolarlık bir tutar

ödemeler dengesi istatistiklerine UDY olarak yansımıştır. 2007 yılında ise A.B.D.

kaynaklı yatırımların çeşitli sektörlere yöneldikleri görülmektedir. Akbank’ın %20

hissesi için Citibank tarafından ödenen 3,1 milyar dolarlık tutar 2007’deki en önemli

ABD menşeli yatırım girişidir. Şeker Sigorta’nın %63,9 hissesinin Liberty Mutual

tarafından satın alınması finans sektöründeki bir başka önemli yatırım olmuştur.

A.B.D. menşeli özel yatırım fonu KKR tarafından UN Ro-Ro’nun %97,6 oranındaki

hissesinin yaklaşık 1,3 milyar dolar karşılığında satın alınması özel yatırım fonları

tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen en büyük işlemlerden biri olmuştur. Söz

konusu işleme istinaden 527 milyon dolar tutarında bir UDY girişi gerçekleşmiştir.

Beymen’in %50 ve Boyner’in %30 hissesinin Citigroup ve İçtaş Enerji’nin %51

hissesinin AES tarafından satın alınması 2007 yılındaki diğer önemli sermaye

girişleri olmuştur.

Türkiye’deki Yunanistan menşeli yatırımlar 2006 ve 2007 yıllarında

bankacılık sektöründe gerçekleşen 2 adet büyük ölçekli satın alma işlemi sonucunda

önemli boyutlara ulaşmıştır. Finansbank’ın %46 oranındaki hissesinin National Bank

of Greece tarafından satın alınmasına istinaden 2006 yılında 2,8 milyar dolar

tutarında ve yine Finansbank’ın borsadan çağrı yoluyla toplanan hisseleri için 2007

yılında 2,3 milyar dolar tutarında Yunanistan kaynaklı sermaye girişi gerçekleşmiştir.

2007 yılında bankacılık sektöründeki bir başka Yunan menşeli sermaye girişi EFG

Eurobank’ın Tekfenbank’ın %70 oranındaki hissesi için ödediği 180 milyon dolarlık

tutardır. Belçika menşeli yatırımlar da Yunan menşeli yatırımlar gibi bankacılık

sektöründe yoğunlaşmaktadır. 2005 yılında Fortis’in Dışbank hisselerini (1,1 milyar

dolar) ve 2006 yılında Dexia Bank’ın Denizbank hisselerini (2,4 milyar dolar) satın

alması söz konusu yıllardaki en öenmli Belçika yatırımları olmuştur.

Page 79: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

68

2005 ve 2006 yıllarında gözlenen B.A.E. kaynaklı yüksek yatırım

girişlerinde Türk Telekom özelleştirmesine istinaden ödenen taksit tutarları

belirleyici olmuştur.

Fransa kaynaklı yatırımlarda 2005 yılında görülen artış Garanti Bankası’nın

GE Consumer Finance tarafından alınan hisseleri için ödenen 1,8 milyar dolarlık

tutarın Türkiye’ye Fransa üzerinden transfer edilmesi sonucunda gerçekleşmiştir.

2006 yılında özelleştirilen Başak Sigorta&Emeklilik için Groupama tarafından

ödenen 268 milyon dolarlık tutar son dönemde gerçekleşen en önemli Fransa

kaynaklı yatırım olmuştur.

Alman yatırımcıların son dönemde imalat, finans ve enerji gibi çeşitli

sektörlere ilgi gösterdikleri gözlemlenmektedir. Demirdöküm’ün %72,6 oranındaki

hissesinin 324 milyon dolar karşılığında Vaillant tarafından satın alınması, Linde

Gas’ın 2006 yılında Karbogaz ve 2007 yılında Birleşik Oksijen Sanayii hisselerini

satın alması (toplam 177 milyon dolar) ve Garanti Bankası Takas ve Saklama

Birimi’nin Deutsche Bank tarafından satın alınması son yıllardaki önemli Alman

yatırımları olmuştur.

Son 2 yıllık dönemde Türkiye’de yatırımlarını arttıran bir başka ülke de

İngiltere olmuştur. 2006 yılında Vodafone şirketi tarafından Telsim için ödenen 4,6

milyar dolarlık tutar Türkiye’de gerçekleşen en büyük İngiltere kaynaklı yatırım

olmakla beraber söz konusu sermaye Türkiye’ye Hollanda üzerinden transfer edildiği

için ödemeler dengesi istatistiklerine Hollanda kaynaklı olarak yansımıştır. İngiltere

menşeli Cadbury Schweppes’in 2006 yılında Kent Gıda hisseleri için ödediği 95

milyon dolar ve 2007 yılı içerisinde Intergum için ödediği 450 milyon dolar gıda

sektöründeki önemli İngiliz yatırımları arasındadır. 2007 yılında Aviva ile Aksigorta

arasındaki birleşme işlemi sigortacılık sektöründe söz konusu yıldaki önemli

gelişmelerden biri olmuştur.

2005 yılı içerisinde Rus Alfa Group’un Turkcell hisseleri için ödediği 1,6

milyar dolar Rusya kaynaklı en büyük doğrudan yatırım girişini oluşturmaktadır.

Rusya'nın en büyük demir çelik üreticilerinden Rus MMK (Magnitogorsk Iron&Steel

Works)’nın Atakaş Metalurji ile gerçekleştirdiği ortaklık sonucunda transfer edilen

tutar demir-çelik sektöründeki önemli sermaye girişlerinden biri olmuştur.

Page 80: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

69

Geçtiğimiz iki yılda Türkiye’de önemli miktarda doğrudan yatırım yapan

Avusturya kaynaklı yatırımcılar yatırımlarını toptan ve perakende ticaret ve enerji

sektörlerinde yoğunlaştırmıştır. Petrol Ofisi’nin %34 oranındaki hissesinin OMV

tarafından (1,1 milyar dolar) alınması 2006 yılında, Enerjisa’nın %50 oranındaki

hissesinin Verbund tarafından alınması (327 milyon dolar) 2007 yılında gerçekleşen

en büyük Avusturya kaynaklı yatırımlar olmuştur.

Diğer yandan, OECD’nin “Doğrudan Yabancı Yatırımda Trendler ve En

Son Gelişmeler: 2007” raporunda, son 10 yılda en fazla doğrudan yabancı yatırım

çeken 7 OECD ülkesinden birinin Türkiye olduğu belirtiliyor. Raporda, Türkiye’nin

hâlihazırda çektiği 20 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın, tarihindeki en

yüksek seviye olduğu vurgulanmış. Bu yükselişin çoğunun, finans ve

telekomünikasyon sektörlerindeki devralmalardan kaynaklandığı belirtilmiş. Rapora

göre, son 10 yılda en fazla doğrudan yabancı yatırım çeken OECD ülkeleri Türkiye,

Meksika, Polonya, ABD, Çek Cumhuriyeti, Avustralya ve Kore’dir.

Türkiye’nin her yıl çekmesi gereken yabancı yatırım miktarı üzerinde ise,

bugün çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Elimizdeki verilere bakarak bu rakamın

asgari 25-30 milyar dolar seviyesinde olması gerektiğini söylemek mümkündür.

Özellikle, Amerikan hükümeti tarafından 1994 yılında 2000’li yıllar için geliştirilen

“Gelişmekte Olan 10 Büyük Pazar” stratejisinde, gelişmekte olan en önemli 10

ülkenin, 2000 yılında ABD’nin dış ekonomik ilişkileri içinde bir Avrupa, ya da

Japonya’nın düzeyine ulaşacağı, 2010 yılında ise, 10 ülkenin payının Avrupa ve

Japonya’nın toplam hacmini aşacağı öngörülmektedir. Bu ülkeler arasında,

Türkiye’ye önem bakımından Çin’den sonra ikinci sırada yer verilmiştir.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından

yayımlanan 2007 yılı küresel yatırım Rapora göre ise 2008 yılında küresel doğrudan

yatırımlarda "hızlı soğuma" görülecek. Ayrıca, ABD ekonomisinde mortgage

krizinden dolayı durgunluk yaşanacağı ve küresel ekonominin de bundan

etkileneceği tahmin ediliyor. Raporda, küresel ekonominin dengesiz gelişmesi,

tüketim malları fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanan baskılar, kur dalgalanması

ve faizlerin artması gibi ekonomi politikalarının doğrudan yatırımlarda sınırlayıcı rol

oynayabileceğine de dikkat çekildi.

Page 81: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

70

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ VE BANKACILIK SEKTÖRÜNDE

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR

4.1. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ

4.1.1. 1980 Sonrası Türkiye’de Bankacılık Sektörü

1. DÖNEM YEREL BANKACILIK DENEMESİ

1908-1922 1923-1932 İLK DENEME SÜRECİ İKİNCİ DENEME SÜRECİ 2. DÖNEM 1933 – 1942 : DEVLETÇİLİK VE DEVLET BANKACILIĞI 3. DÖNEM 1942 – 1962 : ULUSAL VE ÖZEL BANKACILIK 4. DÖNEM 1963 – 2007 : PLANLI DÖNEMDE BANKACILIK

1961 – 1979 1980 -1990 1990-2000 2001 – 2007

İthal ikamesi Dışa açılma Artan sorunlar Kriz ve Holding bankacılığı Faiz ve kur serbest Yüksek faizler yeniden İhtisaslaşmış Yabancı bankalarla Banka sayısında yapılanma Kamu bankaları rekabet patlama

Türk bankacılık sektörü 1980’den itibaren hızlı bir gelişme göstererek

uluslararası banka ve finans sistemiyle bütünleşme sürecine girmiştir. Söz konusu

dönemde serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte dış dünya ile ekonomik ve mali

bütünleşmenin gerçekleştirilmesi gibi yapısal değişime yönelik politikalar hayata

geçirilmiştir. Yine aynı yıllarda, tüm dünyada finansal pazarın serbestleştirilmesi

eğiliminin ortaya çıkmasının bunda önemli bir rolü olduğu söylenebilir.

Page 82: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

71

1980 sonrası ekonominin dışa açılması ve dünya finans sistemiyle

bütünleşme çabalarının bir sonucu olarak, bankacılık sektöründe de dışa açılma

yönünde bir eğilim ortaya çıkmıştır. Böylece ticaret bankası, yatırım bankası ve şube

düzeyinde bir çok yabancı banka faaliyete geçtiği ve Türk bankalarıyla ortaklık

kurduğu gibi, Türk bankaları da yurt ışında şube açma, banka kurma v.b. yollarla

örgütlenmişlerdir. Bu gelişmeler Türk bankacılık sektörünün ülkemizde şube açan

yabancı bankaların bir sonucudur. Ayrıca bu rekabet Türk bankacılık sektörünün

etkinliğini de artırmıştır. 1980’li yılların bir başka önemli gelişmesi ise, Türkiye

Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde “İnterbank” piyasasının

oluşturulmasıdır. Böylece bankaların kısa vadeli likidite ihtiyaçlarının

karşılanmasında ve likidite fazlasının değerlendirilmesinde çok büyük kolaylık

sağlanmıştır. İnterbank, bankalara kaynak kullanma esnekliği ve kaynakları daha

etkin kullanma imkanı verdiği gibi, ekonominin likidite dengesini kurmada da çok

yararlı olmuştur.

1994 bankacılık ve finans krizi, TCMB’ nin duruma zamanında ve gerekli

ölçüde müdahale edecek kadar rezervi olmaması nedeniyle yaygınlaşmış ve tüm

bankacılık sektörünü ve ekonomiyi tehdit eder hale gelmiştir. Bankacılık sektörünün

1994 krizinden ciddi boyutta etkilenmesinin temel nedeni, 1989-1993 döneminde

izlenen düşük döviz kuru ve yüksek faiz politikalarının sona ermesi ve kar

oranlarının düşmesidir. Türkiye 2000 yılına çok önemli ekonomik kararların alındığı

bir ortamda girmiştir.

Şubat 2001 yılında ise, mali piyasalardaki güvenin kırılgan yapısı bir kez

daha finansal krize yol açmış, bunun bir sonucu olarak 2000 Enflasyonu Düşürme

Programı’nda öngörülen para ve kur politikaları terk edilerek, 22 Şubat 2001 yılında

dalgalı kur sistemine geçilmiş, böylelikle enflasyonu düşürme programı da sona

ermiştir. Türkiye ekonomisinde 2000’li yıllarda yaşanan her iki finans krizi de başta

bankacılık sektörü olmak üzere bütün sektörleri ve ekonomik yaşamı olumsuz yönde

etkilemiştir. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri sonrasında, aşırı yükselen faiz

oranları, vade uyumsuzluğu olan bankaların fonlama zararlarını artırırken,

portföylerinde bulundurdukları menkul kıymetlerin de değer yitirmesine yol açmıştır.

Şubat 2001’ de dalgalı kura geçilmesiyle birlikte, TL’nin yabancı paralar karşısında

Page 83: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

72

hızla değer kaybetmesine bağlı olarak yüksek açık pozisyonla çalışan bankalar,

önemli boyutta kambiyo zararı ile karşı karşıya kalmıştır.

4.1.2. 2001 Sonrası Türk Bankacılık Sektörü ve Yapısal Gelişmeler

Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren banka sayısı 2001 yılından

itibaren sergilediği belirgin azalış eğiliminin ardından son yıllarda önemli bir

değişim göstermemiş ve 2007 yılı sonu itibarıyla önceki yıldaki seviyesini koruyarak

50 olarak gerçekleşmiştir. Buna karşılık şube ve personel sayılarında 2004 yılında

başlayan ve 2006 yılında güçlenen artış eğiliminin 2007 yılında da aynı hızla devam

ettiği görülmektedir. 2007 yılsonu itibarıyla banka şubesi sayısı 8.117 olurken

personel sayısı 167.760’a ulaşmıştır. Türkiye’deki banka sayısı AB üyesi ülkeler

genelindeki kredi kuruluşları sayısı karşısında nispeten düşük kalmaktadır. Banka

sayısındaki nispi azlığa rağmen Türkiye’deki bankaların yaygın bir şube ağıyla

çalıştığı görülmektedir. Ekonomik büyüme ve finansal istikrarın sürmesi halinde

şube ve personel sayısındaki artışın devam etmesi beklenmektedir.

Banka sayısı aynı kalmakla birlikte, orta ölçekli bankaların gösterdiği daha

hızlı büyüme sektördeki aktif yoğunlaşmasının 2007 yılında hafif bir düşüş

göstermesine yol açmıştır. Toplam aktif büyüklüğü açısından Türk bankacılık

sektörü 2006 yılsonu itibarıyla AB’nin 13 üyesinden büyük olmakla birlikte AB

geneli itibarıyla değerlendirildiğinde küçük kalmaktadır. Uzun süreli

makroekonomik ve siyasi istikrar, sermaye birikimi, uygun düzenleme ve denetim

çerçevesi, yüksek gelir düzeyi ve sağlanan entegrasyonun yarattığı sinerji AB’deki

bankacılık sektörlerinin başlıca üstünlükleri olarak karşımıza çıkmaktadır. 2007

yılında ayrıca, toplam aktiflere paralel olarak menkul değerler portföyü, krediler,

mevduat ve öz kaynaklar gibi belli başlı bilanço kalemleri açısından da

yoğunlaşmanın bir miktar azaldığı gözlenmektedir. Sürdürülebilir bir finansal istikrar

için hayati bir öneme sahip bulunan kârlılık 2007 yılında da artmaya devam etmiş,

özkaynak getirisi %19,6’ya ve aktif getirisi %2,6’ya ulaşmıştır. Öz kaynak getirisi

açısından büyük ölçekli, aktif getirisi açısından ise küçük ölçekli bankaların sektör

ortalamasının üzerinde bir performans sergilediği görülmektedir.

Aracılık işlevi açısından Türk bankacılık sektörü 2007 yılında gelişimini

sürdürmüş ve kaynaklarının yaklaşık yarısını kredi olarak kullandırır hale gelmiştir.

Page 84: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

73

2007 yıl sonu itibarıyla kredilerin üçte ikisi ticari ve kurumsal kredilerden, üçte biri

de bireysel kredilerden oluşmakta olup alt kredi segmentleri itibarıyla bakıldığında

yoğunlaşmanın genel olarak orta ve küçük ölçekli bankaların payında görülen artışa

bağlı olarak azaldığı görülmektedir. Son yıllarda gösterdiği artış ile 2007 yıl sonu

itibarıyla toplam krediler içerisindeki payı %11,4’e ulaşan konut kredileri açısından

Türkiye AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında hala önemli bir gelişme potansiyeli

taşımaktadır. Sektörün temel fon kaynağı durumundaki mevduat açısından da orta

ölçekli bankaların payında görülen artışa bağlı olarak yoğunlaşma azalmış,

mevduatın krediye dönüşüm oranı artışını sürdürerek 2007 yıl sonunda %77,5’e

ulaşmıştır. Aracılık faaliyetlerinin bölgesel konumlanması incelendiğinde, kıyı

bankacılığı ve yurtdışı şube faaliyetlerinin 2002-2005 döneminde krediler açısından

toplam içerisinde oransal olarak gerileme gösterdiği gözlenmektedir. Yurtiçi

faaliyetler lehine olan bu gelişmede, müşteri üzerindeki kredi maliyet oranı şeklinde

ölçülen aracılık maliyeti göstergesindeki gerileme büyük rol oynamıştır. 2006

sonrasında ise, aracılık maliyetlerinde 2007 yılında gerçekleşen düşüşe rağmen,

faaliyetlerin yurtdışına, özellikle de kıyı bankacılığı bölgelerine yönelmesi devam

etmektedir.

Bankacılığa ilişkin kapasite göstergelerine bakıldığında ise, 2007 yılında

banka başına şube yoğunlaşmasının azaldığı, banka başına ortalama şube sayısının

büyük ölçekli bankalarda 744, orta ölçeklilerde 264 ve küçük ölçeklilerde 23 şube

olduğu görülmektedir. Şubelerin İstanbul başta olmak üzere üç büyük ilin toplam

içerisindeki ağırlığı devam etmektedir. Banka başına çalışan ve banka başına ATM

ile şube başına aktif, kredi ve mevduat yoğunlaşmalarında da BDDK vi Bankacılıkta

Yapısal Gelişmeler / Aralık 2007 yılında bir miktar gerileme olmuştur. Bankacılık

sektöründe faiz marjlarındaki daralmanın da etkisiyle artan rekabet bankaların

sürdürülebilir büyüme için verimlilik olgusuna daha fazla önem vermelerine neden

olmaktadır. Bu bağlamda bankalar hem operasyonel maliyetlerini aşağıya çekme

hem de faiz dışı gelirlerini artırma yönünde politikalar izlemektedir. Sektör genelinde

işletme giderlerinin toplam gelirlere oranı dalgalı bir seyir izlemekte olup 2007 yılı

sonunda %51 olarak gerçekleşmiştir. Genel olarak büyük ölçekli bankalar için

işletme giderlerinin gelirler içindeki payının daha düşük olduğu, fonksiyon grupları

itibarıyla bakıldığında ise kalkınma ve yatırım bankalarının görece başarılı olduğu

Page 85: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

74

görülmektedir. Personel giderlerinin toplam işletme giderlerine oranı bankacılık

sektöründeki organik büyümeye bağlı olarak personel sayısında görülen artışın

etkisiyle son iki yılda yükselmeye başlamış ve 2007 yılında %37,2 olarak

gerçekleşmiştir. Bankacılık sektörünün faiz dışı gelirlerini artırma yönünde izlediği

politikalar ve kredi portföyündeki genişlemeye paralel olarak komisyon gelirlerini

artırması sonucu komisyon gelirlerinin toplam işletme giderlerine oranı genel bir

artış eğilimi göstermekte olup sektör genelinde %48,2 olarak gerçekleşmiştir. Son

yıllarda bankacılık sektöründe nominal faiz oranlarındaki düşme ve artan rekabet

sonucu faiz marjlarında yaşanan daralma eğilimi bankaların faiz gelirlerinin toplam

gelirler içindeki payının azalmasına neden olmaktadır.

Diğer taraftan, banka dışı mali sektörde, finansal kiralama şirketlerinin

aktiflerinde, kredilerinde, öz kaynaklarında ve kârlılıklarındaki yoğunlaşma eğilimi

2007 yılında da devam etmiştir. Faktoring şirketlerinin yoğunlaşma göstergeleri bir

önceki yıla kıyasla aktiflerde ve alacaklarda azalma gösterirken, öz kaynaklar ile

kârlılıkta artış göstermiştir. Tüketici finansman şirketlerinin yoğunlaşma

göstergelerindeki azalma eğilimi ise 2007 yılında da devam etmiştir. Ayrıca, yeni

düzenlemelere uyum sağlayamayan banka dışı mali kuruluşların faaliyetleri sona

erdirilmiştir.

2007 yılında Kurumun mevcut stratejik amaç ve hedeflerine yönelik yapılan

düzenlemelerin büyük ölçüde beklenen etkiyi yarattığı, bu çerçevede finansal sektöre

yönelik güveni artırdığı, risklerin daha iyi yönetilmesini, daha iyi izlenmesini ve

kontrolünü sağladığı görülmektedir. Yıl içerisinde bankacılık sektörüne yönelik

stratejilere ve politikalara ilişkin yayımlanan temel dokümanlar kârlılık, verimlilik ve

rekabetin önündeki engellerin kaldırılması, reel sektörün finansman imkânlarının

artırılması, Basel II’ye geçiş, banka dışı finansal kuruluşlara yönelik denetimin

etkinliğinin artırılması, müşterilerin bilinçlendirilmesi ve sektördeki ilgili kuruluşlar

arasında işbirliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi konularında yoğunlaşmıştır. Öte

yandan, uluslararası kuruluşlarca yayımlanan düzenleme, standart ve ilkelerin ise

muhasebe ve finansal raporlama, tüketicilerle olan anlaşmazlıkların çözümü, ödeme

ve denkleştirme sistemleri ve risk yönetimi konularına vurgu yaptığı görülmektedir.39

39 Bankacılık Düzenleme Ve Deneleme Kurumu, Bankacılıkta Yapısal Gelişmeler, 2007

Page 86: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

75

4.2. BANKACILIK SEKTÖRÜ PİYASA YAPISI

4.2.1. Banka Şube Yapısındaki Gelişmeler

4.2.1.1. Banka Sayısındaki Gelişmeler

Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren banka sayısı, 2000–2001

yıllarında yaşanan finansal krizlerle birlikte önemli ölçüde azalmıştır. Sektörde faal

olan banka sayısı 2002–2007 yılları arasında sektörde gerçekleşen konsolidasyonun

da etkisiyle Aralık 2007 itibarıyla 50’ye inmiştir.

Tablo 4.1. Banka Sayısındaki Gelişmeler

2002 2003 2004 2005 2006 2007

Mevduat bankaları 40 36 35 34 33 33

Kamu sermayeli mevduat bankaları 3 3 3 3 3 3

Özel sermayeli mevduat bankaları 20 18 18 17 14 12

TMSF 2 2 1 1 1 1

Yabancı sermayeli mevduat 15 13 13 13 15 17

Katılım bankaları 5 5 5 4 4 4

Kalkınma ve yatırım bankaları 14 14 13 13 13 13

TOPLAM BANKA SAYISI 59 55 53 51 50 50

Bankaların fonksiyonları itibarıyla dağılımına bakıldığında, sektörde en

fazla mevduat bankalarının faaliyet gösterdiği (%66), bu grubu kalkınma ve yatırım

bankalarının (%26) takip ettiği görülmektedir. Sektörde faaliyet gösteren 4 adet

katılım bankasının toplam banka sayısı içindeki payı %8’dir.

4.2.1.2. Şube Sayısındaki Gelişmeler

Ekonomik büyümeye paralel olarak gelişen sektörde, hizmet sunum birimi

olan şube sayısı 2004 yılından itibaren artış eğilimi göstermektedir. Nitekim Aralık

2004’te 6.474 olan şube sayısı Aralık 2007’de 8.117’ye ulaşmıştır. Söz konusu

artışta, sektöre birleşme/satın alma yoluyla giren stratejik yatırımların organik

büyümesiyle şube sayılarını artırma çabaları ve mevcut bankaların ekonomik

Page 87: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

76

büyümeye paralel olarak şube ağlarını genişletme yönündeki politikaları etkili

olmaktadır.

Tablo 4.2. Şube Sayısının Gelişimi ve Yüzde Dağılımı 2002 2003 2004 2005 2006 2007

Sayı 6,351 6,267 6,474 6,568 7,296 8,117

Mevduat bankaları 6,161 6,046 6,186 6,241 6,898 7,653

Katılım bankaları 148 189 255 292 356 422

Kalkınma ve yatırım bankaları 34 32 33 35 42 42

%

Mevduat bankaları 97,1 96,5 95,6 95,0 94,5 94,3

Katılım bankaları 2,3 3,0 3,9 4,4 4,9 5,2

Kalkınma ve yatırım bankaları 0,5 0,5 0,5 0,5 0,6 0,5

Şube sayısının banka fonksiyon gruplarına göre dağılımına bakıldığında,

2002 yılında mevduat bankalarının %97,1 olan payı 2007 yılı itibarıyla %94,3’e

inmiştir. Aynı dönemde kalkınma ve yatırım bankalarının payı pek değişmezken,

katılım bankalarının toplam şube sayısı içindeki payı %2,3’ten %5,2’ye yükselmiştir.

Şube sayısı gelişim endeksi (2002=100) incelendiğinde, 2002–2007 yılları

arasında şube sayısındaki en hızlı artışı katılım bankalarının elde ettiği

görülmektedir. Mevduat bankaları grubunda, endeks 2004 yılından itibaren artmaya

başlarken, kalkınma ve yatırım bankalarında söz konusu artış 2005 yılı itibarıyla

gerçekleşmiştir. Sektör genelinde ise 2005 yılında 103 olan endeks, 2007 yılında yeni

şubelerin açılmasıyla bir yükselişle 128’e erişmiştir.

Banka başına şube sayısı endeksi, ölçek1, bazında değerlendirildiğinde artış

eğiliminde olduğu görülmektedir. Söz konusu artış eğilimi orta ölçekli bankalarda

daha belirgindir. 2007 yılında endeks, büyük ölçekli bankalarda 122, orta ölçekli

bankalarda 176, küçük ölçekli bankalarda ise 134 seviyesine yükselmiştir. 40

40 BDDK, Bankacılıkta Yapısal Gelişmeler, 2007

Page 88: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

77

4.3. BANKACILIK SEKTÖRÜNDE DOĞRUDAN YABANCI

YATIRIMLAR

Uzunca bir süredir Türkiye'nin gündeminde bulunan yabancı sermaye

olgusu üzerinde, önceleri genellikle finans dışındaki sektörler için durulurken; konu,

2001 yılındaki ekonomik bunalımın tetiklemesiyle bankacılık sektöründe açığa çıkan

çöküşle birlikte finansal hizmetler sektörünün de gündemine girdi. Demirbank'ın

İngiliz sermayeli HSBC tarafından satın alınması bu yeni gündemin habercisiydi.

Ardından İtalyan UniCredito – Koçbank, BNP Paribas – TEB, Fortis – Dışbank,

UniCredito/Koç – YKB, Rabobank – Şekerbank arasındaki devirlerle ya da devir

söylentileriyle Türk bankacılığında yabancı sermaye konusu ekonomik gündemin en

üst sırasına yerleşmiştir. Türk bankacılık sektöründe ortaya çıkan yabancı sermayeye

ilişkin durumu anlayabilmek için konuyu dünya ekonomisinin bütünü içinde

değerlendirmek gerekmektedir.

İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru 'tekrar kurulmakta olan dünyanın'

para sistemi 1944 yılında Bretton Woods Konferansı'nda şekillendirildi. Savaş

sonrasında Fransa ve Almanya gibi eskinin önde gelen kreditör ülkeleri kredi

sağlayamayacak duruma gelmiş, bunun üzerine Bretton Woods konferanslarıyla yeni

dünya düzeninin temel Uluslararası kurumları olan Dünya Bankası ve IMF

kurulmuştur. Dünya paraları dolara bağlanarak Uluslararası değişimde kolaylık

sağlanmış, kredi sağlamanın kaynağı Uluslararası yapılara, bu yapılar üzerindeki etki

de ABD’ye geçmiştir. Ne de olsa ABD o dönemde dünya ekonomik üretiminin %

35’ ini gerçekleştiren ve dünyaya kendine göre şekil verebilecek konumda bir

ülkedir. Bu konum diğer ülkelere de kabul ettirilmiştir. Bu sistem zamanla artan

sıkıntılara rağmen 1970'lerin başına kadar ayakta kalabilmişse de, 1971 yılında

Başkan Nixon'ın Amerikan dolarının altına konvertibilitesinin kaldırıldığını ilân

etmesiyle, finansal piyasalar açısından yeni bir döneme giriliyordu. Yine 1970'li

yıllardaki petrol şoklarının ardından yaşanan ekonomik krizlerle birlikte İkinci

Dünya Savaşını izleyen çeyrek asırdaki ekonomik büyüme ve refah artışı, yerini

durgunluğa ve durgunluk içinde enflasyona bırakıyordu. Bu dönem 'risk' kavramının

iktisadî anlamda yeni boyutlar kazandığı ve dolayısıyla ekonomik aktörlerin eskiye

kıyasla daha riskli koşullara uyum için yeni stratejiler geliştirmeye zorlandıkları bir

Page 89: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

78

dönemdir. Bu, Dünya genelinde herkes için mutlak refahın azalacağı, altın çağ

döneminden büyük pay alamamış olan ülkeler içinse ekonomik sıkıntıların ve

istikrarsızlıkların yaşanacağı bir döneme girildiği anlamını taşımaktadır. Hâlen süre

giden bu dönemde, makroekonomik dinamikler hükümetleri tepki vermeye

zorlarken, hâkim yaklaşım, savaş sonrasının Keynezyen politikalarından

uzaklaşılmasıdır. Bu dönemde hükümetler 'serbestleştirici', bir başka ifadeyle yasal

düzenlemeleri gevşetici politikaları benimsediler. Ayrıca, iletişim ve bilgi işlem

teknolojilerindeki gelişmeler her alanda olduğu gibi finans alanında da ekonomik

faaliyetin yapısını öncesiyle kıyaslanamayacak ölçülerde değişikliğe uğratmıştır.

Sözü edilen koşulların yarattığı süreç kendi kendisini besleyerek, rekabetçi baskıları

finansal sektörde görülmemiş ölçüde artırmıştır. Bu süreç bir bakıma 'küreselleşme'

olarak adlandırılan sürecin bir parçasıdır. Gerçekte küreselleşme olgusunun iktisadî

yönünün çoğunlukla sanıldığından hayli farklı olduğunu not etmekte fayda vardır.

Çünkü gelinen aşamada bir küreselleşme gerçeğinden ziyade, dünya üzerinde 'üç

büyük blok'un (ABD liderliğindeki NAFTA/Amerika bloğu, Japonya liderliğindeki

Asya-Pasifik bloğu ve Avrupa Birliği) açığa çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla, belki

bir 'küresel pazardan' değil de 'üç bölgesel pazardan' söz edilmesi daha gerçekçi

olacaktır.

Bu şartlar altında dışa açık ekonomilerde bankacılık sektörünün karşı

karşıya bulunduğu durum şu şekilde özetlenebilir: Pazara giriş ve faaliyet koşulları

büyük ölçüde serbestleştirilmiştir. Geleneksel anlamda banka olmayan fakat finansal

hizmetler sunmaya başlayan firmalarla, pazara yurt dışından girişler ve doğrudan

giriş biçiminde değerlendirilemese bile yurt dışındaki finansal kurumların sınır-ötesi

faaliyetleri finansal piyasalardaki rekabetçi baskıları artırmış; dolayısıyla pazar

doygunlaşmış, kâr oranları düşmüştür. Sonuçta rakip bankalar (finansal kurumlar) 'en

azından' rekabetçi güçlerini koruyabilmek için finansal yenilikler geliştirmek

zorunda kalmışlardır. Finansal yenilikler yeni ürünler, yeni süreçler ya da yeni

pazarlar biçiminde ortaya çıkabilmektedir. Yenilik kapsamında düşünülebilecek bu

üç husus (ürün, süreç ve pazar) birlikte değerlendirilmelidir; çünkü her biri bir

diğerini daha anlamlı kılabilecek etkiler yaratmaktadır. Konunun yazımızın esasını

oluşturan 'bankacılıkta doğrudan dış yatırımlar' olgusu, burada anılan pazar kavramı

çerçevesinde düşünülmelidir.

Page 90: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

79

Bankacılıkta dış yatırımlar konusunu ele alan teorik çalışmalara

bakıldığında, özetlenen tarihsel sürecin temel alındığı görülmektedir. Dolayısıyla, ilk

kez Grubel'le başlayarak 1970'lerde oluşturulan 'çokuluslu bankacılık teorisi' ilk iki

dış yatırım dalgasının sağladığı tecrübeye dayanılarak, doğrudan dış yatırım yapan

bankaların esasen kendi ülkelerinin çokuluslu firmalarını izledikleri ve gittikleri

ülkelerdeki yabancı ya da yerli büyük özel müşterilere yöneldiklerini savlamaktadır.

Bir başka ifadeyle geleneksel teori bankacılıkta dış yatırım faaliyetlerinin,

müşterilerin izlenmesi ve büyük yerli müşterilerin taleplerinin karşılanması

biçiminde açıklanabileceğini ileri sürmektedir.

Bu yaklaşım günümüzün koşullarını açıklamaktan uzaktır. Çünkü

bankacılık alanında hâlen süre giden dış yatırım faaliyetlerinde, müşterilerin

izlenmesi önem taşımadığı gibi yabancı sermayeli bankalar girdikleri pazarlarda

esasen perakendeci bankacılıkta yoğunlaşıyorlar. Yeni koşullar altında çokuluslu

bankacılığın izahında nasıl bir teorik yaklaşım geliştirilebileceği sorgulandığında ise

diğer sektörleri içinde barındıran 'doğrudan dış yatırımlar literatürünün' göz önünde

bulundurulmasında yarar vardır. Doğrudan dış yatırımlara ilişkin teoriler esas

alınarak çokuluslu bankacılık konusunda değişik yönlere vurgu yapan farklı

değerlendirmeler mümkün olabilir. Bununla birlikte literatürde genel kabul gören

yaklaşımların başında gelen ve Dunning tarafından geliştirilen Eklektik

Paradigma'nın ve Knickerbocker'ın Stratejik Rekabet Yaklaşımı'nın ortaya koyduğu

analitik çerçevenin yardımıyla gerçekçi bir değerlendirme mümkün görünmektedir.

Eklektik Paradigma'ya göre bir firma kendi ülkesinin sınırları dışında

yatırım yapabilmek için yatırımın yapıldığı ülkedeki yerli firmalara kıyasla bazı

avantajlara sahip olmalıdır. Dış yatırımcı firma bu avantajları yerli firmalardan birine

kiralayarak faaliyette bulunmak yerine, kendisi doğrudan pazara girmeyi tercih

ediyorsa; bu tercih firmanın avantajlarını bünyesinde tutmak, bir başka ifadeyle

içselleştirmek yoluyla yabancı pazardaki faaliyetinden daha yüksek oranda kâr

etmeyi beklemesindendir. Ayrıca dış yatırımcı firma avantajlarını yeni bir pazarda

kullanarak rekabet gücünü belirginleştirecektir. Çünkü sözü edilen avantajlar,

yatırımcı firmanın kendi ülkesindeki pazarda, dış pazardaki ölçüde üstünlük

sağlamıyor olabilir. Bu şartlar altında, herhangi bir dış yatırımcı firmanın dış yatırım

kararında 'pazar arayışı', 'stratejik aktif arayışı', 'doğal kaynak arayışı' ya da 'etkinlik

Page 91: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

80

arayışı' belirleyici olmaktadır. Dunning ve eklektik paradigma konusu ileriki

bölümlerde ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.

Öte yandan Stratejik Rekabet Yaklaşımı'na göre firmalar dış yatırım kararı

verme sürecinde rakiplerinin izleyerek kendi rekabetçi konumlarını nisbî olarak

zayıflatmayacak yönde davranma eğilimi içindedirler. Dolayısıyla piyasadaki

herhangi bir rakibin alacağı pozisyon bir diğerinin aldığı pozisyon ile yakından

ilgilidir. Rakiplerden birinin yeni bir pazara girmesi diğerlerini de aynı yönde

davranmaya zorlayacaktır.

Bu teorilerin sağladığı bakış açısı bankacılık sektöründeki mevcut dış

yatırım dalgasının çözümlenmesinde kullanıldığında şunlar söylenebilir: Dış yatırım

yapan bankalar kendi iç pazarlarında karşı karşıya kaldıkları rekabetçi baskı, pazar

doygunluğu ve azalan getiriler karşısında yeni pazarların arayışına girmişlerdir. Sözü

edilen her ekonomik bloğun gelişmiş ülkelerinin bankaları, başlangıçta stratejik

pozisyon alma kaygısıyla, karşılıklı olarak birbirlerinin iç pazarlarına girme

çabasındalarken gelinen aşamada, içinde bulundukları ekonomik bloğun görece geri

bölgelerine doğru büyüme eğilimindedirler. Avrupa Birliği söz konusu olduğunda bu

bölge 'Avrupa ekonomik alanıyla' tamamen bütünleşmiş olan ve Avrupa Birliği'ne

yeni giren ya da girmeye aday ülkelerdir. (Türkiye de bu ülkeler arasındadır ve

Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusu dikkate alınmaksızın; 1989'daki 32 Sayılı Karar,

1996'daki Gümrük Birliği ve son yıllarda yoğunlaşan mevzuat uyumu çalışmalarının

yarattığı koşullarda, bütünüyle Avrupa ekonomik alanının bir parçası hâline

gelmiştir.) Yatırımcı bankalar genellikle gelişmiş ülkelerde kurulmuş büyük

firmalardır ve kendi ülkelerinden daha az etkin finansal sektörleri olan ülkelere

yönelmektedirler. Bu bankalar özellikle güçlü sermaye yapılarına ve gelişmiş

yönetsel becerilere dayanan bir rekabetçi üstünlüğe sahiplerdir (Bazı yazarlar ölçek

ve kapsam ekonomilerinden söz etseler de bankacılık sektöründe ölçek ve kapsam

ekonomileri konusu ayrıca tartışılması gereken bir konudur.). Dolayısıyla dış yatırımı

mümkün kılabilecek avantajlara sahip olan söz konusu bankalar özellikle pazar ve

stratejik aktif arayışı içinde, etkin olmayan dış pazarlara yönelmeyi tercih etmekte ve

kendi boylarındaki rakiplerinin davranışlarını çok yakından izlemektedirler. Bir

başka ifadeyle bu büyüklükteki oyunculardan herhangi birinin bir dış yatırım

hareketine diğerleri tarafından da en kısa zamanda tepki verilmektedir. Çünkü hiçbiri

Page 92: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

81

nisbî rekabet güçlerini coğrafî pazar anlamında kaybetmeyi göze alabilecek durumda

değillerdir. Bir başka ifadeyle, A bankası ile A ülkesinde rekabetçi bir denge

oturtmuş bulunan B bankasının bu dengeyi koruyabilmesi için A bankasının B

ülkesinin pazarına girmesi durumunda, B bankasının da B ülkesi pazarına girmesi

kaçınılmazdır. Bu oyun belki 'küresel' değil ama 'bölgesel' bir oyundur ve dolayısıyla

büyük oyuncuları tahmin etmek hiç de güç değildir.

Günümüzdeki dış yatırımda 'pazar arayışının' temel saik oluşu, yeni durumu

geçmişteki benzerlerinden ayırmaktadır. Artık dış yatırımcı bankalar 'müşterilerini

izlemek' yerine, yerel perakendeci bankacılık pazarlarına yönelmektedirler. Bu

durumun bir başka sebebiyse, perakende pazardaki risk kompozisyonunun

yapısından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, sözü edilen yatırımcı bankaların esasında

uzunca bir süredir, doğrudan girişi planladıkları ülkelerde dolaylı da olsa faaliyette

bulunduklarını ileri sürmek de mümkündür. Örneğin bu ülkelerin yerli bankalarına

açılan sendikasyon kredileri ve çeşitli menkul kıymet yatırımları vasıtasıyla bu

pazarların risk ve getiri koşullarına ilişkin değerlendirmeyi kolaylaştırabilecek

önemli tecrübe kazanıldığı düşünülebilir.

Dikkat çekilmesi gereken diğer hususlar ise şunlardır: Yukarıda da

değinildiği gibi dış yatırım yerinin seçiminde genellikle değinilen bloklaşma

hususunun öncelikli etkileri görülürken, ayrıca büyüme ve ekonomik istikrar

potansiyeli yüksek, dolayısıyla yüksek getiri oranları vaat edebilen ekonomiler tercih

edilmektedir. Bununla birlikte, 'yeni yatırım' ve 'organik büyüme' değil de 'satın

almalar' giriş yöntemi olarak seçilmektedir. Çünkü banka satın almak yenisini

kurmaktan çok daha ucuz ve daha düşük risk taşıyan bir yöntemdir. (Aynı durum

neredeyse herhangi bir sektörde dış yatırım için geçerli olabilir; Türkiye bunun

çarpıcı örneklerini yaşamaktadır). Başlangıçta 'stratejik ittifak' veya 'iştirak'

biçiminde görülebilecek dış yatırım hareketlerinde bile uzun dönemde 'kontrol'

gücünün ele geçirilmesini amaçlayan hamleler beklemek güç olmasa gerektir. Bu

beklenti her şeyden önce 'dış yatırımın doğasına' dayanmaktadır; dış yatırım 'kontrol

etmek' için yapılır. Yukarıda 'içselleştirme' kavramıyla vurgulanan, kontrol

kavramının ta kendisidir.

Page 93: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

82

4.3.1. Türkiye’de Yabancı Katılımı Ve Boyutları41

Tablo 4.3. Türkiye’deki Yabancı Bankalar

Banka Adı Kuruluş yılı

Statü

Arap Türk Bankası A.Ş. 1977 Banka

Citibank A.Ş. 1980 Banka Denizbank A.Ş. 1997 Banka Deutsche Bank A.Ş. 1988 Banka Eurobank Tekfen A.Ş. 2007 Banka Finans Bank A.Ş. 1987 Banka Fortis Bank A.Ş. 1964 Banka HSBC Bank A.Ş. 1990 Banka Millennium Bank A.Ş. 1984 Banka Oyak Bank A.Ş. 1996 Banka Turkland Bank A.Ş. 1986 Banka ABN AMRO Bank N.V. 1994 Şube Banca di Roma S.P.A. 1911 Şube Bank Mellat 1982 Şube Habib Bank Limited 1983 Şube JPMorgan Chase Bank N.A. 1984 Şube Société Générale (SA) 1989 Şube WestLB AG 1985 Şube

Kaynak: TBB, BDDK

4.3.1.1. Türkiye’deki Yabancı Bankalar

Bankacılık sektöründe yabancılaşma Türkiye için yeni bir olgu değildir.

Tarihsel olarak bakıldığında, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından önce de

yabancıların varlığını görmek mümkündür. Kamuoyunda muhtemelen en çok bilinen

örnek Osmanlı Bankasıdır. 1863’de “Bank-I Osmanii Şahane (Ottoman Bank)42”

adıyla kurulan banka 1923’ten itibaren “Osmanlı Bankası A.Ş.” ismiyle faaliyetlerine

devam etmiş ve 2001 yılında T. Garanti Bankası A.Ş.’ye devredilmiştir. Öte yandan,

2007 itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli banka sayısı 18’dir. 41 Bu bölümde Türkiye Bankalar Birliği (TBB)’nin web sitesinde yer alan verilerden de faydalanılmıştır. 42 http://www.obarsiv.com/ob-tarih.html

Page 94: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

83

Yukarıda bahsedilen bankaların yanı sıra, mevduat kabul etmeyen iki adet

yabancı kalkınma ve yatırım bankası bulunmaktadır. Bunlar, Calyon Bank A.Ş. ve

Taib Yatırım Bank A.Ş.’dir.

Yabancı bankaların tarihsel geçmişlerine göz atmak bakımından, TBB

verilerine dayanarak, tasfiye, birleşme, devir veya faaliyet izninin kaldırılması gibi

çeşitli nedenlerle faaliyetleri sona eren yabancı sermayeli bankaları hatırlamakta

fayda görülmektedir.

Tablo 4.4. Türkiye’de Faaliyetleri Sona Eren Yabancı Sermayeli Bankalar

Banka adı Kuruluş

yılı Açıklama

Faaliyette kaldığı

süre(yıl) Banca Commerciale Italiana 1919 1977’de tasfiye 58

Bank of Credit and Commerce International

1982 1990’da tasfiye

8

Credit Lyonnais Turkey 1987 2004’te devir 17 Credit Suisse First Boston 1998 2003’te tasfiye 5

ING Bank N.V. 1997 2003’te tasfiye 6 Kıbrıs Kredi Bankası Ltd. 1989 2000’de faaliyet izni

iptal 11

Morgan Guaranty Trust Co. 1999 2001’de birleşme 2 Osmanlı Bankası A.Ş. 1863 2001’de devir 138 Rabobank Nederland 1998 2002’de tasfiye 4

Kaynak: TBB, bilgiler 2007 yılı itibariyledir.

Tablo 4.3 ve 4.4.’den anlaşılacağı üzere, Türkiye’de faaliyet gösteren veya

faaliyet göstermiş ancak çeşitli nedenlerle faaliyetleri sona ermiş yabancı sermayeli

bankalar daha çok Avrupa kökenli kuruluşlardır. Bu kapsamda, Almanya, Hollanda,

İtalya ve Fransa orijinli grupların ağırlıklı etkisini görmek mümkündür.

Faaliyetleri sona eren ve devam eden yabancı sermayeli bankalar açısından

bir durum tespiti yaptıktan sonra, sektörde son zamanlarda meydana gelen

gelişmeleri de dikkate alarak, Türkiye’deki yabancılaşmanın boyutları sayısal olarak

farklı ölçütlerle ifade edilmeye çalışılacaktır.

Page 95: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

84

4.3.1.2. Türkiye’deki Yabancı Katılımının Boyutları

Yabancı katılımının boyutlarına ilişkin ölçütlerden birisi yabancı banka

sayısının toplam banka sayısına oranıdır. Söz konusu ölçüt, literatürde çok yaygın

kullanılmamakla beraber, genellikle anlamlı bir istatistik olarak

değerlendirilmektedir. Aşağıdaki Tablo’da, bahsedilen ölçütün yanı sıra yabancı

banka şube sayısının toplam şube sayısına oranı ve yabancı bankalarda çalışan

personelin sektördeki toplam personele oranı verilmiştir.

Tablo 4.5. Türkiye’de Banka, Şube ve Personel Sayısı Açısından Yabancı

Bankalar

1990 1995–1999 2000–2004

Y.B. Sayısı/ Sektör Toplamı 34,8 25,0 25,6

Y. Şb. Sayısı/ Sektör Toplamı 1,7 1,64 2,88

Y.B. Pers. sayısı/Sektör

Toplamı

2,0

2,3

3,72

Kaynak: Veriler TBB, BDDK. (%)

Tablo 4.5’den anlaşılacağı üzere, yabancı sermayeli bankaların sektör

toplamı içindeki payı 1995’ten itibaren yüzde 25 etrafında dalgalanmıştır. 1990’da

23 olan yabancı banka sayısı, 1995’te 18’e, 2004 yılı sonu itibariyle 13’kadar

gerilemesine rağmen sektörün toplam banka sayısında da yaşanan gelişmelerden

dolayı, sektör içindeki payı pek fazla değişmemiştir. Benzer yorumları 2001 yılına

kadar şube ve çalışan sayısı açısından da yapmak mümkündür. Kontrol gücü esasına

göre yapılacak bir hesaplama ise daha farklı oranlara işaret etmektedir. Yabancı payı

yüzde 50’nin üzerinde olan bankaların varlık toplamının sektördeki varlık toplamına

oranlanmasıyla kontrol gücü esasına göre yapılan hesaplama izleyen Tablo’da

verilmektedir.

Page 96: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

85

Tablo 4.6. Türkiye’deki Yabancı Bankaların Sektördeki Payı

1990 1995

1996-2000

(ort.)

2001-2005

(ort.)

Yabancı payı %50’den

fazla olan bankaların

varlık toplamı/toplam

varlıklar

3,46 2,89 4,54 3,14

Kaynak: Veriler TBB, BDDK.(2005 ocak- haziran)(%)

Trend olarak bakıldığında, sermayedeki pay açısından çoğunluğa sahip

yabancı sermayeli bankaların aktif toplamı içindeki payı % 3-5 aralığındadır.

Yabancı katılımının ölçülmesi açısından yaygın olarak kullanılan bu hesaplamaya

literatürde de sıkça başvurulmaktadır. Geleneksel olarak Türkiye’deki yabancı

payının % 5’in altında seyrettiğini söylemek mümkündür.

Üçüncü ölçüm yöntemi ise, her bankadaki yabancı payını bankanın aktif

toplamı ile çarpmak suretiyle elde edilecek genel toplamı sektörün aktif toplamına

bölmek olacaktır. Diğer bir gösterimle: YHY, yabancı hisse yüzdesi, n yabancı banka

sayısı, m toplam banka sayısı olmak üzere43,

n m

Yabancı payı = ∑ Aktif i × (YHY) / ∑ Aktif j

İ=1 j=1

İ=1,….n, j = 1,….m (1)

Böyle bir yaklaşımda kontrol gücü esası dikkate alınmamaktadır ve kontrol

gücü esasına göre yapılan hesaplama kadar yaygın olmasa bile bu yöntem de

literatürde kullanılmaktadır. Bu ölçütün dezavantajı çapraz ortaklıklar nedeniyle

hesaplanmasının bazı ülkeler için karmaşık olması ve bu nedenle karşılaştırmaları

güçleştirmesidir. Ancak, ülke bazında bu şekilde yapılacak bir hesaplamanın

aydınlatıcı olduğu düşünülmektedir. Söz konusu yaklaşıma göre yapılan hesaplama

izleyen sayfada yer alan Tablo’da sunulmaktadır. Tablo 4.7.’de Haziran itibarıyla

verilen oran, son dönemlerde yaşanan gelişmelerle bazı yerli bankaların belli

43 IMF, 2000

Page 97: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

86

oranlarda yabancılara geçtiği veya geçeceği varsayımıyla yapılan alternatif

hesaplamadır.44

Tablo 4.7. Yabancı Payının Hisse Oranları Dikkate Alınarak Hesaplanması

Toplam Aktif İçindeki Pay 2002 2003 2004 Haz.2005

Yabancı payı 3,05 2,73 3,33 12,3

Not: Aylık veriler geçicidir. (%)

4.3.2. Yabancı Girişinin Ulusal Sektörlere Etkileri

Bu bölümde, yabancı banka katılımının ulusal bankacılık sektörlerine

muhtemel etkileri üzerine yapılan çalışmaların temel bulgularına yer verilmektedir.

Bu amaçla, alanda ve çok sayıda ülkenin verileriyle yapılan çalışmalar ile Türkiye

üzerine yapılan çalışmalar şeklinde iki alt başlık konuyu irdelemek açısından faydalı

olabilir.

4.3.2.1. Uluslararası Çalışmalar

Uluslararası alanda bankacılık sektörüne yabancı girişinin etkileri üzerine

sayısız çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların ortak bulguları olabildiği gibi farklı

hipotezleri de içermeleri mümkün olmaktadır. Bu bölümde, olabildiğince bütün

hipotezlere yer verilmeye çalışılarak, literatürden önemli görülen uygulamalı

çalışmalar özetlenmektedir.

Sadece bankacılık değil sigortacılık ve menkul kıymetler dâhil tüm finansal

hizmetlerin serbestleştirilmesinin olumlu yansımalarını ön plana çıkaran Claessens

ve Glaessner (1998)’in çalışması, Asya ülkeleri üzerine yapılmış kapsamlı bir

araştırmadır. Çalışmanın yazarlarına göre, ulusal finans sisteminin gelişmişlik

seviyesinden ve sermaye hesaplarının serbestlik derecesinden bağımsız olarak finans

sisteminde “Uluslararasılaşma” daha verimli ve sağlam bir sisteme yardımcı

olmaktadır.

Dolayısıyla, bankacılık sektöründe de açıklık ve engellerin kaldırılması

savunulmakta ve yabancı girişinin faydaları; düşen net faiz marjları, standartların

sektörde yerleşmesi, daha iyi düzenleme ve denetim, yabancı sermayeye daha iyi

44 http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/bddk/arastirma/2005-6.pdf

Page 98: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

87

erişim, kamuya açıklama standartlarının daha şeffaf hale gelmesi, Finansal

hizmetlerin kalitesinin artması, istikrarlı ve uzun dönemli fonlara erişim olarak

sıralanmaktadır. Bu nedenlerle, tasarruf-yatırım ilişkisinin daha sağlıklı kurulacağı

ve kaynakların daha etkin dağıtımı nedeniyle ekonomik büyümenin olumlu

etkileneceği düşünülmektedir.

Yukarıda bahsedilen çalışmada, finansal hizmetlerin serbestleştirilmesinin

ve dolayısıyla yabancılaşmanın olası maliyetlerinin de olabileceği vurgulanmaktadır.

Ulusal piyasada, yasal çerçeve ve piyasa disiplini zayıf, insan kaynakları alt yapısı ve

kurumsal gelişim yetersiz ise dışarıdan gelen büyük ve karmaşık finansal

kuruluşların gözetimi ve denetiminin güç olabileceği ve bu nedenle bir uyum

sağlama maliyetinin (adjustment cost) ortaya çıkması ihtimal dâhilindedir. Ayrıca,

çalışmanın yazarlarının katılmadığı ya da sonuçlarını tartışılır buldukları, politik

iktisattan kaynaklanan maliyetlerin de bulunabileceği ifade edilmektedir. Bunlar,

yabancılaşmanın ulusal kuruluşların yok olmasına yol açacağı, yabancıların sadece

piyasanın karlı bölümlerine hizmet edeceği, yerel (local) piyasaya bağlılık

olmayacağı, sermaye kaçışına sebep olabileceği şeklinde sıralanmaktadır. Ancak,

Claessens ve Glaessner (1998), salt olası maliyetleri dikkate alarak ulusal piyasaların

serbestleştirilmemesinin (sınırlı açıklığın korunmasının veya yabancı girişinin

yasaklanmasının) çalışmada kapsanan Asya ülkelerinde, aslında daha fazla maliyete

yol açtığını, başka bir ifadeyle, bu ülkelerde kurumsal gelişmenin yavaş kaldığını

ileri sürmektedirler. Bu nedenle, finansal hizmetlerin daha kırılgan ve daha pahalı

olmasına sebep olunduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, çalışma artan oranda

açıklık yanlısı olmakla beraber, olası faydaların maksimize edilmesi ve muhtemel

maliyetlerin en aza indirgenmesine yönelik politikaların güdülmesini ima eden bir

yaklaşım sergilemektedir.

Yabancılaşma açısından literatürde sıkça atıfta bulunulan İspanyol

bankalarının (Banco Santander, Banco Central Hispano ve Banco Bilbao Vizcaya)

Latin Amerika’daki perakende sektöründeki mevcudiyeti ise Guillen ve Tschoegl

(1999) tarafından incelenmiştir. İspanyol bankalarının dışarıya açılmalarındaki en

önemli etkenin ana ülke piyasasında oluşan doygunluk olduğu adı geçen çalışmada

belirtilmektedir. Doğal olarak İspanyanın Avrupa Topluluğu (Avrupa Birliği) ile

bütünleşerek daha esnek düzenlemelere yer vermesi oligopolistik davranışa alışık

Page 99: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

88

olan İspanyol bankalarının yeni pazarlar aramasına neden olmuş görünmektedir.

Çalışmaya göre, Portekiz hariç Avrupa pazarlarında sınırlı da olsa faaliyetleri

bulunan İspanyol bankaları, dil konusundaki avantajlarını da kullanarak kültürel

yakınlıkları olan Latin ülkelerine yönelmeyi tercih etmişlerdir. 1995’ten günümüze

İspanyol bankalarının Latin Amerika ülkelerinde piyasanın bir parçasına hizmet

etmektense daha çok tamamını hedeflediği ve bu nedenle doğrudan yatırımlar yerine

yerli bankaları satın almak yolunu benimsedikleri Guillen ve Tschoegl (1999)’da

tespit edilen hususlar arasındadır. Söz konusu çalışmaya göre İspanyol bankalarının

Latin Amerika’daki faaliyetleri, daha fazla varlığa sahip olma (asset seeking), söz

konusu varlıktan yararlanma (asset exploiting) ve oligopolistik tepki şeklinde üç

başlık altında özetlenmektedir. Ana ülkede güç olan varlıkların büyütülmesi hususu

İspanyol bankaları için yüksek büyüme potansiyeli ve yüksek marj sayesinde Latin

Amerika’da göreli olarak daha kolay olmuştur. Yerli bankalara göre daha iyi yönetim

kalitesi, ileri teknoloji seviyesi, rekabetle tanışık olunması ve yeni finansal ürünlerin

piyasaya tanıtılması sayesinde İspanyol bankaları rakiplerine göre varlıklarından

daha fazla getiri sağlamayı başarmış gözükmektedirler. Ayrıca, gittikleri ev sahibi

ülkelerde birbirlerinin davranışına tepki veren bir yapı sayesinde “network”

oluşturarak varlık büyümesini gerçekleştirmiş bulunmaktadırlar.

Arjantin bankacılık sektörünün 1995–1997 yılları arasındaki gelişmelerini

kapsayan ve Clarke ve diğerleri (1999) tarafından yapılan çalışmaya göre, yabancı

bankaların müşteriyi izle ilkesini uyguladıkları hipotezi reddedilmektedir. Yabancı

bankaların yerli bankalar üzerinde rekabet baskısı yarattıkları hususunun

desteklendiği çalışmada, yabancı bankaların yoğunluklu olarak kredi açtıkları imalat

sanayi sektöründe ve ipotekli konut kredileri piyasasında (mortgage) yerli bankaların

faiz marjlarının ve karlarının azaldığı vurgulanmaktadır. Buna karşın, yabancı

bankaların geleneksel olarak girmedikleri tüketici kredileri piyasasında yerli

bankaların durumlarının pek fazla değişmediği tespit edilmektedir.

Kolombiya bankacılık sektöründeki yabancı yatırımlar üzerine Barajas ve

diğerleri (1999) tarafından gerçekleştirilen çalışmaya göre, 1990’lı yıllardan sonra

uygulanan liberalizasyon içerikli politikalar neticesinde sektöre hem yabancıların

hem de yerli bankaların girişi artmıştır. Sektördeki yabancı oyuncular, yerli

bankalara göre daha düşük işletme giderleriyle ve daha yüksek kredi kalitesiyle

Page 100: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

89

çalıştıklarından müşteriye daha düşük aracılık maliyetiyle hizmet vermektedirler.

Yabancıların sektöre girmesi rekabeti artırırken sermaye hareketlerinin

serbestleşmesiyle yerli bankaların dışarıdan kaynak bulmak suretiyle rekabeti daha

da sertleştirdikleri söz konusu çalışmada belirtilmektedir. Ancak, artan rekabetin

olumsuz bir yan etkisi (by-product) olarak yerli bankaların kredi kalitesinin

bozulduğu ileri sürülmüştür.

Uluslararası Para Fonu (IMF)’nun 2000 yılında yayımlamış olduğu

“Uluslararası Sermaye Piyasaları Gelişmeleri, Beklentiler ve Temel Politika

Hususları”45 isimli çalışmanın altıncı bölümü yabancı bankaların gelişmekte olan

piyasalardaki rolüne ayrılmıştır. Rapor, ampirik bir uygulama içermemekte, fakat

diğer çalışmalara dayanarak yabancılaşmanın ulusal piyasalara olan muhtemel

etkilerini özetlemektedir. Raporun temel tespitleri arasında, dünyada

yabancılaşmanın bir eğilim olarak arttığı, yabancı ilgisinin daha çok ulusal sektörün

orta ölçekli veya kamu bankalarına olduğu, Asya’da olduğu gibi yabancı banka veya

şube sayısına kısıtlama getirilebildiği, yabancıların sadece belli bankacılık

hizmetlerini yapmalarına izin verilebildiği, yabancı girişinin olduğu piyasalarda

rekabetin arttığı ve faiz marjlarının düştüğü yer almaktadır. Ayrıca, yabancılaşmada

Avrupa Birliği gibi bölgesel bütünleşmenin, kültürel, tarihsel bağların yanı sıra dil

faktörünün de belirleyici olabildiği ifade edilmektedir. Yabancı bankaların kredi

riskinin fiyatlanmasında karmaşık yöntemleri kullanmaları, türev ürünlerin

fiyatlanması konusundaki tecrübeleri ve yeni finansal ürünleri piyasaya

tanıtmalarıyla ulusal piyasaların gelişmesine katkıda bulunabildikleri raporda ifade

edilmiştir. Ancak, söz konusu raporda yabancılaşmanın ulusal piyasalarda müşteri

bölünmesini teşvik ettiği, diğer bir ifadeyle yabancıların kaliteli müşteriye

yöneldikleri, mali göstergeleri iyi olan müşterileri seçtikleri (cherry pick) ve kriz

dönemlerinde faaliyetlerini durdurarak ev sahibi ülkeden çıktıkları (cut and run)

şeklinde kaygıların da bulunduğu yer almaktadır. Rapor, yabancılaşmada kaygı verici

diğer bir unsur olarak, yabancı bankalarla beraber sınır ötesi finansal işlemlerin

karmaşık bir hale gelebildiğini ve bankaların denetiminin güçleştiğini

vurgulamaktadır.

45 International Capital Markets Developments, Prospects, and Key Policy Issues”, IMF (2000).

Page 101: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

90

Dages ve diğerleri (2000), Meksika ve Arjantin’deki yabancı bankalarla

yerli bankaları 1994–1999 yıllarını kapsayan zaman aralığında karşılaştırmışlardır.

Yapılan analize göre, yerli özel sermayeli bankalarla yabancı bankaların benzer

davranış eğilimleri gösterdikleri, ancak kamu bankalarından farklılaştıkları tespit

edilmiştir. Yabancı bankaların ekonominin genişleme dönemlerinde tüketici

kredilerini yerli bankalara göre daha hızlı azalttıkları (ekonominin devresel

hareketleri ile ters yönlü olduğu), ipotekli konut kredisi ve diğer kredileri

ekonominin genişleme dönemlerinde kısmadıkları (devresel hareketlerle aynı yönde

olduğu) aksine artırdıkları tespit edilmiştir. Bunun sebebinin ise bu ülkelerde

meydana gelen krizin etkilerinin ana ülkenin ekonomisine sıçramasını engellemek

olduğu düşünülmektedir. Çalışmaya göre, toplam krediler açısından Meksika ve

Arjantin’de yabancı bankaların yerli bankalara göre kredi piyasasında daha güçlü

oldukları ve kredi büyümesinin daha az dalgalı olduğu tespit edilmiştir. Yerli

sermayeli bankalarla yabancı bankaların benzer performans göstermesi sebebiyle

çalışmada bankanın mali bünyesinin sağlamlığının öncelikle önemli olduğu ve

mülkiyet yapısının tek başına belirleyici olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Ödemeler Bankası (Bank for International Settlements-BIS)’nın 2001

yılında yayımlamış olduğu “Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sektörü: rekabet,

konsolidasyon ve sistemik istikrar”46 başlıklı çalışmasında kısmen de olsa

yabancılaşma olgusuna değinilmektedir. Çalışmaya göre, gelişmekte olan ülkelerde,

kamu bankalarının özelleştirilmesine paralel olarak yerli bankalar arasında

konsolidasyon ve yabancı katılımında artış gözlenmektedir. Söz konusu artışın

arkasında bölgesel ekonomik bütünleşme ve büyümeye dikkat çekilmektedir. Bunun

yanı sıra, ülke dışında faaliyet göstermenin bankalar açısından ülkeye özgü sebepleri

olabileceği gibi bankaya özgü nedenleri de olabildiği belirtilmektedir. Ülkeye özgü

etkenler arasında ev sahibi ülkenin bankacılık sisteminin büyüklüğü, sektörün dışa

açıklığı ve aktif getirisi olduğu belirtilmekte, bankaya özgü faktörler arasında ise

bankanın büyüklüğü, faiz dışı gelirlerin payı gibi unsurlar sıralanmaktadır.

Yabancı katılımına yönelik en kapsamlı çalışmalardan birisi Claessens ve

diğerleri (2001) tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalışmada gelişmiş ve gelişmekte

46 The banking industry in the emerging market economies: competition, consolidation and systemic stability, BIS (2001).

Page 102: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

91

olan 80 ülkenin 7.900 banka verisi kullanılarak 1988–1995 dönemini kapsayacak

şekilde yabancı girişinin yerel bankacılık piyasasını nasıl etkilediği ekonometrik

olarak test edilmiştir. Faiz marjı, personel başına harcama, ödenen vergiler ve

karlılığın yabancı ve yerli bankalar arasında nasıl farklılaştığına bakılmıştır. Yabancı

girişinin yabancı banka sayısının toplam banka sayısına oranı şeklinde tanımlandığı

araştırmada, gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankaların yerli bankalara göre daha

karlı oldukları, faiz marjının daha yüksek olduğu ve daha fazla vergi ödedikleri

ancak buna karşın gelişmiş ülkelerdeki yabancı bankaların tam tersi koşullarla

çalıştıkları sonucuna varılmıştır. Türkiye’nin de kapsandığı bu çalışmada varlık

büyüklüğüne oranla yabancı banka sayısının ulusal sektörde rekabet açısından daha

anlamlı olduğu vurgulanmakta ve uzun dönemde geçerli bir sav olarak yabancı

girişinin yerli bankacılık sisteminin işleyişini geliştirdiği ve banka müşterilerinin

refahını artırdığı sonucuna varılmaktadır.

Clarke ve diğerleri (2002a), yaptıkları literatür taramasının sonuçları olarak

birkaç noktayı dikkate sunmaktadırlar. Çalışmada, yabancı girişinin müşteriyi

izlemenin ötesinde doğrudan kredi piyasalarından pay almakla ilgili olduğu ileri

sürülmektedir. Bunun yanı sıra, yabancıların her ne kadar ekonominin tüm

sektörlerine yönelik faaliyetleri olmasa bile yerli bankalar üzerinde rekabet baskısı

yarattıkları kabul edilmektedir. Latin Amerika’da Arjantin örneği dışında ve

Asya’da, literatürde iddia edilenlerin aksine, yabancıların kriz dönemlerinde kredi

arzını azaltmadıkları da çalışmanın bulguları arasında yer almaktadır. Nitekim,

çalışmanın yazarları tarafından yapılan diğer çalışmada (Clarke ve diğerleri, 2002b),

küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ’lerin) yabancı girişiyle beraber ulusal

piyasadan kredi almakta, yine düşünülenden farklı olarak, güçlük çekmedikleri

sonucuna varılmaktadır. Makalede, yabancı girişinin yüksek olduğu ülkelerde

KOBİ’lerin aldığı kredilerin oransal olarak düşse bile mutlak değer olarak arttığı

tespit edilmiştir. Ancak, Clarke ve diğerleri (2002b) tarafından yapılan bu çalışmanın

36 ülkeyi kapsamasına rağmen sadece 3.600 girişimden alınan verilere dayalı olarak

ve tek bir yıl (1999) için yapılmış olması, sonuçların genel geçerliliği hakkında şüphe

uyandırmaktadır. Zira çalışma, birden fazla yılı kapsamadığı gibi 3.600 firmalık bir

örneklemle 36 ülkedeki tüm KOBİ popülasyonunu yansıtması açısından da yetersiz

gözükmektedir.

Page 103: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

92

Düşük gelir grubunda yer alan ülkelerdeki artan yabancılaşma eğilimi

Claessens ve Lee (2002) tarafından araştırılmıştır.47 Çalışmaya göre, tıpkı büyüme

potansiyeli olan ve orta gelir grubunda yer alan ülkeler gibi, düşük gelir grubundaki

ülkeler de ulusal bankacılık sistemlerini daha rekabetçi bir yapıya kavuşturmak

amacıyla artan oranda yabancılara açmaktadırlar. Söz konusu ülkelerdeki yabancı

katılımının, yerel piyasada geçerli olan net faiz marjı, kar elde etme güdüsü ve

piyasaların liberalizasyonu gibi bilinen unsurların yanı sıra tarihsel bağlarla da

alakalı olduğu sonucuna varılmakta ve yabancı bankaların düşük gelir grubundaki

ülkelerdeki risk yönetim uygulamalarını geliştirdiği ve bankacılık sistemini güçlü

kıldığı bulgusuna yer verilmektedir.

Latin Amerikan bankacılık sisteminin dramatik değişime uğradığı 1990'lı

yıllar aynı zamanda ciddi krizlerin tecrübe edildiği bir dönemdir. Söz konusu dönem,

Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya, Meksika, Peru, ve Venezüella bankacılık

sistemindeki yabancılaşmayı dikkate alarak Crystal ve diğerleri (2002) tarafından

CAMEL yöntemi kullanılarak ele alınmıştır. Adı geçen çalışmada, yabancı ve yerli

bankalar 1995–2000 yılları arasındaki performansları açısından karşılaştırılmış ve

yabancı ile özel sermayeli bankaların kamu sermayeli bankalara göre daha iyi

durumda oldukları ve aynı zamanda benzer finansal istikrarı ve performansı

sergiledikleri ortaya çıkarılmıştır. Buna karşın, yabancı bankaların incelenen

dönemde varlık kalitesi açısından daha iyi durumda oldukları ve mevduata daha az

bağımlı oldukları tespit edilmiştir. Makalede, yabancı bankaların yerli bankalara göre

takibe düşen krediler açısından daha iyi durumda olmaları nedeniyle, bu durum,

yabancı bankaların kredi açma süreçlerini daha sıkı yaptıkları ve kredileri daha iyi

takip ettikleri şeklinde yorumlanmaktadır. Ayrıca, yabancı bankaların yerli bankalara

göre daha yüksek sermaye yeterliliği rasyosuna sahip olmaları nedeniyle daha

sağlam ve istikrarlı bir bankacılık sektörü oluşumuna katkı yaptıkları ileri

sürülmektedir.

Magri ve diğerleri (2004), yaptıkları uygulamalı çalışmayla İtalyan

bankacılık sistemine olan yabancı girişinde, literatürde yer alan bulguların açıklayıcı

olduğu sonucuna varmakla birlikte, söz konusu ülkenin Avrupa Birliği ile ekonomik

47 Türkiye’nin dâhil olmadığı bu gelir grubunda, çoğunlukla Afrika ülkeleri olmak üzere Hindistan, Bangladeş, Ukrayna gibi ülkeler bulunmaktadır.

Page 104: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

93

bütünleşme sürecinin, ticaret hacminin, giriş önündeki düzenleyici engellerin

kaldırılmasının, İtalya’ya olan coğrafi yakınlığın ve İtalyan bankacılık sisteminin

göreli olarak karlı olmasının yabancı katılımını olumlu etkilediğini ve buna paralel

olarak yurtiçi kredi piyasasında rekabetin arttığını tespit etmişlerdir.

BIS (Uluslararası ödemeler bankası) (2004)’te, yabancılaşmanın yukarıda

bahsedilen olumlu yansımalarının yanı sıra bazı kaygılara da yer verilmektedir. Bu

çerçevede, yabancılaşma neticesinde ulusal kuruluşun stratejik planlama ve risk

yönetimi gibi karar alma ve kontrol süreçleri ana bankaya (parent) aktarılmış

olmaktadır ki bu da ulusal gözetim otoritesi açısından bilgi kaybı anlamına

gelmektedir. Eğer, yabancı bankanın yapması muhtemel olan strateji değişikliği

ulusal piyasayı etkileyecek ölçekte olursa bahsedilen bilgi kaybı önemli olabilecektir.

BIS (2004)’te ulusal otoritenin bilgi kaybını en az düzeye indirgemek için kamuya

açıklama standartlarında iştirak ve şube düzeyinde düzenlemeler yapması ve diğer

ülke otoriteleriyle artan ölçüde işbirliğine girmesi önerilmektedir.48

4.3.2.2. Türk Bankacılık Sektörü Üzerine Yapılan Çalışmalar

Latin Amerika ülkelerinin aksine Türk bankacılık sektörüne yabancı

katılımı açısından çok sayıda çalışma bulunduğunu ileri sürmek güç gözükmektedir.

Ancak, Türk bankacılık sektörü üzerine yapılan çalışmalarda yabancılaşma dışında

farklı hususlar irdelenirken sahiplik yapısına göre bir karşılaştırma yapıldığında

dolaylı olarak yabancılaşma etkisine değinilmiş bulunmaktadır. Bununla beraber,

yoğunlaşma, rekabet ve etkinlik üzerine yapılan çalışmalarda sonuçlar çoğunlukla

toplulaştırıldığından yabancılara yönelik bir yorum yapmak güçleşmektedir. Örneğin,

Denizer (1997), Fethi ve diğerleri (2001), Kasman (2002) ve Damar (2004) Türk

bankacılık sistemi üzerine yapılmış çalışmalar olmalarına rağmen, sonuçlar toplu

olarak değerlendirildiğinden yabancıların rolü hakkında bir çıkarım yapmak mümkün

gözükmemektedir.

Diğer yandan, 1980-1997 yılları arasında finansal liberalizasyon, sektöre

giriş konusundaki engellerin kaldırılması ve faiz oranlarının kontrol edilmesinden

vazgeçilmesi Denizer (1999)'a göre Türk bankacılık sistemine yeni yabancı ve yerli

48 http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/bddk/arastirma/2005-6.pdf

Page 105: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

94

banka girişini özendirmiştir. 1989 yılında sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi

Türk bankacılık sistemini dış dünya ile daha çok ilişkili hale getirmiştir. Denizer

(1999)'da, artan yabancı katılımıyla birlikte yerli bankaların net faiz marjının, aktif

getirisinin ve kişi başına giderlerin düştüğü sonucuna varmaktadır. Dolayısıyla, ölçek

olarak küçük olmasına rağmen yabancı girişi rekabet baskısı yaratmıştır. Öte yandan,

yabancı bankaların finansal ve operasyonel planlama, kredi analizi ve pazarlama,

beşeri sermaye açısından Türk bankacılık sektörüne katkı yaptıkları adı geçen

çalışmada belirtilmektedir.

Işık ve diğerleri (2003) yaptıkları çalışmayla 1981-1996 yılları arasında

Türk bankacılık sektöründe etkinlik konusunu ele almışlar ve sektöre yeni giren (de

novo) bankalarla kurulu (established) bankaları söz konusu açıdan kıyaslamışlardır.

Çalışmanın bulgularına göre de novo girişler (yabancı veya yerli) özellikle faaliyete

geçtikleri ilk on yılda etkinlik açısından kurulu bankalara göre daha üstün

bulunmuştur. Ancak, “yeni bankanın ömrü (faaliyet süresi)” on yılı aşınca üretim

artışından dolayı ölçek ekonomisinden faydalanmanın Türk bankacılık piyasasında

sınırlı olduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra yabancı yeni girişler yerli yeni

bankalara göre daha etkin bulunmuştur. Kurulu bankalar için yabancılarla yerli

bankaların performansı açısından bir farklılığın tespit edilmediği çalışmada, Işık ve

diğerleri (2003) yabancı girişinin sektörde etkinlik artışının sağlanması açısından

karar alıcılar tarafından değerlendirilebileceğini ifade etmektedirler.

Denizer ve diğerleri (2000), 1970 ile 1994 yılları arasında uygulanan

liberalizasyon politikalarının bankacılık sektöründe verimlilik üzerine etkisini

mülkiyet yapısını da dikkate alarak araştırmışlardır. Çalışmaya göre, yabancı

bankalar ile yerli (özel) bankaların ölçek etkinlikleri paralel bulunmuştur.

Gamal ve İnanoğlu (2002), rassal sınır yaklaşımını (stochastic frontier

approach) 1990-2000 yılları arasında Türk bankacılık sisteminde yer alan bankalara

uygulamak suretiyle kamu ile özel bankalar arasında etkinlik açısından fark

olmadığını tespit etmişlerdir. Banka bazında yapılan bu çalışmaya göre, yabancı

bankaların çoğu etkinlik açısından sıralama yapıldığında ilk sıralarda yer almaktadır.

Çakar (2003), Türk bankacılık sektörüne yabancı katılımının muhtemel

faydaları ve sakıncaları olabileceğini belirtmekle beraber, Türk bankacılık sektörüne

Page 106: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

95

yabancı katılımının tarihsel olarak küçük olduğunu, bu nedenle yabancı bankaların

Türk bankacılık sektörünün oligopolistik yapısını ve yüksek konsantrasyonunu fazla

etkileyemediklerini vurgulamaktadır. Öte yandan Çakar (2003)’te, kriz dönemlerinde

yabancı bankaların kaynaklarını krizin etkilerini en aza indirecek şekilde

kullanmadıkları, tam aksine krizleri tetikleyici yönde faaliyet gösterdikleri ileri

sürülmekte ve bu nedenle bankacılık sektörüne doğrudan yatırımların (fiziksel

girişin) daha önemli olduğuna dikkat çekilmektedir. Çalışmada, yabancıların,

ekonomiye katkı sağlayacak ve yatırımları ve büyümeyi teşvik edecek şekilde

çalışmalarının önemli olduğu vurgulanmaktadır.

Kriz dönemlerinde yabancı bankaların kaynaklarını krizin etkilerini en aza

indirecek şekilde kullanmadıkları, tam aksine krizleri tetikleyici yönde faaliyet

gösterdikleri yönünde bir örnek: Latin Amerika örneği;

Hindistan'dan bir iktisatçı, Sukanya Bose, Asya’da, özellikle de ülkesinde

bankacılık sektörüne yabancı sermaye girişini teşvik etme doğrultusundaki eğilimlere

karşı bir uyarı incelemesi kaleme almış. 1990 sonrasında finansal sistemlerini

yabancılara açan Latin Amerika örneğini mercek altına alıyor; gelişmeleri, sorunları

inceliyor.

Sukanya Bose sorguluyor: Finansal sistemlerini kısıtsız yabancı sermayeye

açan Latin Amerika hükümetleri ne umdular, ne buldular?

Bir kere, finansal çalkantı ve krizlerin şokları içinde sarsılmış yerli

bankaların standartlara ulaşmaları zorunlu idi; bunu sağlamak için de büyük boyutlu

sermaye artırımı gerekiyordu. Yerli kaynakların yetersizliği nedeniyle, bu desteğin

yabancı ortaklıklarla sağlanacağı umuluyordu. Görüldü ki yabancı finans kapitalin

hedefleri arasında yerli bankaları desteklemek yoktur. Bunlar piyasalarda egemen

konumlar aramaktadır. Bu egemenliğin çok kısa bir sürede gerçekleşebileceğini

gösteren en çarpıcı örnek Meksika'dır. Bu ülkede, yabancılara açılmanın başladığı

1996'da toplam banka varlıklarının sadece yüzde 7'si yabancılara aitti. 2004'te ise bu

oran yüzde 85'e ulaşmıştır.

İkinci olarak, yabancıların, genellikle oligopolcü özellik taşıyan bankacılık

sektörüne rekabet getireceği; bunun da sektörün daha iyi, daha verimli (iktisatçı

diliyle ''etkin'') çalışmasını sağlayacağı umuluyordu. Görüldü ki bankacılık sektörüne

Page 107: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

96

giren doğrudan yatırımlar, yeni kuruluşlar oluşturarak sektörün kapasitesini

genişletmemektedir. Tam aksine, yerli bankaları satın alarak girmektedir.

Dahası, yabancıların girişinden az sonra, yerli bankaların bir bölümü

tasfiyeye uğramakta; rekabetçi koşulların gelişmesi bir yana, oligopolcü yapı, bu kez

dev bankaların egemenliği altında pekişmektedir.

Yabancılara açıldıktan sonra sekiz Latin Amerika ülkesinde banka sayısı

yüzde 29 oranında azalmıştır. Sunkaya Bose, ayrıca, yabancı ve yerli bankaların

''etkinlik'' derecelerini karşılaştıran araştırmalara dayanarak gösteriyor ki yabancıların

daha ''etkin'' olduğu veya sektörün başarım düzeyini arttırdığı efsaneleri yanlıştır.

Yabancılar, ulusal tasarrufları çok daha ''seçkin müşteri'' gruplarına yönlendirmekte;

küçük-orta yatırımcılar arka plana kaymaktadır. Yerli bankalar da yabancılara ayak

uydurma çabalarına sürüklenmekte; sektörün ulusal ekonomiyi destekleyen

geleneksel işlevleri tarihe karışmaktadır.

Güçlü yabancı bankaların finansal kargaşa koşullarında, sermaye kaçışını

dengeleyecek dış kaynak sağlayacağı umuluyordu. Görüldü ki yabancı bankalar

sermaye kaçışını başlatarak finansal krizi tetikleyebilmektedir. Arjantin'de 2001

devalüasyonundan önce, bu ülkedeki yabancı bankalar peso mevduat hesaplarını

dövize çevirip ülke dışına 30 milyar dolar aktararak bu ülkede krizin derinleşmesine

katkı yapmışlardır.49

4.4. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE GOÜ’LER

Geçmişte, doğrudan yabancı sermaye sadece; tasarruf açığını kapatmak,

üretimi artırmak, işsizliğe çözüm getirmek, üretim maliyetlerini düşürmek, ucuz

işgücü, taşıma giderlerinden tasarruf sağlamak, vergi avantajlarından faydalanmak,

ucuz hammadde kullanmak ve döviz rezervlerini genişletmek gibi nedenlerle cazip

bulunuyordu. Ancak günümüzde, yabancı sermaye yatırımlarından beklenen faydalar

daha da artmıştır. Yabancı sermayeyi çekmek isteyen ülkeler, genellikle yabancı

sermaye ödemeler dengesini sağlamak, ülke içinde sağlıklı bir rekabet ortamı

oluşturmak, ülkeye yeni teknolojiler kazandırmak, know-how getirmek, gelişmiş ve

sermaye ihraç eden ülkelerin politik ve ekonomik desteğini sağlamak, promosyon,

49 http://www.iscikonseyi.org/modules.php?name=News&file=article&sid=2137

Page 108: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

97

dış piyasalara giriş imkanlarını genişletmek ve insan kaynaklarını geliştirmek gibi

etkilerinden faydalanmak istemektedirler.

Doğrudan yabancı yatırımların niteliği ve etkileri, özellikle gelişmekte olan

ülkeler açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu nedenle bu tür yatırımları çekmek

için çeşitli özendirici tedbirler almaya yönelmektedirler. Doğrudan yabancı

yatırımların gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasındaki rolü, bütçe açıklarının

finansmanındaki payı ve endüstriyel yapılanmasının ilerlemesindeki etkisi bu

yatırımların hızla artmasına sebep olmuştur.

GOÜ’in kalkınma öncelikleri, sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin

başarılmasını, yatırımların artırılmasını, dünya pazarlarında ihracat gücünün

artırılmasını, daha fazla ve daha iyi istihdam fırsatlarının yaratılmasını, teknolojik

gelişmenin güçlendirilmesini ve gelecek nesiller için çevrenin korunmasını

içermektedir. Bilindiği gibi gelişmekte olan ülkelerin, ekonomik kalkınmalarının

finansmanındaki yapısal kısıtlar ve bunun hem nedeni hem de sonucu olarak ortaya

çıkan sermaye birikimi yetersizliği, bu ülkeleri dış finansman arayışlarına itmektedir.

Doğrudan yabancı sermaye, kalkınmanın gereği olan yatırımlar ve bunun

finansmanın sağlanması bağlamında GOÜ için önemli fırsatlar sunmaktadır.

Doğrudan yabancı yatırımlara karşı GOÜ’de var olan yaklaşımlar, geçmişten

günümüze süreç içerisinde büyük dönüşümler yaşamıştır. Özellikle II. Dünya

Savaşı’ndan Doğu Bloğunun çözüldüğü 1989 yılına kadar olan dönem ilginç

özellikler göstermektedir. Dönem boyunca istisnaları olmakla birlikte, genel olarak

yatırımcılara ve bunların yaptığı yatırımlara karşı şüpheli bir yaklaşım süre gelmiştir.

Bu dönem boyunca gelişmiş ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları çekebilmek için

çeşitli yöntemlere bağlı olarak çaba sarf ederken, doğrudan yabancı yatırımlara daha

fazla ihtiyaç duyulan gelişmekte olan ülkelerde, bu şekilde bir uygulamaya şüphe ile

yaklaşılmıştır. Bu dönemde GOÜ yabancı yatırımların ülke egemenliklerini tehlikeye

sokacağı, orta ve uzun vadede kaynak girişinden daha çok çıkışına yol açacağı ve

önlem alınmadığında yerli firmaların yerini alacağı gibi endişelere bağlı olarak, bu

önemli dış finansman kaynağından yeterince yararlanamamıştır.

Ancak, tarihsel süreçte GOÜ’in doğrudan yabancı yatırımlara bakışı önemli

ölçüde değişim göstermiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu, doğrudan

Page 109: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

98

yabancı yatırımlar konusundaki endişelerinden büyük ölçüde vazgeçmiştir. Hatta

eski Doğu Bloğu ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmasıyla, GOÜ arasında

doğrudan yabancı yatırımları kendilerine çekebilmek için bir yarış başlamıştır.

Nitekim Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 1990’lı yıllarda

giderek artan sayıda ülke ulusal yatırım iklimi ile ilgili düzenlemelerde değişikliklere

giderken bu değişikliklerin yüzde 94,2.si doğrudan yabancı yatırımların lehine

olmuştur (UNCTAD, 1998:15).

Bugün artık doğrudan yabancı yatırımın GOÜ’de ekonomilerin gelişmesi ve

büyümesi için çok önemli bir faktör olduğu genel kabul görmektedir. Yapılan bir çok

araştırmanın sonuçları, doğrudan yabancı yatırımların teknoloji transferini tetiklediği,

insan kaynakları birikimine yardımcı olduğu, ticarette entegrasyonu sağladığı,

rekabete daha açık bir iş ortamı yarattığını ve girişimleri geliştirdiğini ortaya

koymaktadır (OECD,2002).

Daha önceleri, özellikle 1970’li ve 1980’li yıllarda, daha çok sermaye ihraç

eden gelişmiş ülkeler arasında gerçekleşmiş olan doğrudan yabancı yatırımlar,

1980’lerin sonundan itibaren artan oranlarda gelişmekte olan ülkelere de gitmeye

başlamıştır. Özellikle 1990 sonrası dönem, GOÜ’ e önemli oranda doğrudan yabancı

sermaye girişinin yaşandığı yıllar olmuştur.

1990 sonrası GOÜ yönelik doğrudan yabancı yatırımların gelişimi

yukarıdaki tablo yardımıyla ortaya konulmuştur. Görüldüğü gibi GOÜ’e doğrudan

yabancı yatırımlara yönelik sermaye girişleri 1990’lı yıllardan sonra önemli oranda

artış göstermiş, yıllık 30 milyar dolarlardan 165 milyar dolar seviyesine çıkmıştır.

Öyle ki 1997- 1998 kriz yıllarından sonra bu ülkelerden büyük ölçüde kısa vadeli

sermaye çıkışı yaşanırken, doğrudan yabancı yatırımlar çok büyük oranda bir artış

göstermese de, istikrarlı seyrini devam ettirmiştir.

Page 110: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

99

Tablo 4.8. GOÜ’lere Yönelik Net Özel Sermaye Girişleri (Milyar Dolar)

Yıllar DYY Potfoy Yat. Diğer Toplam

1991 31,5 24,7 62 118,2

1993 57,9 98,7 19,6 176,2

1995 101,5 41,2 67,4 210,1

1997 143,9 63,3 -74,6 132,6

1999 163,8 33,9 -128,2 69,5

2000 165,2 -4,3 -114 46,9

2002 157,1 14,6 -113,7 58

2003 165,7 15,8 -104,7 76,8

2004 275 - - -

2005 334 - - -

Kaynak; IMF, WEO, 1998-2000-2003

Yine GOÜ yönelik net özel sermaye akımlarının çok büyük bir kısmının

doğrudan yatırımlara yönelik sermaye akımlarından oluştuğu, portföy yatırımları ve

diğer sermaye hareketlerinin ise dalgalı bir seyir gösterdiği görülmektedir.

Gelişmiş ülkelere yönelen doğrudan yabancı yatırımlar 2005 yılında yüzde

37 artışla 542 milyar dolar olarak gerçekleşirken, gelişmekte olan ülkeler yönelen

doğrudan yabancı yatırım tutarı yüzde 21 artışla 334 milyar dolar oldu. Gelişmiş

ülkelere olan doğrudan yabancı yatırım tutarı 2004 yılında yüzde 57 artış göstermişti.

4.4.1. Bankacılıkta DYY’ın GOÜ’e Etkileri

Bankacılık alanında dünyada bugüne kadar üç büyük dış yatırım

dalgasından söz edilebilir. Bunların ilki 1830'lu yıllarda başlayan ve İngiliz

bankalarıyla Hollanda bankaları tarafından, yine bu ülkelerin sömürgelerinde yapılan

dış yatırımlardır. İkinci dalga 1960'lı yıllarda Amerikan bankalarının, daha sonraysa

Japon bankalarının faaliyetleriyle belirginleşmiştir ve gelişmiş ülkelerden gelişmiş

ülkelere doğrudur. Birinci ve ikinci dalgalarda bankalar kendi ülkelerinin çokuluslu

firmalarını izlemek için dış yatırıma yönelmişlerdir (müşterini izle yaklaşımı).

Üçüncü dalga ise 1990'larda ortaya çıkmıştır ve bu defa başı çeken bankalar

Page 111: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

100

sanayileşmiş Avrupa ülkelerinin bankalarıdır. Önceki iki dalgadan farklı olarak bu

defa dış yatırımın gerisindeki temel saik 'müşterinin izlenmesi' değil; doğrudan

doğruya yerel finansal hizmetler talebinin karşılanmasıdır, özellikle perakendeci

bankacılıktır. Dış yatırımların yönü de sanayileşmiş ülkelerden gelişmekte olan

ülkelere doğrudur ve belirgin şekilde dış yatırım çeken ülkeler Orta ve Doğu Avrupa

ülkeleri ile Latin Amerika ülkeleridir.

DYY bağlı olarak özellikle GOÜ’e giren yabancı bankaların, faaliyet

gösterdikleri ulusal ekonomilerde çeşitli etkiler yaratması beklenmektedir. Yabancı

bankaların ulusal ekonomilere etkileri konusunda üzerinde çoğunlukla durulan

konular verimlilik ve finansal istikrar üzerinde odaklanmaktadır. Bu konuda

literatürde değişik görüşler bulunmaktadır. Bundan sonraki açıklamalar, yabancı

bankların girdileri ülkelerdeki verimlilik ve istikrar üzerindeki etkileri, yapılmış

çalışmalar ışığında incelemektir.

4.4.1.1. Verimlilik Etkisi

Yabancı bankaların GOÜ’deki finansal piyasalarda verimliği artırıp

artırmadığına ilişkin yapılan çalışmaların sonuçları farklılık göstermektedir. Bu

konuda yabancı bankaların verimliği artırdığını ileri sürenlere göre, yabancı bankalar

doğrudan ve dolaylı bir takım faktörlere bağlı olarak bu etkilerini ortaya

koymaktadır.

Doğrudan verimlilik etkisi bu bankaların mevcut özelliklerinden

kaynaklanmaktadır, Yabancı bankalar genellikle dünyada bankacılık alanında

geliştirilmiş en son teknolojileri kullanan, en etkin yönetim ilkelerini uygulayan ve

en yeni ürünleri hizmet olarak sunan kurumlardır. 50 Bu özelliklere sahip olan

yabancı bankalar geldikleri ülkelere, teknoloji ve yönetim uygulamalarındaki

yenilikleri beraberinde getirmekte ve faaliyet gösterdikleri ülkelerde müşterilerine

teknolojik, yeni ve kaliteli ürünleri daha düşük maliyetlerle sunabilmektedir. Aynı

zamanda yabancı bankalar, teknolojik alt yapıları, modern bankacılık tekniklerini

kullanmalarına bağlı olarak, daha iyi risk yönetimi, daha rekabetçi fiyatlandırma ile

ve genel olarak sektörde daha verimli kredi tahsisine de hizmet edebilmektedir. 50 AKSOY, Tamer: Çağdaş Bankacılıkta Son Eğilimler ve Türkiye’de Uluslarüstü Bankacılık, SPK yayını, No:109, 1998, s. 105

Page 112: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

101

Yabancı banka girişleri diğer taraftan, oluşturacağı rekabetçi ortama bağlı

olarak, dolaylı verimlilik artışına da neden olmaktadır. Yabancı bankalar girdikleri

ulusal ekonomilerde genellikle kendilerine göre daha küçük ölçekte ve daha eski

yöntemlerle çalışan ulusal bankalara örnek teşkil etmektedir. Bu bağlamda ulusal

bankaları modernizasyon, rasyonalizasyon ve otomasyon çalışmaları yapmaya ve

hizmet çeşitlendirmesine gitmelerinde zorlayıcı olmaktadır. Artan rekabet baskısına

bağlı olarak, yerel bankalar mevcut rekabet ortamında başarılı olabilmek için

yapılarını düzenlemek ihtiyacı içine girmektedir. Bu yönüyle de yabancı bankalar

ulusal bankaların etkin bir işleyişe kavuşmasını zorlayarak verimlilik üzerinde

dolaylı bir katkı yaratabilmektedir

Yabancı bankaların girişine izin veren GOÜ sonuç olarak daha sağlıklı

bankacılık sektörlerine sahip olacaklardır. Yabancı bankaları daha yüksek katma

değer yaratan hizmetler sunmaları ve rekabet açısından üstünlük sağlamaları, ulusal

bankaların aralarında birleşerek daha etkin kurumlar oluşturmasına ve daha düşük

fiyatlarla hizmet sunmalarını da teşvik etmektedir.

Yabancı bankaların verimlik etkisi üzerine yapılan çalışmalardan birisi,

Demirgüç-Kunt, Classens ve Huizinga tarfından yapılan ve 80 ülkeyi kapsayan bir

çalışmadır.51 Söz konusu çalışmaya göre yabancı bankalar özellikle GOÜ’de

bankacılık sektöründe verimliliğin artmasına neden olmaktadır. Ayrıca yazarlara

göre, yabancı bankaların girdikleri piyasada verimliliği artırmaları için bu bankaların

sektör içinde toplam aktiflerdeki paylarının çok yüksek olmasına da gerek yoktur. Bu

anlamda verimlilik artışı için yabancı bankaların piyasaya girmiş olması yeterli

olarak görülmektedir.

Yabancı banka girişlerinin boyutları ve yöntemleri üzerine Asya ülkelerine

yönelik yapılan bir başka çalışmada (Jcoppel ve Davies, 2003), yabancı bankaların

girdikleri ülkelerde, yarattıkları rekabet ortamına bağlı olarak sektörel verimlilik

artışına hizmet ettikleri vurgulanmaktadır.

Yabancı banka girişlerinin verimlilik artışı sağladığına ilişkin, yukarıdaki

bilgilerin aksi yönde görüşler de bulunmaktadır. Bu görüşleri savunanların öncelikli

51 DEMİRGÜÇ-KUNT, A; CLASSENS, S ve.HUIZINGA, H (2001): “How Does Foreign Entry Affect Domestic Banking Markets?” Journal Of Banking and Finance, 2001, s. 891-911

Page 113: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

102

tezi, yabancı bankaların girdikleri ülkede kredilerin rasyonel dağılımını bozacağı ve

ulusal bankaların kredi kalitesini düşürecekleridir. Yabancı bankalar genellikle iyi ve

kaliteli olarak ifade edilen kredi müşterilerine yönelik hizmet göstermekte, geriye

kalan ödeme yeteneği düşük ve bu anlamda kötü kredi alıcısı olarak ifade edilen

müşterileri ulusal bankalara bırakmaktadır. Yerel bankalar faaliyetlerini

sürdürebilmek için geri dönüşü şüpheli olan kredilere yöneldiklerinde bu kez

başarısızlık kaçınılmaz olmaktadır. Bu durumda da sistemin verimliği genel olarak

olumsuz etkilenmektedir. Bunun dışında yabancı bankaların girdikleri ülkeler de

monopolistik ve oligopolistik yapılanmalar içine girebilmekte, rekabetin aksamasına

neden olabilmektedir. Rekabetin azalması da beraberinde verimliğin azalmasını

getirmektedir.52

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, özellikle GOÜ’de yabancı

banka girişlerinden beklenen, bankacılık sektöründeki verimliği artırmasıdır. Ancak

yapılan çalışmalar göstermektedir ki bu anlamda kesin sonuçlar elde edilememiştir.

4.4.1.2. İstikrar Etkisi

Yabancı bankaların verimlilik etkisi yanında ortaya koydukları bir diğer etki

ise, girdikleri ülkenin finansal sisteminde yaratacakları istikrar etkisidir. Bu konudaki

görüşlerin dayanağı ise, yabancı bankaların ulusal piyasalara katılımının daha

istikrarlı bir kredi kaynağı yaratmaları ve ulusal bankacılık sektörünün şoklara karşı

direncinin artacağı beklentisidir. Bu beklenti, yabancı bankaların açacakları hizmet

birimleri vasıtasıyla, ihtiyaç duyulması halinde ek bir fonlama ve sermaye katkısında

bulunacakları varsayımına dayanmaktadır.53 Bunun dışında yabancı bankaların

istikrar etkisinin belirleyicisi bir diğer faktör olarak da, bu bankaların finansal

istikrarı bozucu sonuçlar doğuran, ilişkili kredilendirme olarak bilinen ve bankalarda

kredi riski doğurucu işlemlerden uzak durmaları gösterilmektedir.

Bir ülkede finansal istikrarın sağlanması ve korunmasında denetim ve

gözetim önemi yadsınamaz. Bilindiği gibi GOÜ’in bankacılık sektörlerinde risk 52 MATHIESON, D. J ve. ROLDOS, J (2001): “The Role of Foreign Banks in Emerging Markets,” Paper presented at IBRD, IMF Brookings Conference on Open Doors: Foreign Participation in Developing Countries, 2001, s. 1-35 53 ÇAKAR, Vesile (2003): Yabancı Sermayeli Banka Girişleri ve Ulusal Bankacılık Sektörü Üzerindeki Ekileri, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB, Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü, 2003, s. 35

Page 114: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

103

yönetimi konularında çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bu ülkelerde risk yönetim

teknikleri ve bankacılık sisteminin denetlenmesinden sorumlu otoritelerin denetim

konusundaki bilgileri genellikle yetersizdir. Başta banka girişleri olmak üzere bu

ülkelere yönelik yapılan yabancı yatırımlar, daha yeni denetim ve gözetim

tekniklerinin de girişine neden olmaktadır (Mishkin, 2001:25; Çakar, 2003:37). Bu

bağlamda yabancı bankalar, beraberinde getirdikleri yeni denetim ve gözetim

tekniklerinin, girdikleri ülkede yaygınlaşması doğrultusunda, finansal istikrara

olumlu katkı sağlamaktadır.

Yabancı bankalar özellikle kriz dönemlerinde güvenli bir sığınak görevi

görmektedir. Son dönemde, özellikle fon akımları içinde portföy yatırımları olarak

bilinen sıcak para akımları, önemli bir istikrarsızlık unsursu olarak ortaya

çıkmaktadır. Bu türden fonlar giriş anında ülkede finansal sistemde bir rahatlama

ortaya koyarken, ani çıkışlarında ülkenin finansal yapısında büyük istikrarsızlıklar

yaratabilmektedir. Yabancı bankaların sistemdeki varlığı halinde, bu fonlar herhangi

bir nedenle ülke dışına çıkmak yerine ülkedeki yabancı bankalar doğru

yönelebilmektedir. Bu durumda ulusal ekonomi, sıcak para çıkışlarının yaratacağı

finansal istikrarsızlıktan etkilenmeyecektir.

Yapılan çalışmalarda, yabancı bankaların kredi arzı devamlılığı bağlamında

girdikleri ülkenin bankacılık sistemini istikrara ulaşma yönünde etkilediği ifade

edilmektedir (Demirgüç-Kunt ve diğerleri, 2001:891-911). Bununla birlikte yabancı

bankaların sisteme istikrar kazandıracağı genel kabul edilen bir görüş olmasına

rağmen, bir kesinlik bulunmamaktadır. Bu konuda da karşıt görüşler bulunmaktadır

(Mathieson ve Roldos, 2001:1-35). Bilindiği gibi yabancı bankaların ulusal

bankacılık sektörüne girişlerinin en önemli belirleyicilerinden birisi finansal

liberalleşme sürecidir. Bu sürece bağlı olarak ulusal ekonomiler için stratejik önem

arz eden bankacılık sektörünün yabancıların hakimiyetine geçmesi, ev sahibi ülkeler

için sistematik riskin artmasına neden olabilmektedir. Bunu yanında özellikle kriz

dönemlerinde yabancı bankaların sistemden çekilmeleri de finansal istikrarı tehlikeye

sokabilmektedir.

Page 115: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

104

4.5. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM KISITLAMALARI

Türkiye de Dış Ticarette korumacılıktan vazgeçilmesi ve dışa açılma

çalışmaları esas olarak 24 Ocak 1980 Kararlarıyla başlamış, 05.06.2003 tarih ve

4875 sayılı “Doğrudan Yabancı Yatırım yasası”yla en üst seviyeye ulaşmıştır. Bu

yasaya göre Uluslar arası anlaşmalar ve özel kanun hükümlerince aksi

öngörülmedikçe;

• Yabancı Yatırımcılar tarafından Türkiye de doğrudan yabancı yatırım

yapılması serbesttir.

• Yabancı Yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabidirler.

Böylece Türkiye de Doğrudan Yabancı Yatırımın önündeki kısıtlamaların

pek çoğu ortadan kalkmıştır. Ancak Bugün Diğer Ülkelerde halen yaşanan DYY

kısıtlamaları söz konusudur. Bu çalışmada Diğer Ülkelerde Yapılan kısıtlamalar

Sadece finansal faaliyetlere yönelik olanlar ele alınarak değerlendirilecektir.

4.5.1. Diğer Ülkelerde Halen Uygulamada Olan Doğrudan Yabancı

Yatırım Kısıtlamaları ve Söz Konusu Bazı Ülkeler

1- Belirli sektörlerde şirket hisselerinin ediniminin sınırlandırılması

2- Zorunlu tarama ve onay usulü

3- Yabancıların şirket yönetiminde bulunmaları yada iştiraklerinde

çalışmaları bakımından sınırlama getirilmesi yada benzer kısıtlamalar

Sözü edilen kısıtlamaların olduğu bazı ülkeler ve kısıtları şunlardır:

4.5.1.1. Almanya

Yabancı devletlerin kontrolündeki yatırımcıların ve kamusal varlık

fonlarının şirketleri satın alma işlemlerine müdahale ederek, kamu düzeni ve

güvenliği gerekçesiyle bu işlemleri durdurabilmesine imkan tanıyan bir düzenleme

getirilmektedir.

Page 116: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

105

4.5.1.2. Avustralya

Yabancı yatırımcıların belirli yatırımlarının Avustralya’nın ulusal

çıkarlarına uygunluğu proje bazında değerlendirilmeye başlanmıştır.

4.5.1.3. Hindistan

Güvenlik açısından DYY’ların kontrolünü hedefleyen yasal düzenleme

önerisi hükümete sunulmuştur.

4.5.1.4. Japonya

“Hassas sektörlerde” yabancı ortak payının %10’u geçmesi hükümetin

onayını gerektirmekte olup, yabancı ortak payının 1/3 ile sınırlandırılması

önerilmektedir.

4.5.1.5. Güney Kore

Yatırımların sınırlandırılmasına yönelik ölçütlere ve sürece netlik

kazandırmak üzere bir değişiklik kararı alınmıştır.

4.5.1.6. Yunanistan

Özelleştirme kapsamındaki stratejik önemi bulunan şirketlerde yabancı

yatırımcılar için %20’nin üzeri izin prosedürüne tabidir.

4.5.1.7. Rusya

Stratejik sektörlerde ve doğal kaynaklara çeşitli kısıtlamalar ve kapsamlı ön

inceleme prosedürleri öngören yasal düzenleme yapılmıştır. Nükleer enerji, doğal

kaynaklar, stratejik mineral depolarının araştırılması, havacılık, uzay ve savunma

alanının hassas bölümleri dahil olmak üzere toplam 42 sektördeki stratejik endüstri

alanlarına yatırım yapmalarını sınırlayan tasarı Putin tarafından imzalanarak

yürürlüğe girmiştir.54

54 Hazine Müsteşarlığı , http://www.karturk.gazi.edu.tr/karturksunu/dyy.ppt#339,1, Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Ulusal Ekonomilerin Güvenliği 12 Mayıs 2008

Page 117: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

106

4.5.1.8. Brezilya

1988 yılında getirilen kısıtlamalarla milli şirketlerle yabancı şirketlere

farklılıklar getirilmiştir. Milli şirketlere ülkenin gelişimi için önemli görülen

faaliyetlerde bazı kolaylıklar sağlanmaktadır. Bir milli şirket kontrolü Brezilya’da

yaşayan kişilere ait olan şirketler veya hükümetin sahip olduğu yerel birimlerdir.

Brezilya’da yerleşik olanlar dahil yabancıların, ülkede faaliyette bulunan yabancı bir

şirketin veya yabancıların denetimindeki bir Brezilya şirketinin kırsal bölgelerde

toprak sahibi olmasına bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlamalar ya satın

alınacak alanın kısıtlanması ya da alanın kullanılacağı amacın tespiti şeklinde

olabilir. Şehirlerde yabancıların toprak ve bina sahibi olmalarına kısıtlama

getirilmemiştir. Brezilya’nın sınır bölgelerinde yabancı mülkiyete sınırlamalar

getirilmiştir. Finansal alanda yapılacak yabancı yatırımlar için kanun, ülkede

doğabilecek vergi yükümlülüğü nedeniyle bir resmi temsilci atanmasını zorunlu

kılmaktadır. Bu temsilcinin ülkede faaliyette bulunmaya yetkili finansal kurumlardan

olması zorunludur. Ülkedeki yabancı yatırımlar daha çok anonim veya limited gibi

şirket ortaklıklarıdır. Bu tür ortaklıklarda federal hükümetin iznine gerek yoktur. 55

4.6. GENEL DEĞERLENDİRME: YABANCI KATILIMINI

ÖZENDİREN UNSURLAR

Uluslararası alanda faaliyet gösteren bankaların neden ana ülkenin (home

country) dışına çıkarak sınır ötesi faaliyetlere yöneldiklerine ilişkin birçok teori

mevcuttur. Bu çalışmanın ikinci bölümünde bu kuramlar kısaca özetlenmişti. Söz

konusu kuramlar, önceki bölümlerde ele alınan çalışmalarda olduğu gibi, ayrıca

uygulamalı olarak test edilmeye çalışılmıştır. Yapılan ampirik sınamalar her zaman

aynı sonuçları vermese bile bazı ortak tespitler ortaya konulmuştur. Bahsedilen teorik

yaklaşımları büyüme olanağı, kar güdüsü, bankacılık dışı alanlardan gelen rekabet,

sermayenin maliyeti, küresel düzeyde artan ticaret hacminden faydalanma, müşteri

odaklı hareket etme isteği, bilgi ve iletişim teknolojisi ile risk yönetimi alanında

kaydedilen gelişmeler ve diğer hipotezler başlıkları altında kabaca sınıflandırmak

mümkündür. Birbirleriyle kesişimi olan ve daha çok arz yönlü olarak

55 http://www.turkiyebrezilya.com/Ekonomi/Brezilya_Ticari_Mevzuatlar.htm

Page 118: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

107

değerlendirilebilecek bu sınıflandırmaya, bankaların dışarıya gitme isteklerinin

belirleyicileri olarak bakılabilir. Öte yandan, arz tarafının simetriğinde ise sermaye

açığı bulunan çoğunlukla gelişmekte veya geçiş döneminde olan ülkelerin yabancı

sermayeye olan talepleri bulunmaktadır. Talep tarafında, sermaye açığı bulunan fakat

büyüme potansiyeli de mevcut olan piyasalarda yabancı katılımını özendiren finansal

liberalizasyon içerikli iktisadi politikalar yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, bankacılık sektörlerinde yabancılaşma sadece gelişmiş

piyasalardan gelişmekte olan piyasalara doğru değildir. Amerika Birleşik Devletleri

ve Avrupa’daki gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörlerinde de karşılıklı yabancı

katılımını görmek mümkündür. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki yabancı katılımı

gelişmekte olan piyasalardakine göre farklılık arz etmektedir. Diğer yandan, yukarıda

vurgulanan sınıflandırmaya bağlı kalmaya çalışarak bankaların ana ülkenin dışına

çıkmalarına ilişkin hipotezler üzerinde durmak konunun ortaya konması açısından

yararlı gözükmektedir.

Bankalar, temel olarak kar amacı güden kuruluşlardır. Gelirlerin

azamileştirilmesi ve giderlerin asgari düzeye indirilmesi en fazla karı elde etmek

açısından gerekli ve yeterli koşuldur. Bu amaçla faaliyet gösterdiği piyasada gelirini

artırma imkânı kısıtlı olan bir bankanın sınır ötesine değişik organizasyonel yapılarda

(temsilcilik, şube, iştirak gibi) gitmek istemesi ve bu yolla büyümesi, bankacılık

faaliyetlerinin düzeye çıkmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu

çerçevede, gidilecek ev sahibi ülkede (host country) büyümeye elverişli bir ortamın

bulunması, başka bir ifadeyle, piyasanın yeni oyuncuyu taşıyabilecek

ölçekte/kapsamda olması ve ülkede katma değer yaratabilecek iş alanlarının

bulunması, bankalar açısından gelir artırıcı unsurlar olarak görülmektedir. Bu açıdan

yaklaşıldığında bankalar sadece cari koşulları dikkate almamakta, aynı zamanda

ileriye yönelik beklentileri de hesaba katarak ev sahibi ülkenin potansiyel gelirini de

göz önünde tutmaktadırlar.

Gelir yaratma güdüsüyle eşanlı giden diğer önemli bir husus ise kar etme

isteğidir. Ulusal piyasada çok fazla oyuncunun olması ve net faiz marjının küçülmesi

neticesinde bankalar rekabet baskısının ve yoğunlaşmanın göreli olarak düşük olduğu

yabancı piyasalara yönelebilmektedir. Böylece, ulusal piyasada daralan kar marjları

Page 119: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

108

daha yüksek getiriye imkân veren piyasaların olanaklarıyla telafi edilmek

istenmektedir. Yeni girişin hedeflendiği piyasada rekabetin az olması bankalar

açısından iştah artırıcı bir etkendir. Elbette, ev sahibi ülkenin piyasaya giriş

koşullarını esnek tutması yüksek getiri elde etme olanağıyla bir arada bulunması

gereken bir husustur.

Bankaların, sınır ötesine yönelmelerinin ardında yatan faktörlerin arasında

ana ve ev sahibi ülke arasındaki maliyetlerin farklılığı gösterilmektedir. Gelişmiş

ülkelerde geleneksel bankacılık, sermaye piyasalarından gelen rekabetin etkisiyle

giderek azalan kar marjlarıyla çalışmak durumunda kalmaktadır. Şirketler, fon temin

edebilmek için sermaye piyasalarına yönelebilmekte, özellikle uzun vadeli fon

ihtiyacını bu yolla gidermeye çalışmaktadırlar. Bankaların temel kaynağı olan

mevduatın birincil sağlayıcısı olan hane halkları ise sigorta gibi farklı finansal

ürünlere yönelebilmektedir. Ayrıca, tarihsel olarak bakıldığında çok büyük aktif

büyüklüğe sahip olan gelişmiş ülkelerin büyük bankaları, yaşlanan nüfus yapısına

sahip ve toplam talebin düşük olduğu piyasalarda faaliyet göstermeye

çalışmaktadırlar. Gelişmiş piyasalarda altyapı yatırımlarının büyük ölçüde

tamamlanmış ve büyüme hızının düşük ve stok olarak değerlendirildiğinde

tasarrufların büyük tutarlı olması, bu ülkelerde faaliyet gösteren bankaların sermaye

maliyetinin (cost of capital) gelişmekte olan ülke bankalarına göre daha düşük

kalmasına yol açabilmektedir. Bankanın maliyeti sadece tasarruf davranışları

arasındaki farklılıktan değil aynı zamanda makro ekonomik koşullar ve vergi

düzenlemeleri gibi ayrışımlardan da kaynaklanabilmektedir. Dolayısıyla, sermaye

ana ülkede ev sahibi ülkeye göre daha ucuz ise ve ev sahibi ülkeye giriş

engellenmiyorsa ortaya bir arbitraj imkânı çıkabilmektedir.

Küresel ekonomi, ikinci dünya savaşının ardından ABD’nin dünyanın en

büyük pazarı konumuna gelmesi, 1950’li ve 1960’lı yıllarda Avrupa’nın yeniden

yapılanması ve uzak doğu ülkelerinin ihracata dayalı büyüme modelinde başarılı

olmalarıyla, petrol şokları gibi zaman zaman yaşanan dalgalanmalara rağmen,

büyüme trendini korumuştur. Avrupa Birliği gibi bölgesel bütünleşme hareketleri ise

bu süreçte katalizör görevi görmüştür. 1990’lı yıllarda ise soğuk savaş döneminin

sona ermesi, Rusya, Doğu Avrupa ülkeleri ve dev bir pazara sahip olan Çin’in

ekonomik olarak artan oranda dışa açılması, dünya ticaret hacminin büyük ölçüde

Page 120: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

109

artmasına yardımcı olmaktadır. Dünya ticaret hacmindeki gelişmeler finans

sektörünün özellikle de bankacılık sektörünün eşanlı olarak büyümesine ve sınır

ötesine yayılmasına yardımcı olmaktadır. Bankalar, ticaret finansmanından pay

alabilmek amacıyla daha önce etki alanlarında olmayan coğrafyalara değişik

organizasyonel formlarda girmek zorunda kalmaktadırlar.

Yine literatürde sıkça vurgulanan bir faktör müşteri odaklı hareket etme

güdüsüdür. Banka açısından müşteri portföyü oluşturmak ve bunu muhafaza etmek

suretiyle müşteriyle uzun dönemli bağlılık ilişkisine girmek çaba gerektirmektedir.

Bu nedenle, müşteri sınır ötesi ticari veya sınaî faaliyetlere girdiğinde uzun dönem

ilişkisi bulunan bankasını yanında görmek istemesi “müşteriyi takip etme” (follow

the client) ilkesini bir sonuç olarak ortaya çıkarmaktadır. Banka ise, müşterisine sınır

ötesinde de hizmet edebilme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamak yoluyla ulusal

piyasada da rekabet etme avantajı kazanmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda,

müşteriyi ulusal piyasada kaybetme ihtimali en aza indirgenmektedir. Bu çerçevede,

“müşteriyi izle” ilkesinin en önemli tetikleyici unsuru olarak ihracat finansmanı öne

çıkmaktadır. Ülke ihracatının veya dış ticaret hacminin güçlü olduğu ülkelerde

karşılıklı bankacılık faaliyetlerinin de yakın ilişkili olduğu bilinmektedir.

Yukarıda yabancılaşmaya destekleyici olarak bahsedilen unsurların hemen

hemen hepsinde bilgi ve iletişim teknolojilerinde son çeyrek yüzyıl boyunca ortaya

çıkan gelişmeler önemli bir rol oynamaktadır. Bilgisayar yazılımı ve donanım

alanında kaydedilen gelişmeler bankacılıkta hem yeni hizmet biçimlerinin ortaya

çıkmasını sağlamış hem de geleneksel olarak sunulan hizmetlerin kalitesinin ve

hızının artmasına yol açmıştır. ATM cihazları sayesinde nakit çekimi şube dışına

çıkarken günümüzde yaygınlaşan internet bankacılığıyla geleneksel şube kavramı

neredeyse tamamen şekil değiştirmeye başlamıştır. Internet bankacılığı sayesinde

müşteriler şubelerde alabildikleri hizmetlerin büyük bölümüne erişebilmektedirler.

Bu nedenle, bankalar maliyetlerini kısmak için kurumsal ve bireysel müşterilerinin

internet tabanlı hizmetleri kullanmalarını teşvik etmektedirler. Gelişmiş ülkelerin

bankaları nasıl aktif büyüklüğü bakımından gelişmekte olan ülkelere göre daha

avantajlı ise benzer şekilde bilişim ve iletişim teknolojisi alanındaki gelişmeler

çoğunlukla gelişmiş ekonomilerdeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin sonucu

olarak ortaya çıkmakta ve öncelikle yurtiçi piyasalarda kullanıma sokulmaktadır. Bu

Page 121: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

110

nedenle, büyük ölçekli bankalar maliyet avantajlarını kullanmak ve ölçek

ekonomisinden faydalanmak suretiyle yeni teknolojileri kolayca uygulamaya

sokabilmektedirler. Buna bağlı olarak, gitmek istedikleri ülkelerin küçük ölçekli

piyasalarında rakiplerine karşı avantaj sağlayarak üstün bir konuma

gelebilmektedirler. Rakiplere göre daha ileri düzey teknolojiye sahip olmak veya

ölçek ve kapsam ekonomisinden faydalanmak suretiyle aynı teknolojik imkânlara

daha az maliyetli erişmek faal bankaları sınır ötesine açılmaya teşvik etmektedir.

Uluslararası faal bankalar teknoloji kullanımındaki öncü rollerinin yanı sıra

müşterilere sundukları finansal ürünlerin gelişmişliğiyle de sınır ötesi faaliyetlerinde

daha avantajlı konuma sahiptirler. Opsiyon, forward ve futures gibi türev ürünler

konusunda gelişmiş piyasalarda elde ettikleri deneyimleri gelişmekte olan ülkelere

tanıtan ve bu ürünlerin kullanımını yaygınlaştıran büyük ölçekli bankalar bu alandaki

göreli üstünlükleri sayesinde sınır ötesinde ev sahibi ülkelerin bankalarına göre daha

rahat manevra alanı bulabilmektedirler.

Finansal yeniliklere ek olarak risk yönetimi de sınır ötesi faaliyetleri

özendirmektedir. Fon fazlası bulunanlarla fon ihtiyacı olanlar arasında aracılık işlevi

gören ve bu çerçevede esas işi “risk yönetimi” olan bankalar çeşitlendirme

vasıtasıyla riski asgariye düşürmek için sınır ötesindeki faaliyetlerini birden fazla

ülkeye yayabilmektedirler. Böylece faaliyet gösterilen bir ülkedeki olası devresel

hareketlerin olumsuz etkilerinin başka bir ülkedeki getiriyle dengelenmesi

hedeflenmektedir. Öte yandan riskten kaçınan (risk averse) bankaların kendilerine

hedef olarak dil ve kültürel açıdan yakın ve kurumsallaşma süreçleri benzer olan

piyasaları tercih ettikleri ileri sürülen görüşler arasındadır. İspanyol bankalarının

sınır ötesi ülkelerdeki faaliyetlerini Latin Amerika ülkelerinde, Hollanda ve Alman

bankalarının Orta Avrupa’da, Avustralya bankalarının Yeni Zelanda ve Asya’da

yoğunlaştırmış olmaları bu kapsamda değerlendirilmektedir. 56 Bununla beraber, ev

sahibi ülkedeki makroekonomik ve siyasi istikrar piyasaya giriş yapmak açısından

yine bir risk faktörü olarak ele alınmaktadır.

Düzenleme ve denetleme ortamı, özellikle ülkeler arası vergi

politikalarındaki yaklaşım farklılıkları, bankacılık faaliyetlerinin sınır ötesi niteliğe

56 Benzer görüşlere birçok kaynakta yer verilmektedir. Örneğin bkz. IMF (2000).

Page 122: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

111

bürünmesinde etkili olmaktadır. Yurtiçinde bankacılık hizmetleri üzerindeki veya

bankacılık faaliyetlerinden elde edilen gelirler üzerindeki vergi yükünün ana ülkeye

komşu veya bu ülkenin etki alanındaki ev sahibi ülkelere göre daha yüksek olması

bankacılık faaliyetlerinin dışarıya yönelmesini teşvik etmektedir. Aynı zamanda,

yüksek aracılık maliyetleriyle çalışan piyasalar yabancı yatırımına açık olsalar bile

yabancı katılımının payı diğer piyasalara göre daha düşük kalabilmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde son dönemlerde yaşanan finansal krizlerin

ardından bozulan sermaye yapısı kamu bankalarının veya yeniden yapılandırmaya

tabi tutulan özel bankaların yabancılara devredilmesi suretiyle düzeltilmeye

çalışılmıştır. Yabancılar açısından kriz sonrası dönemlerde yerli bankaların marka

değeri46 (franchise value) düşmekte ve sektöre satın alma yoluyla giriş cazip hale

gelebilmektedir. Benzer şekilde, ekonominin genişleme ve istikrar dönemlerinde

bankanın karı ve kar beklentisi arttığından marka değeri yükselmekte ve yerli

bankaların hissedarları satış için daha istekli olabilmektedirler.

4.7. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN YAŞAM ALANI VE

YABANCILAR

Bankacılık sektörü genel makroekonomik ortamdan doğal olarak

etkilenmektedir. Türk finansal sektöründeki göreli önemi ve ağırlığı tarihsel olarak

yüksek olan bankacılık sektörü, Türkiye ekonomisinde ve Türk finans sisteminde

yaşanan değişimlerden sürekli etkilenmiştir ve etkilenmeye de devam etmektedir.

Türkiye ekonomisini karakterize eden güçlü ve zayıf yanlar, olumlu ve olumsuz

gelişmeler bankalar açısından faaliyet gösterilen bir “yaşam” alanıdır.

Bankacılığın içinde bulunduğu söz konusu yaşam ortamını 1980 öncesi ve

sonrası olmak üzere iki farklı döneme ayırmak mümkündür. 1980 öncesinde ithal

ikamesine dayanan yurtiçi mal ve hizmet üretiminin korunduğu bir ortamda bankalar

finans sisteminde baskın bir rol oynamıştır. Bu dönemde, finansal baskılama hâkim

olmuştur. Başka bir ifadeyle 1980 öncesi, negatif faiz oranlarının geçerli olduğu,

kredi tayınlamasının yapıldığı ve kamunun borçlanmada esas olarak Merkez

Bankasını kullandığı bir dönem olmuştur. Bunun yanı sıra, hane halklarının yabancı

para cinsinden mevduat hesabı açması engellenmiş, finansal işlemler üzerinde

yüksek vergi uygulanmış ve mevduat ve kredi faizleri kamu tarafından

Page 123: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

112

yönlendirilmiştir. Bu nedenle, bankacılık sektörüne yabancı katılımı sınırlı kalmıştır.

Denizer (1999)’de belirtildiğine göre, 1980 yılında 42 bankanın sadece 4’ü

yabancıdır.

Türk bankacılık sisteminde ilk önemli değişim süreci 1980’li yıllarda

yaşanmıştır. Söz konusu dönemde, finansal sistemde rekabetin ve etkinliğin artması

için bir dizi liberalizasyon politikaları uygulanmıştır. Mevduat ve kredi faizlerine

uygulanan tavanlar kaldırılmıştır. Önemli reformlar olarak bankalar arası para

piyasası oluşturulmuş, Sermaye Piyasası Kurulu kurulmuş ve İstanbul Menkul

Kıymetler Borsası faaliyete geçmiştir. Dolayısıyla, finansal sistemin zenginleşmesi

ve kurumsallaşması önünde adımlar atılmıştır. Bu gelişmelerle birlikte kamunun

borçlanma aracı artan oranda hazine tahvili ve bonoları olmaya başlamıştır ve iç

borçlanma enstrümanları giderek yaygınlaşmıştır. Bu gelişmeler ve düzenlemelerle

getirilen serbestleşme yabancı banka girişini özendirmiş ve 1990 itibarıyla yabancı

banka sayısı 19’a ulaşmıştır.

1990’lı yıllar ise artan oranda istikrarsızlıkların yaşandığı bir dönem

olmuştur. Yüksek kamu açıklarına bağlı yüksek borçlanma gereğinin bir yansıması

olarak yüksek enflasyon ve yüksek reel faizler sebebiyle ekonomideki tüm birimler

olumsuz etkilenmiştir. Kamunun aşırı borçlanma gereği özel sektörü dışlayıcı etki

yaratmış ve tasarruflar daha çok kısa vadeli devlet borçlanma kâğıtlarına yönelmiştir.

Bankalar için hazineyi finanse etmek kredi riskini almaya ve yönetmeye göre daha

avantajlı olunca özel sektörün krediye erişimi güçleşmiştir. Tasarruf yatırım

dengesinin bozulduğu bir ortamda sektöre yeni yerli oyuncular girmiş ve kısa vadeli

toplanan fonlar bankanın bağlı olduğu grup tarafından yapılan uzun vadeli ve/veya

yüksek riskli projelere aktarılmış ve bu bankalar 1999, 2000 ve 2001 yıllarında

yaşanan finansal bunalım dönemlerini atlatamayarak sistem dışına çıkmışlardır.

Elbette, bu çıkışlarda, öz kaynak yetersizliği, vade uyumsuzluğu, tam rekabet

şartlarını bozucu koşullar, donuk kredilerin büyüklüğü, açık pozisyonlar gibi yapısal

sorunların yanı sıra yetersiz kurumsal yönetişimin ve eksik risk yönetimi

uygulamalarının payı büyüktür. Mali bünyeleri bozulan kamu ve özel sermayeli

bankaların yeniden yapılandırılması gerekmiş ve gayri safi yurtiçi hâsıla’nın üçte

birine varan maliyetlere katlanılmıştır. Finansal istikrarsızlık dönemi olarak

adlandırabileceğimiz 1990–2001 yılları arasında sistemdeki yerli bankalar gibi

Page 124: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

113

yabancı banka sayısında da azalma olmuş ve 2000 yılı itibarıyla 18’e düşen yabancı

banka sayısı 2004’te 13’e gerilemiştir.

Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması ve artan istikrar ortamıyla

Türkiye’ye yabancı bankalar tarafından tekrar bir ilgi olduğu görülmektedir. Mali

disiplin, düşen enflasyon oranı ve kamunun borçlanma gereğinin azalmasıyla

gerileyen reel faizler Türkiye’de bankacılığın yönünü değiştirmektedir. Son iki yıldır,

menkul değerler cüzdanının banka aktifleri içindeki payı sürekli gerilemekte buna

karşın kredilerin payı artmaktadır. Yabancı bankaların Türkiye’de hazine kâğıtlarına

yatırım yapabilmeleri için ulusal sektörde fiziksel bir varlığın bulunması

gerekmemektedir, ancak finansal istikrar devam ederse ve bankalar gerçek aracılık

işlevlerine dönebilirlerse, müşteri portföyü ve şube ağı önemli olacaktır. Nitekim

sektörde son dönemlerde bireysel ve konut kredilerinin önemi giderek artmaktadır.

Bu nedenle, olumlu beklentilere sahip yabancı oyuncuların sektöre bir an önce

girmek suretiyle piyasadan pay kapmaya çalıştıkları düşünülmektedir. Dezenflasyon,

istikrar, kar etme isteği ve Türkiye’nin büyüme potansiyelinin yanı sıra Türkiye’nin

Avrupa Birliğine üyelik sürecinin de bu ilgiyi artırdığı yaygın olarak kabul

edilmektedir.

Sektöre 2004’ten sonra giriş yapan yabancılar orta ölçekli ve piyasanın belli

bölümüne hizmet veren bankaları öncelikle tercih etmişlerdir. Ayrıca, geniş şube ağı

ve yüksek müşteri potansiyeli olan bankalar da ilgi görmektedir. Yabancı

oyuncuların sadece kurumsal müşterilere hizmet eden yerli bankalara değil aynı

zamanda bireysel ve konut kredilerinde deneyimi olan bankalara da yöneldikleri

görülmektedir. Gelecek zaman diliminde, eğer kamu bankaları da özelleştirilme

yoluyla yabancı katılımına maruz kalırsa, sektördeki yabancı bankaların ağırlıkları

anlamlı ölçüde artabilecektir.

Bütün bu gelişmelere rağmen Türk bankacılık sektöründe bazı yapısal

sorunlar devam etmektedir. Ölçek olarak Türk bankacılık sektörü çok küçüktür.

Türkiye’de bulunan bazı yabancı bankaların ana ülkedeki aktif büyüklükleri Türk

bankacılık sektöründen daha büyüktür. Öte yandan, bankacılık işlemleri üzerindeki

kamusal yükler, son dönemlerde kaydedilen olumlu gelişmelere rağmen, son derece

Page 125: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

114

yüksektir. Bu husus finansal sisteme erişimi zayıflattığı gibi bankalar açısından bir

dezavantaj olmaya devam etmektedir.

4.8. 2000 SONRASI YABANCI YATIRIMCILARIN BANKACILIK

SEKTÖRÜNE İLGİSİ

Türkiye’de sağlanan makro ekonomik istikrar, AB ile tam üyelik

müzakereleri sürecinin öngörülebilirlik üzerindeki etkisi ve yatırım ortamının

iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, Türkiye’ nin son 2 yılda Uluslararası yatırımcılar

açısından tercih edilen bir yatırım yeri haline gelmesini sağlamıştır.

1995-2000 döneminde yıllık ortalama 853 milyon ABD Doları düzeyinde

gerçekleşen UDY girişleri 2005 yılında 9,8 ve 2006 yılında 20,2 milyar dolarlık

seviyelere ulaşmıştır. Yabancıların son dönemde Türk bankalarıyla

gerçekleştirdikleri satın alma ve birleşmelerden bazıları şunlar;

Alıcı yabancı Şirket Hedef türk Şirket

BNP Paribas Türk Ekonomi Bankası

Fortis Dışbank

Koç-UniCredito Yapı Kredi Bankası

Deutsche Bank Bender

EFG Eurobank HC İstanbul

ING Bank N.V (Hollanda) Oyak Bank

Nat. Bank of Greece(Yunanistan) Finans bank

Citibank Akbank

National Commercial Bank(Suudi Arabistan)

Türkiye Finans Katılım Bankası

Turanalem Securities(Kazakistan) Şekerbank

1990’lı yıllarda birçok ülkede uygulanan serbestleşme politikaları ile

yabancı bankaların şube açmalarına ve banka kurmalarına imkan tanıyan

düzenlemeler, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bankacılık krizleri, sermaye

akımları, teknolojik yenilikler özellikle gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankaların

sektördeki payının önemli ölçüde artmasına yol açmıştır. Bu gelişmelere bağlı

Page 126: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

115

olarak, yakın dönemde birçok gelişmekte olan ülkede yapısal değişiklikler

yaşanmıştır ve yaşanmaktadır.

Son Dönemlere baktığımızda Finans sektörü gerek Türkiye gerekse dünyada

en çok UDY çeken sektör olma özelliğini korumaktadır.

Tablo 4.9. Sektörlere Göre UDY Girişleri - 2007 (Milyon Dolar) Sıra Sektör Sermaye Yüzde 1 Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri 11.409 59,5 2 İmalat 4.199 21,9 3 Ulaştırma Depolama ve Haberleşme 1.119 5,8 4 Gayrimenkul, Kiralama ve İş Faaliyetleri 905 4,7 5 Elektrik, Gaz, Buhar ve Sıcak Su Üretimi ve Dağıtımı 555 2,9 6 Madencilik ve Taşocakçılığı 341 1,8 7 İnşaat 260 1,4 8 Toptan ve Perakende Ticaret 181 0,9 9 Sağlık İşleri ve Sosyal Hizmetler 178 0,9 10 Oteller ve Lokantalar 26 0,1 Diğer 17 0,1 Toplam 19.190 100

Page 127: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

116

BEŞİNCİ BÖLÜM

SONUÇ

Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), aslında yeni bir süreç olmamakla

birlikte 1850’li yıllara kadar gitmektedir. Günümüz yatırımlarının Söz konusu

yıllarda yapılan doğrudan yabancı yatırımlardan farkı ise, günümüzde daha çok ülke

ve insanın dışa açılıma daha sıcak bakması ve kalkınmada daha büyük rol oynaması

için çaba göstermesidir. Dünyada küreselleşme süreci öncesinde yeterince

önemsenmeyen doğrudan yabancı sermaye yatırımları, bugün kalkınmaya olan

katkısıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin ilgi odağı haline gelmiştir.

Doğrudan yabancı yatırımı destekleyenlere göre bir ülke ne kadar çok yabancı

yatırım çekebilirse o kadar çok küresel üretimden ve gelirden pay alabilecek ve

böylece ulusal refah artabilecektir.

Doğrudan yabancı yatırımlar birçok nedene dayanmaktadır. Bu nedenlerin

başında hammadde kaynakları, faaliyetlerin bütünleştirilmesi, aktarılmayan bilgiler,

ünvanın korunması ve ünvandan yararlanmak gelmektedir. Nedenlerin dayandığı

nokta ise “karşılaştırmalı üstünlük” teorisidir. Buna göre; bir ülke göreceli olarak

hangi malı daha ucuza üretiyorsa o malı üretiminde uzmanlaşmalıdır.

Doğrudan yabancı yatırımların gerçekleşmesinin sebebi olarak gösterilen

faktörler ekonomik ve politik faktörler olarak kendi içlerinde gruplara ayrılmıştır.

Bugün Türkiye de görüyoruz ki, Doğrudan yabancı yatırımları ekonomik faktörler

kadar politik faktörlerde fazlasıyla etkilemektedir. Çünkü idari prosedür ve

işlemlerin fazla vakit alması, bürokratik işlemlerin çokluğu ve karmaşıklığı yabancı

yatırımlar için önemli bir giriş engeli oluşturabilir. Buna karşılık etkin ve hızlı

işleyen bir idari süreç birçok ülkeye yabancı sermaye yatırımı çekmekte avantaj

sağlamaktadır. Türkiye de yabancı yatırımların önündeki engellerin büyük ölçüde

kalkmış olmasına rağmen bürokratik engeller yatırımcılar açısından fazlasıyla

caydırıcıdır.

Çalışmada DYY’ları her yönden daha fazla açıklayabilmek için DYY’ ları

açıklayan teorilere ve daha sonrasında yabancı yatırım endekslerine de geniş yer

verilmiş, endekslere konu olan faktörler ele alınarak Türkiye ve Diğer bazı ülkeler

Page 128: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

117

arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Burada ki amaç, Türkiye’nin yatırım ortamı

olma açısından diğer ülkeler yanında, neye göre, ne kadar çekici olduğunun

değerlendirilmesidir.

Çalışmada Doğrudan yabancı yatırımlar Tarihsel süreç noktasında; 1980

öncesi, 1980-2000 arası ve 2000 sonrası dönem olarak 3 ana bölüme ayrılmıştır.

1980 öncesinde, Türkiye’ye önemli boyutta yabancı yatırım gelmediğini

söyleyebiliriz. 1954’den 1980’e kadar geçen 25 yılda, otomotiv, ilaç, gıda ve petrol

sektörlerine yapılan az sayıda yatırımın toplam değeri, 228 milyon dolar olmuştur.

Bu miktarın tamamına yakın bir bölümü, üç adet petrol, iki adet otomobil, beş adet

otobüs-kamyon, sekiz adet ilaç, üç adet araba lastiği firması, üç kamu ortaklığı ve

sayıları on beşi geçmeyen gıda, kimya, elektrikli alet ve makina firması tarafından

yapılmıştır.

1980 sonrası döneme bakıldığında planlı dönemde uygulanan ithal ikameci

dışa kapalı politikanın tam tersine ihracata dayalı dışa açık bir büyüme modeli

uygulamaya konulmuştur. 24 Ocak kararlarında, ekonomik büyüme, dış kaynak

sağlanmasının bir sonucu olarak ele alınmış, bu dönemde yabancı yatırımları daha

çok özendirmek amacı ile idari ve yasal düzenlemelere gidilmiştir. Bu idari ve yasal

düzenlemeler sonucu yatırımların önündeki engeller büyük ölçüde ortadan kalmış ve

1980 sonrasında sermaye hareketliliği giderek yükselen bir artış göstermiştir.

2000’li yıllara gelindiğinde ise, 2000 yılında ulaşılan 1,4 trilyon dolarlık

tarihi rekor seviyesinden sonra 2003 yılına kadar düşüş eğilimi gösteren dünya

toplam doğrudan yatırım (UDY) akımları 2004 yılından itibaren tekrar artış trendine

girmiştir. Bir önceki yıla göre, 2004 yılında %27, 2005 yılında ise %29 oranında artış

gösteren dünya toplam UDY akımları, 2006 yılında da %34,3 oranında artarak 1,2

trilyon ABD Doları, 2007 yılında ise 1,538 trilyon ABD dolarını bularak rekor

düzeye ulaşmıştır. Devam eden ekonomik büyüme, artan şirket karları ve bunun

sonucunda artan sınır ötesi birleşme ve satın alma işlemleri UDY akımlarındaki artış

trendinin devam edeceği öngörülmektedir.

Çalışmada, buraya kadar Doğrudan Yabancı Yatırımlar genel olarak

değerlendirilirken bu aşamadan sonra yabancı yatırımlar bankacılık sektörü açısından

Page 129: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

118

değerlendirilmiştir. Çalışmanın asıl amacı, Doğrudan yabancı yatırımların bankacılık

sektörü açısından değerlendirilmesidir.

Türk bankacılık sektörü açısından DYY’ın değerlendirilmesi sonucunda,

Kontrol gücü esası ve aktif toplamı içindeki payına bakılarak yapılan hesaplamalara

göre Türk Bankacılık sektörüne yabancı katılımı günümüze kadar yüzde 3 ila 5

arasındadır. Bankalarda kontrol gücüne sahip olmayan yabancı ortaklar da dikkate

alındığında Kasım 2007 itibariyle bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payının

yüzde 42.7 olduğu bilinmektedir. Buna ilaveten, İMKB’deki işlem gören ulusal

bankaların bir kısım hisse senetleri “yabancı” kurumsal ve bireysel yatırımcıların

elinde tutulmaktadır. Dolayısıyla, yabancı katılımının boyutuna bu açıdan da

bakmakta fayda görülmektedir. Bu oranlar önümüzdeki dönemde daha da

artabilecektir. Bu gelişmenin hem arz yönlü hem de talep yönlü olduğu

düşünülmektedir. Sektöre bir taraftan yabancı talebi artarken diğer taraftan yerli

hissedarlarda marka değeri yükselen bankaları satışa sunma eğilimi görülmektedir.

Piyasa dinamikleri bu yönde olursa yabancı katılımının daha da artması yüksek

ihtimallidir.

Dış yatırım yapan bankalar kendi iç pazarlarında karşı karşıya kaldıkları

rekabetçi baskı, pazar doygunluğu ve azalan getiriler karşısında yeni pazarların

arayışına girmişlerdir. Sözü edilen her ekonomik bloğun gelişmiş ülkelerinin

bankaları, başlangıçta stratejik pozisyon alma kaygısıyla, karşılıklı olarak

birbirlerinin iç pazarlarına girme çabasındalarken gelinen aşamada, içinde

bulundukları ekonomik bloğun görece geri bölgelerine doğru büyüme

eğilimindedirler. Avrupa Birliği söz konusu olduğunda bu bölge 'Avrupa ekonomik

alanıyla' tamamen bütünleşmiş olan ve Avrupa Birliği'ne yeni giren ya da girmeye

aday ülkelerdir (Türkiye de bu ülkeler arasındadır ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik

konusu dikkate alınmaksızın; 1989'daki 32 Sayılı Karar, 1996'daki Gümrük Birliği

ve son yıllarda yoğunlaşan mevzuat uyumu çalışmalarının yarattığı koşullarda,

bütünüyle Avrupa ekonomik alanının bir parçası hâline gelmiştir.). Yatırımcı

bankalar genellikle gelişmiş ülkelerde kurulmuş büyük firmalardır ve kendi

ülkelerinden daha az etkin finansal sektörleri olan ülkelere yönelmektedirler. Bu

bankalar özellikle güçlü sermaye yapılarına ve gelişmiş yönetsel becerilere dayanan

bir rekabetçi üstünlüğe sahiplerdir. (Bazı yazarlar ölçek ve kapsam ekonomilerinden

Page 130: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

119

söz etseler de bankacılık sektöründe ölçek ve kapsam ekonomileri konusu ayrıca

tartışılması gereken bir konudur). Dolayısıyla dış yatırımı mümkün kılabilecek

avantajlara sahip olan söz konusu bankalar özellikle pazar ve stratejik aktif arayışı

içinde, etkin olmayan dış pazarlara yönelmeyi tercih etmekte ve kendi boylarındaki

rakiplerinin davranışlarını çok yakından izlemektedirler. Bir başka ifadeyle bu

büyüklükteki oyunculardan herhangi birinin bir dış yatırım hareketine diğerleri

tarafından da en kısa zamanda tepki verilmektedir. Çünkü hiçbiri nisbî rekabet

güçlerini coğrafî pazar anlamında kaybetmeyi göze alabilecek durumda değillerdir.

Bir başka ifadeyle – diyelim – a bankası ile A ülkesinde rekabetçi bir denge oturtmuş

bulunan b bankasının bu dengeyi koruyabilmesi için a bankasının B ülkesinin

pazarına girmesi durumunda, b bankasının da B ülkesi pazarına girmesi

kaçınılmazdır. Bu oyun belki 'küresel' değil ama 'bölgesel' bir oyundur ve dolayısıyla

büyük oyuncuları tahmin etmek hiç de güç değildir.

Yabancı bankaların ulusal sektör üzerindeki etkisini daha da

şiddetlendirebilecek diğer bir gelişme ise Haziran 2004’te Basel Komitesi tarafından

yayımlanan “Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı (Basel-II)”dır. Yeni Sermaye Uzlaşısı,

sermaye yeterliliği hesaplamalarına getirdiği yeniliklerle risklerin ölçülmesinde ve

yönetilmesinde gelişmiş teknikleri olanaklı kılmaktadır. Yeni Uzlaşıyla, yüksek

kaliteli müşterileri olan ve risk ölçümünde ileri düzey yöntemleri uygulayan bankalar

açısından sermayenin maliyeti düşebilmektedir. Bu çerçevede, yüksek karla ve daha

rekabetçi yapısıyla ileri düzey yöntemlerden fayda sağlayan ve uluslar arası faaliyet

gösteren bankaların, iştirakleri aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerin kredi

piyasalarındaki hâkimiyetlerini artıracağı ve ulusal bankaların yerini alacağı ileri

sürülmektedir.

Uluslararası ticaret anlaşmaları, Avrupa Birliği üyelik süreci, karşılıklılık

ilkesi ve piyasa koşulları yabancı katılımına sınırlamalar getirilmesini etraflıca

değerlendirilmesi gereken bir politika seçeneği durumuna sokmaktadır. Ayrıca,

sınırlamalar yerli oyuncuları koruma anlamına gelebileceğinden uzun vadeli

etkilerinin fayda maliyet analizi yapılmalıdır. Aktif büyüklüğü, yabancı hisse oranı

veya faaliyet alanlarında yapılacak bir kısıtlamanın ne kadar etkin olacağı

tartışmalıdır. Öte yandan, yabancı katılımı konusunda tek karar alıcının resmi otorite

olmadığı düşünülmektedir ve bu konuda daha kapsamlı bir ulusal politikanın

Page 131: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

120

oluşturulmasında fayda görülmektedir. Örneğin, Asya ülkelerinde ihracata dayalı

büyüme stratejileri çerçevesinde imalat sanayi gibi teknoloji transferi yapılan

sektörlere giriş özendirilirken bankacılık gibi hizmet sektörleri tedricen yabancı

sermayeye açılmıştır. Yabancı katılımına olan yaklaşımın sadece kamu otoritelerinin

davranışlarıyla değil aynı zamanda sektörün mevcut oyuncularının tepkileriyle

şekilleneceği düşünülmektedir. Bu çerçevede, maliyetleri düşürmeye yönelik olarak

bazı hizmetlerin ortak sunulmasında veya birleşme/devirlerin gündeme gelmesinde

fayda olabilir. Yerli bankaların kurumsal yönetişim ve risk yönetimi kapasitelerini

geliştirmeleri de şüphesiz önemli gözükmektedir.

Diğer taraftan, ulusal bankalar yüksek aracılık maliyetinin yarattığı

olumsuzluklarla faaliyet göstermektedirler. Türkiye’de, Orta ve Doğu Avrupa

ülkelerinin aksine uzun geçmişi olan bir özel bankacılık deneyimi ve yerel bilgi

avantajı mevcuttur. Ayrıca, sektörün insan kaynakları kapasitesi, teknolojik alt

yapısı, deneyimi ve hizmet kalitesi yabancı katılımcılarla rekabet edecek düzeydedir.

Finansal sisteme erişimi güçleştiren ve operasyonel maliyetleri artıran kamusal

yüklerden kaynaklanan aracılık maliyetlerinin düşürülmesi halinde yerli bankalar

müşteri portföyünü büyütebilir ve yabancı bankalarla daha kolay rekabet edebilir. Bu

da tüketiciye yansıyacağından ekonomik refahın yükselmesi mümkün olabilecektir.

Bu çerçevede, yabancı girişinde en fazla fayda ve en az maliyet yaklaşımı

sağlanmalıdır ve reel ekonomiyle olan bağlar dikkate alınmalıdır. Türkiye’ye giriş

yapmak isteyen yabancı bankaların mali bünyelerinin sağlam ve kendi alanlarında

yüksek itibara sahip olmalarının öncelikli koşullar olarak göz önünde tutulmasında

fayda görülmektedir. Sadece yüksek karı hedefleyen değil, aynı zamanda ana ülkenin

sanayi faaliyetleriyle ulusal ekonomi arasında köprü olabilecek yabancı bankaların

sektöre girmesi Türkiye açısından önemlidir.

Page 132: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

121

KAYNAKÇA

AGARWAL, J. P., (1991), ANDREA G.&P. Nunnenkamp:Foreign Direct Investment in Developing Countries-The Case of Germany, Tübingen:Mohr: Kileler Studies 238

ALDCROFT, D. H., (1997), From Versailles To Wall Street : The International Economy in the 1920 s, Berkeley ,

ALPER, C. E. ve ÖNİŞ, Z., (2001-2002), “Finansal Küreselleşme, Demokrasi Açığı ve Yükselen Piyasalarda Yaşanan Sürekli Krizler: Sermaye Harekelerinin liberalleşmesi sonrasında Türkiye Deneyimi”, Doğu - Batı Ekonomi, sayı: 17,

ARIMAN, A., (2001) “Türkiye’de Daha Fazla Yabancı Sermaye Çekebilmek için İzlenmesi Gerekli Politikalar”, Ekonomik İstikrar, Büyüme ve Yabancı Sermaye , TCMB Yayınları, Ankara,

BDDK, (2007), Bankacılıkta Yapısal Gelişmeler,

BRACONIER, H., (2002), NORBACK, P.J. ve URBAN, D., “Vertical FDI Revisited”, IUI Working Paper Series No. 579,The Research Institute of Industrial Economics, < www.iui.se/wp/wp579/iuiwp579.pdf >

BRAINARD, S.L., (1993a), “A Simple Theory of Multinational Corporations and Trade with a Trade-off Between Proximity and Concentration”, NBER Working Paper No. 4269, February,

BRAINARD, S.L., (1993b), “An Empirical Assessment of the Proximity–Concentration Trade-off Between Multinational Sales and Trade”, NBER Working Paper No. 4580, December,

ÇAKAR, Vesile (2003): Yabancı Sermayeli Banka Girişleri ve Ulusal Bankacılık Sektörü Üzerindeki Ekileri, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB, Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü

CELASUN, M., (2001), “ Gelişen Ekonomilerin Dış Kaynak Kullanımı, Finansal Krizler ve Türkiye Örneği ” Doğu Batı : Ekonomi , sayı 17, 2001-02

CHAKRABARTI,. (2001), “The Determinants of Foreign Direct Investment: Sensitivity Analyses of Cross-Country Regressions”, Kyklos, Avik

CULAHOVIC, BESIM “FDI, (2000), Fiscal Incentives and The Role of Development Policy”, OECD Conference:Foreign Direct Investment in South East Europe: Implementing Best Policy Practices, Vienna, 8-9 November < http://www.oecd.org > 01 Şubat 2002

DEMİRGÜÇ-KUNT, A; CLASSENS, S ve HUIZINGA, H (2001): “How Does Foreign Entry Affect Domestic Banking Markets?” Journal Of Banking and Finance

Page 133: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

122

DOBOSIEWICZ, ZBIGNIEW, (1992), Foreign Investment in Eastern Europe, London

DUNNING, J.H., (1979), “Explaining Changing Patterns of International Production: In Defence of the Eclectic Theory”, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, Nov. 79, Vol: 41, Issue 4,.

DUNNING J. H., (1990), Studies in İnternational İnvestment, Humanities Pres Inc., New York,

EMIL, D., (2003), “Cumhuriyetin kuruluşundan Günümüze İzlenen Yabancı Sermaye Politikaları “, Hazine Dergisi Cumhuriyetin 80. yılı Özel sayısı , Hazine Müsteşarlığı Matbaası, Ankara,

GULLETT, NELL S. & BOB G. FIGGINS, (1995) “DFI Components: Relationships to Exchange Rate Changes”, International Advances in Economic Research, Feb95, Vol.1, Issue 1, < http://www.ebscohost.com >, 08 Ekim 2000.

GÜÇLÜ, Y., Yabancı Sermaye Çekimi, Yatırımların karşılıklı teşviki ve Korunması anlaşmaları, http://www.mfa.gov.tr/PrintPageT.asp (5 Mayıs 2006)

HANSON, G.H., MATALONI R.J. ve SLAUGHTER M.J. (2003), “Vertical Specialization in Multinational Firms”, NBER Working Paper No. 9723, May, 2003

HANSON II., JOHN R. (1995) “Is Cheap Labor a Magnet For Capital?”, Journal of Economic Education, Spring (Vol.26), < http://www.ebscohost.com >, 12 Kasım 2001.

HATZIUS, (2000), “Foreign Direct Investment and Factor Elasticities”, Europen Economic Review, Jan. Vol. 44, No:1, January,

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI , Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Ulusal Ekonomilerin Güvenliği 12 Mayıs 2008 http://www.karturk.gazi.edu.tr/karturksunu/dyy.ppt#339,1,

http://www.hazine.gov.tr/ Uluslar arası Doğrudan Yatırımlar 2005 yılı raporu

http://www.hazine.gov.tr/ Uluslar arası Doğrudan Yatırımlar 2006 yılı raporu

http://www.hazine.gov.tr/ Uluslar arası Doğrudan Yatırımlar 2007 yılı raporu

http://www.turkiyebrezilya.com/Ekonomi/Brezilya_Ticari_Mevzuatlar.htm

Page 134: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

123

HUGHES, HELEN AND GREME S. DORRANE, (1987), “Foreign Investment in East Aisa”, Foreign Direct Investment..., Ed. By, Vincent Cable and Bishnodat Persaud, Kent, Great Britain,.

IMF ve OECD, OECD Benchmark Definition of Foreign Direct Investment, Third Edition, 1996, <http://www.oecd.org/dataoecd/10/16/2090148.pdf>, (10.06.2006)

IMF ve OECD, Foreign Direct Investment Statistics: How Countries Measure FDI, 2001, Washington, DC, 2003, <http://www.imf.org/external/pubs/ft/fdis/2003/fdistat.pdf>, (10.06.2006)

ITO, TAKATOSHI “Capital Flows in Asia” in Capital Flows and The Emerging Economies, Ed.by, Sebastian Edward, NBER, Chicago 2000 Press.

KAZGAN, G., 1988 Ekonomide Dışa Açık Büyüme, İstanbul 2. Basım: Altın Kitaplar

KENNEDY, P., (2001), Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri : 16. Yüzyıldan günümüze Ekonomik değişim ve Askeri Çatışmalar, (Çeviren Birdane Koranakçı), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,

KEPENEK, Y. ve YENTÜRK N. , (2001) Türk Ekonomisi, Remzi Kitabevi, Ankara

KINDLEBERGER, C. P., (1998), The World in Depression 1929- 1939, Berkeley

KINDLEBERGER C. P., (1969), American Business Abroad, Yale University Pres

KISSENGER , H., (1995), Diplomasi, (Çeviren İbrahim Kurt) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları , Ankara

KOMIYA, R. -R. WAKASUGI, 1991, “Japan’s Foreign Direct Investment”, Annuals of The American Academy of Political&Social Sciences, Jan, < http://ebscohost.com >, 08 Ekim 2000

KOTLER, P. S. Jatusrpitak, &S.Maesincee. Ulusların Pazarlanması Çev. A.Buğdaycı, İstanbul: T.İş Bankası Kültür Yayınları, 2000, Sosyal Felsefe Dizi: 55

LARUDEE, Mehrene&Tim Koechlin. “Wages, Productivity and Foreign Direct Investment Flows”, Journal of Economic Issues, 1999 (Jun Vol.33) < http://www.ebscohost.com >, 12 Kasım 2001

MARKUSEN, J.R., VENABLES, A.J., KONAN, D.E. ve ZHANG, K.H., 1996 “A Unified Treatment of Horizontal Direct Investment, Vertical Direct Investment, and the Pattern of Trade in Goods and Services”, NBER Working Paper No. 5696, August

Page 135: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

124

MATHIESON, D. J ve. ROLDOS, J. (2001), “The Role of Foreign Banks in Emerging Markets,” Paper presented at IBRD, IMF Brookings Conference on Open Doors: Foreign Participation in Developing Countries

ILDIR, M. Burak, (2001), Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İktisadi Etkileri: Türk Otomotiv sektörü örneği, Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

OECD, “The Benefits and Costs of Foreign Direct Investment for Development: A Survey”, Note by the secretariat, DAFFE/IME (2001)21/REV1, Nov. 2001

ÖKÇÜN, G., (1991), 1920-1930 Yılları arasında kurulan Türk Anonim Şirketlerinde Yabancı Sermaye, SBF Yayınları, Ankara

PEDERSEN, K., 2002, “The Eclectic Paradigm: 25 Years Anniversary”, First International Business and EconomyConference, San Francisco, 6–9 Jan. < www.news.asb.dk/ibec/The_Eclectic_Paradigm.pdf >

RICARDO D., (1996), The Principles of Political Economy and Taxation, Prometheus Books,

ROBINSON, J., 1995, “Turkey : A Pivotal Big Emerging Market “, Business America, Eylül

SEGRE, G., 2000, “European Economic and Monetary Union and Foreign Direct Investment: A Survey of the Theoretical and Empirical Literature”, CES DPS 00.09, CES Working Papers, URL: www.econ.kuleuven.ac.be/ew/academic/intecon/home/Publications/default.htm

SEYİDOĞLU H., (2001), Uluslararası Finans, Güzem Yayınları, İstanbul

SEYİDOĞLU H., (1996), Uluslararası İktisat: Teori, Politika ve Uygulama, Geliştirilmiş 11. baskı, İstanbul

SHATZ, H.J. ve VENABLES A.J., (2000), “The Geography of International Investment”, The Oxford Handbook of Economic Geography, Oxford University Press

SUNG HONGMO & HARVEY E. LAPAN, (2000), “Strategic Foreign Direct Investment and Exchange-Rate Uncertainty”, International Economic Review, (May, Vol. 41)

SWAMIDASS PAUL M. AND MASAAKI KOTABE, 1993, “Componet Sourcing Strategies of Multinationals: An Empirical Study of Europen and Japanese Multinationals”, Journal of International Business Studies, (Mar Vol.24), < http://ebscohost.com > 08 Ekim 2000

TANER, T., (2002), Türk Devrimi ve Sonrası , Doğan Yayınevi , Ankara

Page 136: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

125

THOMPSON, STEPHEN & S. WOOLCOCK, 1993, Direct Investment and Europen Integration, Competition Among Firms and Governments, London: The Royal Instutitude of International Affairs

UN, World Economic Situation and Prospects, 2007

UNCTAD, World Investment Report 1998-Trends and Determinants-, UN: New York and Cenova, 1998.

UNCTAD, World Investment Report 2001

UNCTAD, World Investment Report 2006

UNCTAD, World Investment Report 2007

USAID, Ekonomik and social İndicators: Turkey, Ankara 1995

VERNON R., 1966, “International Investment and International Trade in Product Life Cycle” Quarterly Journal of Economics, May.

WALLERSTEIN, I., (1998), Liberalizmden sonra, (Çeviren : Erol Öz), Metis Yayınları, İstanbul

World Trade Organızatıon (WTO), (1997) “The Relationship Between Trade and Foreign Direct Investment”,Note by the Secretariat, WT/WGTI/W/7

Page 137: T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00697.pdf · Tarihsel Gelişimi, Türkiye örneği. ii ABSTRACT FOREIGN DIRECT INVESTMENTS in BANKING SECTOR ... Ayakta

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler : Adı ve Soyadı : Mukaddes KESEMEN Doğum Yeri : Konya Doğum Yılı : 1984 Medeni Hali : Evli Eğitim Durum : Lise : 1998 – 2001 Lisans : 2001 – 2005 Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakültesi Yabancı Diller ve Düzeyi : İngilizce : Yazma (orta), Konuşma (orta), Okuma (orta)

KPDS Notu: 56 (Mayıs 2005)

İş Deneyimi : 07.2007- 08.2008 : Ticaret Sicil Memuru, Isparta Ticaret ve Sanayi

Odası, Isparta 08.2008- … : Bireysel Pazarlama Yetkili Yardımcısı, Asya Katılım

Bankası A.Ş. Isparta Şubesi, Isparta