“dİjİtal ÇaĞda gÜvenlİĞİn dÖnÜŞÜmÜ ve bİr İÇ gÜvenlİk...
TRANSCRIPT
1
“DİJİTAL ÇAĞDA GÜVENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ VE BİR İÇ GÜVENLİK AKTÖRÜ
OLARAK POLİS” SEMPOZYUMU
e-Bildiri Kitabı
ISSN: 978-605-07-0695-6
EDİTÖRLER KURULU
Prof. Dr. Ergün YOLCU
Prof. Dr. Ali Murat VURAL
Doç. Dr. Özgü YOLCU
Doç. Dr. Burcu KAYA ERDEM
Dr. Öğr. Üyesi Ümit SARI
Dr. Öğr. Üyesi Özlem ARDA
Araş. Gör. Dr. Derya GÜL ÜNLÜ
Araş. Gör. Oğuz KUŞ
Editör Yardımcıları
Özlem ÇAĞLAN BİLSEL
Elif KARAKOÇ
Tasarım
Araş. Gör. Caner ERDOĞAN
2
İÇİNDEKİLER
SUÇLA MÜCADELENİN İLETİŞİMSEL BOYUTU, 2018 POLİS İHBAR KAYITLARININ
İSTATİSTİKSEL ANALİZİ “İSTANBUL ÖRNEĞİ” / Atalay BAHAR ………………………… 5
UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERLE MÜCADELEDE PARADİGMAL
DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMİ: ESENYURT POLİS YILDIZI ÖRNEĞİ / Hakan BECEL, Cihan ULUÇ
…………………………………………………………………………………………………………30
2018 YILI RESMI VERILERI’NE GÖRE, İSTANBUL’DA SUÇ VE SUÇLU PROFİLİ
ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME / Mustafa ÇALIŞKAN ……………….… 53
MOBİL EMNİYET UYGULAMALARINA YÖNELİK BİR İNCELEME: METE ÖRNEĞİ
/ Mehmet ÇATAL ………………………………………………………………………….. 79
DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE VERİ GÜVENLİĞİ VE SOSYAL MÜHENDİSLİK / Talha GÜNAY,
Mehmet Yavuz YAĞCI, Ebu Yusuf GÜVEN, Muhammed Ali AYDIN …………………..……… 94
POLİS HUKUKU’NDA YENİ GELİŞMELER: ÖNLEYİCİ POLİSLİK VE SİBER
GÜVENLİK / Dr. Akın KARATAY ……………………………………………………………..... 107
ÖDEME SİSTEMLERİNİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ VE E-TİCARET / Özgür KARLITEPE . 128
TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE KOLLUK FAALİYETLERİ: BİR GÜVENLİK AKTÖRÜ
OLARAK İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI / Mehmet Ali TEKİNER, Niyazi Umut
AKINCIOĞLU ……………………………………………………………………………………... 149
TÜRKİYE’DE İÇ GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI SÜRECİNDE DİJİTAL İLETİŞİM
SİSTEMLERİNİN ETKİN KULLANIMINA İLİŞKİN FARKINDALIĞIN BELİRLENMESİ /
Prof.Dr. Ergün YOLCU, Prof.Dr. Ali Murat VURAL, Doç.Dr. Özgü YOLCU, Doç.Dr. Burcu KAYA
ERDEM, Dr. Öğr. Ü. Ümit Sarı, Dr. Öğr. Ü. Özlem ARDA, Araş.Gör.Dr. Derya GÜL ÜNLÜ,
Araş.Gör. Oğuz KUŞ …………………………………………………………………………….… 159
3
"DİJİTAL ÇAĞDA GÜVENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ VE BİR İÇ GÜVENLİK
AKTÖRÜ OLARAK POLİS SEMPOZYUMU”
SONUÇ BİLDİRGESİ
3-4 Nisan 2019, İstanbul
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde 3-4 Nisan 2019
tarihlerinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi ortaklığı ile “Dijital Çağda
Güvenliğin Dönüşümü ve Bir İç Güvenlik Aktörü Olarak Polis” sempozyumu
gerçekleştirilmiştir.
İlk gün gerçekleşen “Toplumun Suç Profili ve Toplum Destekli Polislik Uygulamaları”
oturumunda iç güvenliğin sağlanması sürecinde dijital iletişim sistemlerinin kullanımına ilişkin
toplumsal farkındalık üzerine yapılan araştırmanın sonuçları paylaşılmıştır. Araştırmada yer
alan katılımcıların Emniyet Müdürlüğü’nün web sitesi, mobil uygulamaları ve sosyal medya
hesaplarından kolaylıkla faydalandıkları tespit edilmiştir.
21. Yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin toplumsal yapı üzerindeki
etkisinin yeni suç türlerinin oluşmasına neden olduğu, suç çeşitliliğini yükselttiği belirtilmiştir.
Özellikle İstanbul gibi farklı kültürlere mensup insanların bir arada yaşadığı, göç oranının
yüksek olduğu metropollerde suç çeşitliliğinin artmasıyla toplumsal düzenin korunmasında
önleyici hizmetler kapsamında görev yapan emniyet personeli ve uzmanlaşmış birimlerin
önemi üzerinde durulmuştur. Ocak 2016 itibarıyla “Reaktif Polislik” uygulamasından “Proaktif
Polislik” uygulamasına geçilmesiyle İstanbul’daki suç oranında %17.5’lik düşüş sağlandığı
belirtilmiştir.
Suçla mücadelede tüm iletişim süreçlerinin yönetildiği koordinasyon merkezi olan 155
Polis İhbar Hattı’nın İstanbul 2018 verilerine göre incelemesi gerçekleştirilmiştir. İhbar
Hattı’na gelen %64 ihbarın doğru, %36 ihbarın ise karşılıksız olduğu bilgisine ulaşılan
incelemede kamunun bu konudaki farkındalığının arttırılmasının önemi üzerinde durulmuştur.
İkinci günün “Hukuk Perspektifinden Polis Kimliği, İmajı ve İtibar Yönetimi” başlıklı
oturumunda Emniyet Genel Müdürlüğü’nün özellikle son yıllarda büyük bir yenilenme ile
bilimsel yönetim modellerini uygulamaya geçirerek, toplumsal algı boyutunda imajının
4
yeniden yapılanmasının önünü açtığı belirtilmiştir. Polisin imajının yenilenmesi konusunda
özellikle çocukların ve genç nüfusun polise yönelik algısının biçimlendirilmesinin önemi
vurgulanmıştır.
İkinci günün “İç Güvenlikte Dijital Dönüşüm” başlıklı oturumunda İstanbul Emniyet
Müdürlüğünce, güvenlik odaklı ihtiyaçlar doğrultusunda sıralı amirlerin denetim ve yönetim
faaliyetlerini dijital bir ortam üzerinden gerçekleştirmek, personeli objektif performans
kriterlerine göre değerlendirmek amacıyla geliştirilen Mobil Emniyet Teknolojileri (METE)
adındaki dijital dönüşüm platformu hakkında bilgi paylaşılmıştır. Gelişen teknolojiyle uyumlu
bir şekilde işleyen, personel ve zamandan tasarruf sağlayarak hizmetin aksayan yönlerini
sayısal veriler doğrultusunda belirleyen projenin denetim modülü üzerinde bilgilendirme
sağlanmıştır. Yapılan incelemeye göre METE projesinden önce denetim sonuçlarının ilgili
birimlere iletilmesi ortalama yedi gün sürerken, geliştirilen dijital dönüşüm platformu sayesinde
artık denetim sonuçlarının iletilmesi eşzamanlı olarak gerçekleştirilmektedir. Geçen yıllara
göre 11 kat denetim artışı sağlandığı, yapılan denetimlerin dijital veri arşivinde saklanarak
personel performans ölçümlerinde başarı grafiği oluşturmada kullanıldığı belirtilmiştir. Elde
edilen başarı grafikleri ile başarılı personellerin ödüllendirilmesi ve motivasyonlarının
arttırılması sayesinde suçla etkin mücadele yönünde önemli adımlar atıldığının altı çizilmiştir.
Dijital dönüşümde veri güvenliği kavramı çerçevesinde sosyal mühendislik atakları
örneklerle incelenmiş, özellikle kolay erişilebilir bilgi kaynakları olarak sosyal ağlarla ilgili
olası saldırılara karşı çeşitli çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Veri güvenliği kapsamında
güvenlik yazılımlarının güncel tutulması, kurum içi periyodik eğitimlerin düzenlenmesi, risk
analizi ve bilgi güvenliği testleri gerçekleştirme, özel veriler içeren dokümanların imhası, şifre
korumalı ekran koruyucular kullanma, temiz masa / temiz ekran politikası gibi önerilerde
bulunulmuş, özellikle kamuyu bilinçlendirme yönündeki adımların önemi vurgulanmıştır.
Prof. Dr. Ergün YOLCU
İÜ İletişim Fakültesi Dekanı
Sempozyum Koordinatörü
5
SUÇLA MÜCADELENİN İLETİŞİMSEL BOYUTU, 2018 POLİS İHBAR
KAYITLARININ İSTATİSTİKSEL ANALİZİ
“İSTANBUL ÖRNEĞİ”
Atalay BAHAR*
ÖZ
155 İhbar Hattı suçun önlenmesi, suç unsurlarının bildirilmesi, şüphelilerin yakalanması ve
yardım taleplerinin karşılanması amacıyla, tüm iletişim süreçlerinin yönetildiği, bir
koordinasyon merkezi olarak görev yapmaktadır. Toplum güvenliğinin sağlanmasında suçun
bildirilmesi, hem yasal zorunluluk, hem de vatandaşlık görevi olarak değerlendirilmektedir. Bu
bakımdan 155 İhbar Hattı’na gelen tüm bildirimler doğru kabul edilmekte, gelişmiş iletişim
teknolojileriyle titizlikle takip edilmektedir. Sistemli, dinamik ve sürdürülebilir iletişim
faaliyetlerinin başlangıç noktası olan 155 İhbar Hattı, polisin kurumsal imajını yansıtmaktadır.
Kurumsal iletişim döngüsü içerisinde etkin dinlemeyle ihbarcı tarafından verilen bilgileri
değerlendirme, genel durum analizi yapma, ihbar konusu ile ilgili görevli birimleri sevk etme
ve gerektiğinde ihbarcıya geri bildirimde bulunma fonksiyonlarını yerine getirmektedir. 155
Polis İhbar Hattı halk arasında: “İhbar Hattı”, “Polis İmdat Hattı”, “Acil Çağrı Merkezi”,
Emniyet Teşkilatı literatüründe ise: “Haber Merkezi” olarak adlandırılmaktadır. Toplumsal
huzurun sağlanabilmesi amacıyla, ihbarda bulunan vatandaşın kişisel bilgileri, ihbara
yönlendirilen polislerle görüşme talebi hariç olmak üzere, üçüncü kişiler tarafından asla
öğrenilemez. Bu nedenle ihbar hattı güven parametresi çerçevesinde, sır ve huzur hattı olarak
değerlendirilmektedir. Sorumluk alanında görevin daha etkin yürütülmesinde, kamu huzur ve
güvenliğinin sağlanmasında, polisin bilincini sürekli açık tutan, kalıcı bir bellek işlevini
üstlenmektedir. Bu bellekten elde edilen veriler ve istatistikler, polis birimlerinin suçla
mücadeleye yönelik strateji oluşturmasından, güvenlik konseptinin belirlenmesine kadar, her
aşamada çok fonksiyonlu bir etkiye sahiptir. Araştırmada incelenen İstanbul Emniyet
Müdürlüğü ihbar hattı kayıtlarının istatistiksel verileri; suç niteliğinin tespitinde, suçun
ölçülebilir hale getirilmesinde ve suç önlemlerinin belirlenmesinde önemli katkı sağlamaktadır.
Bulgular, suç oranlarının değişkenlik gösterdiği gün-saat değer aralıkları hakkında, farkındalık
oluşturmaktadır. Bu hali ile polislik uygulamalarında iletişimsel boyutun başat faktörünü, ihbar
hattı oluşturmaktadır. Ayrıca çalışmada, ihbar hattına gelen karşılıksız ihbarların oransal
*İçişleri Bakanlığı, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İl Emniyet Müdür Yardımcısı, [email protected]
6
değerleri yorumlanarak, bu tür ihbarların toplumun güvenliğinin sağlanmasında ve suçla
mücadelede olumsuz etkilerine değinilmektedir. Gelen bildirimler arasında, bireysel ve
psikolojik nedenlerle polisi harekete geçirmeye yönelik, meşguliyet verici ve görev kapsamı
dışındaki aramalara rastlanmaktadır. Ancak suç olgusu ile doğrudan korelasyon bulunan
durumlarda, toplumda hakim olan genel kanı ihbar hattının aranmasıdır. İletişimsel
perspektifte; proaktif ve reaktif suç yaklaşımları hakkında bilgi sahibi olan toplum ile huzur ve
güvenin tesisinde rol oynayan polis birimlerinin eşgüdümü, suçla mücadelede başarıyı arttıran
önemli bir faktör olarak görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: 155 İhbar Hattı, İhbar, Suç, Polis ve İletişim.
COMMUNICATIVE DIMENSION OF FIGHTING THE CRIME, 2018
STATISTICAL ANALYSIS OF POLICE RECORDS
“ISTANBUL EXAMPLE”
ABSTRACT
155 Report Line acts as a coordination center, where all communication processes are managed
in order to prevent crime, report the crime elements, apprehend suspects and meet aid requests.
The notification of the crime in ensuring the security of the community is considered both as a
legal obligation and a duty of citizenship. In this respect, all notifications to the 155 Report Line
are accepted correctly and they are meticulously followed by advanced communication
technologies. The 155 Report Line, which is the starting point for systematic, dynamic and
sustainable communication activities, reflects the corporate image of the police. Within the
corporate communication cycle, it performs the functions of evaluating the information given
by the informer with effective listening, analyzing the general situation, dispatching the relevant
units to the subject of the notification and giving feedback to the informer when necessary. 155
The Police Report Line is called among the public: “Report Line,” “Police Help Line”,
“Emergency Call Center” and in the Police Organization literature: “News Center”. For the
purpose of ensuring social peace, the personal information of the citizen who has informed may
never be disclosed by third parties, except for the request to interview with the policemen who
have been directed to the notice. Therefore, the report line is considered as a secret and peace
line within the framework of the trust parameter. It undertakes the function of a permanent
memory that keeps the consciousness of the police constantly open in the field of responsibility
in order to carry out the task more effectively and to ensure public peace and security. The data
7
and statistics obtained from this memory have a multifunctional effect at every stage, from the
strategy of police units to the fight against crime, to the determination of the security concept.
The statistical data of the Istanbul Security Department, report line records examined in the
study; it makes an important contribution in determining the crime nature, making the crime
measurable and determining the crime measures. The findings raise awareness about the day to
hour value range in which crime rates vary. In this case, the main factor of the communicative
dimension in policing practices is the report line. In addition, in the study, the proportional
values of unrequited reports to the report line are interpreted and the negative effects of such
reports on the security of society and the fight against crime are mentioned. Among the
notifications received, there are calls to mobilize the police for individual and psychological
reasons, which are not within the scope of the task. However, in cases where there is a direct
correlation with the crime phenomenon, the general opinion is to call the report line. In
communicative perspective; The coordination of the community, which has knowledge about
proactive and reactive crime approaches, and the police units that play a role in the
establishment of peace and trust is seen as an important factor increasing the success in the fight
against crime.
Keywords: 155 Report Line, Notice, Crime, Police and Communication
GİRİŞ
İletişim, belirli yer ve zamanda, belirli koşullarda, insan faktörünün dâhil olduğu
etkinliklerin yapılmasının zorunlu koşuludur. Bu etkinlik, belli bir amaçla konuşma, yazma,
gösterme, bir davranışta bulunma, kültürel, siyasal, ekonomik veya sosyal faaliyet yoluyla
bireyin kendini ve toplumu tanımlama sürecidir (Erdoğan, 2007: 155). İletişim; bireylere etkisi,
yönü, ilişki sistemleri, kullanılan kod sistemleri, zaman ve mekân boyutuna göre
sınıflandırılabilir bir olgudur. İletişim sistemleri içerinde yer alan “kişilerarası iletişim” ise “en
az iki insanın karşılıklı olarak bilgi, duygu, düşünce ve yaşantılarını belirli yollarla paylaştıkları
psiko-sosyal bir süreç” olarak tanımlanmaktadır (Kaya, 2017: 27). Kişilerarası iletişim, kaynak,
hedef, mesaj ve kanal olmak üzere dört temel öğe ve öğeler arasındaki bağlantıyı sağlayan dört
süreçten meydana gelmektedir. Bu öğeler; kodlama, kod açma, yorumlama ve geri bildirimden
oluşmaktadır. (Kaya, 2017: 28). Bir iletişim sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi için, belirtilen
öğelerin tamamının bulunması gerekirken, bazı iletişim süreçlerinde bunlardan bir kaçının
bulunması iletişimin sağlanması açısından yeterli olmaktadır (Başarır, 2008: 7).
8
Polis kamu düzenini korumakla, halkın güven ve huzur ortamını sağlamakla görevli
kolluk kuvvetidir. Literatürde polis kelimesi hem kurumu hem de personeli karşılamaktadır.
Genel olarak Emniyet Teşkilatı; halkın can, mal ve namusunu koruyan, yardım talebi olanlara
yardım eden ve yasal mevzuatın yetkilendirdiği diğer görevleri yerine getiren donanımlı bir
kamu kurumudur. Temel fonksiyonu suç olgusu ile etkin mücadele olan polisin; proaktif
yaklaşımlarla suç oluşumunu engelleme, reaktif uygulamalarla oluşan suçu aydınlatma,
şüphelileri yakalama ve adalete teslim etme faaliyetleri önemli görevleri arasındadır. Suç,
mevzuat hükümlerine göre karşılığında cezai müeyyidesi olan tutum ve davranış modellerini
kapsamaktadır. Kabahatler ise karşılığında idari yaptırımlar uygulanan fiillerdir. Polis birimleri,
yürürlükteki yasanın ihlalini içeren her iki hukuki olgunun önlenmesi, durdurulması, idari
yaptırım uygulanması ve bir olaya sebebiyet verenlerin yakalanmasıyla ilgili gerekli
fonksiyonları yerine getirmektedir.
Toplumun can ve mal güvenliğinin sağlanmasında, iletişim yöntemlerinin ve çeşitliğinin
önemi artmaktadır. Polisin, görevini yerine getirirken odaklanması gereken hedef kitlesi,
sorumluluk bölgesinde yaşayan tüm bireyleri kapsamaktadır. Bu görevin uygun koşullarda,
gereken özen ve ivedilikle gerçekleştirilmesi, halkın can-mal güvenliğinin sağlanması için,
polisin iletişim kanallarının sürekli açık ve hareket kabiliyetinin yüksek olması gerekmektedir.
Önleyici görevlerdeki başarı oranı, halk ile polisin sürdürülebilir etkileşimine bağlı olarak
değişkenlik göstermektedir. Bununla birlikte iletişim aşamasında, işlenen bir suçu bildirenlerle
empati kurulmalı, yaşadıkları karmaşık ve stresli süreç mutlaka dikkate alınmalıdır.
Kültürler arası farklılıklar olmakla birlikte, polisin; üniforması, rozeti, silahı ve
teçhizatıyla görünür olması, suç işleme niyetinde olanları caydırdığı gibi mağdur ve yardıma
ihtiyacı olanlar açısından iletişime hazır olma durumunu ifade etmektedir. (Watson & Gallois,
2007: 132). Oysa emniyet birimlerinin sivil kıyafetle de görev yapığı düşünüldüğünde, resmi
üniformalı bir polisin her an ve her yerde bulunması mümkün değildir. Ayrıca bazı kişiler direk
olarak polisle yüz yüze iletişim kurup sorununu anlatmaktansa, çevrede yaşanan bir olaydan
duyduğu rahatsızlığı kendisini izole ederek, telefon veya diğer iletişim araçlarını kullanarak
ihbar etme eğilimi göstermektedir. Bu durum genellikle suç ve suç unsurlarını ihbar etme
niyetindeki bireyin, yakın çevresinde ihbarcı konuma düşmekten çekinmesi ve can güvenliği
endişesi taşımasından kaynaklanmaktadır. (Watson & Gallois, 2007: 132). Bu aşamada polis
birimleriyle ihbarda bulunanlar arasında iletişim ve koordinasyonu sağlayan, polis jargonunda
“Haber Merkezi” olarak adlandırılan ihbar hattı bu görevi üstlenmektedir.
9
Polis ile fiziki olarak temas kurmaya elverişli ortamlarda, rastlanılan suç bileşenlerinin
bildirilmesinde çekinik kalarak iletişim kurulmaması, şahsi güvenliği teminat altına alırken,
olaylara müdahalenin gecikmesine neden olabilmektedir. Polis birimleri ile karşılaşılmaması
durumunda da telefon aracılığıyla iletişimin sağlanması, polisin suç türevlerine daha hızlı
müdahale etmesine yardımcı olmaktadır. İletişim faaliyetleri, birçok suç potansiyelini
engellerken, polisin kurumsal vizyon, misyon ve amaçlarını duyurmasına da olanak
sağlamaktadır. İhbar hattı aracılığıyla şüphe duyulan durumlardan ya da devam eden olaylardan
bilgi sahibi olan polis, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde olay yerine ulaşmaya çalışmaktadır.
İhbar neticesinde müdahale edilen spesifik bir olay, polise güven mekanizmasının
perçinlenmesine olanak sağlamaktadır. Bir sorunun bildirmesi amacıyla polisle fiziki ortamda
iletişime geçilmesi veya ihbar hattının aranması, polis ve hedef kitle iletişiminde temel
basamağı oluşturmaktadır (Sage, 1999: 201). Bu aşamadan sonra sürdürülebilir iletişimle hedef
kitlenin yaşanan sorunu karakterize edilmekte, çözüm odaklı bir bilinç düzeyi oluşturulmakta
ve müdahale yöntemleri belirlenmektedir.
İhbar Mekanizmasında Kurumsal İletişim
Dünya genelinde ihbarlara cevap veren görevliler, uygun polis birimlerini yönlendirmek
ve hızlı bilgi akışı sağlamak amacıyla, ihbarcılarla tipik benzerlikte görüşmeler yapmaktadırlar.
Bu görüşmeler, çoğunlukla ihbarcılardan olayın niteliği ve kapsamı hakkında bilgi almaya
yöneliktir. Arayanlar elde ettikleri bilgileri; olayın türü, konumu ve diğer ilgili detayları
bildirirken, görevli bu bilgileri ihbara özel bir bilgisayar programı üzerinde kayda almakta,
diğer taraftan olaya yönlendirdiği polis ekibi için elverişli bilgiler oluşturmaktadır. (Drew &
Walker, 2010: 95). Kurumsal iletişim belirli bir prosedür doğrultusunda gerçekleştiğinden,
alınan ihbarlarda güvenlik konsepti değerlendirilerek, polisin ihbarcı ile bir araya gelme imkanı
ve gerekliliğine karar verilmektedir. Ayrıca diğer kurumların yardımına ihtiyaç duyulan
olaylarda, ilgili birimle bağlantı kurularak olay yerine ulaşmaları sağlanmaktadır. Aciliyet
oluşturmayan ve suç kapsamı dışında kalan konularda, arayana ilgili kurumun iletişim bilgisi
verilmekte veya bizzat bağlantı kurulmaktadır. İhbar hattıyla yapılan görüşmeler gizlilik ilkesi
doğrultusunda muhafaza edilmekte, delil niteliği taşıdığından hukuki süreçlerde adli ve idari
makamlarca uygun görülmesi halinde kullanılmaktadır.
İhbar hattı, kişilerarası iletişim fonksiyonunu yerine getirmekle beraber kaynak, alıcı,
bildirim nedenleri ve amaçları yönüyle, aslında kurumsal iletişim faaliyetlerini
gerçekleştirmektedir. Kurum tarafında aramayı karşılayan operatör, hedef kitle tarafında yer
10
alan ihbarcıyla, kurumsal bir kimlikle iletişimi sürdürmektedir. Bu açıdan kurumsal kimlikle
gerçekleştirilen iletişim, kişilerarası iletişimden farklı bir sistematik üzerine kurulmuştur. Bu
iletişim türünde, yardım talep eden bireyin sorunu öncelik teşkil ettiğinden, iletişim matrisi
kişinin bilgi aktarım sürecini hızlandırma ve gereken çabuklukta çözüme ulaşmaya odaklı, bir
yaklaşım üzerine kurgulanmaktadır (Karaman&Tuncay, 2004: 124). Bununla birlikte ihbar
hattı bireyin ihtiyaç ve beklentilerini doğru anlayıp koordine sağlarken, polisin kurumsal
tutumlarını, aktifliğini ve etkinliğini hedef kitleye yansıtan önemli stratejik iletişim
kanallarından biridir.
Kurumsal iletişim, kurumun amaç ve hedeflerine ulaşması için gerçekleştirilen bir
yönetim fonksiyonudur. Tüm iletişim süreçleri eşgüdüm içerisinde yönetilirken, kurum
görevlilerin duyarlılık düzeyi ve analiz yeteneği, kurumsal iletişimde tamamlayıcı faktör olarak
öne çıkmaktadır. Güçlükle ulaşılan bilgilerin basit veri depolama işlemi olarak görülmeden,
gerekli ve etkili analizlerinin yapılması oldukça önemlidir (Malcolm & Sparrow, 1991: 251-
274). Analiz, ham verileri kullanışlı hale getirmekte ve bilginin başarılı bir şekilde
kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Bu nedenle kurumsal iletişim döngüsü içerisinde ihbar
hattı operatörleri; etkin dinlemeyle ihbarcı tarafından verilen bilgileri değerlendirme, genel
durum analizi yapma, ihbar konusu ile ilgili görevli birimleri sevk etme ve gerektiğinde,
ihbarcıya geri bildirimde bulunma fonksiyonlarını yerine getirmektedir.
İhbar Algısı ve Duyarlılık
Polis, suçların oluşumuna etki eden faktörlere yönelik güvenlik stratejileri
geliştirmektedir. Bu açıdan halkın katılım ve desteğinin sağlanması, toplumsal talep ve
beklentilerin karşılanması amacıyla çeşitli projelerin üretilmesi, suçla mücadelenin iletişimsel
boyutunu oluşturmaktadır. İletişimsel boyut; çözüm odaklı interaktif anlayışla, polisin
sorunlara cevap verme düzeyini belirleyen yüz yüze iletişimden, sosyal medya iletişimine kadar
kapsamlı süreci içermektedir.
Bireyler ihbar üst başlığı altında tanığı, mağduru veya bir şekilde dahil oldukları
potansiyel suç niteliği taşıyan olaylarla ilgili olarak, yardım talep etmek için polisi
aramaktadırlar (Walke & Drew, 2011: 95). İletişim parametreleri arasında, hedef kitle
tarafından yoğun olarak başvurulan ve sürdürülebilir etkileşime olanak sağlayan ihbar hattı,
güvenirlilik ve cevaplanabilirlik paradigmasıyla, polisin vakıalara yaklaşımında yol gösterici
olmaktadır. İhbar hattı, gerçekleşmesi muhtemel suçun önlenmesi, işlenen suça büyümeden
11
müdahale edilmesi, suç işleyenlerin ivedilikle yakalanması ve birey, aile, toplum
mağduriyetinin giderilmesi açısından, herkes tarafından kullanılabilen ücretsiz bir iletişim
kanalıdır. Emniyet Teşkilatı’nın görev alanı ile ilgili yapılan ihbar, müracaat, şikâyet ve yardım
talepleri kesintisiz olarak kabul edilmekte ve görevli birimlere iletilmektedir. Gerektiğinde
çözüm ortakları olan itfaiye, ambulans vb. gibi hususi birimler ile durdurma, önleme ve yardım
çalışmaları yapılması için, acil irtibat kurulmaktadır. Polisin görev ve sorumluluk bölgesinde
gerçekleşen olayla ilgili; suçun süjeleri, gözleyenleri ve yakın tanık olanlarının bildirimleri,
ihbar hattında gizlilik derecesi ile kayıt altına alınmaktadır.
Bir suç unsuruyla karşılaşılması durumunda farklı kültürlerde benzer reaksiyonlar ve
sistematikler görülmektedir. Toplumsal yaşam alanlarında fark edilen bir olumsuzluğun ihbar
edilmesi, birçok ülkede doğru bir davranış biçimi olarak görülürken, bazı ülkelerde tanık olunan
olumsuzlukların bildirimi sosyal çevre tarafından olumsuz karşılanabilmektedir. Bu sebeple
bazı ülkelerde insanlar, gördükleri suç karşısında sessiz kalmaktadırlar. (Coates, 2009: 140-
141). Birey davranışları kültürlere göre farklılık gösterse de tüm ülkelerde, bir suç hakkında
bilgi sahibi olunması durumunda, suçun önlenmesi, işlenen suçun engellenmesi ve müdahale
edilmesi için, polise bildirimde bulunulması yasal bir zorunluluktur (TCK, Md.113: 2004).
Aynı zamanda kamu görevi olan bu zorunluluk hali, yasalar çerçevesinde polisle iletişimi de
zorunlu kılmaktadır.
Polisin iletişim işlevinde, halkın desteğinin ve işbirliğinin sağlanması, oldukça önemli bir
yere sahiptir. Suç, toplumun her katmanında ve elverişli her ortamda işlenebilmektedir. Halkın
uygun iletişim kanallarıyla bildirimde bulunması, bilgi aktarması ve yardımcı olması, suç
olgusuyla mücadelede başarıyı arttıran, önemli etmenler arasında yer almaktadır. Polis-halk
işbirliğinde hukuki, kültürel ve sosyal faktörlerin yanında, polisin güven duyulan donanımlı bir
kolluk kuvveti olarak görülmesi de önemlidir. Halkın öngörülebilir suç türevlerini vakit
geçirmeksizin bildirmesi, polisin olayları engellemesi ve suçluları yakalamasında başarıyı
arttırmaktadır. Ancak toplumda bir olayı veya şüpheli bir durumu ihbar hattına iletenlere,
muhbir, ihbarcı, ispiyoncu gibi uygunsuz ve olumsuz yakıştırmalar yapılabilmektedir. Bu
durum ihbar mekanizmasının sağlıklı işlemesine engel teşkil eden, önemli unsurların başında
gelmektedir (Başarır, 2008: 70). Bu gibi olumsuzluklara karşı, ihbar mekanizmasının üçüncü
şahıslar tarafından öğrenilmesinin mümkün olmadığı vurgulanmalı, kamu güvenliğinin
sağlanmasında, bireyler aktif rol almaya özendirilmelidir. Diğer bir olumsuzluk da ihbar
hattının, gereksiz yere meşgul edilmesidir. Bu konuda en önemli örnek ihbar hattının,
15.05.2017-15.05.2018 tarihleri arasında, konuşacak kimsesi olmadığı gerekçesini öne süren
12
bir vatandaş tarafından, bir yılda 45 bin 210 defa aranmasıdır (Bir Yılda.., 2018). İhbar hattı
gereksiz meşgul edildiğinde, kamu faaliyetini engellenmesi kapsamında adli yaptırım
uygulanmaktadır (TCK, Md.278: 2004). Bir başka açıdan bu biçimdeki olumsuz davranışlar,
polisin gerçek ihbarlara ulaşmasını geciktirmekte, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye
atmakta ve telafisi güç sonuçlara neden olabilmektedir.
İhbar Sisteminin İşleyişi
Şema 1: İhbar Hattı İşleyişi
13
Şema 2: Fiziki Ortam İhbarlarının İşleyişi
Şema 1’de belirtilen ihbar hattına yapılan aramalar kayıt altına alındığından ihbarda
bulunanlar, bildirdikleri konu ile ilgili gelişmelerden bilgi alabilmekte ve polis birimlerince
değerlendirilme sürecini takip edebilmektedir. Şema 2’de Sorumluluk alanlarında polis
ekibinin olaya doğrudan müdahalesi ve tanık olanların fiziki ortamda polis ekibine bildirimi
mercek altına alınmıştır. Her iki durumda da olay yerinde gerekli önlemleri alan polis, Haber
Merkezi’ne ön bilgi aktarmaktadır. Polis ekibinin Haber merkezi ile kurduğu iletişim kayıt
altına alınmakta, ihbar mekanizmasının tüm aşamaları denetlenebilmektedir. Bireylerin
karşılaştığı olumsuzlular, suç potansiyelleri ve işlenmeye devam eden suç türevleri, polis ekibi
tarafından doğrudan haber merkezi ile paylaşmaktadır. İhbarın, başlangıcından sonucuna kadar
her aşamasının otomasyon sisteminde muhafaza edilmesi ve hukuksal prosedürlerin
uygulanması, polisin kurumsal itibarı açısından önemlidir. İzlenen iletişimsel metodoloji,
polisin sorumluluk bölgesindeki etkinliğini, koordinasyonunu ve çözüm ortakları ile
14
eşgüdümünü ölçmektedir (Sampson, 2017: 57). Ayrıca performans yönetimine etkisinin yanı
sıra, yetki, sorumluluk ve görevler ile ilgili şeffaflık ve hesap verebilirliği geliştirmekte, kurum
içi iletişime katkı sağlamaktadır.
İhbar Değerlendirme Süreci
İhbar hattına iletilen tüm ihbarlar en üst düzey gizlilik derecesiyle, özel yazılımlar içeren
otomasyon sisteminde kayıt altına alınmakta, ihbarda bulunanların kişisel bilgileri üçüncü
kişilerle kesinlikle paylaşılmamaktadır. Ancak bir konunun idari tahkikatında veya adli
soruşturma ve kovuşturma safhasında, yetkili merciin talebi dikkate alınmaktadır. İhbarla
başlayan iletişim süreci üç temel kategoriden oluşmaktadır. Birinci aşama ihbar, şikâyet ve
yardım talebi içerikli aramalarla başlamaktadır. İhbar hattına yapılan çağrıyı cevaplayan
operatörle, bildirimde bulunan birey arasında gerçekleşen iletişim, soruna yaklaşım metotlarını
ve kurumsal davranışları belirlemektedir. Alınan ihbarın kapsamı, konumu ve uzman personel
ihtiyacına göre polis birim ve ekipleri ile paylaşılması ise iletişim sürecinin ikinci aşamasını
oluşturmaktadır. Durum analizi yapan görevli, polis birimleriyle ve gerekli ise paydaş
kurumlarla iletişim stratejisi geliştirmektedir. Mevcut sorunun giderilmesinde görev alan
birimlerin, yatay ve dikey iletişimlerini telsiz muhaberesi, anlık mobil mesajlaşma
uygulamaları ve telefon irtibatı ile koordine etmekte ve bilgi akışını sağlamaktadır. İhbarı
değerlendirmek üzere görevlendirilen polis ekibinin, gerekli çalışmaları yaptıktan sonra, haber
merkezine geri bildirimde bulunması ise son aşamayı oluşturmaktadır.
Genel olarak ihbarların iletişimsel yönetim sisteminde, bildirimlerin içeriğine göre
hareketlenen polis ekiplerinin ve irtibat sağlanan kurumların ortak çabaları ile sorunun
sonuçlandırılması hedeflenmektedir. Bu algoritma, ihbarlara en kısa sürede ve bekletmeksizin
cevap verilmesi ön koşulu ile gerçekleştirilmektedir. İhbar hattında, dünyada yaygın kullanılan
dillere hâkim personel görev yapmaktadır. Türkçe bilmeyen ihbarcıların bildirimleri
karşılanmakta, iletişim engelleri minimum seviyeye indirgenmektedir. İletişim sağlanmasının
ardından, Haber Merkezi genel prensibi doğrultusunda ihbarcı, dikkatle dinlenmekte ve gerekli
notlar alınmaktadır. Genel prensip, tüm ihbarları gerçek kabul ederek, ortak akıl ve çabanın
yönetimini kapsamaktadır. İhbarcılar, mobil cihazlarla konumlarını paylaşarak veya
bulundukları yerleri tarif ederek polis ekipleriyle iletişim kurmaktadırlar. Arayanların
bulunduğu konum bilgisi olay mahalline intikalin sağlanması, yardımın hızlı ulaşması açısından
önemlidir.
15
İhbar hattı panik halinde arandığında öncelikle arayan sakinleştirilerek, iletişimin daha
anlaşılır ve sağlıklı gerçekleştirilmesi için çaba gösterilmektedir. Aynı şekilde arayan şokta ise
bilinç düzeyinin açılması ve olay mahallinin öğrenilmesi amacıyla irtibat sürdürülmektedir. Her
iki durumda da arayan, maruz kaldığı olayı aktarmada zorluk çekebilmekte, kekeleyebilmekte,
algıları kapalı olduğu için iletişimi sürdürememekte, hatta hiçbir karşılık verememektedir. Bu
aşamada haber merkezi operatörü iletişimin kesilmesine ve ihbarcının hattan düşmesine
müsaade etmeden, iletişim sürecinin uygun bir anında, 5N1K soruları ile ihbara açıklık
getirmeye çalışmaktadır.
Alınan ihbar otomasyon sistemine kaydedildikten sonra, olayın mahiyetine ve konumuna
göre, zaman kaybedilmeksizin polis ekipleri olay yerine sevk edilmektedir. İhbara
yönlendirilen polis ekipleri, Haber merkezi operatörünün yardımcı olmaya çalıştığı
ihbarcılardan, olay yerinde olmaları ve görüşmek istemeleri halinde detaylı bilgi almaktadırlar.
İhbara yönlendirilen polis ekibinin mesleki profesyonelliği ve yüz yüze iletişim yeteneği, olayın
çözümüne yönelik illiyet bağı kurmasında etkili olmaktadır. Olay yerine ilk intikal eden polis
ekibi haber merkezini bilgilendirmektedir. Bunun nedeni ivedilikle olayın mahiyetinin
öğrenilmesi, ihtiyaç halinde takviye ekiplerin yönlendirilmesi ve yakın bölgede bulunan diğer
ekiplerin bilgi sahibi olmalarıdır. Olay hakkında detaylı bilgi sahibi olan polis ekibi, yaptığı
işlem hakkında Haber Merkezine geri bildirimde bulunmaktadır. Olayın kısaca özeti
mahiyetinde olan bu bilgi ile Haber Merkezi, ihtiyaç halinde otomasyon sisteminden
konumlarını tespit ettiği yakın bölge polis ekiplerini yönlendirmektedir.
İletişimsel Parametreler
Bireyler arasında sağlanan karşılıklı anlayışa ve uyuma etkisi, kurumların hedef kitlesiyle
geliştirilen dengeli işbirliğine katkısı, iletişimi toplumsal yaşamda oldukça önem taşıyan bir olgu haline
getirmektedir. Küreselleşme ve teknolojik yeniliklerle kurumların sorumluluk ve görev tanımlamalarındaki
gelişmeler ve farklılaşmalar, Emniyet Teşkilatı’nda da iletişim becerilerinin ve kurumsal iletişim
çabalarının, ahenkli bir bütün içerisinde değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
İhbar hattı operatörleri, İl Emniyet Müdürlükleri’ni temsilen görev yapmaktadırlar. Bu
açıdan operatörlerden mesleki profesyonellikle çağrıları cevaplaması, sorunu etkin dinleme ile
anlamaya çalışması ve çözüm için kurumsal irtibatları sağlaması beklenmektedir. İhbar hattı
görevlisinin bir olayı bildiren kişinin telaşını anlaması ve sakinleşmesine yardımcı olması
gerekmektedir. İhbar hattı görevlisinin, belki de ilk defa maruz kaldığı ya da tanık olduğu bir
16
olayı bildiren bir kişiyle empatik iletişim sağlaması, polisin etkili iletişim becerileri arasında ilk
sırayı almaktadır. (Coates, 2009: 125). İhbarı karşılayan görevlinin empati kurabilme becerisi,
sorunu anlamayı kolaylaştırmakta ve polisin olaya müdahalesini hızlandırmaktadır.
Bir kamu kurumu olarak, yerine getirdiği vazifeleri dolayısıyla oldukça geniş bir görev
ve yetki alanı bulunan polisten, hedef kitlesinin beklentisi oldukça yüksektir. Bu bakımdan
ihbar hattı operatörlerinin ileti ve bilgi akışını yönetmesi, arayanlara net ve anlaşılır biçimde
geri beslemede bulunması, polisin başarısını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. İhbar
dikkatlice dinlenirken, mesleki deneyimlerden de yararlanarak arayanın sorunu tahlil
edilmelidir. Arayanın psikolojik durumu göz önünde bulundurularak duygu ve düşüncelerini,
somut ifadelerle aktarmasına yardımcı olunmalı, eş zamanlı olarak polis ekibi olay yerine
yönlendirilmelidir.
Kurumsal iletişim temsilcisi olarak, ihbar hattı operatörlerince karşılanan aramalarda
gösterilen özen, kurum imajı açısından belirleyici olmaktadır. Polisin imajı olay yerine sevk
edilen polis ekibinin, konu hakkındaki bilgisi ve çözüm odaklı yaklaşımı ile ölçülmektedir. Bu
bakımdan ihbar konusunun niteliği ve ilk bilgilere göre elde edilen detaylar, olay yerine
yönlendirilen polis ekibine bildirilmelidir. Diğer taraftan ihbar hattı operatörleri cevapladıkları
ihbarlarla, senkronize kurum içi iletişimi başlatmaktadır. Tüm iletişime elverişli araçlarla dikey
ve yatay iletişim sağlayarak olay yerine polis ekibi göndermekte ve hiyerarşik düzlemde bilgi
akışı sağlamaktadır. Elde edilen tüm veriler Haber Merkezi’nde toplanmakta, iletişimin
koordinasyonu ihbar hattı görevlilerince yapılmaktadır.
Bildirilen bir olayla ilgili kurumsal yapı içerisinde, Haber Merkezi’nin etkin iletişimi
sürdürmesi ve sorun teşkil eden konularda polis ekiplerine ön bilgi ulaştırması, rasyonel
müdahale yöntemlerinin belirlenmesinde etkili olmaktadır. İhbar hattı işleyişinde arayan ve
karşılayanın kaliteli iletişimi ile müdahale ve yardım stratejilerinin üretilmesi arasında yakın
korelasyon bulunmaktadır. Operatörlerin herhangi bir konuda ilgili birimlere sağlıklı bilgi
aktarması için, öncelikle arayandan sorunun mahiyeti hakkında detaylı bilgi alması
gerekmektedir. Bir başka ifade ile operatöre, arayan kaynaktan yalın ve anlaşılabilir mesajlar
iletilmelidir. Operatörden ihbarı mesleki profesyonellikle karşılaması, ihbarcıdan da arayan
hassasiyeti ile gereksiz bilgilerden daha çok, olayın mahiyetini anlatan kesin ifadeler
kullanması beklenmektedir.
İhbarcının net bir şekilde konumu ve sorunu tanımlaması, polis ekibinin olay yerine daha
hızlı ulaşmasında ve müdahale yöntemlerini belirlemesinde etkili olmaktadır. Eşkâl
17
bildirimlerinde arayanın dikkati ve iletişim becerisiyle; yaş-boy-kilo- ten-saç-göz rengi gibi
kişisel özelikleri ile kullanılan kıyafet ve ayakkabı hakkında bilgilerin iletilmesi, şüphelilerin
yakalanmasını kolaylaştırmaktadır. Benzer şekilde gerçekleşen bir olayda veya trafik kazasında
görülen aracın; renk-marka-model-plaka bilgilerinin ihbar hattına bildirilmesi, şüphelilerin
yakalanması için önemli ipuçları sağlamakta ve kazaya ulaşma süresini kısaltmaktadır. Ancak
suçları ve hukuka aykırı eylemleri bildirmenin oluşturduğu gerginlik ve psikolojik koşullar
nedeniyle, ihbar hattı operatörü ile arayanın iletişimi, her zaman istenen ölçekte
sürdürülemediği bilinmektedir. “Burada bir cinayet olayı var” şeklinde bir ihbarda, suçun
işlendiği yer öncelikli olarak belirtilmediğinde, uzayan soru-cevap iletişimi olay yerinin
öğrenilmesinde ve polis ekiplerinin yönlendirilmesinde gecikmelere neden olmaktadır. Öte
yandan iletişimi başlatan ihbarcının yalın ifadelerle olaya ilişkin bilgi ve görgüsünü aktarması,
suç şüphelilerinin yakalanmasında ve devam eden mağduriyetin giderilmesinde hızı ve etkinliği
arttırdığı da uygulamada sıklıkla görülmektedir.
İhbar ve İletişim Teknolojileri
Teknoloji, bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda bilimsel çalışmalarla, tüm üretim ve
kullanım alanlarında fark edilebilir yenilikler sağlayan, toplumsal hayatı kolaylaştıran, sürekli
geliştirilen bir olgudur. Günümüzde iletişim teknolojisi; sürekli yenilen ve geliştirilen araç-
gereçlerle bilginin toplanması, depolanması, işlenmesi ve çeşitli dijital ağlarla transfer edilmesi
süreçlerini kapsayan, bilişim alanındaki gelişmeler ile birlikte anılmaktadır. Bireysel, toplumsal
ve kurumsal etkileşim sürecini kapsayan, araçları sürekli geliştirilen, sosyal hayatın önemli ve
vazgeçilmez bir parçası haline gelen, iletişim boyutu da iletişim teknolojisini oluşturmaktadır.
Bilişim çağı ve bilgi toplumu kavramlarının öne çıktığı bu dönemde, iletişim teknolojilerinin
yer aldığı önemli alanlardan biri de kamusal hizmetlerin sunulmasında kullanılan dijital
mecralardır.
Emniyet Teşkilatı görevin süratli, etkin ve güvenilir bir biçimde yerine getirilmesi
amacıyla, iletişim teknolojilerini kullanmakta, diğer kurum ve paydaşlarla network oluşturmak
suretiyle hızlı erişim sağlamaktadır. İhbarlarının karşılandığı Haber Merkezi’nde gelişmiş
yazılım ve donanım sistemleri kullanılmakta, polis ekipleriyle ileti ve görüntü transferine
elverişli, teknolojik cihazlarla anlık bilgi paylaşılmaktadır. Bir kamu kurumu olarak Emniyet
Teşkilatı, stratejik hedefleri doğrultusunda kurumsal iletişim faaliyetlerini de iletişim
teknolojileri ile yönetmektedir. İletişim teknolojileriyle kurumsal iletişim aktivitelerini odak
gruplara ve kurumlara aktarırken, aynı zamanda kurum içi faaliyetlerde de etkin rol oynayan
18
stratejik bir fonksiyonu da üstlenmektedir. Polis birimleri kurumsal misyonların ve çeşitli
konuların yönetiminde, erken uyarı sistemlerinin belirlenmesinde ve karar alma süreçlerinde,
iletişim teknolojilerinden faydalanmaktadır. Polisin, yeni teknolojiler ve tekniklerle sunduğu
kamu görevinde elde ettiği başarı, kurumsal itibarını yükselttiği gibi kurum içi iletişimi
geliştirmekte, moral ve motivasyonu arttırarak, yeni projelerin gelişmesine olanak
sağlamaktadır.
Meslek profili ve fonksiyonları yönüyle, kurumsal iletişim ve kurum içi iletişim pratikleri
birlikte uygulanan polis birimlerinde, personel iletişim teknolojileriyle belirlenen, ölçme ve
değerlendirme kriterleri ile denetlenmektedir. Bu konuda en önemli çalışmalardan biri, İstanbul
Emniyet Müdürlüğü tarafından geliştirilen Mobil Emniyet Teknolojileri (METE) Projesi’dir.
Proje güvenlik odaklı ihtiyaçlar doğrultusunda başlatılan ve sürekli geliştirilen, operasyonel
tabanlı bilgi iletim ve denetim sistemlerini kapsamaktadır. İstanbul genelinde personelin
performansı sayısal veri tabanı ile denetlenmekte, gerçekleştirilen görevin kalitesi mobil
cihazlarla analiz edilmekte ve raporlanmaktadır (METE Projesi, 2018).
Görev Kalitesinin Ölçülmesi
Kurumlar hakkında yapılan görev kalitesi ve halk memnuniyeti araştırmaları, genel
kanaatlere ve toplumun yerleşik algılarına odaklanmaktadır. Bu açıdan polisin hedef kitlesi ile
iletişim sağladığı ihbar hattının, başka kurumların çağrı merkezleriyle aynı kapsamda
değerlendirilmesi pek mümkün değildir. Hayatın doğal akışı içerisinde kamu ve özel sektörde
bulunan birçok kurum, toplumun büyük kesimlerince bilgi, yardım ve destek almak amacıyla
aranmaktadır. Polis, halkın arama nedenleri, taleplerinin karşılanma biçimleri ve kurumsal
fonksiyonlarıyla diğer kurumlardan ayrılmaktadır. Bu bağlamda polisin İhbar hattı, güç
durumda bulunanlarca ya da bulunan kişilere yardım edilmesi ve oluşan mağduriyetin
sonlandırılması amacıyla, kurumsal aciliyeti olan spesifik konularda aranmaktadır. Bu türden
konular ile karşılaşmayan bireylerin, ihbar hattını hiç aramamış olmaları da beklenen bir
durumdur. Herhangi bir konuda bildirim yapılmasa da tüm sosyal çevrelerde, polisle
karşılaşılmakta ve varlığı hissedilmektedir.
Toplumda suç oranlarının minimize edilmesi ve suç işleyenlerin vakit geçirmeksizin
yakalanması, polisin görev kalitesiyle, hedef kitlenin memnuniyeti arasındaki korelasyonu
ortaya koymaktadır. Bu yönüyle polis kamusal işlevlerin hem merkezinde yer almakta, hem de
destekleyici ve tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir. Dünya genelinde polislik uygulamalarında
19
görevin kalitesi; dikkat, güvenilirlik, duyarlılık ve yeterlilik kıstaslarıyla değerlendirilmektedir.
(Edward &Maguire and Johnson: 2010: 703-730). Ancak gelişmiş ülkelerde olduğu gibi,
Türkiye’de de ihbar hattıyla başlayan iletişim sürecinin, yaşam alanlarındaki polislik
uygulamalarına yansıması ve görev kalitesi, gözlemci konumundaki halk ve paydaş kurumlar
tarafından ölçülememektedir.
Polisin kompleks yönetim ve organizasyon yapısı nedeniyle, ihbarla başlayan ve
hedeflenen sonuca ulaşıncaya kadar sürdürülen, sistemli iletişimin kalitesi sağlıklı verilerle
kurum dışı çalışmalarla ortaya konması oldukça güçtür. Bunun yanında kurumsal çalışmalarla
polis; ihbarın karşılanması ve olay yerine polis ekibinin ulaşması, müdahalesi ve nihai sonucun
elde edilmesi aşamalarını, sayısal veriler ile analiz etmekte, elde ettiği verileri inovasyon ve
yönetişim süreçlerine katmaktadır. İletişim ve bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin kurum
kültürüne yansımasıyla, görev kalitesini hedefleyen yeni proje ve iyileştirme faaliyetleriyle,
kurum içindeki alt sistemlerin işleyişini desteklemektedir. Görev standartlarının belirlenmesi,
kurum dinamizmi kazandırılması ve etkili performans yönetimi, polisin görev kalitesini ve
başarısını arttıran temel unsurlar olarak görülmektedir.
AMAÇ VE YÖNTEM
Araştırmanın amacı, istatiksel oranlar üzerinden hareket edilerek ihbar sisteminin işleyişi
hakkında bilgi verilmesi, ihbarın öneminin vurgulanması, halkın ve güvenlik güçlerinin
duyarlılığının artırılmasıdır. Çalışmada, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ihbar hattına yapılan
bildirimlerin niteliksel ve niceliksel yönleri ele alınırken, halkın olaylara duyarlılık oranının
ölçülebilir hale getirilmesi de hedeflenmiştir. Halkın, ihbarın işleyişi hakkında kapsamlı bilgi
edinmesi ve ihbarın önemini daha iyi kavraması, karşılıksız ihbarların azalmasında önemli bir
fonksiyonu yerine getireceği düşünülmektedir. Ayrıca ihbarın öneminin hatırlatılmasıyla,
polisin halk ile empati kurma düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmektedir.
İhbar kayıtları hukuken gizlilik ilkesi doğrultusunda değerlendirildiğinden, kayıtlar
üzerinden oluşturulmuş diyalogların elde edilmesi ve bilimsel çalışmada kullanılması hukuken
mümkün değildir. Bu nedenle konu ile alakalı literatür üzerinden değerlendirme yapılarak,
çalışmanın daha anlaşılabilir olması hedeflenmiş, ihbar hattına gelen ihbarların istatistiki
değerleri üzerinden analizler yapılmıştır.
20
BULGULAR
Toplumsal huzuru bozan ve bireylerin yaşam standardını düşüren hukuksuz fiillerle ve
suçlarla mücadele yöntemlerini belirlemek, Emniyet Teşkilatı’nın asli görevidir. Bu görev
polisin vazifesini ifa ettiği esnada, suç unsurlarını tespit ederek müdahale etmesi şeklinde
gerçekleştiği gibi, polisin haber alma ünitesi olan, ihbar hattına gelen bildirimler çerçevesinde
de biçimlenmektedir. İhbar hattı, kent merkezlerinde yaşanan gelişmeleri anlık olarak haber
almakta, polis ekiplerinin bildirimde bulunanlarla ve olay yerinde olması gereken yardımcı
kurumlarla koordinasyonunu sağlamaktadır. Polisi olay yerine sevk ederken, toplumun
güvenliğini daha hızlı sağlama amacıyla işleyen mekanizmanın merkezinde yer almaktadır. Bu
bakımdan Emniyet Teşkilatı’nda ihbar hattının görev aldığı birim, Haber Merkezi olarak
adlandırılmaktadır. Bu bağlamda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde toplum güvenliği için
kesintisiz olarak görev yapan, kurumsal eşgüdüm sağlayan ihbar hattı operatörlerinin, 2018
yılında karşıladıkları bildirimlerin sayısal verileri ve oransal açılımları sunulmaktadır.
Tablo 1’e göre, 2018 yılında ihbar hattına yapılan 5.807.501 ihbarın, %64’üne denk gelen
3.713.066 ihbar doğru olarak nitelendirilirken, ihbarların %36’sı karşılıksız olarak kayıt altına
alınmıştır. Bu istatistikî bilgi, karşılıksız ihbarların önemli bir oranda olduğunu göstermektedir.
2018 yılı TÜİK verilerine göre, İstanbul nüfusu 15.067.724 olarak belirlenmekte ve nüfusun,
ihbar sayısına oranı % 38,5 işaret etmektedir. Başka bir ifade ile İstanbul’da bulunan nüfusun,
ihbarlara olan oranı 1/3 olup, bu parametre herhangi bir olay karşısında, halkın İstanbul polisine
verdiği desteği ve artan güven endeksini de ispatlar niteliktedir. Diğer bir açıdan değerlendirme
yapıldığında ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan 39.000 personelin (İstanbul
Emniyet Müdürü.., 2018) İstanbul nüfusuna oranı yaklaşık bir değerle 1/400 olup, bu oran
İstanbul polisinin iş yoğunluğunu göstermesi açısından önemli bir veridir.
Buna karşın polis ihbar hattını meşgul eden karşılıksız ihbarlara da rastlanmaktadır.
Motivasyon ve performans kaybına yol açan bu türden aramalar, polisin doğru ihbarlara
odaklanmasını engellemekte ve işgücü kaybına neden olmaktadır. Sorumluluk sahasında yerine
getirmesi gereken denetim ve devriye görevlerini aksatmaktadır. Polis ekiplerinin karşılıksız
ihbarları değerlendirdiği esnada, dakikaların hayati bir önem taşıdığı doğru ihbarlarla
ilgilenememesi, telafisi güç sorunlar ortaya çıkarabilmektedir.
Tablo 2’ye göre, ihbar hattına gelen doğru ihbarlar niteliksel olarak analiz edildiğinde;
toplumun öncelikli olarak asayiş olaylarından rahatsızlık duyduğu görülmektedir. İkinci sırada,
trafikten kaynaklı sorunlar öne çıkmaktadır. Uyuşturucu maddeler ile ilgili suç ihbarları üçüncü
sırada, kaçakçılık ve organize suçlarla alakalı ihbarlar ise sıralamanın dördüncü basamağında
21
yer almaktadır. Tüm istatistikî veriler İstanbul’da; asayiş, trafik ve uyuşturucu madde
kapsamındaki suçların, öncelikli ilk üç sorunu oluşturduğunu göstermektedir. Rakamsal
değerlerin oransal karşılaştırılmasında, dikkat çeken önemli bir husus da İstanbul genelinde,
terör kapsamındaki olayların oldukça minimize edilmiş olmasıdır. Her türlü şiddet hareketlerini
içeren terör olaylarında elde edilen başarı, halkın memnuniyetini yükseltmekte ve polisin
kurumsal imajını güçlendirmektedir.
İhbar hattına, ihbarlar aranarak veya kısa mesaj ileterek yapılmaktadır. Bu bağlamada
Tablo 3 incelendiğinde, 2018 yılı itibariyle ihbar hattına kısa mesaj yoluyla yapılan ihbarların,
sesli çağrı ihbarlarından çok daha düşük bir oranda olduğu görülmektedir. Ancak sesli çağrı
yöntemiyle gelen ihbarlar ile kısa mesaj yoluyla iletilen, karşılıklı-karşılıksız ihbarların oransal
değerleri benzerlik göstermektedir. Kısa mesaj yoluyla yapılan 178.126 ihbardan %63’lük oranı
oluşturan 112.466 ihbar karşılıklı, %37’lik oranı oluşturan 65.660 ihbar ise karşılıksız ihbar
olarak kayıtlara girmiştir. Benzer şekilde mesaj yoluyla yapılan ihbarlar irdelendiğinde,
toplumun öncelikli ilk üç sorununu; asayiş, trafik ve uyuşturucu madde suçlarının oluşturduğu
anlaşılmaktadır.
Tablo 4’e göre, 2018 yılındaki ihbarların, aylara göre dağılımı incelendiğinde; yıllık izin,
okulların kapanması ve yaz tatili gibi çeşitli nedenlerle, İstanbul dışına giden nüfusun etkisiyle,
Temmuz ayından itibaren ihbar yoğunluğunun azalmaya başladığı ve kasım ayı itibariyle, il
genelindeki ortalamaya tekrar ulaşıldığı gözlemlenmektedir. Yaz aylarında trafik
yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak, olay ve kazalarda görülen düşüşler, ihbarlarının
eksilmesinde etkili olmaktadır. Oransal olarak Mart, Nisan ve Kasım aylarında en fazla ihbar
karşılanmıştır.
Tablo 5’ten de izlendiği gibi, yıllık ihbar yoğunluğunun 24 saatlik ortalaması önemli
veriler sunmaktadır. Tablodaki veriler bağlamında; iş, görev, okul vb. gibi yerlere ulaşmak için
kent hareketliliğinin oluştuğu 06.00-08.00 saatleri arasında, ihbar karşılama sayısı maksimum
seviyededir. Bu saatler aralığında yoğunlaşan trafiğin gerginliği, hedeflenen yere yetişememe
kaygısından kaynaklanan olaylar, ihbar artışının temel nedenleri arasında yer almaktadır. Bu
yüzden belirtilen saat aralıklarında, ihbar hattı operatörleri tarafından cevaplanan aramaların
büyük çoğunluğunu, trafik kaynaklı yardım talebi oluşturmaktadır. Aynı saat kesitinde
ihbarların yoğunlaştığı bir diğer konu ise hırsızlıktır. Bireyler gündelik yaşamın başladığı bu
saatlerde, uykudan kalktıklarında fark ettikleri gece geçekleşmiş hırsızlık vakalarını, bildirmek
ve yardım talep etmek amacıyla ihbar hattını aramaktadırlar.
22
Günün başlangıcında artan ihbar karşılama oranının benzer biçimde, akşamüzeri 16.00-
17.00 saatleri arasında da yükselme eğiliminde olduğu görülmektedir. Bu artışta, gece
mesaisine ve görevine gidenlerle işten ve okuldan dönenlerin, şehir merkezi ve katılım
noktalarında oluşturduğu yoğunluk etkili olmaktadır. Kısa süreler içinde oluşan insan kalabalığı
ve araç hareketliliği, asayişe müessir olayları ve trafik ihlalleri nedeniyle oluşan suç türevlerini
tetiklemektedir. Bunun yanında 00.00-01.00 saatlerinden itibaren sabahın ilk saatlerine kadar,
operatörlerce karşılanan ihbarlarda belirgin bir azalma trendi izlenmektedir. Bu veriler sabah
saatlerinde çalışma ve eğitim hayatına başlayan İstanbul halkının, araç ve insan hareketliliğinin
azaldığı saat: 00.00 sularında, genellikle ikametlerinde ya da kapalı alanlarda bulunduğu
ihtimalini güçlendirmektedir.
Tablo 6’da İstanbul’da ilçelere göre ihbar oranlarının, TÜİK 2018 nüfus verilerine oranı
yapılmıştır. Tablo 6’daki veriler, Tablo 7’deki veriler ile birlikte okunduğunda; ilçelerdeki
nüfusun, ihbar katsayısı ile doğru orantılı seyretmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Tablo 6 ve
Tablo 7’deki veriler doğrultusunda ihbarların, nüfus yoğunluğuna oranı incelendiğinde:
Üsküdar, Bahçelievler, Kadıköy, Fatih, Ataşehir, Şişli, Beyoğlu Bakırköy, Beşiktaş ilçelerinde
ihbar yoğunluğunun nüfusa oranı, normal değer aralıklarının üzerinde seyretmektedir.
Esenyurt, Kâğıthane, Bayrampaşa, Silivri, Çatalca ve Adalar ilçelerinde ihbar yoğunluğunun
nüfusa oranı, normal değer aralıklarında olduğu görülmektedir. Diğer ilçelerde ise, ihbar
yoğunluğunun nüfusa oranı, normal değer aralıklarında altında kalmaktadır.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bireyler ihbarda bulunurken içinde bulundukları sofistike durumun etkisiyle, olayı
tanımlamakta güçlük yaşayabilmektedirler. İhbarı karşılayan operatörlerin aldıkları özel
kurumsal eğitimler, iletişim güçlüğünün giderilmesinde ve arayanın sakinleştirilmesinde etkili
olmaktadır. Bir taraftan arayan psikolojisi dikkate alınarak olay dinlenmekte, diğer taraftan
sorun analiz edilerek kurumsal iletişim süreçleri yönetilmektedir. Operatörlerin tekil
çabalarının yanında, iletişim teknolojilerinin suçla mücadele parametrelerine entegre edilmesi,
halkın polise ulaşım ünitesi olan ihbar hattından başlayarak, tüm birimlerinin etkinliğini ve
derinliğini arttırmaktadır. Çalışmada irdelenen bu iletişimsel paradigma, polisin terörle
mücadele suçlarındaki başarısına katkı sağlamakta ve kurumsal imajına yükseltmektedir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaklaşık olarak 39.000 personel görev yapmaktadır.
2018 TÜİK verilerine göre İstanbul’da 15.067.724 vatandaşımız ikamet etmektedir ve polis
23
sayısı İstanbul nüfusuna oranlandığında, 400 kişiye 1 polis memuru düşmektedir. Gezi, turizm,
iş ve ziyaret amaçlı nüfus dikkate alındığında, İstanbul’da görev yapan polisin yoğunluğu daha
net bir şekilde görülmektedir. Buna ek olarak içinde bulunduğumuz dijital çağda suçların sanal
ortamda artış göstermesiyle güvenlik konsepti de dönüşüm sürecine girmiştir. Polis fiziki
ortamdaki gibi sanal mecralarda da sanal devriye görevi ifa etmeye başlamıştır. Bu bağlamda
polisin görev sınırları genişleyerek, iş yükü artmıştır.
İstanbul’da demografik yapının niceliksel yoğunluğu ve niteliksel çeşitliliğinden dolayı
metropol güvenliğinin sağlanmasında, halkın rolü büyük bir önem arz etmektedir. Halkın,
polise güvendiği ölçüde ihbarda bulunduğu düşünüldüğünde, olay başına ortalama 9.5 (Tablo:
8) geçerli ihbarın alınması, İstanbul’da polise güven endeksini belirleyen en gerçekçi veri
olarak ortaya çıkmaktadır. Kamu adına görev yapan ihbar hattı görevlisinin, ihbar
mekanizmasının işleyişinde inisiyatif kullanma hakkı bulunmamaktadır. İhbar hattınca
karşılanan her ihbar, kesinlikle doğru kabul edilmektedir. Önceki aramalarda kontrol edilmiş
olsa dahi ihbarlar, doğruluk ilkesi çerçevesinde mutlaka ilgili birimlere bildirilmekte ve
değerlendirilmektedir. Karşılıksız ihbarlarla halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atanlara,
yanlış ihbarda bulunmayı alışkanlık haline getirenlere, kamu kurumu faaliyetinin engellenmesi
kapsamında, hukuki prosedür doğrultusunda cezai işlem uygulanmaktadır. Buna karşın ihbar
hattı operatörlerine, meşguliyet oluşturan ve performans kaybına neden olan, azımsanmayacak
sayıda karşılıksız ihbar ulaşmaktadır.
Çalışmada sunulan diyagramlardan yola çıkarak, İstanbul genelinde ihbar
yoğunluğunun, ilçelerin nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı bir çizelge oluşturmadığı neticesine
ulaşılmaktadır. Bu durum, bazı bölgelerde olay yoğunluğu az olmasına karşın, vatandaşların
yaşanan olaylara daha etkin reaksiyon gösterdikleri ve buna bağlı olarak daha fazla ihbarda
bulundukları ihtimalini güçlendirmektedir. Bu çıkarım, ilçeler bazında ihbar sayısının, sadece
nüfus yoğunluğu bağlamında açıklanamayacağını ve geri planda pek çok sosyal faktörün etkili
olduğunu ispatlar niteliktedir.
İhbar mekanizmasının işleyişi kurum içi iletişim kapsamında denetlenmekle birlikte,
ihbar sonrası işleyişe yönelik herhangi bir başvuru durumunda, yasal zorunluluk gereğince
sadece yetkili makamlarla bilgi paylaşımı yapılmaktadır. Bu hali ile güvenli iletişim süreci,
personelin verimliliğini ve polisin kurumsal itibarını arttırmaktadır. İhbar hattı, halkın
perspektifinde bir güven ve sırdaş iletişim kanalı olarak değerlendirilirken, güvenlik
yaklaşımlarındaki dijital dönüşüm, ihbarların çok daha güvenli ortamlarda muhafaza
edilmesine imkân tanımaktadır.
24
KAYNAKLAR
Ann, W. B. & Language M. (2007). Discourse and social psychology, Edit by Imprint Palgrave
MacMillan, Publisher, Palgrave USA.
Başarır, A. (2008). 155 Polis İmdat Servisinin Kamuoyunda Polis İmajı Açısından
Değerlendirilmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler
Anabilim Dalı Araştırma Yönetimleri Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
Konya.
Bir yılda 155 Polis İmdat Hattını 45.000 kez aradı. (2018). Erişim adresi:
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bir-yilda-155-polis-imdat-hattini-45-bin-210-kez-
aradi,lD_z2Y7Ci0CeiqvrsInryw
Coates, G. (2009). Note on Comminication, A Few Thoughts About The Way We Interact Wıth
The People We Meet. Erişim adresi: A free e-book from www.wanterfall.com
Çalışkan, M. & Mencik Y. (2017). Polislik Mesleğinde Halkla İlişkilerin Önemi ve Polislerin
Vatandaşa Bakışı Üzerine Bir Araştırma: İstanbul Örneği, Akademik Bakış Dergisi,
60, Erişim Adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/383680
Drew, P. & Traci W. Citizens. (2010). Emergency Calls Requesting Assistance in Calls to the
Police. The Routledge Handbook of Forensic Linguistics, Edit by Malcolm Couldhard
and Alison Johnson, NewYork.
Edward, R. & Devon J. (2010). Measuring public perceptions of the poliçe, Policing: An
International Journal of Police Strategies & Management 33(4), 703-730.
Erdoğan, İ. (2007). Temel Bilgiler: Eleştirel Yaklaşımlarda İletişim Anlayışı. İletişim Kuram
ve Araştırma Dergisi, 24, s.153-198.
François, C. (1999). Applying Socio-Semiotics to Organizational Communication : A New
Approach, Management Communication Quarterly, Published by SAGA 13, 294-304.
İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan: Suç oranlarında yüzde 17'lik düşüş var. (2018). Hürriyet,
Erişim Adresi: http://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/istanbul/istanbul-emniyet-
muduru-caliskan-suc-oranlarin-41042943
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü (İEM). (2018), Muhabere Şube Müdürlüğü, 155 İhbar Hattı
İstatiksel Kayıtları.
25
Karaman, R., Suavi T. & Durma M. (2004). Bir Kamu Kurumu Olarak Polis Teşkilatında
Halkla İlişkilerin Önemi, CBÜ İİBF Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 11(2), s.115-127.
Kaya A. (2017). Kişilerarası İlişkiler ve Etkili İletişim. Pegem Akademi, Ankara.
Malcolm K. S. (1991). The Application of Network Analysis to Criminal İntelligence: An
Assessment of The Prospects, Social Networks 13, pp. 251-274.
METE Projesi yılın inovasyon projesi ödülünü aldı. (22.11.2018). Erişim Adresi:
https://www.mynet.com/mete-projesi-yilin-inovasyon-projesi-odulunu-aldi-
110104555006
Sampson, F. (2017). Intelligent evidence: Using open source intelligence (OSINT) in criminal
proceedings, The Police Journal: Theory, Practice and Principles. 90(1), 55–69.
Tracy, K., & Anderson, D. L. (1999). Relational positioning strategies in police calls: A
dilemma. Discourse Studies, 1(2), 201-225.
Türk Ceza Kanunu. (2004). Madde: 113, Erişim Adresi:
https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html.
Türk Ceza Kanunu. (2004). Madde: 278-1, Erişim Adresi:
https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html.
Türkiye İstatistik Kurumu. (2018). Nüfus verileri. Erişim Adresi:
http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist
Walker, T., & Drew, P. (2010). Citizens’ emergency calls Requesting assistance in calls to the
police. In The Routledge handbook of forensic linguistics. pp. 95-110.
26
TABLOLAR
Tablo 1: İhbar Hattı Aramaları
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
Tablo 2: İhbar Hattı Aramalarının Suçlara Göre Sınıflandırılması
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
2.094.435
3.713.066
0 500.000 1.000.000 1.500.000 2.000.000 2.500.000 3.000.000 3.500.000 4.000.000
KARŞILIKSIZ İHBARLAR
DOĞRU İHBARLAR
2.368.107
2.094.435
1.032.165
199.747
101.173
8.744
2.792
338
0 500.000 1.000.000 1.500.000 2.000.000 2.500.000
ASAYİŞ
KARŞILIKSIZ İHBARLAR
TRAFİK
UYUŞTURUCU
KOM
TEM
GÜVENLİK
SİBER
27
Tablo 3: İhbar Hattı İletilerinin Suçlara Göre Sınıflandırılması
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
Tablo 4: İhbarların Aylara Dağılımı.
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
100.171
65.660
1.443
409
263
6
3
0 20.000 40.000 60.000 80.000 100.000 120.000
ASAYİŞ
DİĞER
TRAFİK
UYUŞTURUCU
KOM
GÜVENLİK
SİBER
TEM
0 100000 200000 300000 400000 500000 600000
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
EKİM
KASIM
ARALIK
28
Tablo 5: Senelik İhbar Yoğunluğunun 24 Saatlik Ortalaması
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
Tablo 6: İhbarların Aylık Ortalamasının İlçelere Dağılımı
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
13881139
875686
507399
5391363
639822
10281367
16011868
20862094
32422150
23992466
21362354
22682261
0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500
00:00-01:00
02:00-03:00
04:00-05:00
06:00-07:00
08:00-09:00
10:00-11:00
12:00-13:00
14:00-15:00
16:00-17:00
18:00-19:00
20:00-21:00
22:00-23.00
0 5000 10000 15000 20000 25000 30000
ESENYURT
FATİH
ÜMRANİYE
KÜÇÜKÇEKMECE
PENDİK
ŞİŞLİ
MALTEPE
KAĞITHANE
GAZİOSMANPAŞA
BEŞİKTAŞ
SULTANGAZİ
SANCAKTEPE
SARIYER
BAYRAMPAŞA
GÜNGÖREN
SULTANBEYLİ
BEYKOZ
ÇEKMEKÖY
ÇATALCA
ADALAR
29
Tablo 7: Ortalama Aylık İhbar Yoğunluğunun Nüfusa Oranı
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
Tablo 8: Adli ve İdari Yaptırım Uygulanan Olay ve İhbar Orantısı
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Şube Müdürlüğü İstatiksel Verileri.
30
UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERLE MÜCADELEDE PARADİGMAL
DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMİ: ESENYURT POLİS YILDIZI ÖRNEĞİ
Hakan BECEL
Cihan ULUÇ**
ÖZ
Madde kullanımı sorunu özellikle son dönemlerde ülkemizde sıklıkla gündeme gelmektedir.
Toplumun tüm kesimleri bu sorunun çözümü için daha fazla çaba sarf edilmesini ve devletin
bu sorunla mücadelede daha aktif rol almasını talep etmektedirler. Nitekim Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının “Gençliğin Korunması” başlıklı 58. Maddesi devlete; gençliğin
alkol düşkünlüğü, uyuşturucu maddeler, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan
korunması için genel bir sorumluluk yüklemektedir. Devlet mekanizması Anayasanın bu
hükmü doğrultusunda sadece gençleri değil, toplumun tüm kesimlerini uyuşturucu ve uyarıcı
maddelerin kullanımından korumakla mükelleftir. Devlet bu sorumluluğu kurumları
aracılığıyla yerine getirmektedir. Tam da bu noktadan hareketle, Esenyurt İlçe Emniyet
Müdürlüğü, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün himayesinde, madde kullanımını azaltmak
amacıyla yeni bir yöntem geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Uygulama, bağımlılık
konusunda bütüncül bir yaklaşım göstererek, problemin sacayaklarını birleştirmeyi, bağımlının
aktif madde kullandığı dönemden topluma kazandırıldığı döneme kadar geçen süreci
desteklemeyi, takip ve koordinasyonunu sağlamayı hedeflemektedir. Çalışmamızda Esenyurt
İlçe Emniyet Müdürlüğünün bir yılı aşkın süredir aktif olarak sahada uyguladığı, madde
kullanımında ‘Polis Yıldızı’ projesinin/metodunun aşamaları hakkında bilgi verilecektir. Bu
bilgiler çerçevesinde uygulamanın son durumundan, ihbar ve şikâyet verileri ile bağımlılığın
yoğun olarak görüldüğü adreslerdeki esnaflarla yapılan görüşme sonuçlarından, suç ve suçlu
ile mücadelede uygulanan polisiye yöntemlerdeki paradigmal değişimin neticeleri tespit
edilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Madde Bağımlılığı, Polis, Esenyurt.
Dr. Emniyet Müdürü, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü, [email protected] ** Psikolog, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü, [email protected]
31
ABSTRACT
IMPORTANCE OF PARADIGM ROTATION IN CHALLANGE WITH
NARCHOTICS AND STIMULANT: ESENYURT POLICE STAR EXAMPLE
The usage of narchotics became a current issue in our country lately. All segments of society
request more effort on this subject and also government to be more active on the struggle issue.
As a matter of fact 58th article of constitutional law of Turkish Republic with name ‘Protection
of Youth’ encumber the government to protect the youth from inebriety, narchotics, gamble
and similiar bad addictions. According to the provision of constitutional law the government
obliged to protect all segments of society not only the youth from usage of narchotics and
stimulant. Government fulfill this obligation over his institutions. Exactly moving from this
point, Esenyurt District Police Department under Istanbul Provincial Security Directorate has
been improved a new method and put into practice for decreasing usage of narchotics. Practice,
targeted to practice an integrated approach on addiction, combine the different steps of the
problem, support, follow up and coordinate the period passed from active usage of the
narchotics to ressettlement to the community. In our study you will be informed about the stages
of ‘’Police Star Project/Method ‘’ in drug abuse in Esenyurt District Police Department which
have been used actively more than one year in the field. According to these information; will
be tried to determine the results of pradigm rotation in police methods used in the struggle with
crime and criminals, with latest status of the practice, the datas of the denunciation and
complaint with the interview of the tradesmen in the addresses which have been strongly seen.
Key Words: Addiction, Police, Esenyurt
GİRİŞ
İnsanlık tarihi kadar eski olan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerini kullanım sonrasında
bireyde meydana getirdiği keyif verici etki, arz-talep dengesi nedeniyle ekonomik anlamda
kendi piyasasını oluşturmuştur (TUBİM-2013). Bu cümlede en dikkat çeken ifade hiç şüphesiz
keyif verici etkidir. Bu ifadenin ilk okumada akılda bıraktığı olumlu etki yadsınamayacak bir
gerçektir. Ancak madde kullanımının sadece bireyde değil çevresinde ve sonrasında tüm
toplumda yarattığı olumsuz etkiyi görmeden, “anlık hazların-geçici heveslerin” albenisine
kapılmak, geri dönüşü çok zor ve zahmetli bir yolculuğa çıkmaya benzer. Bu öyle bir
i Çalışmada bundan sonra sadece madde ifadesi kullanılacaktır.
32
yolculuktur ki başlangıçta sizinle birlikte olan birçok kişi varken bir süre sonra kendinizi
yalnızlığın ve çaresizliğin dehlizlerinde kaybolur halde bulursunuz. Sizi maddeye alıştıran, o
ilk anı yaşatan kişi veya kişileri tekrar görmeniz artık mümkün değildir. Düştüğünüz dehlizde
kaybolmamanız hem sizin kararlılığınıza hem de sizin farkınızda olanların çabalarına kalmıştır.
Evet, madde bağımlılığı sorunu hem dünyada hem ülkemizde bireyin ve dolayısıyla halkın
sağlığını tehdit etmektedir. Başlama nedenleri ve tedavi süreçleri değerlendirildiğinde madde
kullanımı sorununun çözümü için çok yönlü bir takip ve destek programına ihtiyaç
duyulmaktadır. Madde bağımlılığının tek ve belirli bir nedeni olmadığı gibi (Ögel, 3)
standardize edilmiş bütüncül bir tedavi protokolü de yoktur. Ülkemizde hâlihazırda uygulanan
tedavi süreçleri incelendiğinde; tespit aşamasında madde bağımlılarının merkezlere başvurması
ya da adli uygulamalar neticesinde kayıt altına alınmaları mümkün olmaktadır. Tedavi
sürecinde ise tıbbi aşama sağlıklı bir şekilde yürütülse dahi hastaneden ya da bağımlılık
merkezinden çıktıktan sonra standart bir sosyal rehabilitasyon uygulamasının olmayışı yeniden
maddeye dönüşe imkan yaratmaktadır. Madde bağımlılığı kronik bir rahatsızlık olduğu için
tekrarlama ihtimali her zaman vardır ve bu durum yeniden tedavi edilmeyi gerektirir (Ögel, 11).
Nitekim TUBİM’in 2017 yılı verilerine göre tedavi merkezlerine başvuranların %51.4’ünün en
az bir defa tedavi geçmişi bulunmaktadır. Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından
yürütülmekte olan ve bu çalışmanın temelini teşkil eden Polis Yıldızı Projesinin 2017 ve 2018
yılı rakamları incelendiğinde de, tespit edilen bağımlıların %44.1’inin daha önce en az bir kez
tedavi geçmişinin olduğu görülmüştür.
Maddeye başlamak kolay fakat ondan tamamen arınmak oldukça zor ve meşakkatli bir
süreçtir. Devlet, nasıl ki vatandaşlarının sağlıklı bir ortamda yaşamlarını sürdürebilmeleri için
gerekli tedbirleri almakla ve bireyin maddeye ulaşımını önlemekle görevliyse; madde
kullanımına başlamış olan vatandaşının ondan kurtulma süreçlerine de müdahil olmakla
sorumludurii. Devlet, bu sorumluluğun gereğini kurumları aracılığıyla yerine getirmektedir.
Türk Polis Teşkilatı (TPT) ülkemizde madde kullanımının arz boyutuyla mücadelede ilk akla
gelen ve bu problemle mücadelede birinci derece sorumluluğa sahip kurumların başında
gelmektedir. Başta TPT olmak üzere tüm kolluk birimleri bu sorumluluğu yerine getirirken yeni
ve hukuka uygun yöntemleri araştırmalı, madde kullanımı problemini ortadan kaldıracak
yöntemler uygulamalıdır. Aksi takdirde rutin hale gelen kalıplaşmış davranış modelleriyle,
küresel bir tehlike olduğu sıklıkla gündeme gelen bu problemle (EMCDDA, 2007) mücadele
ii 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58. Maddesi, “…Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu
maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
33
etmek havanda su dövmeye eşdeğer olacaktır. İşte bu noktada İstanbul’un Esenyurt ilçesinde
ihbar, adli vakalar, vatandaş görüşmesi vb. kaynaklardan elde edilen veriler incelendiğinde
toplumun tüm kesimlerinin gündeme getirdikleri en önemli sorunun madde kullanımı olduğu
tespit edilmiştir. 2559 s. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun (PVSK) 1 ve 2. maddelerinde,
halkın emniyetini sağlamak ve işlenmiş bir suçu soruşturmak görevi polise verilmiştir. Polis,
başta PVSK olmak üzere diğer pozitif hukuk normlarının madde kullanımı ile mücadele
sorumluluğu yükleyen cari hükümlerini yerine getirerek, memnu kılınan maddelerin arz
boyutunu minimize etmeye çalışmaktadır. Lakin şekil-2’de Narkotik Daire Başkanlığının
yayınlamış olduğu 2016 yılına ait veriler incelendiğinde, uyuşturucu olay sayılarında bir artış
olduğu görülmektedir (NARKO, 2017:6). Bu durum madde kullanımı sorununda tek yönlü bir
çabanın kifayetsiz kaldığını göstermektedir. Bu nedenle madde kullanımıyla mücadelede
öğrenilmiş/öğretilmiş metotların dışında farklı bir perspektif geliştirmenin zorunlu olduğu bir
gerçektir. İşte bu gerçekten hareketle, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü İstanbul İl Emniyet
Müdürlüğünün himayesinde madde kullanımını azaltmak amacıyla ‘Polis Yıldızı’ projesi ile
yeni bir yöntem geliştirmiş ve gerekli hazırlıkların ardından 2017 yılı Temmuz ayı itibari ile
uygulamaya koymuştur.
‘Polis Yıldızı’ ismiyle uygulamaya konulan bu yöntemle sadece madde satıcılarının
değil onların hedefi konumunda olan kullanıcıların da madde kullanımıyla mücadele
kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu kararla birlikte ilk olarak madde
kullanımı sorunuyla mücadele ile ilgili aksaklıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu
aksaklıkların ilki, Esenyurt ilçesinde madde kullanım geçmişiyle ilgili herhangi bir veri
kaydının olmayışıdır. İkinci olarak, madde kullanımı sorunuyla ilgili farklı kurumların
mevzuatlarından kaynaklanan sorumluların bulunduğu ve bu kurumların her birisinin kendi
çalışmalarını yürüttükleri ancak aralarında herhangi bir koordinasyonun bulunmadığı tespit
edilmiştir. Esenyurt ilçesi özelinde madde kullanımıyla mücadelede zikredilen bu aksaklıkları
ortadan kaldırmak, madde bağımlılığıyla mücadelede bütüncül bir politika geliştirmek,
kurumlar arası koordinasyonu sağlamak ve madde kullanımının talep boyutuyla ilgilenerek
tedavi süreçlerine bizzat dâhil olup desteklemek amacıyla Polis Yıldızı Projesi hayata
geçirilmiştir. Çalışmamızda Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün bir yılı aşkın süredir aktif
olarak sahada uyguladığı madde kullanımında ‘Polis Yıldızı’ metodunun aşamaları hakkında
bilgi verilecektir. Bu bilgiler çerçevesinde Polis Yıldızı Projesinin son durumu ve oluşturduğu
etkiler; ihbar sayıları, başvuru sayıları ve esnaf görüşmeleriyle değerlendirilerek, suç ve suçlu
34
ile mücadelede uygulanan polisiye yöntemlerde meydana gelen paradigmal değişimin neticeleri
tespit edilmeye çalışılacaktır.
Polis Yıldızı Projesi
Madde kullanımı, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmıştıriii. PVSK’nın 2/B
maddesinde de belirtildiği üzere polisin asli görevi suç ve suçla mücadelediriv. Kısacası polisin
görevi madde kullanan veya madde ile ilgili olarak herhangi bir suç şüphesi altında olan kişileri
yakalamak ve adli mercilere teslim etmektir. Madde ile ilgili suçlar akla ilk olarak maddenin
arz boyutunu getirse de, sorunun sadece bu ayağı ile mücadele problemin berhava edilmesi için
yetersiz kalacaktır. Bu noktadan tespitle; Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü madde kullanım
probleminin talep boyutuyla da ilgilenerek, bağımlılıkla mücadelede bütüncül bir politika
geliştirmek, kurumlar arası koordinasyonu sağlamak ve tedavi süreçlerine bizzat dâhil olarak
bağımlının madde kullandığı dönemden topluma kazandırıldığı döneme kadar geçen süreci
yapılandırarak desteklemek amacıyla Polis Yıldızı Projesini geliştirmiştir. Proje; tespit, tedavi
ve rehabilitasyon olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. (Şekil 1)
Tespit Aşaması
Bir yerleşim birimindeki madde kullanımı tespit çalışmaları, adli kayıtlar ve madde
kullanımı ile mücadele eden/tedavi hizmeti veren merkezlere yapılan başvuruların
değerlendirilmesiyle yapılmaktadır. Polis Yıldızı Projesi kapsamında tespit çalışmaları,
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğünün özkaynakları ve personeliyle oluşturulan Bağımlılıkla
Mücadele Ekibi (BME) tarafından yürütülmüştür. Bu ekip, diğer kurumlar tarafından ulaşılması
zor ve madde kullanımının gerçekleştiği alanlar olan parklar, metruk binalar, şehrin ıssız
alanlarında sürekli devriye ve kontrol faaliyeti yürüterek, bu alanlarda karşılaşılan bağımlıların
tespitini gerçekleştirmiştir. Bu yönüyle bağımlılığın sosyal alanda görünür olarak cereyan ettiği
ve denetiminin kısmen zor olduğu ‘sokak’ merkezli ilk çalışmadır. Tespit çalışmaları BME’nin
devriye faaliyetlerinin yanı sıra; 155 ihbarları, bağımlılıkla mücadele telefon hattına gelen
talepler ve diğer kamu kurumları ya da polis unsurları yönlendirmesi sonucu yürütülmüştür. Bu
tespit süreci incelendiğinde BME madde bağımlısına; ilk görüşme, bilgilendirme ve
yönlendirme hizmeti vermektedir. BME, bağımlıya bağımlılığın tedavi edilebilen bir hastalık
iii 5237 s. Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi: “ Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan,
kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir. iv 2559 s. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 2/B maddesi: “…İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak…”.
35
olduğu mesajını vererek, tedavi olmak istemesi halinde tedavi basamakları hakkında bilgi
vermektedir. Bağımlı bu görüşme neticesinde, hazırlanan broşürlerle tedavi alabileceği yer ve
tarihler hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. Ayrıca bağımlı, bu ilk görüşmede tedavi olmak
istemediğini beyan etse dahi, BME’ye doğrudan ulaşabileceği telefon numarası kendisiyle
paylaşılmaktadır. Nitekim süreç içerisinde fikir değiştiren, ilk görüşmenin ardından aylar sonra
BME’ye ulaşarak tedavi sürecine dâhil olan vakalar olmuştur. Şekil 3’te BME’nin
bilgilendirdiği, ilk görüşmede tedavi olmak istediğini beyan edenler ile tedavi olmak için
merkeze başvuranların sayısı verilmiştir.
Tedavi Aşaması
Türkiye’de madde bağımlılığının tedavisi AMATEMv, ÇEMATEMvi, EGEBAMvii,
Yeşilayviii ve Belediyeler bünyesinde kurulan bağımlılık merkezleriix tarafından
gerçekleştirilmektedir. Polis Yıldızı Projesi kapsamında tedavi süreci ise farklı kurumların katkı
ve destekleriyle yürütülmektedir. Proje kapsamında arındırma (detoksifikasyon) işlemi
Bakırköy AMATEM, yatarak veya ayaktan tedavi ise Esenyurt Belediyesine bağlı olarak
hizmet vermekte olan Yeni Başlangıçlar Gençlik Merkezi (YBGM) tarafından yürütülmektedir.
BME, projenin tedavi aşamasında; takip, ulaştırma ve refakat hizmeti vermektedir (Tablo 1).
Bağımlının Tedavi Konusunda Bilgilendirildiği Aşama
Polis Yıldızı Projesi kapsamında oluşturulan BME, rutin devriye hizmeti yürütürken veya
kendilerine müracaat ederek bağımlı olduğunu ve tedavi olmak istediğini beyan eden kişilerle
ön görüşme yapmakta ve kendilerini YBGM’ye başvurabilecekleri konusunda
bilgilendirmektedir. Yapılan bu bilgilendirme neticesinde tedavi olmak isteyen bağımlının
v Türkiye’de hali hazırda değişik vilayetlerde faaliyet gösteren 28 adet AMATEM bulunmaktadır. Açılımı alkol
madde bağımlılığı araştırma ve eğitim merkezi olan AMATEM’de tedaviler gönüllülük esasına göre
yapılmaktadır. 10.03.2019 tarihinde (https://khgmsaglikhizmetleridb.saglik.gov.tr/TR,43007/amatem-
listesi.html) adresinden erişildi. vi Türkiye’de faaliyet gösteren 8 adet ÇEMATEM bulunmaktadır. 10.03.2019 tarihinde
(https://khgmsaglikhizmetleridb.saglik.gov.tr/TR,43005/cematem-listesi.html) adresinden erişildi.
ÇEMATEM’lerde alkol ve madde kullanım bozukluğu olan 18 yaş altı çocuk ve ergenlere yönelik teşhis, tıbbi
ve psiko-sosyal tedavi hizmetleri verilmektedir. 10.03.2019 tarihinde
(https://erenkoyruhsinireah.saglik.gov.tr/TR,87316/cematem-poliklinigi.html) adresinden erişildi. vii EGEBAM, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama
Merkezi olarak faaliyet vermektedir. 10.03.2019 tarihinde (https://egehastane.ege.edu.tr/tr-
1696/cocuk_ve_ergen_ruh_sagligi_ve_hastaliklari_anabilim_dali.html) adresinden erişildi. viii YEDAM Yeşilaya bünyesinde alkol ve madde problemi bulunan kişilere ücretsiz psikolojik ve sosyal destek
sağlamaktadır. 10.03.2019 tarihinde (http://www.yedam.org.tr/ne-yapiyoruz) adresinden erişildi. ix Buna örnek olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın GADEM projesi ile Esenyurt Belediye
Başkanlığı’nın Yeni Başlangıçlar Gençlik Merkezi gösterilebilir. 10.03.2019 tarihinde (https://www.bursa.bel.tr/madde-bagimliligi-ile-topyekn-mucadele/haber/22711) adresinden erişildi.
36
haftanın her Çarşamba günü YBGM’ye başvurusu sağlanmaktadır. Esenyurt Belediyesine bağlı
olarak kurulan YBGM’de, uzman personelin katılım ve denetiminde her hafta Çarşamba günü
tedavi olmak isteğiyle kendilerine müracaat eden bağımlılarla ön görüşme yapılmaktadır. Bu
görüşme neticesinde bağımlının hangi yöntemle nerede tedavi olacağına karar verilmektedir.
Bu karar sonrasında bağımlıya gerekli bildirim YBGM yetkilileri tarafından yapılmakta ve
tedavi süreci başlamaktadır. BME’nin bilgilendirmenin yanında tedavinin bu aşamasındaki bir
diğer önemli katkısı, aileyi de bu sürece dâhil etmesidir. Madde bağımlılığı ile aile arasındaki
ilişki incelendiğinde; aile, madde bağımlılığının nedenleri arasında önemli bir yer tutar. Nasıl
ki başlangıç aşamasında ailenin bağımlıya karşı tutumu ve madde kullanımının
öğrenilmesinden sonraki yaklaşımı çok önemliyse tedavi aşamasında da sürecin başarıyla
tamamlanması açısından aile desteği çok önemlidir (Genç, 2018). Unutulmamalıdır ki,
bağımlılık bir aile hastalığıdırx. Aile sürece ne kadar dâhil olur ve içinde etkin bir şekilde yer
alırsa, tedavi aşaması daha verimli işlediği görülmektedir.
Bağımlının Tedaviye Başladığı Aşama
YBGM’de görev yapan uzman personel (bağımlılık danışmanı/uzman psikolog) tarafından
yapılan ön görüşme neticesinde bağımlının madde kullanım durumu ve kendisine uygulanacak
olan tedavi yöntemi tespit edilmektedir. Bu tespit işlemi ile tedavi işleminin üç farklı şekilde
yapılmasına karar verilmektedir. Bunlar; arındırma (detoksifikasyon) işlemi için bağımlının
AMATEM’e sevki, bağımlının YBGM’de yatarak tedavisi ve bağımlının YBGM’de ayakta
tedavisi şeklindedir. Bağımlı ile yapılan görüşme neticesinde arındırma (detoksifikasyon)
işleminin başlamasına karar verilmesi durumunda bağımlı kişi AMATEM’e
yönlendirmektedirxi. Bağımlı, AMATEM’deki arınma tedavisinin ardından yeniden YBGM’ye
gelerek yatılı tedavi sürecine devam etmektedir. Bağımlının kullandığı madde, bağımlılık
süresi, yaşı ve tedavi motivasyonuna göre bu süre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 90
gün sürmesi öngörülmektedir. Yatılı tedavi sürecinin ardından yine değişkenlik arz etmesine
rağmen 90 günlük ayaktan tedavi süreci başlamaktadır. Ayaktan tedavi sürecinde YBGM
tarafından sosyal uyuma yönelik grup terapileri, bireysel terapiler, meşguliyet terapileri gibi
yöntemler uygulanmaktadır. Ayaktan tedavi sürecinin ardından da belirli aralıklarla YBGM ve
BME görevlilerince bağımlının takibi yapılmaktadır. BME’nin bağımlının tedavi sürecine
x http://www.ogelk.net/Dosyadepo/aile.pdf, Erişim Tarihi: 15.03.2019 xi Madde bağımlılığının tedavi yöntemi üç aşamadan oluşmaktadır. Bunlar; arındırma dönemi (detoksifikasyon),
erken iyileşme ve gelişim dönemidir. Arındırma döneminde bedenin kullanılan maddeden fizyolojik olarak
arınması hedeflenmektedir. Ortalama 10-15 gün sürmektedir. Daha çok ilaç tedavisi kullanılır.
https://www.tavsiyeediyorum.com/makale_4758.htm, Erişim Tarihi: 14.03.2019
37
katkısı; bağımlının AMATEM’den randevusunun alınmasını sağlamak, randevuyu takip etmek
ve bu süreçte bağımlının ailesiyle devamlı irtibatta olmak suretiyle bağımlının AMATEM’e
ulaşımına yardımcı olmak; tedavi sürecinin sağlıklı bir şekilde devam edip etmediğini kontrol
ederek ailenin sürece müdahil olmasını sağlamaktır.
Bağımlının Sosyal Hayata Adaptasyonu
Madde bağımlılarının Türkiye’de madde kullanımından arındırıldıktan sonra topluma
tekrar kazandırılmasını sağlayan bir program bulunmamaktadır. Dolayısıyla madde
bağımlısının topluma kazandırılmasını (sosyal bütünleşmeyi) sağlayacak bu tür çalışmaların
olmaması bu konuda verilen birçok emeği boşa çıkarmakta ve madde bağımlılığı ile ilgili birçok
çalışma da bu sebeple akamete uğramaktadır. (Ateş, 2018)
Polis Yıldızı Projesi kapsamında bağımlıların tedavi oldukları konusunda ikna olunması
neticesinde, sürecin sonuncu ve en zor aşamasına geçilmektedir. Bu aşamanın zorluğu
bağımlının tekrar maddeye başlamasının önlenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu aşamada BME
ve YBGM’deki görevlilerde bağımlının maddeden tamamen arındığı yönünde kanaat
oluştuktan sonra kişinin, sosyal yaşama adaptasyonu konusunda ne yapmak istediği yönünde
fikirleri alınmaktadır. Bağımlı; okuluna devam etmesi, uygun bir işle buluşturulması gibi
kendini madde kullanımından uzak tutacak ve sosyal yaşama adaptasyonunu sağlayacak
aktiviteler hususunda desteklenmektedir. Tablo 1’de proje kapsamında tedaviye düzenli olarak
devam eden, maddeden arınan ve sosyal yaşama katılan bağımlı sayıları verilmiştir.
AMAÇ VE YÖNTEM
Çalışmanın amacı, Esenyurt ilçesinde madde kullanımı suçlarında meydana gelen artış
eğiliminin minimize edilmesi için yapılan çok yönlü çalışmalardan bir tanesini oluşturan ve
polisin madde kullanımıyla ilgili başvurduğu yöntemlerden farklı bir uygulama olan Polis
Yıldızı Projesinin madde kullanımı ile mücadelede etkili olup olmadığını tespit etmektir.
Araştırmamız, nicel ve nitel verilerden oluşmaktadır. Son yıllarda yapılmış olan sosyal bilim
araştırmaları gözden geçirildiğinde; bütünü ile nitel bir yöntemle yapılan araştırmalarla, nicel
verilerin nitel verilerle harmanlandığı çalışmaların sayısında artış göze çarpmaktadır. Sosyal
bilimler doğası itibari ile değerlendirildiğinde, bir fen bilimi çalışması gibi tüm dış etkenlerden
soyutlanmış laboratuvar ortamı oluşturmak çoğu zaman mümkün olmadığından birkaç
yöntemin bir arada kullanılması da gayet doğaldır. Sadece sayısal bilgiye dayandırılan
38
araştırmalar derinlemesine yorum yapmanın önünü kapadığından, nicel çalışmaların nitel
çalışmalarla desteklenmesi araştırmaya derinlik katacaktır (Zehir Topkaya, 2006; İslamoğlu,
2011: 198). Çalışmamızın nicel veriler kısmını ihbar ve başvuru istatistikleri; nitel kısmını ise
esnaflarla yapılmış yarı yapılandırılmış görüşmeler oluşturmaktadır. Çünkü nitel araştırmalarla
ancak çevreyle ilgili, süreçle ilgili ve algılara ilişkin veri toplanabilir. Algılara ilişkin veri
toplama yöntemiyle katılımcıların sürece dair düşünceleri hakkında bilgi edinilebilir (Yıldırım
ve Şimşek, 2018: 41).
Veri Toplama Araçları
Bu araştırmada; Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğüne 155 Polis İmdat hattı aracılığıyla,
2017 ve 2018 yıllarında gelen, Uyuşturucu Madde Kullanımı konulu ihbarların aylık dağılımlı
sayısal verileri incelenmiştir. 155 Polis İmdat Hattı, vatandaşın emniyet birimlerine ulaşmak
için en sık kullandığı haberleşme ve ihbar hattı olarak kabul gördüğünden, çalışmamızda bu
verilerin kullanılması tercih edilmiştir.
2018 yılına kadar BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi) ve CİMER
(Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) iki ayrı ihbar, şikâyet ve talep merci olarak hizmet veren
internet portalıdır. 24 Temmuz 2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 14
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bu iki portal, tek bir merkezde ‘CİMER’ ismiyle
birleştirilmiştir. 155 Polis İmdat Hattından sonra CİMER portalı ikinci önemli haber alma
mercidir. Çalışma kapsamında 2017 ve 2018 yılları içinde uyuşturucu ibaresi geçen tüm
başvurular sayısal olarak incelenmiş ve yıllara göre dağılımı çalışmaya dâhil edilmiştir.
Elde edilen nicel verilerin hem kontrolünü hem de derinliğini arttırmak için en çok
madde bağımlısına rastlanılan ilk 5 adresteki 44 esnafla yarı yapılandırılmış mülakat tekniğiyle
görüşme yapılmıştır. Bu adresler, Polis Yıldızı Projesi kapsamında kayıt altına alınan bağımlı
bireylerle yapılan görüşmelerin yoğunlaştığı noktalara göre belirlenmiştir. 2019 yılı Ocak
ayında; 2 Polis Memuru, 1 Psikolog/Polis Memurundan oluşan mülakat ekibi tarafından daha
önceden belirlenmiş bu adreslerde rastgele seçilen işyerlerine ziyaretler gerçekleştirilmiş,
kurumsal kimlik ibraz edildikten sonra esnaflara: ‘Son bir yılı değerlendirdiğinizde, çevrenizde
uyuşturucu madde bağımlılığı konusunda bir değişim gözlemliyor musunuz?’ sorusu
yöneltilmiştir. Alınan cevaplar daha sonra tasnif edilmek üzere kayıt altına alınmıştır.
39
Çalışma Grubu
Bu araştırmanın çalışma grubunu 44 esnaf oluşturmaktadır. Araştırma için esnaf
grubunun tercih edilmesinin sebebi; günün en aktif saatlerini hizmet verdikleri adreslerde
geçiriyor olmaları ve yaşanan olumlu veya olumsuz gelişmelerden doğrudan etkilendikleri
düşünüldüğü içindir.
Esnaflara adreslerindeki hizmet süreleri sorulduğunda en yüksek 40 yıl; en düşük 2 yıl
cevabı alınmıştır. Küsuratlı yanıtlar geriye doğru en yakın tam sayıya yuvarlanmıştır (Örneğin;
8,5 yıl 8 yıl olarak değerlendirilmiştir.). 2 yıldan daha az süredir adreste hizmet verdiğini beyan
eden esnafların görüşmeleri değerlendirme dışında tutulmuştur. Çalışmaya katılan esnaf
grubunun hizmet yıllarının ortalaması ‘8.8’ yıl olduğu, türlerine göre değerlendirildiğinde;
eczane (12), yapı malzemeleri (7), mobilya (4), perdeci (3), gıda (3), iletişim bayii (3) terzi (2),
giyim (2), kuyumcu (2) petshop (1), optik (1), çiçekçi (1), kafe (1) olduğu görülmüştür.
Verilerin Analizi
155 Polis İmdat Hattına gelen ihbarlar aylık olarak grafikler halinde (Şekil 4, 5, 6, 7, 8,
9); CİMER verileri ise yıllık olarak tablolar halinde incelenmiştir (Tablo 3).
Yarı yapılandırılmış mülakat tekniğiyle yapılan esnaf görüşmeleri ise ayrıntılı bir içerik
analizine tabi tutulmak yerine, sorulan sorunun üç ihtimalli yanıtına göre -olumlu yönde
değişim var, herhangi bir değişim yok, olumsuz değişim var- sınıflandırılarak bu yanıtların
dağılımını gösteren tablolar halinde incelenmiştir. Örneğin 1. esnafın ‘…Arkadaşlarla birkaç
hafta önce kendi aramızda bir konuşma geçti, siz buradasınız diye söylemiyorum. Son dönemde
bir düzelme var diye…’ beyanı ‘olumlu yönde değişim var’; 14. esnafın ‘…daha da kötü
durumda Esenyurt. Ben Avcılar’da oturuyorum, evimi buraya taşıyamıyorum…’ beyanı
olumsuz yönde değişim var; 35. esnafın ‘…bence bir gelişme yok. Aynı Esenyurt...’beyanı
‘olumlu veya olumsuz bir değişim yok’ kategorisinde değerlendirilmiştir. Görüşülen her bir
esnaf, numara verilmek suretiyle yeni bir adlandırmaya tabi tutulmuştur. Örneğin; 1.Esnaf, 2.
Esnaf, 44. Esnaf.
Çalışmanın Sınırlılıkları
Esnaf grubu ile projenin başlangıcında ön test mahiyetinde bir görüşme yapılamamıştır.
Bu kısıt en az 2 yıl ve üzeri hizmet veren esnaflar tercih edilerek aşılmaya çalışılmıştır.
40
Çalışmanın diğer bir kısıtı ise kullanılan hem nicel hem nitel verilerin görünürlük üzerine
oturtulmasıdır. 155 Polis İmdat Hattı ve CİMER ihbarları bölgede ikamet eden vatandaşların
uyuşturucu ile bağlantısı olan şahısları görüp ihbar etmesiyle işlemektedir. Nitekim esnafların
düşünceleri de uyuşturucu ile bağlantılı şahısları görüp görmemelerine göre şekillenmektedir.
BULGULAR
‘Uyuşturucu Madde Kullanımı’ Konulu 155 Polis İmdat Hattına Gelen İhbarların
İncelenmesi
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğüne 2017 yılı boyunca 155 Polis İmdat Hattı vasıtasıyla
‘Uyuşturucu Madde Kullanımı’ konulu 5987 ihbar gelirken bu ihbarların aylık ortalaması 498.9
olarak hesaplanmıştır. İhbar sayısının Nisan ayında 755 ihbarla zirve yaptığı, yaz aylarında
ortalamanın altında seyretse de Eylül ve Ekim aylarında 631 ve 620 ihbarla yeniden tırmanışa
geçerek ortalamanın üzerinde seyrettiği görülmektedir (Şekil 4).
2018 yılı ihbar sayıları incelendiğinde; toplam 4388 ihbar gelirken, aylık ortalamasının
365.6 ihbar olduğu görülmektedir. Mayıs ayında 641 sayısıyla zirve yapan ihbarlar, temmuz
ayı itibari 223 rakamına gerilemiş, Ağustos ve Eylül aylarında ortalama civarında yükseliş
gösterirken; Ekim, Kasım ve Aralık aylarında düzenli bir ivme ile azalmıştır. Aralık ayı itibari
ile yılı 105 ihbarla ortalamanın çok altında bir rakamda tamamlamıştır (Şekil 5).
2017 ve 2018 yılları yıllık toplam ihbar sayıları ve yüzdelik olarak artış azalış oranları
incelendiğinde uyuşturucu madde kullanım ihbarlarında %25.5 oranında azalış olduğu
görülmektedir (Tablo 2).
2017 ve 2018 yıllarının grafik üzerinden genel seyri incelendiğinde 2018 yılının
sonlarına doğru belirgin bir düşüş göze çarpmaktadır (Şekil 6).
‘Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahıs’ Konulu 155 Polis İmdat Hattına Gelen İhbarların
İncelenmesi
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğüne 2017 yılı boyunca 155 Polis İmdat Hattı vasıtasıyla
‘Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahıs’ konulu 2569 ihbar gelirken, bu ihbarların aylık
ortalaması 214 olarak hesaplanmıştır. İhbar sayısı Nisan ayında 481 sayısıyla zirve yaparken
Temmuz ve Ağustos aylarında belirgin bir azalmayla birlikte yeniden yükselişe geçmiş; Eylül,
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında yılı ortalama civarında tamamlamıştır (Şekil 7).
41
2018 yılı ihbar sayıları incelendiğinde; toplam 1912 ihbar gelirken, aylık ortalamasının
159.3 ihbar olduğu görülmektedir. Mayıs ayında 263 sayısıyla zirve yapan ihbar sayıları, 64
ihbarla Ekim ayında en düşük seviyesine gerilemiştir. Kasım ve Aralık aylarında yeniden
tırmanışa geçse de ortalama civarında yılı tamamlamıştır (Şekil 8).
2017 ve 2018 yılları yıllık toplam ihbar sayıları ve yüzdelik olarak artış azalış oranları
incelendiğinde uyuşturucu madde kullanım ihbarlarında %25.5 oranında azalış olduğu
görülmektedir (Tablo 2 ve Şekil 9).
CİMER Başvuru Sayılarının İncelenmesi
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğüne, CİMER portalı aracılığıyla 2017 yılında, içerisinde
‘uyuşturucu’ ibaresi geçen toplamda 144 başvuru gelirken; 2018 yılında 59 başvuru alınmıştır.
2017 ve 2018 toplam başvuru sayıları kıyaslandığında %59 oranında bir azalma söz
konusudur(Tablo 3).
Esnaf Görüşmelerinin İncelenmesi
Yarı yapılandırılmış mülakat tekniği ile yapılan esnaf görüşmelerinin içerikleri ‘olumlu
yönde değişim var, olumsuz yönde değişim var, olumlu veya olumsuz bir değişim yok’ olmak
üzere 3 ayrı kategoride sınıflandırılmıştır.
44 esnafın 31 (%70.1)’i ‘olumlu yönde değişim var’ şeklinde yanıt vermiştir. 5 esnaf
(%11.3) ‘olumsuz yönde bir değişim var’ şeklinde beyan verirken, 8 esnaf (%17.6) olumlu veya
olumsuz yönde değişim gözlemlemediğini söylemiştir (Tablo 4-5).
TARTIŞMA VE SONUÇ
Önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturan madde kullanımı problemi konusunda devlet;
gerek madde bağımlılığın önlenmesi, gerekse bağımlı olan vatandaşlarının tedavisi konusunda
sorumludur. Devlet, bu sorumluluğu kurumları aracılığıyla yerine getirir. Aynı yöntemlerle
yapılan mücadele yine alışılagelen sonuçları doğuracaktır. Uyuşturucu ile mücadele çok yönlü
çalışmayı ve kurumlar arası koordinasyonu gerektiren, geniş zamana yayılmış safhaları olan bir
süreçtir. Tüm bu sebeplerden dolayı uyuşturucu ile mücadelede yeni yöntemlerin denenmesine
ve yeni yaklaşımların ortaya konulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Aksi halde kısır bir döngü
içerisinde ayrılan kaynaklar ve sarf edilen çaba boşa gitmiş olacaktır.
42
Uyuşturucu ile mücadele gerek reaktif gerekse proaktif yöntemlerle yapılmak suretiyle
kolluk güçlerinin temel görevlerinden biridir. Fakat uyuşturucu ile mücadele birçok değişkenin
rol oynadığı, karmaşık bir problem olduğundan; bu suçla mücadelenin çok yönlü yöntemlerle,
kurumlar arası koordinasyon sağlanarak yapılması çalışmaların başarıya ulaşması açısından
daha akla yatkındır (Bahar, 2018).
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü, 2017 yılı Temmuz ayı itibari ile mevcut madde
bağımlısı şahısların tedavisini ve topluma kazandırılmasını amaçlayan Polis Yıldızı Projesini
uygulamaya koymuş ve mücadele yöntemini farklılaştırmıştır. Esenyurt ilçe sınırları dâhilinde
1 yılı aşkın süredir uygulanmakta olan proje sayesinde madde bağımlılığı konusunda sorumlu
olan kurumlar birbirini tanımış, aralarındaki işbirliği ve koordinasyon artmıştır. Madde
bağımlılığı konusundan yapılacak çalışmalar ve alınabilecek tedbirlere temel teşkil edecek
şekilde ilçede mukim madde bağımlıları hakkında ayrıntılı bilgi havuzu oluşturulmuştur.
Metruk binalarda, harabe alanlarda, parklarda ve şehrin ıssız noktalarında madde kullanan
bağımlı bireylere ulaşılarak onlara, bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğu mesajı
ulaştırılmıştır. Bu yönüyle Polis Yıldızı; sokağa inen, bağımlı bireyin madde kullandığı andan,
topluma kazandırıldığı ana kadar geçen süreci yapılandırmayı hedefleyen, tedavi sürecinde
bütüncül yaklaşmayı öneren bir projedir. Proje kapsamında 711 madde bağımlısı ile birebir
görüşme yapılarak, tedavi süreçleri konusunda bilgilendirme yapılmıştır. Görüşme yapılan
madde bağımlıların 249’u ilk görüşmede tedavi olmak istediğini beyan etmiştir. Tedavi olmak
istediğini beyan eden 249 madde bağımlısından 130’u sonraki süreçte YBGM uzmanlarınca
haftanın her Çarşamba günü düzenlenen ön görüşmeye katılarak tedavi sürecine başlamıştır.
Sürecin devamında bazı vakalar nüks durumu yaşamış, BME ve YBGM ile irtibatını
koparmıştır.
Projenin madde bağımlıları ve aileleri açısından oluşan olumlu çıktılarının sokağa ve ilçe
mukimlerine nasıl yansıdığının ölçülmesi bu araştırmanın temel amaçlarından biridir. Bu
kapsamda projenin yürürlükte olmadığı 2017 yılının ilk 6 ayı ile projenin 1 yıldır aktif olarak
uygulanmasının ardından gelen 2018 yılının son 6 ayındaki ihbar istatistikleri üzerinden bir
okuma yapıldığında; Uyuşturucu Madde Kullanımı konulu ihbarların 2017 Nisan ayında 755
ihbarla zirve yaparken 2018 yılı Aralık ayında 105 sayısına kadar gerilediği görülmektedir
(Şekil 6). Benzer bir inceleme Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahısxii ihbarları için yapıldığında;
xii Yerde baygın yatan şahıs ifadesi uygulamada kolluk kuvvetleri tarafından kullanılan ayırt edici bir
nitelendirmedir. Kolluk kuvvetleri bu nitelendirmeyle uyuşturucu madde kullandıktan sonra kendinden geçerek
baygın vaziyette ihbar edilen veya karşılaşılan kişileri tanımlamak için kullanmaktadır.
43
yine 2017 yılının Nisan ayında ihbar sayıları 481 sayısıyla zirve yaparken 2018 yılı Ekim ayında
64 ihbara gerilediği, Kasım ve Aralık aylarında ortalama civarında yılı tamamladığı
görülmektedir (Şekil 9).
Bir diğer önemli şikâyet ve talep mercii olan CİMER ihbarlarının yıllık istatistikleri
incelendiğinde 2018 yılında uyuşturucu madde kullanımından dolayı gelen şikâyet sayısı bir
önceki yıla göre %59’luk bir azalma göstermiştir.
Yukarıda tartışılan ihbar ve şikâyet sayılarındaki nicel verileri esnaf görüşleri de
desteklemektedir. Görüşme yapılan 44 esnafın %70.1’lik kesimi olumlu anlamda bir değişim
olduğunu ifade etmiştir (Tablo 4-5). Esnaflar, daha önce hizmet verdikleri adresler ve civarında
sıklıkla madde bağımlısı gördüklerini fakat son zamanlarda gözle görülür bir azalma olduğu
yönünde görüş belirtmişlerdir.
‘…önceden çok sıkıntı yaşıyorduk. Şimdi temizlediniz. Tek tük görüyoruz artık.
Dükkânımın önüne gelirlerdi, bıçakla tabelalarımızı çizerlerdi, gözdağı olarak. 1 yıla yakın bir
süredir iyileşme var.’ (12. Esnaf-Terzi)
‘…sanki üzerine denk gelmiş gibi oldu ama geçenlerde babamla konuştuk bu meseleyi.
Temizlendi rahatladı buralar artık diye. Gördüğümüz kadarıyla iyiye doğru gidiş var.
Çalışmaları gözümüzle de görüyoruz.’ (38. Esnaf-Yapı Malzemeleri)
‘…Arkadaşlarla birkaç hafta önce kendi aramızda bir konuşma geçti, siz buradasınız
diye söylemiyorum. Son dönemde bir düzelme var diye. Biz başka şeylere bağlamıştır açıkçası.
Esenyurt’ta uyuşturucu için böyle ekipler olduğunu bilmiyorduk. 4-5 ay öncesine kadar burada
çok fazla bayılan oluyordu hatta birkaç tanesine su filan vermiştik ama şimdi yoklar.’ (1.Esnaf-
Kafe)
‘…Biraz azaldı, geçen sene mesela devlet hastanesinin orada içip buraya gelip tak
bayılıyor. Polisi arıyorduk gelmiyordu, ambulansı arıyorduk gelmiyordu. Polis geliyor deyince
bu sefer onlar kalkıp uzaklaşıyorlardı. Esnaf olarak açıkçası onlara acıyorduk. Köşe başında
bir tane kız vardı, şuan gelmiyor ama yazın çok geliyordu. Şuan görmüyoruz.’ (2.Esnaf-Giyim)
‘…6-7 ay öncesine kadar dükkânın önünde yatanlar, içenler oluyordu, şuan yaklaşık 6-
7 aydır kimseyi görmüyorum.’ (3.Esnaf- Çiçekçilik)
‘…geçen seneye göre çok çok üst seviyede. Son dönemlerde sadece bayanlar çok.
Erkeklerden parayı alıyorlar, sonra yok olup gidiyorlar. (4.Esnaf-Perdecilik)
44
‘…apaçık konuşalım mı? Doğruları konuşalım mı? Benim polis abilerime karşı hiçbir
korkum olmadı. Geçen yıla göre kıyaslarsak, Esenyurt ne kadar toparladı kendini? Toparladı
kendini. Ben 4 yıldır buradayım, 6 yıldır Bağlarçeşme’de oturuyorum. Geçen yıl aşırı ticaret
vardı burada, içip içip kullananlar, bayılanlar her gün birini kaldırmamız… Polise
söylememize rağmen aynı manzara. Geçen yıla göre çok fark oldu, bana deseniz ki ne zaman
gördün 4 ay önce ya gördüm ya görmedim. Toparladı kendini, şükür...’ (6.Esnaf-Mobilya)
Olumlu değişimi gözlemleyen esnafların bu durumun devam etmesi yönünde
temennileri ve eski duruma geri dönme ihtimaline dair endişeleri de ifadelerine yansımıştır.
‘… şu an için güzel, sıkıntı yok. Bundan 6 ay öncesine göre gözle görülür bir düzelme
var. İnşallah hep bu artı yönde gider. Kimden geliyorsa, kimin emeği varsa işte onlardan Allah
razı olsun…’ (27. Esnaf-Yapı Malzemeleri)
‘Bir yıldır burada bonzaici gördüğümü hatırlamıyorum. İnşallah bozulmaz. Çoluk
çocuğumuz var. Kendim 1 yıl önce kapının önünden kaldırıyordum bayılanları. Kaç sefer karşı
parkta bayılanlara gittim. Satıcıları görüyordum, eve giderken korkuyorduk. Ama bu aralar
çok iyi. İnşallah böyle devam eder.’ (21. Esnaf-Gıda)
Görüşme yapılan esnafların %11.3’ü son zamanlarda Esenyurt’ta madde bağımlılığı
konusunda olumsuz yönde bir değişim olduğunu beyan etmiştir (Tablo 4-5).
‘…Daha kötü durumda Esenyurt. Ben Avcılar’da oturuyorum. Evimi buraya
taşıyamıyorum. Suriyelilerden çok şikâyetçiyim. Daha önce 15 gün önce birini şu köşeden
kaldırdılar birini. 1 ay önce 155’i aradım tinerciler için. Ne gelen oldu, ne giden.’ (14.Esnaf-
Perdecilik)
‘…Son bir haftadır kimseyi görmüyorum ama hemen hemen her gün kapının önünde
bekliyorlar. Son 1-2 yıldır hiç kesilmediler buradan. Su içmek için filan buraya giriyorlar.’ (15.
Esnaf-İletişim Bayii)
‘…En son 1 hafta önce yan sokakta bayılan oldu, müdahale ettik. Karşı taraf çok boş
bırakılmış. Özellikle geçen hafta satış çok fazlaydı. Sınır olduğunu için burası Esenyurt’u
arıyoruz topu Avcılar’a atıyor, Avcılar Esenyurt’a atıyor.’ (29. Esnaf-Eczane)
‘…3 ay kadar önce nöbetimizde polisi aradık ama gelen olmadı, karşıdaki sağlık
ocağının bahçesinde ateş yakanlar vardı. Gelen olmadı. Nöbetlerde bazen uyuşturucu içen,
alkol alanları görüyoruz. Özellikle karşıdaki sağlık ocağının bahçesi kuytu düştüğü için mesken
tutmuşlar. 3-4 günde bir bağımlı görüyorum caddede. (34. Esnaf- Eczane)
45
Esnafların %17.6’sı ise olumlu ya da olumsuz yönde herhangi bir gelişme
gözlemlemediğini ifade etmiştir.
‘…bence bir gelişme yok. Aynı Esenyurt. Özellikle mandıra caddesi oradaki okullar
civarı bir de bir kahve var alenen bu işi yapıyorlar. Bir de yine burada oto yıkama var. Özellikle
akşam saatlerinde çok hareketli gelen giden.’
Gerek sayısal veriler gerekse esnaf görüşmelerinden çıkan sonuç özellikle 2018 yılının
son aylarını işaret ederek, madde bağımlılığı konusunda olumlu yönde bir değişimin olduğu
yönündedir. Ortaya çıkan bu tablo 2017 yılının Temmuz ayında başlatılan ve istikrarlı bir
biçimde sürdürülen Polis Yıldızı Projesinin olumlu etkileri olarak yorumlanabilir.
Yerel bir ilçe emniyet birimi olan Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğünün başlatıcısı ve
takipçisi olduğu bir proje olan Polis Yıldızı, ayrıca bir ekonomik kaynağa ihtiyaç duymadan
kurumun kendi öz kaynakları ile yürütülmüştür. Bölümün başında ifade edilen faydaları
sağlamış olup; diğer il ve ilçelere model teşkil edebilecek bir projedir.
KAYNAKLAR
Ateş, K. (2018). Bursa Büyükşehir Belediyesinin Madde Bağımlılığı ile Mücadele
Çalışmalarının Değerlendirilmesi: GADEM Modeli,
https://www.researchgate.net/publication/327248247_bursa_buyuksehır_beledıyesının
_madde_bagımlılıgı_ıle_mucadele_calısmalarının_degerlendırılmesı_gadem_modelı
(E.T: 10.03.2019)
Bahar, A . (2018). Uyuşturucu Madde Kullanımının Nedenleri ve Bağımlılık Oluşum
Sürecinde İletişimsel Yaklaşımların Rolü ve Önemi: Polis Kayıtları Üzerinden Olgusal
Bir İnceleme. Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences,
(55), 1-36.
Genç, Y. (Eds). (2018). Madde Bağımlılığı ve Aile (1th ed.). Ankara, Turkey: Akademisyen
Kitapevi A.Ş.
İslamoğlu, A.H. (2011). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri (2th ed.). Istanbul, Turkey:
Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
NARKO, 2017 Türkiye Uyuşturucu Raporu (2016 Verileri), İçişleri Bakanlığı / Emniyet
46
Genel Müdürlüğü / Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, 2017, Ankara.
TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi), 2013 Türkiye
Uyuşturucu Raporu, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire başkanlığı /
Emniyet Genel Müdürlüğü / İçişleri Bakanlığı, 2013.
Ögel, K. Bağımlılık Tedavisinde Temel Bilgiler.
http://www.ogelk.net/Dosyadepo/tedavi_temel.pdf (E.T: 10.03.2019)
Ögel, K. (1997). Uyuşturucu Maddeler ve Bağımlılık (1th ed.). Istanbul, Turkey: İletişim
Yayıncılık A.Ş.
Yıldırım, A., Şimşek, H., (2018). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (11th ed.)
Ankara, Turkey: Seçkin Yayıncılık San. Ve Tic. A.Ş.
Zehir Topkaya, E. (2006). YILDIRIM, Ali ve ŞİMŞEK, Hasan Sosyal Bilimlerde Nitel
Araştırma Yöntemleri Güncelleştirilmiş Geliştirilmiş 5. Baskı Ankara: Seçkin
Yayıncılık, 2005, 366 s. ISBN 9750200071. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 2(2): 113-
118.
47
TABLOLAR VE ŞEKİLLER
Şekil 1: Polis Yıldızı Proje İşleyiş Şeması
TESPİT
(İlk Görüşme, Bilgilendirme ve
Yönlendirme)
(oBİLGİ
YBGM
(Her Çarşamba Ön Görüşme Günü/İlk
Müracaat/Psikolog Yönlendirmesi)
AMATEM
(Detoksifikasyon)
YBGM
(Yatılı Tedavi Süreci)
YBGM
(Ayaktan Tedavi Süreci)
REHABİLATASYON
(YBGM ve BME)
48
Şekil 2: Türkiye Geneli Uyuşturucu Suçları Olay Grafiği
Kaynak: TUBİM, 2017
Şekil 3: Polis Yıldızı Projesi Toplam Görüşme, Tedavi Olmak İsteyen Bağımlı ve Tedavi
Sürecine Başlayan Bağımlı Sayısı
71
1
24
9
13
0
T OP LAM GÖRÜŞME VE
B İLGİLENDİRİLEN
B AĞI MLI SAYI SI
İLK GÖRÜŞMEDE T EDAVİ
OLMAK İST EDİĞİNİ
B EYAN EDEN B AĞIMLI
SAYISI
T EDAVİ SÜRECİNE
B AŞLAYAN B AĞIMLI
SAYISI
POLİS YILDIZI VERİLERİ
77664
73017
81222
68000
70000
72000
74000
76000
78000
80000
82000
2014 2015 2016
Yıllara Göre Toplam Olay Sayısı
49
Şekil 4: 2017 Yılı ‘Uyuşturucu Madde Kullanımı’ Konulu İhbar Sayıları
Şekil 5: 2018 Yılı 'Uyuşturucu Madde Kullanımı' Konulu İhbar Sayıları
Şekil 6: 2017 ve 2018 Yılları 'Uyuşturucu Madde Konulu' İhbar Sayıları
370 365
489
755
446
529
374334
631620
531 543
0
100
200
300
400
500
600
700
800
OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK
370 365
489
755
446
529
374334
631 620
531
543
380 360
487
468
641584
223
310
409
258
163
1050
100
200
300
400
500
600
700
800
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
380 360
487
468
641
584
223
310
409
258
163
105
0
100
200
300
400
500
600
700
OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK
50
Şekil 7: 2017 Yılı Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahıs Konulu İhbar Sayıları
Şekil 8: 2018 Yılı Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahıs Konulu İhbar Sayıları
Şekil 9: 2017 ve 2018 Yılı Yerde Baygın Vaziyette Yatan Şahıs Konulu İhbar Sayıları
130103
197
171
263
226
142
191
9264
157176
0
50
100
150
200
250
300
OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK
170
136
201
481
320
297
36
93
215
201
216
203130
103
197
171
263
226
142
191
92 64
157 176
0
100
200
300
400
500
600
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
170
136
201
481
320 297
3693
215 201 216 203
0
100
200
300
400
500
600
OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK
51
Tablo 1: Polis Yıldızı Projesi Tedavi Sürecine Katılan ve İşle Buluşturulan Bağımlı
Sayıları
Bağımlı Danışma Gününe Katılan Bağımlı Sayısı 130
AMATEM’de Yatılı Tedavi Olan Bağımlı Sayısı 41
Yeni Başlangıçlar Gençlik Merkezinde Yatılı Tedavi Olan Bağımlı Sayısı 16
Ayaktan Tedavi Desteği Alan 20
İşle Buluşturulan Bağımlı Sayısı 20
Tablo 2: 2017 ve 2018 Yıllarında Gelen Toplam İhbar Sayısının Kıyas Tablosu
Kaynak: İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü
Tablo 3: 2017 ve 2018 Yılların CİMER Portalından Gelen Başvuru Sayılarının Kıyas
Tablosu
Tablo 4: Esnaf Görüşlerinin Sayısal ve Yüzdelik Dağılımı
İHBAR KONUSU 2017 YILI 2018 YILI YÜZDELİK ORAN
YER.BAYG.VAZ.YAT.ŞAH. 2569 1912 %25.5 AZALIŞ
UYUŞ.MAD. KUL. 5897 4388 %25.5 AZALIŞ
CİMER 2017 2018 Yüzdelik Oran
‘Uyuşturucu’ İbareli Başvurular 144 59 %59 Azalış
N=44 Olumlu Olumsuz Olumlu veya Olumsuz Gelişme Yok
Esnaf 31(%70.1) 5(%11.3) 8(%17.6)
52
Tablo 5: Esnaf Görüşmelerinin Dağılımı
“Son bir yılı değerlendirdiğinizde, çevrenizde uyuşturucu madde bağımlılığı konusunda bir
değişim gözlemliyor musunuz?”
OLGU/KATEGORİ OLUMLU YÖNDE DEĞİŞİM VAR OLUMSUZ YÖNDE DEĞİŞİM VAR OLUMLU VEYA OLUMSUZ YÖNDE DEĞİŞİM YOK
1. ESNAF a
2. ESNAF a
3. ESNAF a
4. ESNAF a
5. ESNAF a
6. ESNAF a
7. ESNAF a
8. ESNAF a
9. ESNAF a
10. ESNAF a
11. ESNAF a
12. ESNAF a
13. ESNAF a
14. ESNAF a
15. ESNAF a
16. ESNAF a
17. ESNAF a
18. ESNAF a
19. ESNAF a
20. ESNAF a
21. ESNAF a
22. ESNAF a
23. ESNAF a
24. ESNAF a
25. ESNAF a
26. ESNAF a
27. ESNAF a
28. ESNAF a
29. ESNAF a
30. ESNAF a
31. ESNAF a
32. ESNAF a
33. ESNAF a
34. ESNAF a
35. ESNAF a
36. ESNAF a
37. ESNAF a
38. ESNAF a
39. ESNAF a
40. ESNAF a
41. ESNAF a
42. ESNAF a
43. ESNAF a
44. ESNAF a
53
2018 YILI RESMİ VERİLERİ’NE GÖRE, İSTANBUL’DA SUÇ VE SUÇLU
PROFİLİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME
Mustafa ÇALIŞKAN*
ÖZ
Kökeni insanlık tarihi kadar derinlerde olan suç, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik etkenlere ve
demografik yapıya uyum sağlayan, teknolojik gelişmeler doğrultusunda kendisini her daim
yenileyebilen ve insanın yaşamına dair birçok faktöre göre şekillenebilen, canlı bir olgudur.
Emniyet hizmetlerinin varlık sebebi olan suç olgusu, insanın yaşam sürdürdüğü her coğrafyada,
her mekânda, canlılığını korumuştur ve insanlık var olduğu müddetçe korumaya da devam
edecektir. Çünkü suç, insan düşüncesinin ürünüdür ve insanlık var oldukça insanla birlikte var
olmaya devam edecektir. Türkiye’nin en yoğun nüfusunu ve demografik özellikler bakımından
en renkli yapısını oluşturan İstanbul’da, güvenliğin sağlanması da suç çeşitliliği kadar karmaşık
bir yapı arz etmektedir. Bu çalışmada, metropol güvenliğinin sağlanması aşamasında: suçun
unsurları, suç-suçlu profillemesi, suçun fonksiyonları değerlendirilmiştir. Yapılan
değerlendirmelerde, suç ve suçlu profilleri istatistiksel veriler üzerinden ölçülebilir hale
getirilmiş, demografik etkenlerin suç üzerindeki etkileri araştırılarak toplum ve suç arasındaki
bağların analizi yapılmıştır. Yılın her günü, günün her saati suçla mücadele eden Emniyet
Teşkilatı da, suç olgusu gibi sürekli kendini yenilemekte ve suçla mücadelede her daim bir adım
önde olmanın bilinciyle hareket kabiliyetini geliştirmektedir. Toplumun güvenliğinin
sağlanması aşamasında, suçun ölçülebilir hale getirilmesi ve sonuçları dikkate alarak suçla
mücadele taktiklerinin geliştirmesi, bilim ve teknoloji çağının bir zarureti haline gelmiştir. Bu
çalışmada, suç ve suç unsurlarının analizinin suçla mücadeledeki önemine değinilerek, emniyet
birimlerinin suçla mücadelesinde bilimsel yaklaşım tarzının öneminin değerlendirilmesi
hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Suç Profili, Suçlu Profili, Emniyet Hizmetleri.
* Dr., İl Emniyet Müdürü, 1. Sınıf Emniyet Müdürü.
54
A SOCIOLOGICAL EVALUATION ON CRIME AND CRIMINAL PROFILE IN
ISTANBUL
ABSTRACT
The crime is a living phenomenon, whose roots are deep as history of humanity, adapting to the
socio-cultural, socio-economic factors and demographic structure, which can always renew
itself in accordance with technological developments and can be shaped and changed according
to many factors related to human life. The crime phenomenon, which is also the cause of
existence of the security services, maintain and will maintain its vitality in every geography and
every place where people live. Because crime is the product of human thought and it will be
exist along with human as long as existence of human being. In terms of Turkey's most densely
populated and demographic features the most colourful structure, the provision of security is as
complex as the variety of crimes in Istanbul. In this study, the elements of crime, formation of
crime-criminal profiling, functions of crime and social reflexes against crime were evaluated in
the process of ensuring metropolitan security. In the evaluations, crime and criminal profiles
were made measurable through statistical data and the effects of demographic factors on crime
were investigated and the links between society and crime were analysed. Every day of the year
and every hour of the day, the police who are fighting against crime, constantly renews
themselves like crime phenomenon and act with the awareness of being one step ahead in the
fight against crime. At the stage of ensuring the security of the society, making the crime
measurable and the development of tactics of fighting against crime by scientific methods
became a necessity of science and technology age. In this study, it was emphasized that the
police units which can analyse the social structure, crime and crime elements are able to more
successful in the fight against crime and mentioned the importance of scientific analysis in city
security.
Keywords: Crime Profile, Criminal Profile, Security Services.
55
GİRİŞ
Suç, toplumdan topluma farklılık göstermekle birlikte, suçla mücadele tarihsel süreçte pek
çok aşama kaydetmiştir. Kutsal metinlerden, günümüze ulaşan anıtsal eserlere ve yazılı
anayasalara kadar kendinden söz ettiren suç ve ceza ilkeleri, geçmişte olduğu gibi günümüzde
de devinimini sürdürmektedir. Tüm yazılı anayasalarda ve yazılı olmayan toplumsal
sözleşmelerde, toplumsal normların dışında bir davranış sergileyen bireyler suçlu olarak kabul
edilmişlerdir. Suçla mücadelenin tarihsel sürecinde, devlet toplumu suç unsurlarına karşı
koruyabilme amacıyla hareket ederken, kendi otoritesini sağlamlaştırabilmek amacıyla yeni
yönetim aygıtları oluşturma ihtiyacı da hissetmiştir. Güvenlik kurumları, adli birimler, hukuk
fakülteleri, güvenlik güçlerini yetiştiren akademiler, adli tıp, uyuşturucu tanı-tedavi merkezleri,
cezaevleri ve daha birçok kurum; suçla mücadele, suçu engelleme ve suçlunun rehabilitasyonu
amacıyla faaliyet gösteren başlıca kurumlar olarak ön plana çıkmıştır. Bunlara ek olarak,
belirtilen kurum ve kuruluşların işleyişini sağlayacak yetişmiş iş gücünü oluşturan üniversiteler
de, suç ve suçluyla mücadele amacına yönelik hizmet vermekte ve devlet ise yazılı anayasalar
ile suç kavramının yasal sınırlarını tanımlamayarak, bu sözleşmenin dışına çıkanlara
uygulanacak cezai müeyyideleri belirlemektedir.
Toplum, suç unsurlarından uzak durup yaşamını sürdürme gayretindeyken; sosyal hayatında,
özel yaşamında ve hatta okuduğu eserlerde, suç ve suç emareleriyle karşı karşıya kalmaktadır.
Kriminolojiden, tarihe; edebiyattan, basın-yayın faaliyetlerine kadar hemen her alanda suç ve
suç unsurları toplumsal bir gerçeklik olarak canlılığını korumaya devam eder.
Suç olgusu, kültürler arası farklılıklar gösterebilmekle birlikte, suçun hukuki sınırları her
devletin yasal mevzuatları çerçevesinde şekillenmektedir (Ayhan & Çubukçu, 2007). Bir
ülkede suç olarak tanımlanan bir eylem başka bir ülkede suç kapsamında değerlendirilmeyebilir
(Burkay, 2008: 2) Yine benzer şekilde, geçmişte suç olarak tanımlanan bir eylem, günümüzde
suç olarak tanımlanabileceği gibi, bugün suç olan bir eylem de gelecekte suç tanımının dışına
çıkabilmektedir. Bu nedenledir ki, suç olgusunun evrensel bir tanımının yapılması pek mümkün
değildir. Genel bir ifadeyle, suç: “yanlış ya da zararlı olduğu için yasaklanan ve bazı durumlarda
cezalandırılan davranışlar, eylemler ve işlemler” olarak tanımlanırken, kanuna aykırı davranışta
bulunan kişi ise suçlu sıfatıyla adlandırılmaktadır. (Aydın, 2014: 82)
Farklı kültürlere mensup insanların bir arada yaşadığı kentlerde, kültürel çeşitlilikle doğru
orantılı olarak suç çeşitliliği de artış gösterebilmektedir. Suçun çok boyutlu ve değişken yapısı,
56
aynı suçun işleniş tarzındaki farklılıklar gibi nedenler dikkate alınarak, suç üzerine birçok teori
geliştirilmiştir. Bu durum, suçun tek bir teori çerçevesinde açıklanmasını zorlaştıran önemli bir
unsurdur (Güllü, 2014: 104).
21. Yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin toplumsal yapı üzerindeki
tesiri, yeni suç türlerinin oluşumunun alt yapısını oluştururken, teknolojik gelişmeyle paralel
olarak suç çeşitliliği de bir yükseliş ivmesi yakalamıştır ( Liu ve Messner, 2001: 5-7). Yine aynı
süreçte, köylerden kentlere göçün ivme kazanması da toplumların statüsel değişiminde etkili
olmuş ve bu durum da dünya genelinde suç oranının artmasını tetiklemiştir. (Haddad ve
Moghadam, 2011). Türkiye genelinde suç eğilimleri sürekli olarak değişim trendindedir.
2000’lerin ilk yıllarında finansal amaçlı suçlar ülke genelinde ilk sıralardayken, günümüzde
uyuşturucu-uyarıcı madde kaynaklı suçlar ve mülkiyete-kişiye yönelik suçlarda artış
görülmektedir (Bilen, Kılıç, Kuçak & Ökten, 2014: 15-16). İstanbul’da gerçekleşen suçların
ülke ortalamasının biraz üstünde olmakla birlikte, Türkiye genelindeki suç eğilimleri oransal
olarak yakın bir değer aralığındadır.
Ülkemizde suçu engellemenin öneminin anlaşılması, suç ile alakalı çalışmaların her alanda
artmasında tesirli olmuştur. Suça yönelik bilimsel çalışmalar neticesinde, suç-suçlu ve mağdur
ilişkileri ortaya çıkarılmış, toplumun suç mağduru olma korkusu ölçülebilir bir kavram haline
gelmiştir. Bu avantaj, suça karşı alınacak önlemlerin önceliğinin belirlenmesinde fayda sağlar
niteliktedir.
Durkheim (2018) ise sosyolojik yöntemin kuralları adlı çalışmasında, patolojik vakalara
yönelik değerlendirmelerde bulunmuş ve bir toplumun normalliğine veya anormalliğine
yönelik tespit yapabilmenin en önemli ölçünün suç oranları olabileceğini belirtmiştir. Sosyal
yapı teorileri, suç davranışını açıklarken sosyal yapıya ve toplum düzenine odaklanmaktadırlar.
Bu teoriler, suçun toplumsal yapının bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve toplumsal yapının
özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini esas almışlardır. Suçlu davranışlarını
sosyal yapı çerçevesinde açıklayan teoriler genel itibariyle, fonksiyonalist, gerilim, alt kültür
ve sosyal ekoloji teorileri olarak sıralanmaktadır. Fonksiyonalist teoriler; suçun toplumsal
düzen içerisinde normal ve fonksiyonel olduğu tezi üzerine oluşturulmuştur. Bu teorilerin etkili
isimlerinden Durkheim, suçun olmadığı bir toplumun asla düşünülemeyeceğini ifade ederek,
suçla mücadeleden önce, suçun niteliklerinin ve suçun hayat bulduğu toplumun çok iyi tahlil
edilmesi zaruretini işaret etmiştir (Durkheim, 1994: 112–119).
57
İstanbul’un iç ve dış göçler ile artan demografik çeşitliliği, sosyal yapı teorileri ışığında
dikkate alınınca, suçla mücadele demografik çeşitliliğin bilinmesinin önemi ortaya çıkmaktadır.
Göç ve suç oranı üzerine yapılan araştırmalar, göç alan metropollerdeki suç oranının
çeşitlenerek arttığını bilimsel olarak ispatlar niteliktedir (Shaw & McKay, 1942). Ayrıca, göç
eden bireyler yaşadıkları bölgelerdeki suçları, göç ettikleri yeni yerleşim birimlerine
taşıyabilmektedirler (Ünlü & Büyükgüçlü, 2017: 31). Tüm bu nedenlerle, İstanbul gibi büyük
bir metropolde suçla mücadele edebilmek için, suç ve suç çeşitliliğinin iyi analiz edilmesi ve
tespitlerin gecikmeye mahal bırakılmaksızın hayata geçirilmesi zaruretini ortaya
çıkartmaktadır. Suçla mücadelenin en önemli ayaklarından birisini, 155 Polis İhbar Hattı’na
gelen ihbarlar oluştururken, önleyici hizmetler kapsamında görev yapan emniyet personeli de
suçla mücadelenin önemli ayaklarından bir diğerini oluşturmaktadır. Suçun sınıflandırılması,
suça karşı emniyet tarafından alınacak tedbirlerin niteliğini belirlerken, suçla mücadeleye
yönelik uzmanlaşmış birimlerin kurulması ve uyumlu bir ekibin oluşturulması, polisin suçla
mücadelesine değerli bir katkı sunmaktadır.
Suç Profili, Suç Çeşitliliği ve Suçların Sınıflandırılması
Şekil 1’de görüleceği üzere, İstanbul’da 2018 yılı boyunca % 94’ü Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının karıştığı 390.101 olay yaşanmış, olaylar kapsamında 287.970 şüpheli gözaltına
alınmıştır. Olay ve şüpheli sayısı arasında yaklaşık bir korelasyon gözlemlense de, bu tür
rakamsal veriler yanıltıcı olabilmektedir. Bazen birden fazla kişi tarafından tek bir suç
işlenebildiği gibi, bir kişinin birçok suçu işleyebilme olasılığı bu yanıltıcılığın başlıca nedenidir.
Buna ek olarak, şüphelilerin tamamı, yıl bazında gerçekleşen olaylardan dolayı gözaltına
alınmamış olup, geçmiş yıllarda gerçekleşen suçlardan dolayı gözaltına alınanlar da mevcuttur.
390.101 olayda, 228 suç çeşidi gerçekleşmiş olup, bu suçlar arasında suç literatürüne ilk defa
giren (kripto para hırsızlığı, kobra zehri ticareti vb.) suç çeşitleri de bulunmaktadır (İstanbul İl
Emniyet Müdürlüğü [İEM], S.No:47909374.16705.[41321] 2019).
Suçların çeşitlilik arz etmesi ve sürekli kendini yenilemesi emniyet birimlerinin de
suçlara karşı mücadelede uyanık olmasını zaruri kılmakta ve bu bağlamda emniyet personeline
sık sık hizmet içi eğitimler verilerek personelin tüm suçlara karşı her an hazırlıklı olması
sağlanmaktadır (Bakioğlu & Özcan, 2003).
Şekil 2’den de gözlemleneceği üzere, suçlara yönelik istatistiki veriler hazırlanırken, suç
türüne göre çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmakta ve suçlar: kişilere karşı işlenen suçlar,
58
malvarlığına karşı işlenen suçlar, millete ve devlete karşı işlenen suçlar, takibinin yapılması
zorunlu suçlar, topluma karşı işlenen suçlar olmak üzere 5 ayrı kategoride
değerlendirilmektedir.
Kişilere karşı işlenen suçlar, kişinin gururunu incitici, can güvenliğini ve vücut
bütünlüğünü hedef alan suçlar olup; yaralama, kasten öldürme, tehdit, hakaret gibi suçlar
bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bu kategorideki suçları gerçekleştiren şüphelilerin
en önemli hedefi, mağdurun kişiliğine veya vücut bütünlüğüne zarar vermek olup,
mağdurun malına karşı suç işleme eğilimi genellikle gözlemlenmemektedir. Bazı
suçlarda yer yer kişinin malının da gasp edildiği gözlemlenebilmektedir. Bu gibi
durumlarda, hem cana hem mala karşı işlenen bir suç türü meydana gelmektedir.
İkinci sırada, mal varlığına karşı işlenen suçlar olup, evden hırsızlık, oto hırsızlığı,
yankesicilik ve dolandırıcılık başta olmak üzere kişinin mal varlığını ele geçirmeyi
hedefleyen tüm suçlar bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Üçüncü sırada, millete ve devlete karşı işlenen suçlar yer almaktadır. Rüşvet, başkalarına
ait kimlik bilgilerinin kullanılması, iftira, hakaret suçları ve anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs suçları bu kapsamdaki suçların en önemli dilimini oluşturmaktadır.
Dördüncü sırada, takibi gereken suçlar yer almakta olup; intihar olayları, kayıp şahıslar,
6136 Sayılı Kanun ve 6284 Sayılı Kanun çerçevesindeki mukavemet suçları takibi
yapılması gereken olaylar kapsamında değerlendirilmektedir.
Son sırada ise, topluma karşı işlenmiş suçlar yer alır. Uyarıcı-uyuşturucu madde ve genel
güvenliğin kasten tehlikeye sokulması gibi suçlar ise bu kapsamdaki suçların en başta
gelenlerindendir.
Suçun Gün, Ay ve Mevsimlere Göre Gerçekleşme Sıklığı
İstanbul’da yıl boyunca işlenen suçların aylara dağılımıyla elde edilen sonuca göre her ay
ortalama olarak, 32.505 suç konusu gerçekleşmektedir (Şekil 3). Bu ortalamanın üzerine çıkan
ve en çok suç işlenen ay sıralaması yapıldığında şu sıralama elde edilmektedir:
34.745 suç ile ekim ayı en fazla suç işlenen ay olarak ön plana çıkmaktadır.
34.295 suç sayısı ile temmuz ayı ikinci,
33.987 suç sayısıyla ocak ayı üçüncü,
Eylül ayı 33.846 suç sayısıyla dördüncü sırada olup,
33.030 suç sayısıyla mart ayı ise beşinci sırada yer almaktadır.
İstatistiksel veriler şunu göstermektedir ki; en fazla suç işlenen mevsim 100.052 suç sayısı
ile sonbahar olup, ikinci sırada 98. 138 suç sayısı ile yaz mevsimi bulunmaktadır. Üçüncü sırada
96.318 suç sayısı ile kış mevsimi yer alırken, 64.263 suç sayısıyla ilkbahar mevsimi suç işleme
oranının en düşük kaldığı mevsimdir.
İstanbul’da suçun yıllık toplamının haftanın günlerine dağıtılmasıyla elde edilen veriler
doğrultusunda şu sonuçlar elde edilmektedir (Şekil 4):
Pazartesi günü 57.010 suç sayısı ile en fazla suç işlenen gündür.
59
Cumartesi günü 56.976 suç sayısı ile ikinci sırada,
Cuma günü 56.496 üçüncü sırada,
Çarşamba günü 55.644 suç sayısı ile dördüncü sırada yer alırken,
Perşembe günü ise 54.328 suç sayısı ile suçun en az gerçekleştiği gündür.
Diğer günler ise 55.000 suç ortalaması ile normal değer aralıklarında seyretmektedir.
Pazartesi ve cumartesi günlerinin suç ortalamasındaki yüksekliği birkaç neden bağlamında
açıklanabilir. Öncelikle, pazartesi günü Dünya genelinde evrensel bir söylemle “pazartesi
sendromu” olarak adlandırılmaktadır (Neden Pazartesi, 2018). Hafta sonu tatilinin vermiş
olduğu rahatlığın son ermesi insanlarda gerginliğe neden olabilmektedir; bu nedenle pazartesi
günü işlenen suçlar yıl boyu ortalamasında diğer günlere oranla daha yüksek çıkmaktadır. İkinci
olarak, hafta sonu tatilini fırsat bilen vatandaşlar açısından cumartesi günü, gezi ve eğlenme
amaçlı sokağa çıkma açısından en cazip gün olarak değerlendirilmektedir. Bu durum sokaktaki
insan yoğunluğunun artmasına neden olmakta ve bu bağlamda suç oranı da artış eğilimi
göstermektedir (Şekil 5).
Bazı Suç Profillerine Yönelik Sayısal Veriler ve Değerlendirmeler
Cinayet Suçu
2000 yılı dâhil olmak üzere 2018 yılına kadar geçen 19 yıllık süreçte İstanbul’da gerçekleşen
cinayet sayısı 7336 olup, bir yıla ortalama olarak 387 cinayet vakası düşmektedir (Şekil 6).
Cinayetlerin gerçekleştiği aylar incelendiğinde (Şekil 7), temmuz, mayıs, ağustos, haziran ve
mart ayları cinayet sayısının en fazla olduğu aylar olarak sıralanmaktadır. Cinayet olayları
mevsimlere göre analiz edildiğinde ise cinayet olayların en fazla gerçekleştiği ilk 5 ayın, 19
yıllık ortalamada yaz ve ilkbahar mevsimlerine denk geldiği tespit edilmektedir.
İntihar Vakaları
2018 yılı içerisinde gerçekleşen intihar olayları incelendiğinde, intihar olaylarının toplam
sayısı 463 olup, ilk 5’te yer alan ve intihar eğilimlerinin en yüksek olduğu riskli saat
aralıklarının sıralaması Şekil 7’de belirtildiği gibidir:
15:00-15:59 : 34
19:00-19:59 : 32
23:00-23:59 : 27
60
17:00-17:59 : 26
14:00-14:59 : 26
18:00-18:59 : 26
Bu değerler, gece yarısından sonra intihar vakalarına yönelimin daha az olduğunu
göstermektedir. İntihar vakalarında riskin minimum değerlere indiği saat aralığı, 00:00 ve 06:00
olurken, intihar olaylarında en riskli zaman dilimi ise 14:00 ve 23:59’dur. İkinci derecede riskli
zaman dilimi ise 07:00-13-59 olarak tespit edilmektedir.
Hırsızlık Suçu
Toplumun genel itibariyle en sık karşılaştığı suçlardan hırsızlık olayları incelendiğinde
(Şekil 9), 2018 yılı boyunca toplam 29.104 hırsızlık olayı yaşanmış olup, bu veriler 12 aya
oranlandığında, her aya ortalama olarak 2.425 hırsızlık vakası düşmektedir
Bu ortalamanın üzerinde olan aylar sırasıyla:
Ocak, şubat, mart, temmuz, aralık ve ağustos aylarıdır.
İstatiksel değerlerden yola çıkılarak, hırsızlık olaylarının kış ve yaz mevsimlerinde en
yüksek değerlere ulaştığı ve hırsızlık olaylarının %60’ının bu mevsimlerde meydana
geldiği görülmektedir.
Kış mevsiminde araçtan ve işyerinden hırsızlık olayları artış göstermekte iken, yaz
mevsiminde ise evden hırsızlık olaylarında artış eğilimi tespit edilmektedir.
Hırsızlık olaylarında mevsimsel artış ve düşüşlerin en önemli nedeni, insan yoğunluğunun
mevsimsel şartlar bağlamında az olduğu yerlerin hırsızlar tarafından daha fazla tercih edilir
olmasıdır. Kış mevsiminde geceleri sokaktaki insan yoğunluğunun çok az olması, soğuk hava
şartları nedeniyle balkonlarda vakit geçiren vatandaşların olmaması gibi faktörler, hırsızların
çevreye görünmeden hareket edebilme kabiliyetlerinin artırmaktadır. Yaz mevsimindeki artışın
nedeni ise vatandaşların tatile gitmeleri nedeniyle evlerin hırsızlığa elverişli hale gelmesi ve
yaz mevsiminde pencerelerin açık bırakılmasının hırsızlara davetiye çıkartmasıdır.
Emniyet kayıtlarına göre, 01:00-02:00 saatleri arası hırsızlığın en az gerçekleştiği zaman
dilimi olarak belirlenmiştir. Bu zaman diliminde hırsızlığın az gerçekleşmesinin nedeni ise
sokaktaki insan yoğunluğu ve uykuda olan vatandaşların henüz sesle uyanabilecek bilinç
düzeyinde olmasıdır. Bu nedenledir ki hırsızlar bu saat aralığında hırsızlığa çok daha az
teşebbüs etmemektedirler. Hırsızlık olaylarının en fazla gerçekleştiği saat aralıkları
61
incelendiğinde, hırsızlık olaylarının en yoğun yaşandığı zaman dilimi, 04:00-08:00 olarak ön
plana çıkmaktadır (Şekil 10). Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus 06:00-08:00 saat
aralığındaki değer aralıklarının yanıltıcı olma ihtimalidir. Vatandaşların işe gitmek için
uyandıklarında, hırsızlık olayını fark ederek emniyete ihbarda bulundukları saatler genellikle
06:00-08:00 saatleri arasıdır. Hırsızlık nedeniyle mağdur olan vatandaşların vermiş oldukları
ifadelerde saat aralığı belirtmekte güçlük çektikleri gözlemlenmektedir. Bu nedenle
istatistiklerin oluşturulmasında emniyete yapılan ihbar saatleri dikkate alınmaktadır. Hırsızlık
olaylarında, önleyici hizmet kapsamında polislerin en fazla hırsız yakaladıkları saatlerin, 03:00
ve 06:00 saat aralığında olması, 06:00-08:00 saat aralığında gerçekleştiği düşünülen vakaların
da 03:00 ve 06:00 saatleri arasında gerçekleştiğine dair önemli bir kanıt sunmaktadır.
Suçlu Profili
İstanbul’da, suçlu profillemesi çok geniş kapsamlı bir çalışmada değerlendirilebileceğinden,
yaş grupları, cinsiyet ve sosyo-ekonomik gelir gruplarına göre suçlu profilinin genel
özelliklerinin verilmesi hedeflenmiştir. Suçlu profili ile alakalı yapılan değerlendirmelerde,
kişilerin suç işleme sıklığı, suçta ön plana çıkan yaş aralıkları, yaş gruplarına göre suçlar ve suç
işleme sıklığının cinsiyete göre profillemesi yapılmıştır.
Yaş Guruplarına Göre Suç Çeşitliliği
2018 yılı boyunca işlenen toplam suç sayısının en üst basamağındaki yaş grubu 9-24 yaş
grubunda yer alan gençler olup, bu yaş grubunun işlediği suç sayısı 58.645’tir. 25-30 yaş
aralığındaki genç nüfus ise 57.486 suç işleme oranıyla ikinci sırada yer almaktadır. Belirtilen
bu iki yaş grubunun (19-30) işlediği suçların toplam suçlara oranı %40’tır. 31-36 yaş
grubundaki yetişkinlerin suça karışma oranı ise %17’lik dilimde yer almaktadır. 18 yaşa kadar
olan grup ile 43-48 yaş arasındaki orta yaş grubunun suça karışma oranları yaklaşık değerlere
sahip olup, bu iki grubun suça karışan toplam şüpheli sayısına oranı %19’dur. Diğer yaş grupları
tarafından işlenen suçların toplam suç sayısına oranı ise %25’tir. İstatiksel veriler üzerinde
yapılan değerlendirmeler neticesinde, yaş gruplarının suç alışkanlıkları, aşağıda maddeler
halinde sunulmuştur (Şekil 11):
0-18 yaş aralığından en fazla işlenen ilk beş suçun ilk sırasında kasten yaralama
gelmektedir. Uyuşturucu-uyarıcı madde kullanmak, kullandırtmak veya ticaretini
yapmak ise bu yaş grubunun en fazla karıştığı ikinci suç türüdür. Üçüncü, dördüncü ve
beşinci sıralarda ise hırsızlık olayları (açıktan işyerinden, kurum veya evden hırsızlık)
62
yer almaktadır. Hırsızlık olayları bu yaş grubunun gerçekleştirdiği suçların %18’ini
oluşturmakla birlikte, kasten yaralama ve uyuşturucu madde suçlarının oranı da hırsızlık
suç oranı üzerine eklendiğinde bu yaş grubunda gerçekleşen suçların %51’inin ilk beş
sıradaki suçları teşkil ettiği görülmektedir.
19-24 yaş grubunun işlediği suçların ilk sırasında, uyuşturucu-uyarıcı madde kabul etmek
bulundurmak veya satmak %26.6’lık oranla ilk sırada yer almaktadır. Kasten veya
taksirle yaralama olayları ise %17.8 ile ikinci ve üçüncü sırada yer almaktadır. Dördüncü
sırada ise uyuşturucu madde imalatı ve ticaretini yapma suçu bulunmaktadır. %4.3’lük
oranı oluşturan tehdit suçu ise bu yaş grubunun en fazla işlediği beşinci suç türünü
oluşturmaktadır.
25-30 yaş grubu tarafından gerçekleştirilen suçlar analiz edildiğinde, bu yaş grubunda da
diğer yaş gruplarında olduğu gibi, uyuşturucu-uyarıcı madde kabul etmek bulundurmak
veya satmak %23.2 oranla ilk sırada yer almaktadır. Kasten yaralama %13.4 ile ikinci,
tehdit, %7.1 oranla üçüncü, taksirle yaralama ise %5.7 ile dördüncü sırada yer almaktadır.
Bu yaş grubunun işlediği suçlar arasında, 25 yaşına kadar olan diğer gruplardan farklı
olarak: alkollü araç kullanmak, hasarlı trafik kazası, tehlikeli araç kullanmak gibi trafik
güvenliğini tehlikeye sokma suçunun beşinci sıraya yerleştiği görülmektedir.
31-36 yaş grubunda, uyuşturucu-uyarıcı madde kabul etmek bulundurmak veya satmak
diğer yaş grubuna göre azalma eğilimi göstermekle birlikte yine ilk sırada yer almaktadır.
Bu yaş grubunda da 25-30 yaş grubunda olduğu gibi kasten yaralama tehdit, taksirle
yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları iki, üç, dört ve beşinci sıralarda
bulunmaktadır.
37-42 yaş aralığındaki suçlularda, uyuşturucu-uyarıcı madde kabul etmek bulundurmak
veya satmak daha önce belirtilen yaş aralıklarına göre düşüş eğilimi göstermekte ve
üçüncü sıraya gerilemektedir. Uyuşturucu madde suçlarının yerini, birinci sırada yer alan
kasten yaralama suçu almaktadır. Tehdit suçu ikinci sırada yer alırken, dördüncü sırada
taksirle yaralama ve beşinci sırada hakaret suçu yer almaktadır.
43-48 yaş aralığında uyuşturucu madde ile alakalı suçlar beşinci sıraya gerilerken
yaralama tehdit ve hakaret suçları, sıralamanın ilk dört basamağını oluşturmaktadır.
49 ve üzeri yaş grubunda uyuşturucu madde suçları ve trafik güvenliği ile alakalı suçlar
ilk beş suç kapsamından çıkarken, kasten yaralama, tehdit, taksirle yaralama, hakaret,
mala zarar verme suçlarındaki oransal değerlerde artış gözlemlenmektedir. Öyle ki, 49
yaş sonrasında işlenen suçların %52’sini belirtilen suçlar oluşturmaktadır
Erkekler tarafından işlenen 228 değişik suç çeşidi bulunmakta olup, suçun yaş gruplarına
dağılımından da anlaşılacağı üzere, erkekler tarafından gerçekleştirilen suçların büyük
bölümünü; uyuşturucu madde konulu suçlar, kasten yaralama, tehdit, taksirle yaralama
ve trafikte işlenen suçlar oluşturmaktadır. Kadınlar tarafından işlenen suç çeşidi ise
176’dır. Kadınların işlediği suçlarda, uyuşturucu madde ile alakalı suçlar, trafikte işlenen
suçlar sıralamanın ilk beş basamağında yer almamakta ve bu suçların yerine kasten
yaralama, hırsızlık suçlarında yükseliş tespit edilmektedir.
İstanbul’da herhangi bir suça karışanların, mükerrer suç işleme yoğunluğu da bir hayli
fazladır. 10 ve üzerinde suç işleyen 49 kişi toplamda 7159 suç işlerken, 36.332 kişi ise iki
ve üzeri suça karışarak 103.621 suç işlemiştir. Tüm sayısal veriler göstermektedir ki,
63
390.101 suçun %26.5’ini gerçekleştiren şüpheliler toplam şüpheli sayısının %9’unu
oluşturmaktadır (Şekil 12).
İstanbul’da işlenen suçlarda 12-23 yaş aralığındaki her yaş değeri için dikey ve sert bir artış
söz konusudur. Öyle ki, 130.103 suç belirtilen yaş aralığında gerçekleşmekte olup, bu suç sayısı
2018 yılında İstanbul’da gerçekleşen 390.101 suç sayısının yaklaşık olarak % 33’ünü
oluşturmaktadır. 2018 yılı genelinde suçun en fazla işlendiği yaş 23 olup, 23-38 yaş aralığı
arasında işlenen 131.974 suç sayısı da toplam suç sayısının yaklaşık olarak yüzde 33.5’ini
oluşturmaktadır. Tüm bu oranlar, 12-38 yaş aralığındaki gençler tarafından gerçekleştirilen
suçların %66.5’ini oluşturduğunu ispatlamaktadır (Şekil 13).
İstanbul’da, suçların %11.2’si kadınlar tarafından, %88.8’i ise erkekler tarafından
işlenmektedir. Bu önemli fark Genel Bilgi Taramasına da (GBT) yansımakta olup, erkeklerin
GBT’si suç oranı göz önünde bulundurularak daha fazla yapılmaktadır. Kadınların yıl boyu suç
ortalamasındaki oranı Türkiye’de kadının işgücüne katılımına yönelik çalışmalarla birlikte
değerlendirilince, işgücüne katılım ve suçluluk oranı üzerine önemli neticelerin elde edilmesi
olasıdır (İEM, S. No:47909374.16705.[41321] 2019).
İstanbul’da Yaşayan Yabancıların Suç Oranları
İstanbul’da gerçekleşen suçlarda yabancı ülke vatandaşlarının oranı da azımsanmayacak
kadar fazladır. Tüm suçların %94’ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından işlenirken,
suçların %6’lık kısmı ise, 135 ayrı ülkenin İstanbul’da bulunan vatandaşları tarafından
işlenmiştir (İEM, S. No:47909374.16705.[41321] 2019).
Ülkemizde sığınmacı statüsünde, çalışma, eğitim veya turistik amaçlı bulunan yabancıların
suç işleme alışkanlıkları ülkemizdeki suç işleme eğilimlerine benzemekle birlikte, suçların
oransal sıralaması değişiklik gösterebilmektedir.
Yabancılların en fazla işledikleri suçlar değerlendirildiğinde ilk beş suç (Şekil: 14):
Resmi evrakta sahtecilik,
Narkotik madde suçları,
Resmi evrakta yalan beyan,
Açıktan hırsızlık ve
Reşit olmayanla cinsel münasebet olarak ön plana çıkmaktadır.
Yabancıların en fazla gerçekleştirdiği suçlardan 1. ve 2. Sırada bulunan resmi evrakta sahtecilik
ve resmi evrakta yalan beyan suçları, yabancılar tarafından işlenen tüm suçların %19,6’sını
oluşturmaktadır. Yabancıların narkotik madde ile alakalı suç oranı, İstanbul’daki narkotik
madde suç değerlerinin altında ve yaklaşık değerlerde seyretmektedir.
64
Yabancılar ülkemizde suç işlerken suçun mağduru durumuna da düşmektedirler. Yabancıların
en fazla mağdur oldukları ilk beş suç (Şekil 15):
Açıktan hırsızlık,
Kasten yaralama,
Yankesicilik,
Kayıp eşya ve
Reşit olmayanla cinsel münasebet olarak kayıtlara geçmiştir.
Reşit olmayanla cinsel münasebet suçunu gerçekleştirenlerin başında Suriye uyruklu
sığınmacılar gelmektedir. Bu durum mültecilerin hem mağduru olduğu hem de faili olduğu bu
suçun kendi içlerinde gerçekleştiğine yönelik önemli bir delildir. Resmi evrakta sahtecilik,
yalan beyan ve başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarını en fazla işleyenler
Afganistan uyruklu vatandaşlar olarak ön plana çıkarken, aynı suçu en fazla işleyenler, İran ve
Pakistan uyruklu vatandaşlardır. Uyuşturucu maddeler ile alakalı suçlarda ise Türkmenistan
vatandaşları sıralamanın başında yer almaktadırlar.
Şüphelilerin Sosyo-Ekonomik Profili
Suç işleyenlerin %21.2’si düzenli bir gelire sahip olmayan işçi sınıfından oluşmakta, işsiz
grubun oranı ise %18.5 olarak ön plana çıkmaktadır. Bu verilere göre, suçların yaklaşık olarak
%40’ı bu ilk iki sınıf tarafından işlenmektedir. 3. sırada öğrenci, 4. sırada ev hanımı ve 5. sırada
işletmeciler gelmektedir.
Ev hanımları ve öğrencilerin para kazanmayan kısıtlı gelir grubuna dâhil edilince,
İstanbul’da gerçekleşen tüm suçların %51.6’sının düşük gelirli işçiler ve düzenli bir ekonomik
geliri olmayanlar tarafından gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmaktadır (İEM, S.
No:47909374.16705.[41321] 2019). Hırsızlık suçunun tüm yaş ve cinsiyet gruplarında ön
planda olması, suç işleyenlerin ekonomik durumlarına yönelik önemli bir veridir. Yabancıların
gerçekleştirdikleri suçlarda, ülkelerine dönmek istemeyenlerin evrakta sahtecilik yoluna
başvurarak suç işlemeleri durumu, kendi ülkelerinin sosyal ve siyasi durumuyla alakalı önemli
ipuçları sunmaktadır. Buna ek olarak sosyal statüsü ne olursa olsun hemen her statüde suç
işlenmekte olup, ekonomik gerekçeler şüphelilerin suç işleme eğilimlerini artıran bir katalizör
görevi görmektedir.
65
AMAÇ VE YÖNTEM
Tüm suç türlerini ve suçlu profillerini incelemek uzun soluklu bir çalışmanın ürünü
olabileceğinden, bu araştırmada, toplumun karşı karşıya kaldığı ve en çok rahatsızlık duyduğu
bazı suç türlerine (hırsızlık, cinayet, intihar) değinilmiş, suç ve suçlu profillemesi yapılmıştır.
Böylece suçlar ölçülebilir ve gözlemlenebilir hale getirilerek somut bir varlığa
dönüştürülmüştür. Suçlu profilinde suçun niteliksel dağılımı, yaş gruplarına göre en çok suç
işlenen yaşlar ve kişilerin sosyo-ekonomik durumu değerlendirilirken; suç profilinde ise suçun;
yıllık, aylık, günlük ve hatta saatlik değerleri ele alınmıştır. Çalışmada, İstanbul Asayiş Şube
Müdürlüğü tarafından oluşturulan suç kayıtlarından faydalanılmış ve şüphelilerin eğitim
düzeyi, ekonomik durumu, yaşı, işlediği suçun türü, uyruğu gibi veriler dikkate alınmıştır.
Çalışmanın veri hazırlama sürecinde, kişisel bilgilerin güvenliği etik ilkesine uyulmuş ve suç
kayıtlarına yönelik dosya-evrak incelemesi yapılmamış, sadece suç ve suçlu profilini ortaya
çıkartabilecek sayısal verilerden faydalanılmıştır.
BULGULAR
Çalışmada değerlendirilen suç ve suç profili incelemeleri neticesinde İstanbul İl Emniyet
Müdürlüğü’nün suç ve suçlu profili hakkında aşağıdaki bulgular elde edilmiştir:
İstatiksel değerler bağlamında İstanbul’da gerçekleşen tüm suçlarda en riskli yaş
grubunun 23-30 yaş arası gençlerin oluşturduğu neticesine ulaşılmıştır.
Örnek olarak işlenen suçlarda, hırsızlık olayları açısından kış aylarında ev ve
işyerlerinden gerçekleştirilen hırsızlık vakalarına karşı, yaz aylarında ise evden hırsızlık
olaylarına karşı daha dikkatli olunması gerektiği sonucu elde edilmiştir.
Ekonomik olarak geliri olmayan ve düzenli gelir elde edemeyen işçi sınıfının suç işleme
oranı İstanbul’da gerçekleştirilen suçların yaklaşık olarak %52’sini oluşturmaktadır.
Yıllık ortalamada en huzurlu gün Pazar ve en huzurlu saat sabah 07:00-07:59 saat
aralığıdır.
Yıllık ortalamada suç yoğunluğunun en fazla arttığı gün Çarşamba günü saat 15:00-
16:00 saat aralığıdır.
Yıl boyunca gerçekleşen suç olaylarında en riskli saat aralığı 15:00- 16:00’dır.
İntihar eğilimlerinde gerekçesi bilinmemesine karşın, intihar vakalarında en tehlikeli
saat aralığı 15:0016:00, en riskli zaman dilimi ise 15:00-24:00 saatleri arasıdır.
66
Kış ve yaz mevsimlerin diğer mevsimlere oranla hırsızlık ve cinayet vakalarında artış
eğilimi gözlemlenmektedir.
Kadınların suç işleme oranı erkeklerin gerçekleştirdikleri suçların %9’una denk
gelmekte ve kadınlarda şiddet, kasten-taksirle yaralama ve hakaret suçları daha fazla ön
plana çıkmaktadır.
Erkeklerin gerçekleştirdikleri suçlarda uyuşturucu-uyarıcı madde suçları, kasten-
taksirle yaralama, hakaret suçları ve trafikte işlenen suçlar ön plandadır.
Erkek nüfusun 36 yaşından önce uyuşturucu madde ile alakalı suçları ön plandayken,
36 yaşından sonra uyuşturucu madde ile alakalı suç işleme eğilimleri azalmakta ve bu
suçun yerini tehdit ve hakaret suçları almaktadır.
Yabancı suçlularda resmi evrakta sahtecilik suçu, bazı yabancı uyruklu yabancıların
ülkelerine dönmeme eğimliyle hareket ettiklerine yönelik güçlü bir emredir. Buna ek
olarak yaşı reşit olmayanlar ilişki suçu ise yabancı uyrukluların kendi aralarında
geçmekte ve narkotik konulu suçların önüne geçmektedir.
Teorinin uygulandığı suç mahallinde, suç unsurlarının sembolik izlerin yok edilmesidir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Suç ve suçluluk arasındaki bağlantıları açıklayan pek çok kuram bulunmaktadır. Bu
kuramlar, genellikle hem bölgesel hem de kısıtlı suç araştırmaları neticesinde
oluşturulduğundan, suçların nedenlerini sınırlayıcı etkenler çerçevesinde ele almışlardır. Suç
konulu çalışmalarda araştırmacıların karşılaştıkları en önemli problem bir suça yönelik yapılan
araştırmanın diğer suç türleri için evrensel geçerliliğinin olmamasıdır. Bu nedenledir ki, suç ve
suçluluk kavramını birkaç kurama bağlı olarak açıklayabilmek pek mümkün olamamaktadır.
Suç kuramlarının bir suçun nedeni ile öne sürdükleri değişkenlerin çeşitliliği, kuramların
bütüncül düzeyde ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bir suç türü, onlarca kuram çerçevesinde
ifade edilebilirken, aynı kuramlar farklı bir suç türü için geçerliliğini yitirebilmektedir.
Çalışmada ele alınan suç çeşitleri incelendiğinde, her bir suçun teorik sınırlarının farklı
etkenlere bağlı olduğu görülebilmektedir. Bu aşamada araştırmacıların yapması gereken, suç
kuramlarını tutarlı bir bütün içerisinde ele alarak, suçun öncül nedenlerine çözüm önerileri
getirmek olmalıdır. Suç ve suç unsurlarına yönelik doğru tedavi yönteminin uygulanabilmesi
için, öncelikle suç ve suçlunun niteliksel özelliklerinin ve niceliksel değerlerinin ölçülebilmesi,
yani bir anlamda teşhisin doğru yapılması gerekmektedir. Çalışmada ortaya konulan veriler,
67
toplumun günlük yaşamının, alışkanlıklarının, ihtiyaç ve beklentilerinin suçlular tarafından
profesyonelce değerlendirildiğini ortaya koyarken, suçun; saatlik, günlük, aylık ve yıllık
hareketliliklerindeki farklılıklar da suçlu profilinin kısmi olarak ortaya çıkmasına katkı
sunmaktadır.
Suç ve ceza ilkeleri doğrultusunda oluşturulan kurumlar (polis teşkilatı, adli kurumlar,
cezaevleri) ve bu kurumlara bağlı hizmet veren diğer kurumlar düşünüldüğünde, suçun devlete
ekonomik maliyetinin boyutları daha iyi gözlemlenebilir. Genç nüfusun İstanbul genelindeki
tüm suçlar kapsamındaki oranları gençlerin geleceği düşünerek yaşama bakamından çok daha
tecrübesiz olmalarıyla alakalı olabileceği gibi, genç nüfusun duygularıyla hareket etmesi ve
olaylara daha hızlı tepki vermesi de bu oranın artmasında etkili olabilmektedir. Çalışma
neticesinde elde edilen bulgular bağlamında, genç nüfusun suç oranındaki payı, eğitim
politikalarının gözden geçirilmesi gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır.
Dünya’da güvenlik ilkelerinin önleyici hizmetlerin artırılmasına yönelik gelişmeler
doğrultusunda yeniden şekillendiği Türkiye tarafından da gözlemlenmekte ve suçun önlenmesi
için yapılan çalışmalar da bu doğrultuda yeniden şekillendirilmektedir. Demografik unsurların
bu kadar renkli olduğu bir metropolde insanların can-mal güvenliğinin sağlanması da, dikkatli,
zahmetli ve bir o kadar da titiz bir çalışma gerektirmektedir. Bu bağlamda, İstanbul İl Emniyet
Müdürlüğü suçlularla mücadeleye yönelik verileri büyük bir dikkatle gözden geçirmekte,
sayısal veriler doğrultusunda suçu ölçülebilir bir hale getirerek, suçlularla mücadele stratejisini
sayısal veriler doğrultusunda ve suç eğilimlerine göre şekillendirmektedir. Suçla daha aktif
mücadeleye yönelen İstanbul İl emniyet Müdürlüğü, “Reaktif Polislik”ten “Proaktif Polislik”
uygulamasına geçiş sürecini hızlandırmış ve yeni stratejilerin 2018 yılı boyunca sokakta
uygulanmasıyla, İstanbul’da gerçekleşen suçların oranında %17.5’lik düşüş sağlanmıştır
(İstanbul Emniyet, 2018). Emniyet teşkilatını 174 yıldır genç ve dinç tutan, denetim sisteminin
işleyişindeki dinamikliktir. Gelişen teknoloji, suçun yenidünya düzeninde yükseliş eğilimine
girmesi, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünü de yeni arayışlara yöneltmiştir. Bu eğilim
bağlamında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2016 yılının Ocak ayından başlamak üzere
“Rasyonel Tespit-Önetkin Polislik Teorisi’ni hayata geçirmiştir.
Bu teorinin ilkeleri şu aşamalardan oluşmaktadır:
Toplumun huzurunu bozan etkenlerin güvenlikçi yaklaşım çerçevesinde tespiti,
Suç unsurlarının belirlenmesi,
Çözüm önerilerinin analizi, analiz neticesinde belirlenen ilkelerin sahada tatbiki,
68
Sahadaki ilk uygulama neticesinde, vatandaşın pozitif, suçluların negatif tepki verdiği
konularda, ileri aşamalı tedbirlerin hayata geçirilmesi,
Suçluların negatif tepki verdiği sorunların aşamalar halinde yok edilmesi,
Suç mahallinin suç işlenemez hale getirilmesi ve
Güvenlik algısının kalıcı hale getirilmesi hedefiyle, toplum destekli mücadele
aşamasına geçilmesidir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün suç ve suçluyla mücadelesi analitik bir yaklaşım
doğrultusunda şekillendirilmektedir. Suç ve suçlu analizi neticesinde elde edilen bulgular,
halkın güvenliğine tehdit oluşturan etkenlerin belirlenmesini sağlarken, bu etkenlerin bertaraf
edilmesine ve toplumdaki güvenlik anlayışının kalıcı hale getirilmesi en önemli amaçtır.
Emniyet birimleri, suçla mücadele ederken, kurumsal mekanizmanın işleyişinde otokontrol
mekanizmasını da canlı ve dinç tutmaya gayret etmektedir. Bu otokontrol sistemi, suç
unsurlarının engellenmesi aşamasında, suça duyarsız kalma ve suçun bir parçası olmayı da
engeller niteliktedir. Bu nedenledir ki; emniyet birimleri bir taraftan dışarda suçla mücadele
ederken kendi içerisinde de suç unsurlarıyla mücadelesine devam etmektedir.
Suç oranları toplumumuzun suç işleme eğilimlerinin dönemsel analizi açısından da oldukça
önemlidir. Suçun saatlik, günlük, aylık ve yıllık değerleri göz önünde bulundurularak elde
edilen yıl boyu tüm suç ortalamasında, toplumumuzun çarşamba günleri ve özellikle 15:00-
16:00 saatleri arasında suç işlemeye daha eğilimli olduğu gerçeği gözlemlenmektedir. Bu
durum, iş stresiyle mücadelede çok başarılı bir toplum olmadığımız gerçeğine yönelik önemli
bir delildir. Tüm suçlarda en önemli nedenlerden birisi de ekonomik gerekçeler olmakla
birlikte, fark gözetmeksizin, tüm sosyo-ekonomik gruplar arasında, suç gerçekleşebilmektedir.
Özellikle narkotik suçlar, tehdit ve hakaret suçlarının hemen tüm yaş gruplarında sıklıkla
karşılaşılan suçlar olması; aile içi eğitim ve denetimin ne kadar önemli olduğunun fark edilmesi
açısından dikkate değer bir veridir.
Suç ve suçluların, devlete maddi ve manevi maliyeti çok yüksektir. Bu nedenle, toplum suçlu
bireyler yerine eğitimli ve toplumsal değerlere daha hassas bireyler yetiştirebilmeyi başarır ise,
suçların büyük çoğunluğunun teorik alt yapısı çökeceği gibi, devlet kurumları suçla mücadeleye
harcayacağı enerjiyi halkın hizmetine harcayabilecektir.
69
KAYNAKLAR
Burkay, S. (2008). Teorik Çerçevede Suç, ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde
Diyaloglar. 2(4), ss. 1-15.
Aydın, A. H. (2014). Suç Önlemenin Önemi ve Etkisi. KMÜ Sosyal ve Ekonomık Araştırmalar
Dergısi, 16 (Özel Sayı I): 82-84.
Bakioğlu, A. & Özcan, K. (2003). Polis Eğitiminin Değerlendirilmesi, Polis Eğitimcileri
Üzerinde Yapılan Bir Araştırma, M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi,
17, s.19-38.
Bilen, Ö., Kılıç, F., Kuçak, A. & Ökten, A.N. (2014). NWSA-Physical Sciences, 3A0066, 9, (2),
13-23.
Dilber, F. (2014). Kitle İletişim Araçları ve Suç Olgusu, KMÜ Sosyal ve Ekonomik
Araştırmalar Dergisi, 16(1), s. 60-66.
Güllü, İ. (2014). Suç Olgusuna Teorik Ve Eleştirel Bir Yaklaşım. KMÜ Sosyal ve Ekonomık
Araştırmalar Dergısi, 16 (Özel Sayı I): 104-107.
Haddad, G.K. & Moghadam, H.M. (2011). The socioeconomic and demographic determinants
of crime in Iran (a regional panel study). European Journal of Law and Economics. 32(1),
99-114.
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdürlüğü, Elektronik Belge Yönetim Sistemi
(EBYS) S.No:47909374.16705.[41321] 2019).
Liu, J. and Messner, S.F. (2001). Modernization and crime trends in China’s reform era (J. Liu,
L. Zhang ve S.F. Messner, Ed.) Crime and social control in a changing China içinde.
London: Greenwood Press. 3-22.
Neden pazartesi sendromu yaşarız? 18 Haziran 2018, Habertürk, Erişim adresi:
https://hthayat.haberturk.com/saglik/psikoloji/haber/1043771-neden-pazartesi-
sendromu-yasariz
Shaw, C. R. & McKay, H.D. (1942). Juvenile Delinquency and Urban Areas, Chicago, IL,
US: University of Chicago Press.
TCK, 5237 Türk Ceza Kanunu (2004), Millete ve Devlete Karşı Suçlar, Erişim adresi:
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf
Ünlü, M. & Büyükgüçlü A., (2017) Türkiye’de Suç Coğrafyası Kavramının Emniyet Teşkilatı
Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi, Marmara Coğrafya Dergisi, S.36, s.26-32.
İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan: Suç oranı azaldı, (07.12.218), Milliyet, Erişim adresi:
http://www.milliyet.com.tr/istanbul-emniyet-muduru-caliskan--gundem-2790903/
70
Ayhan, İ., Çubukçu, M., Suç Ve Kent İlişkisine Ampirik Bakış: Literatür Taraması, Süleyman
Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 3(5), 2007, 30-55.
Kızmaz, Z. (2006). Kriminolojide Yeni Yönelimler: Bütünleşik (Integrated) Suç Kuramları II.
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 16(1) ss. 305-335.
Durkheim, E. (2018), Sosyolojik Yöntemin Kuralları, Pozitif Yayıncılık, İstanbul.
TABLO VE ŞEKİLLER
Şekil 1: 2018 Yılında İstanbul’da Gerçekleşen Toplam Suç ve Gözaltına Alınan Şüpheli
Sayısı
71
Şekil 2: İstanbul’da Gerçekleşen Suçların Niteliksel Değerleri
Şekil 3: İstanbul’da 2018 Yılında Gerçekleşen Suçların Aylara Dağlımı
72
Şekil 4: İstanbul’da 2018 Yılında Gerçekleşen Suçların Günlere Dağlımı
Şekil 5: İstanbul’da Suç Yoğunluğunun Saatlik, Günlük ve Haftalık Çizelgesi
73
Şekil 6: 2010-2018 Yılları Arasında Gerçekleşen Cinayet Vakalarının Sayısal Değerleri
Şekil 7: 2010-2018 Yılları Arasında Gerçekleşen Cinayet Vakalarının Aylara Dağılımı
74
Şekil 8: 2018 Yılında Gerçekleşen İntihar Vakalarının Günün 24 Saatine Dağılımı
Şekil 9: 2018 Yılında Gerçekleşen İşyerinden ve Evden Hırsızlık Olayları
75
Şekil 10: 2018 Yılında Gerçekleşen İşyerinden ve Evden Hırsızlık Olaylarının 24 Saate
Dağılımı
Şekil 11: Yaş Gruplarına Göre Suçların Sayısal Değerleri
76
Şekil 12: Suçun Yaş Gruplarına Nitelikli Dağılımı, Kadın-Erkek Suçluların En Fazla
İşledikleri Suçlar ve Mükerrer Suç Yoğunluğu
77
Şekil 13: İstanbul’da 2018 Yılında Gerçekleşen Suçların Yaşlara Dağılım Çizelgesi
Şekil 14: İstanbul’da Yaşayan Yabancıların Suç Oranları
78
Şekil 15: Yabancıların En Fazla Mağdur Oldukları Suçlar
79
MOBİL EMNİYET UYGULAMALARINA YÖNELİK BİR İNCELEME:
METE ÖRNEĞİ
Mehmet ÇATAL
ÖZ
Teknolojinin gelişip ilerlemesiyle birlikte bilgisayarlarla aynı fonksiyonelliğe sahip olan mobil
cihazlar, bilgisayarlar gibi pek çok işlemi yürütme olanağı sunmaktadır. Kamu hizmetlerinin
bilgisayar ve mobil cihazlarda da sunulmasıyla zaman ve maliyetin azaltılması ve hizmet
kalitesinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Devlet kurumları, sundukları hizmetlerin etkin, hızlı,
kolay erişilebilir olması ve en yüksek yararı sağlaması açısından yoğun bir çaba içine
girmişlerdir. Sosyal, politik ve hukuksal alanda kullanılan bu teknolojiler, Polis Teşkilatında,
yönetimi daha kolay hale getirmek amacıyla kullanılmaktadır. Daha yenilikçi düşünce ve bakış
açısıyla, değişimlere zamanında, doğru ve hızlı bir şekilde uyum sağlayabilen stratejilere
gereksinim duyulmaktadır. Bu çalışmada; etkin bir denetim mekanizmasının, teknolojiden en
üst seviyede faydalanarak yürütülmesi gerekliliğinden hareketle geliştirilen Mobil Emniyet
Teknolojileri Projesi (METE) incelenmiştir. Betimsel analiz yöntemi ile projenin içeriği,
kapsamı, emniyet teşkilatı içerisindeki kullanım alanları, olası etkileri incelenmiş ve güvenliğin
dijitalleşmesi çerçevesinde değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, polis teşkilatı için
geliştirilen Mobil Emniyet Teknolojileri Projesi (METE)’nin hayata geçirilmesiyle zaman ve
personelden tasarruf sağlandığı, yapılan işlerin niteliğinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Mobil Teknoloji, Dijitalleşme, Mobil Emniyet Teknolojileri
Projesi (METE)
A REVIEW OF MOBILE SAFETY TECHNOLOGIES: METE EXAMPLE
ABSTRACT
With the development and advancement of technology, mobile devices with the same
functionality as computers, provide the opportunity to execute many operations similar to
computers. It is aimed to reduce time and cost and improve service quality by providing public
services on computer and mobile devices. Government agencies have made an intense effort to
İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı, [email protected]
80
ensure that the services they provide are effective, fast, easily accessible and provide the highest
benefit. These technologies, which are used in social, political and legal fields, are used in the
Police Organization to make management easier. With more innovative thinking and
perspective, strategies are needed that can adapt to changes in a timely, accurate and fast
manner. In this study; The Mobile Safety Technologies Project (METE), which was developed
based on the necessity of the effective control mechanism to be carried out with the utmost
benefit from technology, was examined. With the help of descriptive analysis method, the
content of the project, its scope, the areas of use in the security organization, the possible effects
were examined and evaluated within the framework of the digitalization of security. As a result
of the study, it was concluded that time and the number of personnel were saved and the quality
of the works increased with the realization of Mobile Security Technologies Project (METE),
developed for the police organization.
Key Words: Technology, Mobile Technology, Digitalization, Mobile Security Technology
Project (METE)
GİRİŞ
Teknolojik gelişmeler ışığında değişen dünya şartları, güvenlik odaklı hizmetlerin de bu
değişime ayak uydurmasını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, gelişen teknolojiye ayak
uydurma gerekliliğinden hareketle; zamandan ve personelden tasarruf sağlayarak, hizmetlerin
aksayan yönlerini daha hızlı ve sayısal veriler doğrultusunda belirleyebilme gibi önemli bir
imkânı elde etmek amacıyla denetim ve yönetim faaliyetleri dijital dönüşüm platformuna
taşınmaktadır.
“Akıllı Şeyler- Bilen Teknolojiler’’ ana temasından yola çıkılarak, şirketler ve ülkeler
için akıllı, zeki ve otonom bir dijital yaşam modelinin tüm dinamiklerinin tartışılması
kapsamında 2018 yılında gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi gerçekleşmiştir. Buradan hareketle,
güvenlik odaklı ihtiyaçlar doğrultusunda başlatılmış ve gelişimi sürekli olarak devam eden
operasyonel tabanlı bir bilgi bankası olarak METE (Mobil Emniyet Teknolojileri) Projesi
geliştirilmiştir.
Bu bağlamda, yenilik ve özgünlük kriterleri çerçevesinde oluşturulan METE (Mobil
Emniyet Teknolojileri) Projesinin amacı; polis teşkilatının yönetim ve denetimini mobil
sistemlerle kolaylaştırarak hizmet kalitesini ölçmek ve arttırmak, sahadan hızlı bilgi akışı ile
81
anlık raporlama kolaylığı sağlayarak personelin performansını yükseltmek ve kurumun
başarısına katkı sağlamaktır.
METE projesinin aşağıda yer verilen nitelikleri, güvenliğin dijital dönüşümünü konu edinen
bu çalışmada temel alınmıştır:
Süreçleri dijitalleştirerek hızlandırıyor olması,
Hata katsayısını daraltması,
Operasyonel yetkinlik çerçevesinde kurum içerisindeki bölümlere fayda ve avantaj
sağlaması,
Müşteri ile olan süreçleri kolaylaştırması ve müşteri etkileşimini arttırması,
Sosyal sorumluluk projesini desteklemesi ve fayda sağlaması,
İşlevsellik fonksiyonuna sahip olması ve işleve uygun tasarımı içermesi,
Kullanıcı güvenliğini tehlikeye sokmaması, tehditlere karşı uyarıcı ve önleyici olması.
Mobil Teknoloji ve Uygulamaların Sektörel Kullanımı
Teknolojideki yeniliklerin küresel dünya üzerindeki etkisi her geçen gün artmaktadır. Bu
gelişim ekonomiyi, sosyal yaşamı ve hizmetlerin sunuş yöntemlerini değiştirmiş, bilgiye dayalı
toplumlar önem kazanmaya başlamıştır. Toplumlar bu değişime ayak uydurmak ve bilgi
çağının bir parçası olmak için birçok çalışma yapmaktadır (Terkeşli, 2013: 46).
Dijital dönüşüm şirketlerin, markaların, kamu kurum ve kuruluşlarının dijital çağa ayak
uydurmak için dijital, sosyal ve mobil teknolojilerin entegrasyonu sonucu olarak geliştirilen
yeni teknolojileri kullanarak kurum içi ve kurum dışı paydaşlara değer katacak, iş süreçlerini
geliştirerek yetkinlikleri artıracak yeni iş yapış ve düşünüş şekillerine geçiş süreci olarak
tanımlanmaktadır (infoloji.com).
Bilgisayar teknolojileri gelişip yaygınlaşmasıyla hız kazanan dijital dönüşüm, günlük iş ve
işlemleri elektronik ortamlara taşımakta ve kolaylaştırmaktadır. Son yıllarda, artık
bilgisayarlarla aynı fonksiyonelliğe sahip olan mobil cihazlar, bilgisayarlar gibi pek çok işlemi
yürütmekte ve aynı hassasiyete sahip bilgileri taşımaktadır. Genişletilmiş çevre ortamı, bilgileri
taşıma, gönderip-alma ve depolama kolaylığı gibi özellikler mobil cihazların hem kişisel, hem
de kurumsal kullanımını yaygınlaştırmıştır (Sağıroğlu ve Bulut, 2009:499).
21. yüzyılda insan hayatına giren mobilite kavramı, iletişim alışkanlıklarında köklü
değişikliklere neden olmuştur. Mobil telefonlarla birlikte iletişim altyapılarının gelişmesi ve
82
yeni nesil kablosuz iletişim teknolojilerinin yaygın kullanılması sonucunda mobil iletişim
olanakları da gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Günümüzün en önemli endüstrilerinden birisi olan
mobil iletişim sektörü, bir yandan ekonomik ve sosyal hayatın hızlı bir biçimde değişimine
neden olurken diğer yandan da kendi içinde önemli dönüşümler yaşamaktadır (Uğur ve Turan,
2016:53).
Mobil teknolojilerde yaşanan gelişmeler özellikle akıllı telefonları günlük yaşantımızın
ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Böylece gün içinde hareket halinde olan bireyler mobil
cihazları aracılığıyla zaman ve mekândan bağımsız internete ulaşma imkânı elde etmiştir.
Bunun sonucunda mobil cihazlardan sosyal ağlara erişim dizüstü ve masaüstü bilgisayarlardan
erişimi geçmiştir (Topal ve Temizkan, 2016:1457).
Mobil teknolojilerde yaşanan bu gelişmeler göz önüne alındığında günümüzde, bu
teknolojilerin özel ve kamu kurumlarında kullanılması kaçınılmaz hale gelmiş, bu teknolojilere
adapte olunabildiği ölçüde üstünlük elde edilmiştir. Mal ve hizmetlerin üretimden sunumuna
kadar, hemen bütün süreçlerde kullanılmaya başlanan bu teknolojiler, yönetim faaliyetlerinde
de kullanılarak, kolaylaştırıcı ve basitleştirici yönde çok büyük katkılar elde edilmesini
sağlamıştır. Uygulanan kurumlarda iş görme süreçleri yeniden oluşturularak, kurum içi ve dışı
ilişkilerde önemli avantajlar sağlanmıştır (Yüksel, 2005:246).
Mobil teknolojilerin sosyal, politik ve hukuksal alanlarda etkileşim içinde kullanılmaya
başlanmasından, yenilikçi düşünce ve bakış açısıyla, yeni teknolojilere doğru ve hızlı bir
şekilde uyum sağlayabilen stratejilere gereksinim duyulmaktadır. Buradan hareketle bir
denetim mekanizmasının, teknolojinin getirilerinden en üst seviyede faydalanarak yürütülmesi
zorunluluk arz etmektedir. Bu doğrultuda İstanbul Emniyet Müdürlüğü, sıralı amirlerinin
denetim ve yönetim faaliyetlerini dijital bir ortam üzerinden yapılmasını sağlamak, personeli
objektif performans kriterlerine göre değerlendirmek amacıyla Mobil Emniyet Teknolojileri
(METE) adlı bir dijital dönüşüm platformu geliştirilmiştir.
Mobil İletişim Teknolojileri (METE) Projesine Genel Bir Bakış
Denetim Modülü
Denetim modülü ile il genelindeki hizmet binalarıyla koruma noktalarının anında
denetlenmesi ve denetimler esnasında personelin dikkat ve duyarlılığının yerinde ölçülmesi
sağlanmıştır. Denetim esnasında tespit edilen aksaklık ve eksikliklerin bir sonraki denetlemede
kontrolü açısından veri tabanı oluşturulmuştur.
83
Oluşturulan bu çerçeve kapsamında; 287.396 denetleme yapmış olup, bu denetlemelerin
%94’ü (271.706) iç denetim, %6’sı (15670) dış denetim olmak üzere; %28'i (80.575 adet)
talimatlı denetim, %72'i serbest denetimi kapsamaktadır. Bu denetimler neticesinde ortaya
çıkan 15.361 görevden, 11.744 görev tamamlanmış, 1.446 görev takipte ve 2.171 görev halen
incelenmemiş olarak görünmektedir. 39 ilçenin her gün nöbetçi amiri olarak görevlendirilen
komiser sınıfının ilçe dahilinde denetlemelerini düzenli olarak yaptıkları tespit edilmiş olup
kırtasiyecilik azaltılmıştır.
Denetim Modülünün çıktıları şu şekildedir:
İl genelinde yapılan tüm denetimlerin dijital veri arşivi oluşturulmuştur.
Konum ve zaman damgasıyla kayıt altına alınan verilerle, orantılı ve verimli denetim
yapılması sağlanmıştır.
Noktaların rütbeli personel tarafından bilinirliğini artırılmıştır.
Nicelik olarak geçen yıllara göre 11 kat denetim artırımı sağlanmıştır.
Mobil denetim kolaylığı ile denetimleri alt rütbelilere yaygınlaştırılmıştır.
Anlık istatistik ve raporlama ile mevcut durumun sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi
sağlanmıştır.
Yapılan iş ve işlemlerin takibinin yapılarak birim içi koordinasyon ve iletişim kolaylığı
sağlanmıştır.
Denetimlerde görülen aksaklıkların giderilme süreci kısalmıştır.
Ölçülen veriler doğrultusunda, performansı yüksek personelin ödüllendirilmesi
sağlanmıştır.
Uygulama Denetimi
Uygulama denetimi ile il genelinde yapılan tüm uygulamalar kayıt altına alınarak uygulama
sonucunda verilerin hızlı, güvenilir ve anlık olarak raporlanması, aynı zamanda sıralı amirlerin
Mobil cihazlarla denetim yapabilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 2597 uygulama
modül üzerinden koordine edilerek 39.739 uygulama noktası denetlenmiştir. Bu uygulamalarda
ise 86.126 icraat kaydedilmiştir. Uygulamada alınan icraatların icmalin uygulama bitiminde
mobil üzerinden görülmesi sağlanmıştır.
Uygulama Denetimin çıktıları şu şekildedir:
Uygulamaların sonuçlarını görme süresini hızlandırmıştır.
84
Uygulama sonucu veri girişleri bizzat noktadaki sorumlu tarafından yapılmasını sağladığı için
uygulama sonucu verilerinin güvenilirliği artmıştır.
Uygulama yönetimini kolaylaştırmıştır.
İlçeler bazında istatistik ve raporlama kolaylığı sağlamıştır.
İstanbul il geneli uygulama istatistikleri veri bankası oluşturulmuştur.
‘Nokta Denetimi’ sayesinde sorumlu müdürlerin bizzat ilgili güvenlik noktasına giderek
denetleme yapmasını sağlamıştır.
Güvenlik noktalarının verimlilik düzeyini ölçerek daha etkin güvenlik noktası oluşturma
potansiyeli sağlamıştır.
Aranan Şahıs Alarm Modülü
Aranan şahıs alarm modülü ile terör suçlarından aranan şahısların resim ve kimlik
bilgilerinin yüklendiği görsel bir veri tabanı oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu amaç
kapsamında; 94 aranan şahsın sisteme girişi yapılmış olup, 1.612 personel tarafından 10.269
kez aranan şahısların resmine ve bilgisine bakılmıştır.
Aranan şahıs alarm modülünün çıktıları şu şekildedir:
Sisteme terör örgütlerine üye şahıslar da dahil olmak üzere, aranan tüm şüphelilerin
fotoğrafları yüklenerek fotoğraflara anında erişim imkanı sağlanmıştır.
Terörden aranan şahıslara karşı tüm personelin duyarlılığını arttırmıştır.
Personelin şüpheli fotoğraflarına, PDA cihazları vasıtasıyla her an, her yerde ulaşabilmeleri
sağlanmıştır.
Günlük İcraat Modülü
Günlük İcraat Modülü ile; tüm birimler tarafından alınan icraatların günlük olarak
sisteme veri girişi yapılmış olup, veri girişi yapılan icraatlar ile ilgili olarak günlük, haftalık,
aylık ve seçilen tarih aralığına ait icmal çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında, 39
İlçe müdürü tarafından günlük olarak kullanılması sağlanarak, Bugüne kadar 184.552 icraat
bilgisi kaydı yapılmıştır.
Günlük icraat modülünün çıktıları şu şekildedir:
Birimlerin icraatları günlük haftalık ve aylık bazda kıyaslanabilmektedir.
Her ilçenin icraat bazında il geneli sıralaması görülebilmektedir.
85
Günlük icraatları ve kıyaslamaları mobil üzerinden anlık olarak takip etme imkanı
sağlamıştır.
Talimat Modülü
Bu modül kapsamında tüm personele mobil cihazlar üzerinden talimat verilmesi ve
verilen talimatların kayıt altına alınması amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında; 2.836 talimat
gönderilmiş olup, 2.626 talimata ilgilisi tarafından cevap alınmış ve 2.562 talimat "tamamlandı"
olarak kapatılmıştır.
Talimat modülünün çıktıları şu şekildedir:
Rütbeli personellerin sistem üzerinden talimat vermesi sağlanmıştır.
Verilen talimatların kayıt altına alınması sağlanarak unutulmasının önüne geçilmiştir.
Verilen talimatın, sadece talimatı veren amir pasife alınması sağlanmıştır.
Ziyaret-Olay Modülü
Bu modül ile rütbeli personel tarafından yapılan ziyaretlerin (Şehit Yakınları, Gaziler,
Muhtarlar ile Yapılan Toplantılar vb.) kayıt altına alınması amaçlanmıştır. Bu amaç
kapsamında, 9.589 kayıt yapılmıştır. Yapılan kayıtların 2.826’sı toplantı, 996’sı Şehit-Gazi
olmak üzere toplamda 9.193’ü ziyaret 396’ı olay yönetimi olmuştur.
Ziyaret- Olay Modülünün çıktıları şu şekildedir:
Rütbeli personelin yaptığı ziyaretlerin kayıt altına alınmasına imkan sağlamıştır.
Yöneticilerin bizzat yerinde yönettikleri olayları fotoğrafı ile kayıt altına alınmasına imkan
sağlamıştır.
Toplu Mesaj Modülü
Bu modül kapsamında, 13 toplu mesaj gönderilerek, 255 kişiye anında bildirilmiştir. Toplu
mesaj modülünün çıktısı ise il veya ilçe genelinde olan olaylarda yöneticiler için hızlıca iletişim
kurulmasına olanak sağlamıştır.
86
Performans Modülü
Modül kapsamında, şube ve ilçe emniyet müdürlükleriyle, bağlı büro amirliklerinin
başarı ortalamalarının kayıt altına alınması ile elde edilecek veriler doğrultusunda başarı grafiği
oluşturarak personelin performansı ölçülebilir hale getirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç
kapsamında; 996.207 adet tutanak sisteme girilmiştir. Performans Modülü İle ilgili 30 eğitim
düzenlenerek 3.277 personele eğitim verilmiştir. Sistem üzerinde, şu ana kadar 5 dönem
değerlendirilmiş ve belirtilen dönemlerde, çalışmalarında başarılı sağlayan 1744 personel
ödüllendirilmiştir. İki dönem üst üste birinci olan 78 personelin ataması yapılmış olup 15
personelin ataması değerlendirilmek üzere alınmıştır.
Performans Modülünün çıktıları ise şu şekildedir:
Tüm personelin performansının hızlı ve güvenilir bir ortamda ölçülerek İstanbul genelinde
başarı grafiği oluşturulmuştur.
İl emniyet müdürlüğü bünyesindeki, ilçe, şube müdürlüklerinin ve bağlı bürolarının başarı
sıralaması elde edilmiştir.
İlçe- şube bazlı değerlendirme yaparak, en başarılı saha ve büro personelleri tespit edilmiştir.
Büroların puan ortalamalarını değerlendirerek sıralı amirlerin performansı ölçülmüştür.
İcraat sayılarına ve puanlarına göre, ilçe-şube bazında başarı sıralamanı elde edilmiştir.
İl genelinde yakalanan şahısların ve ele geçirilen suç materyalinin istatistiği sağlıklı olarak
yapılmış olup bu doğrultuda dijital veri arşivi oluşturulmuştur.
G(Gümüş), A(Altın), P(Platin) icraat puanları sayesinde, bağlı birimleri yöneten müdürlerin
ortaya çıkan ilk 3 soruna daha fazla eğilmeleri sağlanmıştır.
Tüm ilçeleri suç sayılarına göre 3 farklı gruba ayrılmış olup, her grup birbirinden bağımsız
olarak sınıflandırılmış ve grup içi icraatlar bakımından değerlendirilmesi yapılmıştır.
Personel motivasyonu arttırılmıştır.
Mahalle bazlı istatistiksel verilere ulaşılmıştır.
Personellerin aldıkları icraatlar ve topladıkları puanlara göre kıyaslamaları yapılmıştır.
Başarılı personelin ödüllendirilmesi sağlanmıştır.
İlçelerin büroları arasında kıyaslama yapma imkânı yaratarak başarılı birimlerin tespit
edilmesini sağlamıştır.
Spor Modülü
Spor modülü ile İl genelinde düzenlenecek olan tüm sportif faaliyetlerin veri girişi
yapılarak yerinde ve anında denetim yapılması sağlanmıştır. 5.620 spor müsabakası sisteme
girilerek müsabakaları büyüklük-küçüklük bazında sınıflandırmadan, tamamının denetimi
sağlanmıştır.
87
Spor modülünün çıktıları ise şu şekildedir:
İlçe emniyet müdürü veya yardımcılarının spor müsabakalarına gitmeleri ve sahada denetim
yapmaları sağlanmıştır.
Tüm müsabakaların Spor Güvenliği Şubesi ve Personel Şube Müdürlüğü üzerinden takibi
yapılarak eksikliklerin ivedilikle tespit edilmesine olanak sunmuştur.
Müsabaka güvenliğinde fark edilen eksikliklerin takibi sağlanmıştır.
Ulaşım Modülü
Ulaşım modülü, il genelinde ulaşım tedbirlerinin kayıt altına alınarak, uygulama
noktasındaki icraatların niteliğini ve niceliğini ölçülebilir hale getirmiştir. Bunun sonucunda,
1.185 ulaşım tedbiri açılmış olup 172.812 nokta girişi yapılarak ulaşım tedbirleri için belirlenen
noktaların 161.070 denetimi yapılmıştır.
Ulaşım modülünün çıktıları şu şekildedir:
Toplu taşıma noktalarında alınan tedbirleri hızlı bir şekilde tek merkezde toplayarak,
değerlendirmeyi daha şeffaf hale getirmiştir.
139 ulaşım noktasındaki çalışmaların, noktalardan sorumlu 30 komiser tarafından gün içinde
en az 2 defa denetlemesi sağlanarak, çalışmalarda %100 başarı sağlanmıştır. Bu modül
METE Projesinin en etkin ve en çok verim alınan modüllerindendir.
AMAÇ VE YÖNTEM
Bu çalışmanın amacı, örnek olay tekniği ile belirlenen METE (Mobil Emniyet
Teknolojileri) projesinin, dijital çağda güvenliğin dönüşümü kapsamı noktasında oluşturulan
proje üzerinden ortaya koymak ve projenin genel yapısını tanımlayarak dijital uygulamaların
sağlamış olduğu avantajları ortaya koymaktır.
Bu bağlamda araştırmada aşağıdaki sorulara yanıt aranmaktadır:
1. Dijital çağda güvenliğin dönüşümü noktasında gerçekleştirilen METE projesinin genel
yapısı ve hedefleri nelerdir?
2. METE Projesi ile dijital çağda güvenliğin dönüşümü noktasında ne tür uygulama adımları
geliştirilmiştir?
88
Çalışma, örnek olay örnekleme tekniği ve betimsel analiz yöntemini kullanan nitel ve
tanımlayıcı bir araştırmadır. Çalışmada, METE Projesinin örnek olay olarak seçilmesinin
sebebi, 2018 yılında “Akıllı Şeyler- Bilen Teknolojiler’’ ana temasında gerçekleştirilen Bilişim
Zirvesi’nde özgün ve yenilikçi yapısıyla yılın “Teknoloji Kaptanı” ödülünü almış olmasıdır.
BULGULAR
Dijital çağda güvenliğin dönüşümü noktasında gerçekleştirilen METE projesinin
genel yapısı ve hedefleri nelerdir?
Değişen dünya şartları, güvenlik odaklı hizmetlerin de bu değişime ayak uydurması gibi bir
zorunluluğu ortaya çıkartmaktadır. Bu bağlamda, gelişen teknolojiye ayak uyduran polis
teşkilatı hem zamandan hem de personelden tasarruf sağlamak için hizmetlerin aksayan
yönlerini de daha hızlı ve sayısal veriler doğrultusunda belirleyebilme gibi önemli bir imkan
elde etmek amacıyla Mobil İletişim Teknolojileri (METE) Projesi’ni geliştirmiştir.
Proje “Akıllı Şeyler Bilen Teknolojiler” ana temasından yola çıkılarak 2018 yılında
gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi kapsamında tasarlanmıştır. Polis teşkilatının yönetim ve
denetimini mobil sistemlerle kolaylaştırarak hizmet kalitesini artırarak ölçmek, sahadan hızlı
bilgi akışı ile anlık raporlama kolaylığı sağlayarak personelin performansını yükseltmek ve
kurumun başarısına katkı sağlamak amacından hareketle, “Dijital Çağda Güvenliğin
Dönüşümü” nü sağlamak esas alınmıştır.
İstanbul genelinde güvenlik odaklı hizmeti, sayısal veri tabanı oluşturmak suretiyle, ölçmek
ve sunulan hizmeti daha da kaliteli hale getirmek ana hedefinin alt hedefleri ise şunlardır:
Yönetimi ve denetimi kolaylaştırmak,
Yapılan işi değerlendirmek, kalitesini ölçerek arttırmak için hızlı bilgi akışı ve anlık rapor
imkânı sağlamak,
Aksaklıkların tespit ve giderilme sürecini hızlandırmak,
Kurumun ihtiyaçları doğrultusunda bilgi bankası oluşturmak,
Personelin çalışmalarındaki performansını yükseltmektir.
89
METE Projesi ile dijital çağda güvenliğin dönüşümü noktasında ne tür uygulama
adımları geliştirilmiştir?
Mobil İletişim Teknolojileri (METE) Projesi kapsamında Denetim Modülü, Uygulama
Denetimi, Aranan Şahıs Alarm Modülü, Günlük İcraat Modülü, Talimat Modülü, Ziyaret- Olay
Modülü, Toplu Mesaja Modülü, Performans Modülü, Spor Modülü ve Ulaşım Modülü
sekmeleri geliştirilmiştir.
Denetim modülü kapsamında, yapılan denetlemelerin sayısı veya ortalama denetim
puanının fazla olması o denetlemelerin nitelikli denetim olduğu anlamına gelmediği
gözlemlenmiştir. Nitekim bazı ilçe emniyet müdürlerinin yaptığı denetimler incelendiğinde;
yapılan denetimlerin ilçe emniyet müdürlüğü civarında ya da ilçenin birbirine yakın merkezi
bölgelerinde yoğunlaştığı görülmüştür.
Tablo 1: Yıllara Göre Denetim Grafiği
Denetim sayılarının geçtiğimiz yıllara oranla arttığı gözlemlenmiştir. Yapılan
denetlemelerin yıllara göre dağılımı incelendiğinde 2017 yılından sonra 11 kat arttığı
gözlemlenmiştir. 172.947 adetle ilçelerde yapılan denetlemelerin %60’ının komiser sınıfı
tarafından yapıldığı görülmektedir.
0
20000
40000
60000
80000
100000
120000
140000
160000
180000
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
Den
etim
Say
ıları
Yıllar
Yıllara Göre Denetim Grafiği
90
Tablo 2: Denetimlerin Dağılımı
Noktaların denetleme oranına bakıldığında; tüm kontrol noktalarının %99’un
denetlendiği, denetimlerin %92’sine İlçe Emniyet Müdürlerinin gittiği tespit edilmiştir.
Tablo 3: Denetim İçeriği
46%
16%
16%
12%
4%3%3%
Diğer
Tüm ekipler faal olarak çalışıyormu? Çalışmıyorsa arızalı ekipadedi
Arızalı Kamera Sorunu
Nezarethane görevlisi yeterlieğitime sahip mi?
Haberleşme cihazına sahip mi?
Nöbetçi sayısı yeterli mi?
Çelik yelek giymiş mi?
İl Emn. Md. Yrd.1%
İlçe Emn. Md.4%
İlçe Emn. Md. Yrd.7%
Büro - Grup Amiri88%
Denetimlerin Dağılımı
İl Emn. Md. Yrd. İlçe Emn. Md. İlçe Emn. Md. Yrd. Büro - Grup Amiri
91
Denetimlerde Tespit Edilen Problemler 7 Başlıkta Toplanmıştır:
1. Arızalı KGYS Kameraları Sorunu %16
Arızalı kamera sorunlarının giderilme sürecinin uzun olduğu, sorunların giderilmesine
rağmen, farklı kameraların arızalandığı, bu sebeple belirli bir oranın üzerinde kamera arızasının
her zaman mevcut olduğu gözlenmektedir.
2. Tüm Ekipler Faal Olarak Çalışıyor mu? %16
Arızalı ekiplerin tamir sürecinin uzun olması, bazı araçların modelinin eski olması ve
sürekli arızalanması, ayrıca; personel yetersizliğinden kaynaklı olarak mevcut ekip otolarının
bölgeye çıkamaması sebebiyle tüm ekiplerin faal olarak çalışamadığı tespit edilmiştir. Ekipler
tamir edilip, faal hale getirilse bile, yeniden farklı ekiplerin arızalanması dolayısıyla bu sorun
belirli bir oranda süreklilik göstermektedir.
3. Nezarethane Görevlisi Yeterli Eğitime Sahip mi? %12
Nezarethanede bulunan personelin yeterli eğitime sahip olmadığı, eğitim şube
müdürlüğü tarafından bu konuda eğitimlerin verildiği, ancak yeterli olmadığı, dolayısıyla
personelimizin tamamının ilk yardım, uyuşturucu bağımlısı şahıslara nasıl yaklaşılması
gerektiği vb konularda eğitimlerinin tamamlanma sürecinin uzun sürdüğü
değerlendirilmektedir.
4. Personel Haberleşme Cihazına Sahip mi? %4
Yapılan denetimlerde kontrol noktasındaki personelin haberleşme cihazı olarak
telsizlerin çalışmadığı veya olmadığı tespit edilmiştir.
5. Çelik Yelek Giyilmiş mi? %3
İl genelinde koruma noktalarında bulunan çelik yeleklerin genel itibariyle yıprandığı,
nokta görevinde bulunan personele her nokta için 1 adet çelik yelek verildiği ve personelin bu
çelik yelekleri değişimli olarak giydikleri, bunun da personelimiz arasında hijyenik anlamda
sorunları doğurduğu ve nöbetlerinde zaman zaman bu sebeplerden çelik yelek giymedikleri
tespit edilmiştir.
92
6. Nöbetçi Sayısı Yeterli mi? %3
Bu sorunun denetmenler tarafından farklı açılardan değerlendirildiği anlaşılmıştır.
Özetle, Polis Merkezlerimizde bulunan çevre koruma nöbetçilerimizin, personel sayısının
yetersiz olması nedeniyle uzun sürelerde nöbet tutmaları söz konusudur. Nöbetçi sayısı yetersiz
derken bu konu anlaşılmaktadır. Gruplarda az sayıda personelin mevcut olması sebebiyle tek
personel uzun süreli nöbet tutmaktadır. Personel takviyesi yapılana kadar bu sorunun devam
edeceği değerlendirilmektedir.
7. Diğer Sorunlar %46
Diğer sorunlar günlük, sürekliliği olmayan ve çok kısa sürede çözüme kavuşan
aksaklıkları ifade etmektedir. Bu konularla ilgili olarak personelin dikkatli davranmaları
konusunda ikaz edilmesi, göreve geç gelmek vb. konulardan hukuk işleri şube müdürlüğüne
gönderilerek veya ilçe emniyet müdürlüğü bünyesinde resmen soruşturma açıldığı tespit
edilmiştir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Haber alma, eğlenme, bilgi edinme gibi günlük ihtiyaçlara yön veren dijitalleşme olgusu ile
değişen ve gelişen dünyaya güvenlik odaklı hizmetlerin de ayak uydurması gerekliliğini
doğurmuştur. Bu bağlamda polis teşkilatının bu dijital dönüşüme ayak uydurması zaman,
personel tasarrufu sağlayarak hizmetlerin hızını ve niceliğini olumlu yönde etkilemiştir.
Proje kapsamında geliştirilen denetim modülü kapsamında yapılan denetimlerin nitelik
profilinin çıkarılması kolaylaştırılmıştır. Aranan şahıs alarm modülü ile aranan şahısların dijital
olarak anında tüm ekiplere ulaştırma potansiyeli sağlayan bu uygulamayı sadece TEM değil,
diğer operasyonel şubelerin de kullanabileceği tespit edilmiştir.
Günlük icraat modülü geliştirilmeden önce, günlük icraatlar 39 ilçe emniyet müdürü ve
birim amirleri tarafından WhatsApp grubu üzerinden manuel olarak gönderilmekte iken, şu
anda günlük icraatların METE üzerinden yapıldığı ve üst yöneticilere daha hızlı ve güvenilir
bilgi akışı sağladığı gözlemlenmiştir.
Kitlelere anında ulaşmayı sağlayan, toplu mesaj gönderme modülünün yaygın olarak
kullanılmadığı tespit edilmiştir.
93
Ulaşım modülünün hayata geçirilmesinden itibaren ulaşım tedbirlerinde görevlendirilen 6
Emniyet Müdürü veya Emniyet Amiri görevlendirilmesine ihtiyaç kalmadığı, personelin tedbir
saati bitmesine rağmen görev yerini terk etmeyerek gelecek denetimi beklediği görev bilincinin
arttığı gözlemlenmiştir. Güven Timleri Şube Müdürünün Modülü sahiplenmesi ve alt
amirlerine kullandırması dışında yapılması gereken bir husus bulunmamaktadır. Bu modülün
METE (Mobil Emniyet Teknolojileri) Projesinin en etkin ve en çok verim alınan modüllerinden
olduğu gözlemlenen bir diğer olgudur.
Dijitalleşme anlayışı kapsamında hayata geçirilen METE (Mobil Emniyet Teknolojileri)
Projesinin daha etkin kullanılması için; METE Projesinde yetkili kurulun denetim sorularının
ihtiyaca uygun olarak güncellemesi ve ayda en az 1 kez birim METE sorumlularıyla eğitim
içerikli oturumların yapılması yerinde olacaktır.
KAYNAKLAR
Sağıroğlu, Ş. & Bulut, H. (2016). Mobil Ortamlarda Bilgi ve Haberleşme Güvenliği Üzerine
Bir İnceleme.
Terkeşli, R. (2013). Emniyet Örgütü İnternet Web Siteleri ve Yeni Bir Model Önerisi.
Topal, İ. & Temizkan, V. (2016). Tüketicilerin Mobil Sosyal Medya Kullanımının Marka
Farkındalığına Etkisi, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 5/5.
Uğur, N.G. & Turan, A.H. (2016). Üniversite Öğrencilerinin Mobil Uygulamaları Kabulünü
Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma: Sakarya Üniversitesi
Örneği: Yönetim Bilişim Sistemleri Dergisi, 2/3.
Yüksel, F. (2005) Bilgi Teknolojileri ve Yerel Yönetimler. SÜ İİBF Sosyal ve Ekonomik
Araştırmalar Dergisi, 5/10
www.infoloji.com, Erişim Tarihi:19.03.2019.
94
DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE VERİ GÜVENLİĞİ VE SOSYAL MÜHENDİSLİK
Talha GÜNAY*,
Mehmet Yavuz YAĞCI**,
Ebu Yusuf GÜVEN***,
Muhammed Ali AYDIN***
ÖZ
Bilginin üretilip raporlanması ve saklanması kadar güvenliği de günümüzde önemli
konularından birisi haline gelmiştir. Bilgi sistemleri bilginin her aşamada güvenliğini sağlamak
için çeşitli protokoller ve şifreleme yöntemi kullanmalarına rağmen insan faktörü üzerinden
yapılan saldırılara karşı çözüm olamamaktadır. Son kullanıcılara gönderilen bir sahte eposta ya
da bilinçsizce takılan bir USB bellek bütün bilginin kaybedilmesine ya da saldırgan tarafından
şifrelenmesine neden olabilmektedir. Bu çalışmada kullanıcıların zafiyetlerini kullanılarak
yapılan sosyal mühendislik saldırıları incelenmiştir. Saldırıların özelliklerini tanımanın yanında
alınabilecek önlemler ve yapılması gereken faaliyetler açıklanmıştır. Bireysel ve kurumsal
bazda alınacak önlemlerle sosyal mühendislik saldırılarına karşı nasıl önlemler alınabileceği
anlatılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Mühendislik, Bilgi Güvenliği, Siber Saldırılar
DATA SECURITY AND SOCIAL ENGINEERING IN DIGITAL TRANSFORMATION
ABSTRACT
The security of the information is becoming one of the important issues of our today as well as
the production, reporting and storage of it. Although information systems use various protocols
and encryption methods in order to provide the security of information at each level, they cannot
provide an exact solution for human factor attacks. A counterfeit e-mail sent to end users or an
unconsciously attached USB memory can cause the loss of all information or encryption of the
information by the attacker. In this study, social engineering attacks using the weaknesses of
* Öğrenci, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Bilgisayar Mühendisliği Bölümü [email protected] ** Araş.Gör., İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Bilgisayar Mühendisliği Bölümü [email protected] *** Araş.Gör., İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Bilgisayar Mühendisliği Bölümü [email protected]
**** Dr.Öğr Üyesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Bilgisayar Mühendisliği Bölümü [email protected]
95
the end users are examined. In addition to recognizing the characteristics of the attacks,
countermeasures to be taken and the activities to be performed are also explained.
Countermeasures against the social engineering attacks on both individual and institutional
basis are introduced.
Key Words: Social Engineering, Information Security, Cyber Attacks
GİRİŞ
Bilgi güvenliği, bilgilerin izinsiz kullanılması, izinsiz ifşa edilmesi, izinsiz yok edilmesi,
izinsiz değiştirilmesi, bilgiye yetkisiz erişimler gibi işlemlere yapılan müdahaleler olarak
adlandırılmaktadır. Bilgi güvenliğine yapılan en büyük saldırılar genellikle insanların
zafiyetlerini kullanarak oluşturulan saldırılardır. Sosyal mühendislik insanların zafiyetlerinden
faydalanarak çeşitli ikna ve kandırma yöntemleri ile istenilen bilgiyi elde etme veya insanların
kararlarında değişiklik yaptırma teknikleridir. Saldırgan kişi öncelikle saldıracağı kişi hakkında
bilgi toplamaktadır. Bu bilgiler yeri geldiğinde sosyal medya üzerinde atılan bir resim, gönderi
veya yer paylaşımı olabilmektedir. Toplanan bilgileri yapılacak bir sonraki saldırının ilk
aşamasını oluşturmaktadır. Bu bilgiler kullanılarak saldırgan inandırıcılığını artırır ve istediği
işlemi mağdura yaptırmaya çalışır.
Saldırganlar kullanıcılara doğru kurumdan geliyormuş gibi sahte epostalar
atabilmektedir. Atılan bu epostalarda sahte bağlantılar bulunmakta ve kullanıcının tıklayarak o
zararlı bağlantıya gitmesi amaçlanmaktadır. Kullanıcının bağlantıya tıklayarak sayfayı açması
bile bir veri hırsızlığına sebebiyet verirken, çoğu sayfalar sahte görünümleri ile asıl sayfa gibi
davranmaktadır. Kullanıcının bilgileri girmesi ile saldırgan sahte sayfa araçlığı ile bilgileri
almakta ve bu bilgiler ile gerçek kullanıcı gibi ilgili sisteme giriş yapabilmektedir.
Nesnelerin İnterneti cihazlarının yaygınlaşmasıyla oluşan yeni ürün ve hizmetlerden
akıllı ev içerisinde de kullanmaya başladığımız akıllı cihazlarımız da yapılanma ayarları iyi
yapılmadığında güvenlik zafiyetleri oluşturabilmektedir[1], [2]. Saldırganlar bu açık noktayı
kullanarak bilgilerimize erişebilmekte, cihazları istedikleri gibi kontrol edebilmekte ve cihazlar
üzerinden sanki gerçek kullanıcı bir işlem yapıyormuş gibi işlem yapıp bağlantı
kurabilmektedir. Kamera, mikrofon gibi kayıt aygıtı içeren bir akıllı cihaza yapılacak saldırı
sonucunda kullanıcı izlenebilmektedir. Bu izleme ile kullanıcının mahremiyeti ihlal
edebilmektedir. Ayrıca kullanıcının tüm hareketlerini depolayan akıllı cihazlardaki bilginin
dışarı sızması sonucunda kullanıcıya ait davranış analizi yapılabilmekte ve işlenmesi muhtemel
96
olan diğer suçların planlanmasında kullanılabilmektedir. Yapılan analiz kullanıcının kaçta
uyanıp kaçta uyuduğu, evde olup olmadığı gibi günlük rutinleri üzerinden asayiş kaynaklı
suçların işlenmesini kolaylaştırmaktadır.
Yapılan bu çalışmada genel sosyal mühendislik saldırıları incelenmiş ve bazı saldırı
senaryoları açıklanmıştır. Bu saldırılara karşı alınabilecek önlemlerin açıklanmasının yanında
son kullanıcıları bilinçlendirmek için öneriler sunulmuştur.
Sosyal Mühendislik
Teknolojik cihazlar üzerinde ve sosyal medya hesaplarındaki gizlilik ve güvenlik
tedbirlerini almak birinci öncelik olarak yerini korusa da zincirin en zayıf halkası olan insan
faktörü hiçbir zaman unutulmamalıdır. Medyaya ve Adliyeye yansıyan birçok sosyal
mühendislik saldırıları göz önüne alındığında toplumun her eğitim düzeyinden insanları
kandırarak para değer ve bilgi çalındığı görülmektedir. Bu da gösteriyor ki bu tür saldırılara
karşı özel eğitim ve bilinç oluşturma çalışmaları yapılması gerekmektedir. Gerek görsel gerek
yazılı medya üzerinde yapılan bilgilendirme faaliyetleri çok önem taşımaktır.
Teknoloji hayatın her alanında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. İnsanların Hayatını
kolaylaştırmanın yanında eğlenmek ve öğrenmek içinde kullanır. Şüphesiz bu kolaylıkların en
başında verilerimizi dijital olarak saklamak gelmektedir. Dijital verileri üretmek, değiştirmek
ve raporlamak insanlığa bilgi çağının kapılarını aralamıştır. Ancak doğruluğu, güvenliği ve
gizliliği sağlanmayan veriler bilgisayar korsanlarının eline geçme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Nesnelerin akıllanma hızı hiçbir zaman güvenlik olgusu ile eşit olmayacaktır. Güvenlik ile ilgili
yapılan çalışmalarda da insan faktörü merkezli sosyal mühendislik atakları hep ikinci planda
kalmaktadır.
Sosyal mühendislik; insanların zafiyetlerinden faydalanarak çeşitli ikna ve kandırma
yöntemleriyle istenilen eylemi yaptırmaya çalışmak olarak tanımlanabilir[3], [4][5]. Genellikle
telaş ve acele içerisinde, insanların karar verme süreçlerini saldırgan tarafından yönetildiği
teknikler içerir. Sosyal mühendislikte ilk adımlardan biri toplanılan bilgiyle öncelikle kurbanın
güvenini sağlamaktır. Bilgi toplama sürecinde yoğunlukla kişisel hayat verisi bulunduran
sosyal medya ve IoT cihazları başta gelmektedir. Sosyal mühendislik ataklarına karşı genellikle
teknik tedbirlerden bahsedilir. Diğer atak tiplerinde teknik daha ön planda olsa da sosyal
mühendislik ve bilgi güvenliği konularında önemli olan insan faktörünün bilinçli olmasıdır.
Sosyal mühendislikte bilgiler saldırganlar tarafından toplanırken hemen kullanılmayabilir.
Toplanan bu bilgiler kişinin güvenini kazanma ve ikna etme açısından da kullanıldığı
97
görülmektedir. Güven kazandıktan sonra kullanıcının paylaştığı bilgiler maddi ve manevi zarar
verme amaçlı kullanılabileceği gibi, bir sonraki sosyal mühendislik atağının bilgilerini
oluşturabilir. Dikkatsizce etrafa dağıttığımız bu veriler bizi sosyal mühendislik kurbanı haline
getirebilmektedir.
Sosyal mühendislik saldırıları; bilgi toplama, güven kazanma, güveni kötüye kullanma
ve geri besleme olarak dört aşamadan oluşan bir döngüdür. Bu aşamalardan bilgi toplama evresi
çok önemlidir. Bilgi toplama evresinde kişinin sosyal medya hesapları kullanılabildiği gibi
akıllı telefonlar ve cihazlardan da bilgi toplanabilir. Akıllı cihazlarımıza yüklediğimiz
uygulamaları güvenli kaynaktan edinmeye ve istedikleri izinlerin gerçekten gerekli olup
olmadığına dikkat etmeliyiz. Mikrofon kullanmayacağınız bir uygulamada mikrofona
ulaşılmak istendiğinde ortam dinlemesiyle bilgilerinizin çalınma ihtimali aklınıza gelmelidir.
Özellikle Nesnelerin İnterneti ile akıllı ev sistemleri dışarıdan erişimlere açık olmaması ve bu
cihazlarda varsayılan olarak gelen parolaların değiştirilme ve doğru yapılandırma ayarlarının
yapılması gerekmektedir. Örneğin, ev içerisine hırsızlığa karşı taktırılan kamera veya hareket
sensörlerine izinsiz erişim sonucunda kötü niyetli kişi sizin evdeki varlığınız konusunda bir
çıkarım yapabilir. Eve hangi saatlerde gelip hangi saatlerde çıktığınızın istatistiğini çıkarıp
bunu hırsızlık vaktini ayarlamak için kullanabilir. Ancak kullanıcılar bilinçli olarak gerekli
önlemleri aldığı zaman akıllı sistemlerden bilgi sızdırılması engellenebilir.
Sosyal mühendislik saldırısına maruz kaldığınızı anlamak saldırı anında çok mümkün
olmayabilmektedir. Çok iyi ve kötü şeyler başınıza geldiği haberini almış olabilirsiniz.
Kapınıza bir görevli gelmiş ya da telefonla size ulaşılmış olabilir. Olabildiğince konuşmayı
yavaşlatıp vakit kazanmaya çalışın, kazandığınız vakitte size telefonda sunulan bilgilerin ne
kadar doğru olduğunu düşünüp karşıdaki kişinin güvenilirliğini test ediniz. İlk olarak sizinle
alakalı bilgiler vererek güveninizi sağlamaya çalışacaktır. Öncelikle karşı tarafa soru sorup
tepkisini ölçerek başlayabilirsiniz. Gerçek bir görevli kimliğinin sorulmasından veya size
söylediği bilgilerin sorgulanmasına sinirlenmeyecektir. Ayrıca acele ve telaş ile sizden zaten
bilmesi gerekli bilgileri öğrenmeye çalışıyorsa sosyal mühendislik saldırısına maruz kalıyor
olabilirsiniz. Kendiniz, aileniz, arkadaşlarınızla hatta yöneticinizle ilgili zaaflarınızı ya da
hassasiyetlerinizi kullanarak tehdit ve şantaj hissettiğinizde artık sosyal mühendislik saldırısına
maruz kalıyorsunuzdur. Konuyla ilgili emniyet yetkililerini bilgilendirmeniz başka insanlara
zarar vermeden suçluların yakalanmasında önem teşkil etmektedir.
Sosyal mühendislik ataklarında günümüzde en yaygın olanı telefonda bire-bir konuşma
yöntemi ile gelişen türüdür. Burada saldırgan açısından önemli olan arkanızda bıraktığınız
98
küçük kırıntıların toplanmasıdır. Toplanılan kırıntılar saldırının başlangıcında güven kazanma
aşamasında güçlü ve etkili olmayı sağlamaktadır. Bu nedenle sosyal medya ve yabancılarla ikili
ilişkiler gibi konularda kişisel bilgi paylaşımına çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Gelen bir
çağrıda karşıdaki kişi aşırı derecede bir aciliyet hissi yaratıyorsa ve sizi hızlı karar vermeye
zorluyorsa sosyal mühendislik atağıyla karşı karşıya olabilirsiniz. Arayan kişinin aradığı
kuruma göre size bazı bilgilerinizi verip güveninizi sağlamak ve sonrasında da sizden bilgi
alması gerekiyordur. Paylaşılması istenen bilginin önceden bilinmesi gereken bir bilgi olması
veya anne kızlık soyadı gibi tamamının bilinmemesi gereken bir bilgi olup olmadığına dikkat
etmek gerekmektedir. Bu ipuçlarından yola çıkarak telefonda arayan kişiye güven duyma
konusunda kimi zaman şüpheci davranmak korunmaya yönelik bir davranış olacaktır. Size
sorulan sorulara soruyla karşılık vermek karşı tarafı kendini doğrulamak için köşeye
sıkıştıracaktır. Ve unutulmamalıdır ki telefonda arayan bir kişi sizden şifrenizi hiçbir zaman
sormaz.
Sosyal mühendislikte e-posta üzerinden gerçekleşen yöntemlerden biri de oltalama
saldırılarıdır. Bu saldırıda genellikle aslına benzetilmeye çalışılan bir e-posta hesabından, aynı
taslağı kullanarak bir e-posta atılır. Buradaki amaç e-postanın doğruluğu sorgulanmaz bir
kaynaktan geldiğine kullanıcıyı inandırmaktır [6], [7]. Kullanıcının e-posta içerisinde bulunan
linke tıklaması istenir. Bu linke tıklanmasıyla beraber kullanıcının web tarayıcısındaki oturum
bilgileri çalınabilir. Çalınan oturum bilgileri ile kullanıcı taklit edilip hesaplarına giriş
yapılabilir. Başka bir senaryoda tıklama sonrası kullanıcıya çıkan formun doldurulması
gerektiği bilgisi verilip, kullanıcının kişisel bilgilerinin paylaşılması sağlanabilir. Bu noktada
kaynağından emin olunmayan e-postalara dikkat edilmesi son derece önemlidir. Benzer
yöntemlerle bilgisayarınıza virüslü uygulamalar yükletilmesi ile verileriniz çalınabilir veya
bilgisayarımızı kendi amaçları doğrultusunda kullanabilirler. Özellikle son zamanlarda
oltalama saldırılarıyla beraber bilgisayarımıza kurduğumuz uygulamalara dikkat etmemiz
gerekmektedir. Son zamanlarda fidye yazılımı olarak bilinen yazılımlar bilgisayara bulaştıktan
sonra dosyaları dışarı sızdırmak yerine yerinde üzerinde işlemler yapmaktadır. Bu yazılımlar
dosyalarımızı kendi imkânlarımızla çözmemize olanak vermeyecek şekilde şifrelemektedir. Ve
bu şifreleme aşamasından sonra kullanıcıdan para isteyerek şifreyi çözmesi için gereken anahtar
değeri satılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada yedekli çalışılmıyor ise verilerimizin,
dosyalarımızın önemine göre kurban durumuna düşmemiz kaçınılmaz hale gelmektedir.
Sosyal mühendislik ataklarında en rahat bilgilerin edinebildiği sosyal ağlar kısmına
dikkat edilmelidir. Bu kapsamda gereğinden fazla bilginin paylaşılmaması son derece
99
önemlidir. Özellikle sözlük tabanlı saldırıların temelini oluşturan kişiye ait bilgilerin
edinebildiği mecra genellikle sosyal ağlar olmaktadır[8][9].
Sosyal mühendislik atakları sadece bireysel değil kurumsal olarak da ele alınması
gerekmektedir. Kurumlarda en güçlü güvenlik bileşenleri kurulurken kişiler üzerinden
rahatlıkla bilgilerin edinilebileceği unutularak farkındalıklar bir kenara bırakılmaktadır. Bu
kapsamda kurumun tüm çalışanları bilgi güvenliğinin bir parçası olduğu düşünülerek güvenlik
ile ilgili farkındalık eğitimleri periyodik olarak düzenlenmeli, yoksa güvenlik politikaları ve
prosedürleri oluşturulmalı, verilen eğitimlerin geri dönüşümü test edilmeli, çalışanlar ile bilgi
güvenliği çerçevesinde gizlilik sözleşmesi kesinlikle imzalanmalı, kurumun iç sayfasına bilgi
güvenliğiyle ilgili görsel tasarımlar ve posterler asılmalı, güncel ataklar ile ilgili belirli
aralıklarla e-posta ile bilgilendirme yapılmalı ve belirli periyotlarda kurum içi risk analizi ve
bilgi güvenliği testleri yapılmalıdır.
Bireysel anlamda özellikle güvenlik yazılımlarının güncel tutulması, çöpe atılması
gereken dokümanların imhası, şifre korumalı ekran koruyucular kullanma, size özel bilginizin
(örneğin şifreniz) kimseyle paylaşılmaması, kullanılan şifrelerin her yerde aynı olmaması ve
açık bilgi veritabanlarında bilgilerinizin paylaşılmamasına özen gösterilmelidir [10].
Sosyal Mühendislik Yöntemleri
Yöntemler verinin kaynağına, verinin gizliliğine, verinin nasıl korunduğuna göre
değişmektedir. Saldırganlar hedef sistemden bilgi toplamak için mümkün olan her yolu
denemektedirler. İnsanları aldatmak için oluşturmuş oldukları senaryolarda mümkün olduğunca
çok veri toplayıp güven kazanıp bu güveni kötüye kullanmaya çalışmaktadırlar.
Sosyal Mühendislik Saldırılarında Temel Sık Kullanılan Yöntemler:
Sahte senaryolar uydurmak (pretexting)
Genellikle telefonla veya bire-bir tarzda gelişen saldırı yöntemidir. Hedefin belirlenmesi,
hedefe dair bilgi toplanması, hedefle iletişim/ilişki kurulması aşamasından sonra saldırıya
geçilir. Amaç, sahte bir senaryo/hikâye uydurarak hedeften istenilen bilgiyi almaktır. (kişisel
bilgiler, şifreler, özel bir sır vb.)Saldırı başlangıcında güçlü ve etkili olabilmek için hedefe dair
bazı bilgilerin elde edilmesi gerekir.
100
Güvenilir olduğuna ikna etmek (phishing)
Oltalama Saldırısı olarak bilinen en etkili saldırı yöntemlerinden biridir. Genellikle e-posta
üzerinden ilerleyen bir sosyal mühendislik yöntemidir. Güvenilir ya da doğruluğu
sorgulanamaz bir kaynaktan geldiğine inandırır. Saldırganın hedefleri arasında hassas bilgi
vermeye zorlamak, ya da kullanıcıyı hatalı bir hareket yapmaya (sahte web sayfasına tıklamak,
virüslü yazılım kurmak vb.) yönlendirmektir.
Zararlı Yazılımlar (Truva Atları vb.)
Cihazlara bulaştırılan zararlı yazılımlar üzerinden veri sızdırma işlemidir. Bu aşamada
saldırgan mümkün olduğunca hedef cihaz üzerinde kalıcı olmaya çalışır. Mümkünse güvenli
arka kapılar oluşturarak sürekli veri akışını açık tutmaya çalışır. Enfekte olmuş cihaz üzerinde
tutulan dosyalarda hesap bilgisi ve parola gibi verilere ulaşarak saldırgana ulaştırmaya çalışır.
Antivirüs ve firewall gibi güvenlik yazılımı ve cihazlarına yakalanmamak için çeşitli gizlenme
yöntemleri kullanır. Bilindik şifre çalmak için kullanılan ve klavye girişlerini kaydederek
saldırgana gönderen keylogger virüsleridir. Bu virüslerin hedefi kullanıcı adı şifreler ve kredi
kartı bilgileridir. Bu tür saldırılara karşı ekran klavyeleri geliştirilmiş olmasına karşın ekran
klavyesi kullan kişilerin verileri çalmak için ekranın resmini çekerek saldırgana gönderen
screanlogger zararlı yazılımları bulaştırılmaktadır.
Güven kazanarak bilgi edinmek
Saldırgan kullanıcıya kendisini yetkili bir görevli gibi tanıtarak bilgi sızdırmaya çalıştığı birebir
sosyal mühendislik aşamasıdır. Bu noktada kullanıcıdan yeni bilgiler elde etmek için daha
önceki aşamalarda elde etmiş olduğu bilgileri kullanır. Kullanıcıyı ikna ettikten sonra hedefini
direk kullanıcıdan ister. Hedefler para, mücevher ya da bir eposta hesabının şifresi gibi çeşitlilik
göstermesine karşın zincirin en zayıf halkasının üzerinden ikna yöntemleriyle elde etmektedir.
Bu aşama genellikle telefonda gerçekleştiği görülmesine karşın az da olsa birebir senaryoların
gerçekleşmesi mümkündür.
Omuz Sörfü
Saldırgan mağdura fiziksel olarak yakın olduğu aşamalarda yapılması mümkün olan aşamadır.
Omuz sörfü otobüste omuzun üzerinden başkasının telefonundaki içeriği okumak durumundan
esinlenerek bu isim verilmiştir. Market sırasında girilen kredi kartı şifresi ya da bir sisteme
oturum açarken girilen şifrenin klavyeden gözle belirlenmesi bu kapsama girmektedir. Böyle
101
durumlarda saldırgan genellikle samimiyeti kullanarak ya da ilgilenmiyormuş gibi yaparak
hedef kullanıcıların rahatça şifresini girme aşamasını gözlemlemeye çalışmaktadır.
Çöpü Karıştırmak
Kullanıcılar için kıymeti olmayan ve okunmayacak şekilde imha edilmeden çöp kovasına atılan
kâğıtlarda T.C. kimlik numarası, vergi numarası gibi önemli bilgiler bulunabilmektedir.
Kullanıcı adları ve şifreler unutulmaması için yazıldığı kâğıtların kâğıt öğütücüler
kullanılmadan çöpe atılması saldırganlar için çöpleri bilgi toplamak için kıymetli alanlar haline
getirmiştir. Mümkün olduğunca kullanıcı adı parolalar kâğıtlara yazılmamalı ve işi bitirildikten
sonra iyi imha edildiği kontrol edilmelidir.
Eski Donanımları Karıştırmak
Eski donanımlar çoğunlukla yenisi geldiğinde temizlenmeden çöpe gidebilmektedir. Çöp
karıştırma adımında fiziksel olarak karıştırılan çöpler bu aşamada dijital olarak
karıştırılmaktadır. Ayrıca dijital verilerin silinmiş olmasına rağmen üzerine yazılma işlemi
yapılmadıysa verilerin kurtarılabildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle özellikle USB bellek ve
hard disk gibi kalıcı depolama aygıtları hurdaya ayrılırken üzerlerinde veri kalmadığından emin
olunmalıdır.
Kolay erişilebilir bilgi kaynakları
Sosyal ağlar geçtiğimiz yılların en popüler kitle iletişim araçları haline dönüşmüş durumdalar.
Özellikle gizlilik ayarları iyi yapılmamış ağlar dışarıya önemli kişisel verileri sızdırmaktadır.
Örneğin hırsızlar için ev sahibinin tatile gidip gitmediği kontrol edilerek öğrenilmesi
mümkündür.
Sosyal Mühendislik Saldırılarının Sonuçları
Sosyal Mühendislik kullanılarak yapılan saldırılar doğrudan sisteme yasal erişim hakkı
olan kullanıcı üzerinden gerçekleştiği için etki alanı çok geniş olabilmektedir. Anlatılan atak
vektörleri bağlamında karşılaşılan sonuçlar:
Yetkisiz Erişim
Sosyal Mühendislik saldırıları gizli ya da kişisel bilgilerin olduğu eposta hesapları, kurum bilgi
sistemleri, kredi kartı bilgileri gibi maddi manevi zarara uğratabilecek yetkisiz erişimlere neden
olabilmektedir.
102
İtibar ve Güven Kaybı
Yetkili kişilerin güven ve itibarını zedeleyecek bilgilerin ifşası ya da yetkisiz erişimle yapılan
işlemlerin sonucunda kişi görev ve sorumluluklarını kötüye kullanma olarak
sonuçlanabilmektedir.
Hassas Bilgiye Erişim ve Veri Kaybı
Saldırgan bir hesapta ya da cihaz üzerinde yetkiye sahip olduğu anadan itibaren hassas bilgileri
kopyalayabildiği gibi sistem üzerindeki verileri kullanılamayacak hale getirebilir hatta
tamamıyla yok edebilir. Ünlü kişilerin sosyal hayatlarını ve mahrem görüntülerinin sızdırılması
bu konuya örnek olarak verilebilir.
Yasal Yaptırıma Uğramak
Mağdur kişinin sosyal medya hesapları üzerinden haberi dışında paylaşılan içeriklerle yasal
yaptırımlara maruz bırakabilir. Ele geçirilen cihazları siber saldırılarda kullanarak kullanıcıyı
bu saldırıların yasal sorumlularından biri haline getirebilir
Sosyal Mühendislik Saldırılarını Belirlemek ve Durdurmak
Sosyal mühendislik saldırılarının belirlenmesinde birinci aşama mağdurların tehditle
yüz yüze olabileceği ihtimalini düşünmeleriyle başlamaktadır. Özellikle aşırı derece aciliyet
hissi yaratıyorsa, eğer kendinizi hızlı bir karar verme noktasında buluyorsanız, birisi
ulaşmaması gereken ya da zaten önceden bilmesi gereken bir bilgi soruyorsa, inanılmayacak
derecede iyi bir şey olmuşsa bir sosyal mühendislik saldırısıyla yüz yüze olduğu akla gelmedir.
Kullanıcıların öncelikle şüpheci davranarak soru sormaları istenmelidir. Çünkü saldırganın
elinde sınırlı bilgi olduğu unutulmamalıdır. Sorulan sorularla bir açık vermesi beklenmelidir.
Soru sormak sosyal mühendislik saldırılarının nasıl engelleneceğini, durdurulacağını ve nasıl
tespit edileceğini öğrenmek kendinizi korumak için uygulayabileceğiniz en etkili adımlardan
biridir. Kurumun tüm çalışanları bilgi güvenliğinin bir parçası, eğitimler periyodik olarak
düzenlenmelidir. Bu eğitimlerde mutlaka uygulamalı sosyal mühendislik senaryoları
denenmelidir. Verilen eğitimlerin geri dönüşümü sağlanmalıdır. Çalışanlar ile bilgi güvenliği
çerçevesinde bağlayıcı gizlilik sözleşmesi yapılarak konunun ciddiyeti ve yasal bağlayıcılığı iyi
anlatılmalıdır. Kurumun iç sayfasına bilgi güvenliğiyle ilgili görsel tasarımlar, posterler
hazırlanarak farkındalık sağlanmalıdır. Belirli aralıklarla e-posta ile bilgilendirme yapılmalı
konu güncelliği korunmalıdır. Risk analizi ve bilgi güvenliği testleri düzenli olarak yaptırılmalı
103
ve uluslararası bilgi güvenliği sertifikasyon süreçleri takip edilmelidir. Kurum içi cihazlarda
lisanssız yazılım kullanılmamasına dikkat edilmeli güvenlik yazılımlarının güncel tutulmasına
dikkat edilmelidir.
Yapılmaması gerekenler;
Şifrelerin asla kimseyle paylaşılmaması,
Çok fazla bilgi paylaşılmaması,
İrtibatta bulunulan kişilerin doğrulanması,
Sorulan sorulara sorularla karşılık verilmesi,
Güvenlik politikaları ve prosedürleri oluşturulması,
Çöpe atılması gereken belgelerin imha edilmesi,
Şifre korumalı ekran koruyucuların kullanılması,
Temiz masa / temiz ekran politikası uygulanması,
Kişiye özel bilgilerin(Şifre, kredi kartı güvenlik kodu vb.) kimseyle paylaşılmaması,
Kullanılan şifrelerin her yerde aynı olmamasına dikkat edilmesi,
Açık bilgi veri tabanlarında çok fazla kapsamlı bilgilerin paylaşılmaması
gerekmektedir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Teknoloji çağında bilgi güvenliği konusu insanlığın en temel problemleri haline
gelmeye başladığı görülmektedir. Kullanıcıların akıllı şehirler, evler ve araçlar ürün hizmetlerle
hayatımıza giren yeni dijital nesneler kültürüne hazırlanması sağlanmalıdır. Nesnelerin
İnterneti cihazlarının da güvenlik zafiyeti oluşturabileceği ihtimali düşünülerek iyi
yapılandırılmasına dikkat edilmelidir. Akıllı cihazların da güvenlik zafiyeti doğurabileceği
hakkında kullanıcılar bilgilendirilmedir. Kullanıcıların özelikle sosyal ağlar üzerinde yaptıkları
aktiviteleri kimlerle paylaştıklarına dikkat etmelidir. Çalışma alanlarında kullanılan cihazlara
bulaşabilecek virüslere ve kurumsal epostalara gelebilecek oltalama saldırılarına karşı
kullanıcılar senaryolar üzerinden tatbikatlar yapılmalıdır. Bize bir şey olmaz yargısı yerine her
ihtimale karşı tedbirler ve farkındalıklar oluşturulmalıdır. Saldırganlar zekâ seviyenizi değil
merak ve endişe gibi duygularınızı kötüye kullandığı unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
104
Jing Q., Vasilakos A. V., Wan J., Lu J., and Qiu D., Security of the Internet of Things
perspectives and challenges. “The Internet of Things: a security point of view”, 2016.
Waz I. R., Sobh M. A., and Bahaa-Eldin A. M., “Internet of Things (IoT) security platforms,”
in 2017 12th International Conference on Computer Engineering and Systems
(ICCES), 2017, pp. 500–507.
Mouton F., Malan M. M., Leenen L., and Venter H. S., “Social engineering attack
framework,” in 2014 Information Security for South Africa, 2014, pp. 1–9.
Rabinovitch E., “Staying Protected from "Social Engineering",” IEEE Commun.
Mag., vol. 45, no. 9, pp. 20–21, Sep. 2007.
Grande C. E. L. and Guadron R. S., “Social engineering: The silent attack,” in 2015 IEEE
Thirty Fifth Central American and Panama Convention (CONCAPAN XXXV), 2015,
pp. 1–6.
Ferreira A. and Lenzini G., “An analysis of social engineering principles in effective
phishing,” in 2015 Workshop on Socio-Technical Aspects in Security and Trust, 2015,
pp. 9–16.
Gupta S., Singhal A., and Kapoor A., “A literature survey on social engineering attacks:
Phishing attack,” in 2016 International Conference on Computing, Communication and
Automation (ICCCA), 2016, pp. 537–540.
Algarni A., Xu Y., and Chan T., “Measuring Source Credibility of Social Engineering
Attackers on Facebook,” in 2016 49th Hawaii International Conference on System
Sciences (HICSS), 2016, pp. 3686–3695.
Jamil A., Asif K., Ghulam Z., Nazir M. K., Mudassar Alam S., and Ashraf R., “MPMPA: A
Mitigation and Prevention Model for Social Engineering Based Phishing attacks on
Facebook,” in 2018 IEEE International Conference on Big Data (Big Data), 2018, pp.
5040–5048.
Zingerle A., “How to Obtain Passwords of Online Scammers by Using Social Engineering
Methods,” in 2014 International Conference on Cyberworlds, 2014, pp. 340–344.
Biljanovic P. and E. and M.-M. Croatian Society for Information and Communication
Technology, MIPRO 2011 : 34th International Convention on Information and
Communication Technology, Electronics and Microelectronics : May 23-27, 2011,
105
Opatija, Croatia : proceedings. Croatian Society for Information and Communication
Technology, Electronics and Microelectronics, 2011.
Algarni A., Xu Y., Taizan Chan, and Yu-Chu Tian, “Social engineering in social networking
sites: Affect-based model,” in 8th International Conference for Internet Technology
and Secured Transactions (ICITST-2013), 2013, pp. 508–515.
Bakhshi, T., “Social engineering: Revisiting end-user awareness and susceptibility to classic
attack vectors,” in 2017 13th International Conference on Emerging Technologies
(ICET), 2017, pp. 1–6.
Huber M., Kowalski S., Nohlberg M., and Tjoa S., “Towards Automating Social Engineering
Using Social Networking Sites,” in 2009 International Conference on Computational
Science and Engineering, 2009, pp. 117–124.
Wilcox H. and Bhattacharya M., “A framework to mitigate social engineering through social
media within the enterprise,” in 2016 IEEE 11th Conference on Industrial Electronics
and Applications (ICIEA), 2016, pp. 1039–1044.
Aldawood H. and Skinner G., “Educating and Raising Awareness on Cyber Security Social
Engineering: A Literature Review,” in 2018 IEEE International Conference on
Teaching, Assessment, and Learning for Engineering (TALE), 2018, pp. 62–68.
Sawa Y., Bhakta R., Harris I. G., and Hadnagy C., “Detection of Social Engineering Attacks
Through Natural Language Processing of Conversations,” in 2016 IEEE Tenth
International Conference on Semantic Computing (ICSC), 2016, pp. 262–265.
Kotenko I., Stepashkin M., and Doynikova E., “Security Analysis of Information Systems
Taking into Account Social Engineering Attacks,” in 2011 19th International
Euromicro Conference on Parallel, Distributed and Network-Based Processing, 2011,
pp. 611–618.
Wilcox H. and Bhattacharya M., “A framework to mitigate social engineering through social
media within the enterprise,” in 2016 IEEE 11th Conference on Industrial Electronics
and Applications (ICIEA), 2016, pp. 1039–1044.
Huber M., Kowalski S., Nohlberg M., and Tjoa S., “Towards Automating Social Engineering
Using Social Networking Sites,” in 2009 International Conference on Computational
Science and Engineering, 2009, pp. 117–124.
Mouton F., Nottingham A., Leenen L., and Venter H. S., “Underlying finite state machine for
106
the social engineering attack detection model,” in 2017 Information Security for South
Africa (ISSA), 2017, pp. 98–105.
Ghafir I., Prenosil V., Alhejailan A., and Hammoudeh M., “Social Engineering Attack
Strategies and Defence Approaches,” in 2016 IEEE 4th International Conference on
Future Internet of Things and Cloud (FiCloud), 2016, pp. 145–149.
Pokrovskaia N. N. and Snisarenko S. O., “Social engineering and digital technologies for the
security of the social capital’ development,” in 2017 International Conference “Quality
Management,Transport and Information Security, Information Technologies”
(IT&QM&IS), 2017, pp. 16–18.
Gallegos-Segovia P. L., Bravo-Torres J. F., Larios-Rosillo V. M., Vintimilla-Tapia P. E.,
Yuquilima-Albarado I. F., and Jara-Saltos J. D., “Social engineering as an attack vector
for ransomware,” in 2017 CHILEAN Conference on Electrical, Electronics
Engineering, Information and Communication Technologies (CHILECON), 2017, pp.
1–6.
Li S., Yun X., Hao Z., Cui X., and Wang Y., “A Propagation Model for Social Engineering
Botnets in Social Networks,” in 2011 12th International Conference on Parallel and
Distributed Computing, Applications and Technologies, 2011, pp. 423–426.
Laribee L., Barnes D. S., Rowe N. C., and Martell C. H., “Analysis and Defensive Tools for
Social-Engineering Attacks on Computer Systems,” in 2006 IEEE Information
Assurance Workshop, pp. 388–389.
107
POLİS HUKUKU’NDA YENİ GELİŞMELER: ÖNLEYİCİ POLİSLİK VE SİBER
GÜVENLİK
Akın KARATAY*
ÖZET
Bu çalışmada önleyici polis hizmetlerinin hukuku incelenmektedir. Son dönemlerde
uluslararası, bölgesel ve ulusal gelişmeler, güvenlik sektöründe iç ve dış tehdit ve risklerin daha
çok hissedildiği bir döneme girildiğini göstermektedir. Risk ve tehditlere karşı devletler
emniyet ve düzenin bozulmaması, ileriye dönük önleyici faaliyetlerin artırılması ve tehlikeyi
bertaraf etmek için polisin görev ve yetkilerinde bir dizi yasal düzenleme gerçekleştirmişlerdir.
Kamu hukuku ve Ceza adalet sistemi araştırmacılarının tüm yönleriyle Polis hukukunu - polisin
ve kendi teşkilatını düzenleyen yasa, talimat ve emirlerin ortaya koyduğu hukuk sistemi –
gözden geçirerek son zamanlarda yapılan düzenlemeleri önleyici polislik temelinde ele alarak
uygulamada yaşanan problemlerin tespiti ve tartışılması gerekmektedir. Polis Hukukunun
ilişkili olduğu Anayasal, idari, cezai yasal düzenlemeler ile ceza adalet sisteminde yapılan
değişikliklerin temel hak ve hürriyetler ile genel güvenlik ve kamu emniyetinin sağlanması
açısından konuya yaklaşmak yerinde olacaktır. Yeni bir tehdit olarak siber faaliyetler diğer tüm
tehdit ve riskler kadar risk taşımaktadır. Önleyici polislik hizmetlerinin kural ve ilkeleri
ışığında, bu çalışmada polis hukukunun önleyici polislik gelişmeleri ile ilgili tespitlerde
bulunarak öğretiye katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Polis Hukuku, Önleyici Polislik, İç Güvenlik Paketi, Polisi İlgilendiren
Yasal Düzenlemeler
ABSTRACT
In this study the law on the preventive policing is argued. Recently, international, national and
regional challenges have remarked a period of time in which threats and risks from outside and
inside to security sector is immensely experienced more than before. Overcoming to threats and
risks, states enact series of resolutions empowering and controlling the police in order to
maintain order and peace, eliminate the danger. Scholars interested in Public Law and Criminal
Justice should explore the full “the law of police”— the web of interacting articles, regulations
and ordinances that control the police and their departments. Constitutional, Administrative and
* Dr., Emniyet Genel Müdürlüğü, [email protected]
108
Criminal law provisions and regulations concerning criminal justice that related to the law of
police would be worthwhile to explore and further discuss their relationships between basic
human rights and maintaning order and peace. As a new threat, cyber activities have currently
posed as much risks as all other volume of threats and risks. Therefore new provisions and
regulations should be assessed how to maintain order and security. Looking at rulings and
regulations concerning on preventive policing, this study will focus to the findings on the
preventive policing aspects on the law of police.
Keywords: Preventive Policing, the Law of Police, Police Duties and Responsibility Act,
Articles, Resolutions and Ordinances Ruling The Police.
GİRİŞ
Son dönemde güvenlik konusunda yaşanan olaylar kamuoyu gündeminden düşmemiş,
bölgesel, ulusal ve uluslararası tehdit ve terörizm ülkemizde ceza hukuku ve ceza adalet sistemi
ve özelde polis hukuku - polis ve polis teşkilatını düzenleyen mevzuatın bütün olarak polisin
görev yetki ve sorumluluklarını inceleyen hukuk sistemi - ile ilgili düzenlemeleri de
beraberinde getirmiştir. Güvenlik endişesi özellikle ileriye dönük alınacak tedbirler ve önlemler
alınmasını mecburi kılmıştır. Polisin, çok geniş bir alanda tehlikenin önlenmesi ve suçun
meydana gelmeden önünü alma ve tedbir geliştirmesi amacıyla düzenlemeler getirilmiştir.
Maguire and John (2006: 82) haklı olarak, yaşadığımız süreçte gelecekle ilgili belirsizlik,
güvenlik tehditlerinin devam ettiği, modern toplumun değişen karakteristiğinin bizi; suç ve
tehditlere karşı nasıl karşılık vereceğimizi belirleyen düşünce, paradigma ve modellerde ani
değişim yaşamamıza neden olduğunu belirtir. Özellikle tehlikeyi önleme ve suç öncesi polisiye
tedbirler olarak da ifade edilen önleyici polislik hizmetlerinin öneminin arttığı ve ülkelerin suç
öncesi bu durumlara karşı hazırladıkları planların içeriğinde polisin nasıl faaliyet göstereceği
nasıl hareket edeceği ve önceliklerinin neler olacağına yönelik çeşitli düzenlemeler ve kararlar
alınmıştır (Yenisey, 2015; Yenisey & Nuhoğlu, 2018). Aynı şekilde, ülkemizde son
zamanlarda yaşanan iç ve dış güvenlik tehditleri yaşanması da yeni yasal düzenlemeleri
beraberinde getirmiş ve polise ilave yetki ve sorumluluklar verilmiştir. Özellikle önleyici
tedbirler konusunda getirilen düzenlemeler polis erkinin ve hukukunun incelenmesini
beraberinde getirmiştir (Örn. 2016 yılı 6638 sayılı yasa,; 2018 yılında 7145 sayılı yargı paketleri
gibi). Yasa koyucunun gelecekte muhtemel risklerin önünü almak amacıyla getirdiği
düzenlemelerin içeriğinden ziyade sahada uygulanması ve bıraktığı sonucun daha önemli
olduğu aşikârdır. Ayrıca getirilen her yeni düzenlemenin hak ve hürriyetlere yine müdahale
109
olarak görülmesi de bu çalışmada varılmak istenen sonucu daha kritik duruma getirmektedir.
Her yeni düzenleme hukuk otoritelerince güvenlik - özgürlük dengesinin bozulduğuna dair
tereddütlerin ortaya çıkmasına bu çerçevede akademik tartışma başlamasını da beraberinde
getirmektedir. Yeni yasal düzenlemelerin iletişim aracı olduğu düşünüldüğünde bıraktığı etki
ve varılan sonuç da önleyici hizmetlerle amaçlanan sonucun aynısı olduğu gerçeği karşımızda
durmaktadır.
2004 yılında Yeni Türk Ceza Yasası (TCK) ile Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
ile polisin görev ve yetki ve sorumlulukları da değişime uğramıştır. Polis bir yandan kamu
düzeni ve güvenliğini sağlayan bir yandan da suç ve suçlu ile mücadele ederken yasal
düzenlemelerle getirilen yeni hukuki zemine de uygun bir şekilde değişim göstermeye
çalışmaktadır.
Özellikle idari-adli polis ayrımı polisin yetkilerinin demokratik hakların güvencesi
konusunda hukukçular arasında başlayan tartışma son zamanlarda getirilen yeni düzenlemelerle
daha da ilerlemiş, polisin önleyici faaliyetlerinin kapsamının hukuki açıdan incelenmesi ihtiyacı
yapılan bir dizi değişiklikler sonrası daha da önemli hale gelmiştir. Bu çalışma son zamanlarda
Anayasa, İdare hukuku, ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku ile Ceza Adalet sistemi
alanındaki düzenlemeler ile gelişen polis hukukunun süreçlerini ele almak, özellikle polisin
aldığı önleyici tedbir ve faaliyetler konusunda değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır.
Türkiye’de Polis ve Polislik
Devletin temel görevleri arasında kamunun güvenliğini sağlamak emniyet ve asayişin
tesisi gelir; yürütme erkinin içinde olan polis teşkilatı da toplumu oluşturan bireylerin barış ve
huzur içinde yaşaması ile iç güvenliğin tesisinden sorumludur. Polis Teşkilatının kurulması
Osmanlı döneminde 1845 tarihinde gerçekleşmiş olup “polis” ifadesi resmi olarak aynı tarihte
yürürlüğe giren Polis Nizamnamesi’nde yer almıştıri (Tongur, 2016: 149-51).
Polis Teşkilat Yasası 04/06/1937 tarihli 3201 sayılı “Emniyet Teşkilat Kanunu” adıyla
yürürlükte olup polisin kuruluşunu ve devletin idari yapısındaki yerini belirten temel
metinlerdendir. Polis görev bakımından idari, adli ve siyasi bölümler olarak yapılandırılmıştır
(3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu (ETK), 1937). İdari polis genel asayiş ve düzeni
i 21 Rebiyülevvel 1261 (M. 30 Mart 1845) tarihli Polis Nizamnamesi 17 maddeden ibaret olup Türk Polis
Teşkilatının kuruluşu, görev ve yetkilerine dair mevzuatımızın ilk resmi belgesidir. Söz konusu Nizamnamenin ilk
maddesinde polisin görevleri olarak “İç Emniyet ve asayişle ilgili kanun ve nizamların ittihaz ve icralarına nezaret”
belirtilmiş o zamandaki anlamıyla emniyet, asayiş ve düzenin sağlanmasına yönelik adli, idari görev ve denetleme
gibi yetkilerle donatıldığı söylenebilecektir (Tongur, H. 2016: 149-51). Bunun yanında 1982 Anayasasında “polis”
terimi yer almazken “Emniyet Teşkilatı” terimi bir kez (AY md. 132) yer almıştır (Anayasa, 1982).
110
sağlamakla, siyasi polisii genel emniyetini sağlamakla ve adli polis ise adli işlerle
görevlendirilmiş olup adli polisin adli görevlerin yerine getirilmesi dışında üstlerinin emrinde
olduğu belirtilmiştir (3201 sayılı ETK, 1937).
Polise görev ve yetki veren Polis ve Vazife Salahiyet Kanunu (PVSK) 1,2 ve 4. maddeleri
de Anayasal ilke ve esaslara göre polisin görev, yetki ve sorumluluğunu tanımlamıştır. PVSK
md 1’de polisin sorumluluk bakımından bir anlamda tanımı yapılarak kamu, şahıs ve tasarruf
emniyetini ve mesken dokunulmazlığını koruma ile halkın yaşam hakkını ve ekonomik
değerlerinin muhafazasını ve kamunun geceleyin de sükûnetini temin edeceği; bir başka deyişle
Anayasada yer alan devletin temel amaç ve görevlerinin (AY madde 5), polis eliyle güvenlik
hizmeti verecek şekilde yerine getirileceği belirtilmiştir. Polis, Anayasada yer alan toplumun
ve kişilerin huzur ve refahının sağlanması ile konut dokunulmazlığı ile mülkiyet haklarının
korunması başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin korunmasını ve devamını sağlamakla
da görevlidir. PVSK md. 2, polisi görevleri bakımından düzenleyerek ‘genel emniyet’ terimini
kullanmıştır. Bu terim eminlik, asayiş, güven ve itimat olarak da ifade edilebiliniriii. Polise genel
emniyeti sağlamak amacıyla iki ana görev verilmiştir: Kamu düzeninin sağlanması ve
korunması ile işlenmiş suç ile ilgili adli görevlerin yerine getirilmesi. Ayrıca polis kamu düzeni
ve güvenliğini sağlarken kanunda 13 hal sayılarak bu hallerde alınacak emir ve talimatın derhal
yerine getirileceği belirtilmiştir. Söz konusu 13 hal genel olarak belirtilmesine rağmen tekrar
edilmesinin amacının; 1) Kanun koyucunun bu hallerde bozulan düzenin emniyetin ve
kamunun asayişinin sağlanması için polisin daha etkin ve şartsız görev yapması, adeta
cankurtaran gibi olması, 2) Bu durumlarda polisin mevcut görev ve çalışma şartlarından
bağımsız olarak her şart ve halde göreve hazır olması gerektiği şeklinde açıklanabilir. PVSK
md 4 “Polise vazifesinden başka hiçbir surette emir verilemeyeceği” belirtilmiştir. Bu hükümle
polisin görevleri dışında gelişigüzel emir ve talimatlarla keyfi görevlendirilemeyeceği, görevin
meşru ve kanuni olması ilkesine atıf yapılmış ve vazifesinin kapsamının genel olarak kanunla,
istisnai hallerde ise yetkili amir tarafından belirleneceği belirtilmiştir.
ii 3201 sayılı kanun Madde 9; “A) İdari polis, içtimai ve umumi intizamı temin etmekle mükellef olan kısımdır.
B) Siyasi polis, Devletin umumi emniyetine taallük eden işlerle mükellef olan kısımdır.” Demek suretiyle idari
polisin iç düzen huzur ve sükûnu temin ve tesis etmek; siyasi polisin ise genel emniyetin tesisi sağlanması ve
devamının sağlanması ile görevli olduğunu belirtmekle asayiş ve devriye polisi, trafik hizmetleri, çevik kuvvet
polisi, Polis Merkez Amirliği gibi birimleri ile idari polis; genel emniyetin sağlanması ile de güvenlik, terörle
mücadele, istihbarat, özel harekât gibi birimleri kastettiği belirtilmektedir. Kanunda geçen “…genel emniyet…”
“1: Güvenlik, 2.Güven, inanma, itimat, 3.polis işleri, 4.Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer ve 5.Bir araçta güven
sağlayıcı parça” anlamlarına gelmektedir (TDK, 2019). iii Emniyet terimi arapça kökenli olup emniyet olarak; asayiş bakımından eminlik, korkusuzluk, itimat
bakımından inanma, güvenme ve polis teşkilatı kavramlarını ifade etmektedir (Develioğlu F., 2015)
111
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) madde 1-2 ve 4’te polisin
görev yetki ve sorumluluk bakımından açıklayan hükümler genel anlamda polislik olarak
kavramlaştırdığımız teşkilat, görevli, görev, yetki, sorumluluk ve yerine getirilen idari, adli,
siyasi ve hizmet götürme odaklı tüm süreçleri ifade eder (2559 sayılı PVSK, 1934). PVSK’nın
ilgili maddelerdeki görev yetki ve sorumluluk kapsamının yasa koyucu tarafından geniş
tutulması görev ve yetkilerinin genel olarak belirtilerek ucu açık bir sorumluluk verilmesi;
polisliğin aynı zamanda polisin içinde olduğu tüm süreçlerden daha geniş bir alanı olduğunu
ifade eder (Bittner, 2005: 150). Polislik güvenlik, emniyet asayiş, temel hak ve hürriyetlerin
korunması, insan hakları gibi birçok çalışma ve yaklaşımlarla olan ilişkisi nedeniyle polisin
dahil olduğu birçok alanın polislik süreçlerinde söz konusu olduğu görülmektedir: kamu
düzenini sağlama ve koruma, suça yönelik faaliyetler, vatandaş hak ve özgürlüklerini koruma
ve gözetme, sosyal destek faaliyetleri, çocuk ve yaşlılara yönelik koruyucu ve gözetici
faaliyetler, uluslararası işbirliği faaliyetleri, yasadışı göç ve göçmenlere yönelik tedbir ve
düzenlemeler, yaşlı, engelli, çocuk ve kimsesizlere yönelik sosyal faaliyetler, trafik hizmetleri,
pasaport ve diğer sınır dışı ve geri çevirme faaliyetleri, koruma ve seçim güvenliği faaliyetleri
ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi gibi kanunlarla getirilmiş başlıca
düzenlemelerdir. Polis çalışmalarındaki en önemli düşünürlerden David Bayley de, polisin
uluslararası ölçekte ele alındığında dahil olduğu süreçlerin: suç önleme, suça karşı mücadele,
suç soruşturması, bireysel ve sosyal çatışma ve kavgaları önleme ve kontrol altına alma, sosyal
destek taleplerini yerine getirme ve trafik düzenlemesi olduğunu belirtir (Bayley, 1985: 150).
Türk Hukukunda Polisin Yeri
Anayasal İlkeler
Kuşkusuz polis hukuku ile yukarıda polisin temel kuruluş ve görev ve yetki yasasında yer
alan polis eylem ve faaliyetlerinin konusu itibariyle gerek idari, adli ve siyasi birimlerin
faaliyetleri olsun; gerekse de kamu düzeni ve kamu emniyetinin sağlanması temel hak ve
hürriyetlerin korunması ve devamı olsun polisin teşkilatlanma, eğitim, görev ve yetkilerini
düzenleyen normlar dayanağını anayasadan almaktadır. Özellikle polis hukukunun idari,
önleyici ve istihbari görevleri açısından 1982 Anayasası madde 5, 13, 19 ve 20, 21 ve 22.
Maddeler ile md 38 polis hukuku için temel metinlerdir (Anayasa, 1982). Devletin temel amaç
ve görevleri başlıklı madde 5iv, devletin toplumda güven ve düzeni sağlamak ile görevli
iv Devletin temel amaç ve görevleri başlıklı bölüm madde 5 “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin
bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve
112
olduğunu bunun temel amaç ve görevinin olduğunu belirtmekle toplumda kamu düzeni ve kamu
emniyetinin tesisi devletin temel amaç ve görevlerinden olduğu bunun yerine getirilmesi için
yine Anayasa’daki ifadesiyle Yürütme yetkisi ve görevi başlıklı madde 8v, hükmüyle kamu
düzeni ve kamu emniyeti tesisi devletin yürütme erkinin en önemli unsuru olan polis tarafından
yapılacağı gerçeğini göstermektedir. Hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğini
düzenleyen Madde 13vi; kötü muamele yasağını düzenleyen madde 17vii; yakalama ve
tutuklama yoluyla kişi özgürlüğünün sınırlanmasının şartlarını ve yakalanan ve tutuklanan
kişilerin haklarını düzenleyen madde 19; arama elkoyma ve haberleşmenin denetlenmesi yolu
ile özel hayatın gizliliğine müdahalenin şartlarını düzenleyen madde 20-21-22; masumiyet
karinesini, suçların ve cezaların kanuniliğini, kanuna aykırı olarak elde dilen bulguların delil
olarak kabul edilemeyeceğini, ceza sorumluluğunun şahsiliği gibi birçok prensibi düzenleyen
madde 38; Kişi hürriyeti ve Güvenliği başlıklı 19. Maddede “Herkes, kişi hürriyeti ve
güvenliğine sahiptir.” İfadesiyle kişi hürriyetini ve kişi güvenliğini temel bir insan hak ve
dokunulmazlık kapsamında ele almış olmaktadır. Özel hayatın Gizliliğinin Korunması başlıklı
ve Özel hayatın gizliliği alt başlıklı 20. Maddesinde ise kişinin özel hayatını ve toplumun temeli
olan aileyi ve aile hayatının gizliliğini temel almış ve güvence altına almış bulunmaktadır. Yine
Anayasa 125. Madde ile “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”
ifadesiyle devlet kurumlarının eylem ve faaliyetlerinin hukuki denetimini esas alarak her türlü
işlem ve eylemin yargı denetimi vasıtasıyla hukukiliği denetlenmiş olacak “… takdir yetkisini
kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez” hükmüyle de idarenin takdir yetkisine ‘yerindelik
denetiminin’ yargı tarafından yapılamayacağını esas almıştır. Böylece idarenin hem hukukun
üstünlüğüne riayet etmesini sağlamış hem de idari iş ve eylemlerde yasaların ve normların etkin
bir şekilde yerine getirilmesi ve uygulanmasını sağlamıştır. Polis yukarıda ifade edildiği gibi
devletin güç kullanma yetkisine haiz kamu düzeni ve güvenliği başta olmak üzere kaynağını
anayasadan alan bir dizi hak ve değerlerin korunması ve sağlanması konusunda yetkili ve
toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak…” şeklinde hüküm altına alınmış devletin kendisine bağlı güç
kullanma yetkisine haiz organı polis marifetiyle yerine getireceği kapalı olarak belirtilmiştir. v AY madde 8“Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak
kullanılır ve yerine getirilir.” vi Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı 2. Bölüm madde 13 “(Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) “Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı
olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum
düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” viiKişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı Madde 17 “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma
ve geliştirme hakkına sahiptir… Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir
cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine
getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması veya
olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz
verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.”
113
sorumlu kılınmıştır. Yukarıdaki temel düzenlemelerin polisiye eylem ve faaliyetlerin konusunu
belirlediği; kişi ve toplumun huzur ve refahının sağlanması ile temel hak ve hürriyetlerin
korunmasının yürütme yetkisinin ve görevinin Anayasa ve kanunlarla kullanılarak yerine
getirileceği (AY md 8) de hüküm altına alınmıştır.
Anayasada yer alan yukarıda belirtilen temel ilkelere ilişkin genel kurallar Polis Hukuku
alanındaki kanun ve düzenlemelere yansıtılmıştır. Ancak uygulamada bazen kanun ve
düzenlemelerle Anayasadaki temel ilkelerin çeliştiği ya da anayasadaki genel çerçevenin
dışında olduğuna dair yorumlar olabilmekte bazen de iki kanun ya da düzenlemelerin hangisinin
uygulanmasının isabetli ve anayasaya daha uygun olduğu tereddütleri meydana gelmektedir.
Polisin karşılaştığı günlük olaylarda hukuki danışmanlık alma imkanı olamayacağı ayrıca
olayın adli mi yoksa idari boyutta mı olduğu konusunda da tereddüte düştüğü durumlarda
üstlerini ya da adli yetkiliye başvurma seçenekleri konusunda kararsız da kalmış olabilir. Bu
durumda anayasadaki temel ilkeler özellikle temel hak ve hürriyetlerin hukuken korunan değeri,
kamu düzen ve emniyetinin sağlanması ile suç ve ya suçlunun önlemesi ve engellenmesi gibi
farklı davranış tarz ve usullerini aynı anda muhakeme etmeli vereceği kararın belirli, ölçülü,
amaca uygun, orantılı ve toplum yararını gözetecek şekilde sonuçlarının arzu edildiği bir tutum
gösterilmesi uygun olacaktır. Örneğin bir toplumsal olayda grubun içinde provokatör olarak
bulunan, cebir ve şiddete başvurma ihtimali üzerine araştırılması ve grubun içinden
çıkarılmasının genel emniyet ve düzen açısından gerekli olduğu için yakalanan kişinin
Cumhuriyet savcısının bilgisi dahilinde mi (CMK md. 90/5), yoksa re’sen mi gözaltına
alınacağı (CMK md. 91/4) konusunda tereddüt oluşabilir. Bu durumlarda kanun koyucunun
amacı, olayın mahiyeti, temel hak ve hürriyetlerle ilgili prensipler ve idari, adli ve kurumsal
genelge, emir ve düzenlemeler doğrultusunda yukarıda belirlenen hukuki kıstaslar gözetilerek
karar verilecektirviii.
İdare Hukuku
İdare hukuku, polisi 3201 sayılı emniyet teşkilatı kanunu kapsamında, kamu düzenini
toplumun güvenliğini kamu yararını gözetirken bireysel temel hak ve özgürlükler arasında bir
denge sağlayan idari, adli ve siyasi faaliyetler altında inceler. İdari polisin güvenlik, emniyet,
viii Uygulamada bazen PVSK ile CMK da bulunan hükümlerin çelişmesi söz konusu olabilir. Bu durumda da adli
idari makamların talimatları ile hukuki kıstaslar göz önüne alınmalı başka bir ifadeyle verilen kararın
“gerekçesi” istendiğinde esas teşkil edecek ilke ve prensipler ortaya konulmalıdır. PVSK ve CMK hükümlerinin
uygulanmasında salt PVSK’nın CMK’ya göre özel kanun olduğu öncelikle uygulanması gerektiği kıstası ile
yetinilmemelidir. Özellikle el konulan olayın adli ve idari boyutları ile birbirine geçmiş adli ve idari nitelik
taşıyan hususiyet arz eden durumlar olabileceği göz önüne alınmalıdır.
114
genel sağlık ve ahlakın korunmasından sorumlu olduğu, kamu yararının her zaman üstün
tutulması gözetilmesi gerektiği idare hukukunun ilgilendiği kritik hususlardandır. Siyasi polis
devletin genel güvenliğinden sorumlu olup idari polisin kamu düzenini korumak ve
sağlamaktan farklı olarak devletin en üst düzeyde varlık ve birliğini korumak amacıyla
görevlendirilmiştir (Gözübüyük, 2010: 304). İdare hukukunun asıl amacı olan kamu hizmetinin
sağlanmasını esas alan ilke ve prensipleriyle, siyasi polisin önleyici ve istihbarat faaliyetlerinin
bütünün bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır. Kısaca anayasa hukukunun polise emredici
sorumluluk ve görev yükleyen karakterine karşılık; idare hukuku polis ve hukuk ilişkisine
bütünün parçaları olarak yaklaşmaktadır.
AMAÇ VE YÖNTEM
Amaç
Polis ve Hukuk sistemini bir bütün olarak görmeye çalışan bu çalışmada; polis hukukunu
önleyici polislik faaliyetleri açısından ele almakta bu trendin gelişimi incelenerek güvenlik
sektöründeki gelişme ve dönüşüm ve buna paralel olarak polisin etkinliğinin ve hizmet
kalitesinin nasıl sonuçlandığının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Polisiye hizmetleri
ilgilendiren son dönemlerde yapılan mevzuat değişiklikleriyle polis hukukunun gelişimi ve
önleyici hizmetlerinin önemi vurgulanacak polis hukukunun gelişimi ortaya konacaktır.
Şu sorulara yanıt aranacaktır:
1- Bugüne kadar öğretide fazla tartışılmamış polis hukukunun kapsamı,
2- Önleyici hizmetlerin polisiye hizmetlerde neden daha ön plana çıktığı,
3- Son dönemdeki polisi ilgilendiren mevzuat değişikliğinin bir iletişim aracı olarak polis
hukukunu etkileyip etkilemediği,
4- Önleyici hizmetlerin yasa değişiklikleriyle nasıl bir gelişme gösterdiği,
5- Siber suçlara karşı önleyici hizmetler ve yeni düzenlemelerin polis hukukunu nasıl
etkilediği,
6- Polis hukukunun gelişimi ile adli-idari polis ayrımımın polisiye hizmetlerde ortaya
çıkaracağı sakıncalar ile çözüm önerileri sorularına cevap aranacaktır.
Yöntem
Çalışma, son dönemdeki polisi ilgilendiren ve önleyici hizmetleri konu eden mevzuatı
kronolojik olarak inceleyerek ceza hukuku ve ceza adaletinde yaşanan gelişmeleri inceleyecek
ve polis hukukunun önleyici polislik açısından gelişimini tartışacaktır.
115
Polis Hukukunda Önleyici Faaliyetler Ve İstihbarat
Kamu düzeni ve asayişin sağlanmasının temel şartı, suçların işlenmeden önlenmesidir
(Bıçak, 2018: 314). Kanunlara emir ve talimatlara aykırı hareket eden kamu düzenine uygun
olmayan hareketlerin “önünü almak” görevi, polisin görevleri arasında sayılmıştır (PVSK md.
2). “Kolluk hukuku” ile “düzeni sağlama hukuku” bir bütündür bölünemez (Yenisey, 2015:
120). Suçun önlenmesine yönelik gerekli tedbirleri almak devletin sorumluluğundadır. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Opuz v. Türkiye kararında başvuranın kendisinin ve ailesinin aile içi
şiddete karşı korunmadığı iddiasında bulunarak hak ihlali başvurusu sonucu mahkeme iddiayı
yerinde bularak ihlal olduğunu tespitle Türkiye’yi sorumlu kabul etmiştir (Opuz v. Türkiye;
2009). Suçun önlenmesi için; şehir yapısı mimarisi kültürel özellikler halkın güvenlik
hizmetlerine desteği ile polis hizmetlerinin sunuluş tarzı önleyici güvenlik planlarının
hazırlanması ile suçun ortaya çıkmasını ve suçluyu engelleyecek birtakım mekanizmaların
geliştirilmesi polisiye tedbirlerin alınması ve cezalandırma politikalarının getirilmesiyle suç
şüphesi öncesi alanda tehlike ve risk ihtimallerine karşı ileriye dönük çalışmalar yapılması
gerekir (Bıçak, 2018).
Suçun önlenmesi; etkili bir önleyici istihbarat, güvenlik sektöründe etkin bir işbirliği ve
hızlı iletişim, suçun oluşabileceği her türlü alanda (deniz, hava, kara, uzay ve dijital dünya)
önleyici faaliyetler açısından yetkin ve etkin olma (Küçüksolak, 2018, p.27), polis ve diğer
güvenlik birimlerinin ileriye dönük analiz ve tutarlı öngörüde bulunma kapasitesi, önleyici
tedbirlere olan halk desteği, iktidarın politikalarının desteği ile mücadele edilen coğrafyanın
ulusal, bölgesel ve uluslararası konumu gibi faktörlerle doğrudan ilişki içindedir. Suç
işlenmesinin önüne geçilmesi amacıyla suçların meydana geliş süreçleri, suç işlemeye eğilimli
kişilere karşı caydırıcı ve kapasitelerinin zayıflatılması ve diğer suç faktörlerinin izale edilmesi,
suç işlenebilecek mekanlarda fiziki tedbirler, bilgi akışı ve teknolojinin verdiği avantajların
kullanımı, polisin devriye gibi görünür kılacak tarzda halkla birlikte suç ve suçluya karşı
mücadele etme isteği ile polisin sürekli olarak önleyici tedbirleri uygulayacak şekilde görev
anlayışı geliştirmesi toplumun farklı kesimlerine polislik faaliyetlerini yansıtarak halkla beraber
güvenlik hizmetini verecek bir halkla ilişkiler ağı geliştirilmesi başlıca taktik ve metotlar olarak
karşımıza çıkarlar. Suçun önlenmesine yönelik tedbir almak devletin görevidir.
Polis hukuku bir anlamda somut tehlikenin önlenmesi ve ortadan kaldırılması
gerekliliğine dayanmaktadır (Yenisey & Nuhoğlu, 2017: 299). Ön alan araştırmaları suç
116
şüphesi derecesinde olmayan şüpheli eylemler ile soruşturulmaya değer olayı içine alır (Tepe,
Doğan, Bacaksız, Özbek, 2018: 148). Ancak ön alan araştırmaları uzak ve yakın tehlike
kavramları ile de açıklanabilir (Yenisey, 2015). PVSK ek md 7 ile ön alan araştırmaları kavramı
hukuka girmiş ve polisin bilgi edinme, bilgileri saklama ve analiz etme imkanı doğmuştur
(Yenisey & Nuhoğlu, 2018: 270). Kural olarak CMK 160/1 suç işlendiği izlenimi veren haller
yani başlangıç şüphesi adı da verilen durumlarda savcı soruşturma başlatır (Yenisey &
Nuhoğlu; 2018: 271) ancak tehlikenin önlenmesi ve ya bastırılması ile suç işlendikten sonra
başlayan soruşturma süreçleri arasında yer alan ön alan araştırmalarından oluşan alan bazen
net olarak belli değildir; ön alan araştırmalarında bazen delil elde etmek bazen de suç önleme
faaliyetleri ağırlık kazanabilir, birincisi adli görev ikincisi ise idari anlamda görev oluşturur
(Yenisey & Nuhoğlu, 2018: 271).
Ön alan araştırmalarına örnek verecek olursak örgütlü suçlarda suç işlemek için örgüt
kurmak ve örgütün amaçları doğrultusunda suç işlemek adli alanı ilgilendirirken, örgütün
kurulması ile işlenmeyen suçlar bakımından ise önleyici görevler kapsamındadır (Yenisey &
Nuhoğlu, 2018, p, 270). Mesela adam öldürmek amacıyla kurulan suç örgütünün silah temin
etme arayışları bu kapsamdadır. Suç öncesi polis araştırmaları “ön alan araştırmaları” olarak
nitelendirilmiştir (Yenisey & Nuhoğlu, 2018: 270). Bunun için de başlangıç şüphesi öncesinde
somut olgulardan yola çıkılarak “endikatör” seviyesinde bir tehlikenin varlığı gerekmektedir
(Yenisey & Nuhoğlu; 2018: 270). Ayrıca “inceleme” adı verilen ancak niteliği itibariyle “ön
alan araştırmaları” yapılarak soruşturma başlatılıp başlatılmamasına karar verme işlemi
(Yenisey & Nuhoğlu, 2018: 270) de ceza muhakemesi hukukumuza girmiş olup CMK 158/6
da soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verme kurumu oluşturulmuştur. Bu aynı
zamanda re’en araştırma ilkesi gereği soruşturma başlamadan önce yapılan bir inceleme
yapılmasını gerektirdiğinden soruşturma başlatılmasına gerek olmayan durumlarda savcı bir
karar verecektir.
Polisin tecrübelerine göre suç oluşması muhtemel kritik bölgeler (hot-spots) ya da belli
saatlerde olay ya da suçlu kişilerin faaliyette bulunabilme ihtimali ya da suç işleme ya da
suçlularla irtibat kurabilecek potansiyelde olan kişiler ve ya eylem ya da suç işlenecek yerin
öngörüldüğü ancak failin tespit edilemediği durumlarda yer ile ilgili gerek fiziki gerek se de
iletişim anlamında olan trafiğin denetlenmesi ve son olarak polisin yaptığı analiz ve elde ettiği
bilgilerden geçmiş tecrübelerden yola çıkılarak yapılan tahmin ve ihtimal sonra öngörü
düzeyinde gelecekle ilgili beklentilerin yer zaman ve ya kişiler üzerinde önleyici olarak
yoğunlaşılması kararı üzerine yapılan araştırmalar ön alan araştırmalarına girmektedirler.
117
Önleyici hizmetler; devriye hizmetleri, nokta hizmetleri, koruma hizmetleri gibi
hizmetlerin yanında durdurma, kimlik sorma ve yoklama Polis Vazife Salahiyet Kanunu
(PVSK) md 4/A; AY md 27, parmak izi alma PVSK md 5, Mobese kameraları ile izleme ile
PTS sistemi kurma, önleme araması şeklinde tedbirler yanında denetim, men etme, istihbarat
toplama, önleme amaçlı elektronik haberleşmenin izlenmesi, elektronik verilerin izlenmesi ve
incelenmesi, önleme yakalaması, sınır dışı etme ve sınır kapısından geri çevirme, BM
Konseyince Mal varlılarının dondurulması kararı ile Terörizmin Finansmanının Önlenmesine
Dair Kanun (2013 tarih ve 6415 sayılı kanun), internet ortamına erişimin engellenmesi gibi bir
dizi tedbir ve faaliyetleri içine alır.
Türk hukukunda “adli kolluk” ile Cumhuriyet savcısı birlikte çalışması ilkesi
benimsenmiş CMK 160-165. Maddelerde adli sorumluluk ve Cumhuriyet savcısının yetkileriix
belirlenmiştir (CMK, 2004). Mülga eski CMUK md. 156 ile polis acele hallerde kendiliğinden
araştırma ve soruşturma yapabilmekteydi. Alman hukukunun aksine Türk hukukunda ceza
muhakemesinin “araştırma mecburiyeti” ilkesinin de bir gereği olmasına rağmen polise
kendiliğinden araştırma yapma izni verilmemiştir (Yenisey, F. 2015: 126). Polis yeni
düzenleme karşısında (eski CMUK 156 yerine yeni CMK md 160/1) adli araştırma ve
soruşturmalar yerine suçun önlenmesi, istihbarat gayretleri ve önleyici araştırmalara ağırlık
vermiştir. Türkiye’de suç ve suça karşı sert polislik tarzı ile bazı bölgelerde yaygın görülen
kişilere ve mala karşı suçların soruşturulması, faillerin yakalanması ve olay istatistiklerinin
azalması yönünde yöneticilerin baskısı da polisi adli olmayan araştırma ve soruşturmalara
yönlendirmiştir. Son düzenlemeler de polisin idari denetim ve kontrol yetkilerinin
güncellenmesi de aynı paralelde gerçekleşmiştir. Özellikle suçun artış ve yoğunluğunu gösteren
istenmeyen suç istatistikleri polis yöneticilerini illerde farklı taktik ve metotların
uygulanmasına yöneltmektedir. Bu çalışmalar istihbarat toplama, veri depolama, veri analizi,
mobese kameraları ile dijital verilerin analiz ve incelemesi gibi idari mahiyette şüphe
oluşturmayan ancak ileriye dönük suç haritaları ve risk değerlendirmeleri ortaya koymak
amacıyla yapılan önleyici mahiyette faaliyetlerdir. Kendiliğinden araştırma yetkisinin
olmaması, gelecekte polisin idari/önleyici mahiyette tehlikeyi önleme amacıyla, adli nitelik
taşımayan araştırma ve soruşturmalara daha çok yöneleceğini göstermektedir. Son yıllarda
çeşitli verilerin analizinin yapılarak muhtemel suç ve suçlu haritalarının/gruplarının
ix Bir görüşe göre ise PVSK Ek madde 6’da yapılan düzenleme (2/6/2007-5681/5 md.) ile Diğer kolluk birimlerinin
adlî kolluk görevi başlıklı CMK 165 de “…gerektiğinde…” ibaresi ile olay yerinde görevle sınırlı olmak şartıyla
önleyici kolluk görevlilerinin de savcı ile çalışması gerektiği belirtilmiştir (Öztürk,B. 2018:sf 272 dpn.).
118
oluşturulması, suç ve suçlunun işlenebileceği/bulunabileceği riskli bölgelerin tespitinin
yapılarak önleyici tedbirleri ön plana almak, yol uygulamaları, genel asayiş kontrollerine
başvurmak gibi bir dizi metot ve taktik geliştirilmeye çalışılmaktadırx. Halbuki suç ve suçlu ile
birlikte mücadele eden savcı ve polisin, suç öncesi araştırma ve soruşturmalarda da polisin
kendiliğinden hareket edebilmesi bu süreçlerde savcı ile diyalog mekanizması geliştirilmesi
(polis tarafından başlatılan suç öncesi ön alan araştırmalarının savcıya bilgi verilmesi ancak
soruşturma öncesi inceleme ve denetleme süreçlerinin oluşturulması gibi) adli soruşturmalarda
suç meydana geldikten sonra harekete geçilen reaktif yaklaşım tarzından ileriye dönük proaktif
yaklaşım tarzına geçilerek etkinlik ve verimlilik yaratacağı düşünülmektedir. Önleyici ve
caydırıcı olduğu ve halkta güven yarattığı düşüncesiyle özellikle büyük illerde yapılan huzur
operasyonları ile il ve ilçe giriş çıkışlardaki kontrol noktaları uygulaması yukarıdaki muhtemel
tehdit ve risk yaratacak suçların önlenmesine yönelik olduğu bilinmektedir.
Önleyici faaliyetler genel olarak ön alan çalışmaları olarak da ifade edilmektedir (Tepe
vd., 2018). Son zamanlarda demokratik ülkelerde Yeni nesil önleyici faaliyetler olarak ifade
edilen, suçun işlenmeden önce önlenmesi ve ya işlendikten sonra muhtemel risk ve tehditlerin
azaltılması ve ya yok edilmesi amacıyla, yani yakın ve muhakkak tehlike ile uzak tehlikenin
doğmadan önlenmesi arasında kalan önleyici/ ön alan araştırmaları ortaya çıkmıştır (Yenisey,
2015: 246). Günümüzde istihbarat odaklı (intelligence-led policing) polis hizmeti suçluların ve
faaliyetlerinin analizi, bilgi toplanması, kayıtlarının tanımlanması, organize bağlantılarının
tespit edilmesini ve profil suçluların etkisiz hale getirilip onları hedefleyen devriye ve suç
araştırması yoluyla en iyi sonuç alacak şeklide yapılan polis faaliyetidir. Aynı zamanda bilgi
paylaşımına dayalı koordineli çalışmaya dayalı polis faaliyetlerinde sorun çözmeye odaklı
(intelligence-led/problem-oriented policing) polislik yaklaşımıdır (Bacon, 2016).
Önleyici faaliyetler ile suçun önlenmesi daha suç işlenmeden ileriye dönük (proaktif)
polisiye faaliyetler hazırlık soruşturmasındaki savcının hakimiyeti ilkesini etkileyeceği elde
edilen delillerin kullanılıp kullanılmayacağı ve soruşturmanın başlaması için gerekli olan
şartların önleyici soruşturmalar bakımından ne derecede yerinde olduğu gibi tartışmalar,
önleyici ceza hukuku ile polis hukuku ve savcı-polis ilişkilerini, adli polis uygulamalarını
etkileyeceği şüphesizdir. Yukarıda değinildiği üzere polislik, polisin görev yetki ve
sorumluluklarından daha geniş bir alanı ifade etmektedir. Polis halkın huzurunu ve asayişi
x Ayrıca huzur operasyonları (Razzia) genel aramaların hukukumuzda yer almadığı mevcut düzenlemelerin geniş
yorumuyla bu yetki olduğu çıkarılabilirse de açık bir düzenleme yapılması görüşü için bknz. (Yenisey & Nuhoğlu,
2017: 300)
119
korumak; kişinin temel hak ve özgürlüklerini – en başta yaşam hakkı- korumak; suçu önlemek
ve suç tespiti; korkuyu azaltmak ve halka yardım ve hizmet sunmakxi (Bruce & Neild; 2005:
33), bunun yanında adli nitelikte olmayan ancak son zamanlarda çok savunulan toplumdaki her
kesime karşı bireysel, toplumsal ve ulusal güvenlik beklentilerini cevaplamak (AGİK,1990)
(AGİK, Avrupa Güvenlik Şartı (İstanbul, 1990) durumundadır. Ayrıca polis yasal
düzenlemelere riayet ederek eylem ve faaliyet göstermesi yanında yasal gereklerin dışında
polisin tabiatı gereği çok yönlü görev alanları ve süreçlere dahil olma mecburiyeti gerçeği polis
hukukunun getirdiği bir başka ikilemdir.
Ön alan araştırmaları PVSK ek md 7 de belirtilmiştir. Ön alan araştırmaları ve istihbarat
faaliyetleri çalışmalarında denetleyici ve objektif kriterlerin getirilmesi hukuk devleti ilkesinin
ve ceza muhakemesi belirlilik açıklık ilkesinin bir gereğidir (Tepe vd., 2018).
Önalan soruşturmalarının ortaya çıkardığı sorunlar olarak; savcının polis üzerinde
hakimiyetini kaybetmesi, delil elde etmenin idari nitelik kazanması, soruşturma dosyaların gizli
nitelikte kalması, sanığın savunma hakkının CMK anlamında kullanılmasının engelleme, ceza
muhakemesi ilkelerinin uygulanmasını imkansız kılmakta olduğu ileri sürülmektedir (Tepe vd.,
2018).
Önleyici Faaliyetler ve Mülki Amirin Yetkileri
27/03/2015 tarihli 6638 sayılı yasa ile (İç güvenlik paketi) İller İdaresi Kanunu 11.
Maddesine eklenen fıkraxii ile Valiye adli nitelikte yani suçu araştırma talimatı verme yetkisi
verilmiştir. Ancak bu yetkinin genel emniyet ve kamu düzeninin sağlanması ve yeniden tesisi
amacıyla da kullanılacağı savcının yerine geçerek her suç ve ya olayda kullanılmasının yerinde
olmayacağı kanaatindeyiz. Aksi halde Ceza Muhakemesinde re’sen araştırma ilkesine (Suç
Soruşturmasını Başlatma (araştırma) Mecburiyeti İlkesixiii) aykırılık oluşturacağı
gözlenmektedir. Ayrıca Vali, kamu düzeni ve güvenliğini sağlanması, alınan kararların tedbir
xi Ayrıca Bkz. Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları evrensel Beyannamesi (1948), 19 ve 20.madde; Avrupa
Konseyi, Polis Hakkında Bildiri (1979), Kısım A s:1; Birleşmiş Milletler, Kolluk Kuvvetlerinin Davranış
Kuralları (1979) 1. Ve 2. Madde; AGİK Paris Şartı (1990), s:3; Avrupa Konseyi, Rec (2001) 10 European Code
of Police Ethiscs (Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği Rec (2001) 10 sayılı tavsiye Kararı (2001), s. S. 1 ve
12;İngiliz Milletler Topluluğu İnsan Hakları Girişimi, Police Accountabiltiy:Too İmportant to Neglect, Too
Urgent to Delay (Yeni Delhi,2005),s18 ve 31. xii 5442 s. K. Md 11 fıkra G) “Vali, lüzumu hâlinde, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için
gereken emirleri verebilir. Kolluk bu emirleri, mevzuatta belirlenen usule uygun olarak yerine getirir.” xiii CMK md 160 ve 161 ile PVSK Ek madde 6 metinleri incelendiğinde savcının ve adli polisin suçu öğrendiği ve
ya suçla karşılaştığı zaman derhal harekete geçmesi yükümlülüğünün olduğu bunun savcının görev yetki ve
sorumluluğu olduğu hükmü ile polisin derhal suç soruşturması için derhal alması gereken tedbirler yanında
Cumhuriyet savcının bilgisi ve yetkisi doğrultusunda görev yapacağı hükmü karşısında uygulamada Vali’nin
vereceği talimatı yetki kargaşası doğurabileceği…
120
ve uygulanması için kamu kurum ve kuruluşlarının araç ve personeline görev verebilir bu emir
mecburidir (5442 sayılı Kanun md 11/H). Bu yetki kaymakamlar tarafından da kullanılabilir.
2018-7145 sayılı kanunla İl İdaresi Kanunun 11. Maddesinin C fıkrasında yapılan
değişikliklexiv Vali’ye önleyici tedbirler alma amacıyla huzur ve güvenliğin temel hak be
hürriyetlerin ve kamu esenliğinin sağlanması bakımından bakımından gerektiğinde “…karar ve
tedbir alır…” ile kamu düzeni ve emniyetin sağlanması amacına matuf ve önleme amaçlı tedbir
ve karar alacağı, “…kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye
uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde
…” temel hak ve hürriyetlere kısıtlama getirebilecektir. İl sınırları dahilinde giriş ve çıkışların
sınırlanması, belli yerlerde ve saatlerde dolaşmalarını toplanmalarını, araçların seyirlerini
kısıtlama ve ruhsatlı da olsa silah taşıma ve naklini kısıtlayabilme yetkisi verilmiştir. Bu yetki
ile geçmişte 6-7 Ekim olaylarında yaşanan ya da benzer toplumsal olaylarda yaşanan kamu
düzeninin ve emniyetin aksamaması için gelecekte benzer bir olayın daha meydana gelmeden
önünün alınması amaçlanmaktadır.
Burada Valiye verilen önleyici yetkilerin adli yetkililerin birtakım yetkisiyle üst üste
geldiği durumlar yaşanmasına neden olacağı (Örn. mevcut durum hakkında alınacak kararların
adli boyutu ve suç soruşturması süreci olabileceği ihtimalinin bulunması) bunun ise her iki
makamın karar alma süreçlerinde ve alınacak tedbirlerde daha çok istişare etmeleri gerekliliği
ortaya çıkmaktadır. Üstünde durulması gereken başka bir konu da Valinin bu kararı alması için
ortada bulunması gereken “şüphe” (kamu düzeni ya da kamu güvenliği bozabileceği şüphesi)
ise yine ön alan araştırmaları ve istihbarat gayretleri sonucu elde edilecek olgulara dayanılarak
alınacağı açıktır. Dolayısı ile ön alan çalışmalarında elde edilecek sonuçlar ileri ön alan
faaliyetler ve ya tedbirler için gerekçe teşkil edecektir. Bu durumda “tehlike ihtimali”
bulunduğuna dair tespitler ile önleyici araştırmalar bir nevi “endikatör” (Yenisey & Nuhoğlu,
2018) olarak ileri önleyici faaliyetler ve tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır.
xiv 5442 s. K. Md 11 fıkra C) “kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak
şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere
ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için
sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini
düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir”
121
Önleyici Faaliyetler ve Siber Alan
Şüphesiz siber faaliyetlerin giderek büyümesi neredeyse günlük hayatımızın içinde
vazgeçilmez bir olgu olarak yer almaktadır. Siber alanda meydana gelen suçların niteliği ve
niceliği de her geçen gün toplum ve bireye tehdit ve risk oluşturmaktadır. Hukuksal değerlerin
yeni ihlal modellerinin ortaya çıkması durumunda, devletin bu ihlalleri engellemek, konuya
dair gerekli düzenlemeleri yapmak ve ihlalin varlığı durumunda ilgili kimseleri kovuşturarak
cezalandırmak yükümlülüğü vardır (Ünver, 2001: 62). Polis, 2559 sayılı kanunun ek 7.
Maddesixv ile telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin Önleme amacıyla tespiti,
dinlenmesi, sinyal bilgilerin derecelendirilmesi ve kayda alınması yetkisi almıştır. Böylece
düzenleme ile iletişimi önleme amacıyla tespiti ve iletişim ile ilgili dijital bilgilerin alınarak
önleme amaçlı kullanılması ve istihbarat faaliyetlerine dahil edilmesi polis hukukuna girmiştir.
Önceki mevzuatta İstihbarat faaliyetleri Polis Teşkilatında İstihbarat Daire Başkanlığı ve illerde
bağlı birimleri tarafından yürütülüyordu.
2/1/2017 tarih ve 680 sayılı KHK’nın 28. Maddesi ile değişik ile internet bağlantı
adresleriyle internet kaynakları arasındaki veri trafiği ile iletilen verilerin denetimi de önleme
amacıyla tespit edilebilmesine imkan tanınmıştır. Böylece Siber Daire Başkanlığıxvi ve ilgili
birimlerinin de önleyici faaliyetler ve sanal ortamda istihbarat yetkisi verilmiştir.
Önleme amaçlı iletişimin denetlenmesinden elde edilen bilgiler PVSK ve JK suçların
işlenmesinin önlenmesi amacıyla kullanılabilecektir. Burada kanun “delil yasağı” ortaya
koyduğu delil olarak kullanılmayacağı (Yenisey & Nuhoğlu, 2018, p. 278) ayrıca bu bilgi ve
kayıtların delil değil kayıt olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir (CGK E. 2011/9-93 K.
2011-95 T. 17/05/2011).
xv Polise istihbarat, analiz ve değerlendirme görevi PVSK ek madde 7’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir: PVSK Ek md 7 fıkra 1 “Polis, Devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde ve sanal ortamda istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar” demektedir. 2/1/2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nin 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ülke seviyesinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve sanal ortamda” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır. Böylece 7072 sayılı kanun ile poliste istihbarat yapma tekeli kalkmış Siber Suçlarla Mücadele Birimlerine de “sanal ortamda yapmak şartıyla” istihbarat faaliyetlerinde bulunma yetkisi verilmiştir. İki birim arasında (İstihbarat birimleri & Siber suçlarla Mücadele Birimleri) istihbarat faaliyetlerinin görev açısından nasıl belirleneceği, ilkinin genel istihbarat görevi, diğerinin sanal ortamda istihbarat görevi yetkilendirildiği ayrımı tartışmalıdır). xvi Ayrıca 2018/7072 sayılı kanunla da “bilişim suçları” (aynı zamanda siber suçlar olarak da ifade edilmektedir) da önleme amaçlı iletişimin
denetlenmesine konu olabilen suçlar arasına alınmıştır. PVSK EK madde 7, 2/1/2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nin 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “görevlilerince” ibaresi “görevlileri ile bilişim suçlarıyla sınırlı olmak üzere bilişim suçlarıyla ilgili daire başkanlığı görevlilerince” şeklinde değiştirilerek birimi bilişim suçları olarak belirtmiştir.
122
BULGULAR
Polis Hukukunun özellikle önleyici faaliyetler açısından gelişimi 2004 yılında yapılan
Ceza Hukuku ve Ceza Yargılaması Hukukunda yapılan köklü değişiklik ve reformlarla
başlamıştır. Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) polisin ne
yapacağını ve nasıl çalışacağını da konu edinen ve bir anlamda Polis Hukukunun gelişiminde
dönüm noktası sayılacak düzenlemelerdir. eski Türk Ceza Kanunu ile eski Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunu mülga olmasıyla polisin ve diğer mevzuatın gözden geçirilerek uyum sağlaması
için kanunlaştırma ve torba paket olarak da bilinen bir dizi düzenlemeler hayata geçirilmiştir.
Tablo 1’de kronolojik olarak yapılan tespitlerde önemli tarihler ele alınarak Polis Hukuku ve
önleyici faaliyetler boyutu açısından incelenmiştir:
Tablo 1: Hukuki Düzenlemeler
Polis Hukuku ve Önleyici Polislik Önemli yasa paketi ve
kanunlaştırmalar Açıklama
1
-Adli polis - idari polis ayrımı
kurumsallaşmış,
-Polisin suç araştırmalarında savcı
koordinesinde faaliyet göstermesi
(savcı hakimiyeti prensibi)
26/09/2004 tarihli Yeni
Türk Ceza Kanunu ile
04/12/2004 tarihli Yeni
Ceza Muhakemesi Kanunu çıkarılmıştır.
(Suç Öncesi ve
Suç sonrası alan):
Polisin Kendiliğinden
araştırma yapma
yetkisi alınmış,
bazı suçların kamu
görevlisi (polis)
tarafından
işlenmesi halinde
ağırlaştırıcı
hükümler
getirilmiştir
2
-Adli Polisin hareket tarzı,
sorumluluğu ve fonksiyonu
belirlenmiştir.
-Arama faaliyeti adli ve önleme
aramaları olarak iki ayrı kategoride ele
alınmıştır.
-Önleme Faaliyetleri (Önleme
Araması)
01.06.2005 tarihli Adli
Kolluk Yönetmeliği ile
21.06.2005 tarihli Adli
ve Önleme Aramaları
Yönetmeliği
-Suç araştırmaları
artık savcı
gözetiminde ve
idaresinde
yapılacaktır.
-Suç soruşturması
amacıyla yapılan
arama dışında
genel güvenlik ve
toplu halde
bulunulan ve ya
kamuya açık
yerlerde önleme
amacıyla polise
belli şartlar altında
123
önleme araması
yetkisi verilmiştir.
3
Önleyici faaliyetlerde düzenleme
(PVSK): Önleme Araması
2/6/2007-5681/3 md. İle
PVSK md 9 Önleme
Araması yetkisinin
kapsamı genişletilmiştir
PVSK: Önleme
Araması
4
Polise istihbari faaliyetlerde
bulunacağı iletişimin takibi dahil
önleyici faaliyette bulunma suç öncesi
araştırma faaliyeti amacıyla
idari/Önleme faaliyeti yetkisi
verilmiştir.
2559 sayılı Polis Vazife
ve Salahiyet
Kanununda yapılan
3/7/2005 tarih ve 5397
sayılı kanunla yapılan
Değişiklikler
İdari/İstihbari
Polislik Yetkisi
5
Önleyici faaliyetlerde düzenleme
sorumluluk ve yetkilendirme:
Durdurma-kimlik sorma-sıvazlama-
parmak izi alma ve arşivleme-Polisin
zor ve silah kullanma şartları
Uluslararası ilke ve evrensel ilkelere
uyumlu hale getirildi, bunun yanında
adli görev ve yetkilerde sorumluluk
suça ilişkin görevler yeniden sayılmış
ve Cumhuriyet savcısının koordinesi
ve yetkisi PVSK’da belirtilmiştir.
Adli Polis (Savcı Hakimiyeti) –
İdari/Önleyici Polislik (Mülki Amir-
Res’en, Takdir yetkisi)
02/06/2007 tarihli 5681
sayılı yasa ile PVSK 4/A
maddesi ile durdurma
kimlik sorma ve
sıvazlama tedbiri getirildi, PVSK md 5
parmak izi ve
fotoğrafların kayda
alınması tedbiri, PVSK
md 9 Önleme Araması
tedbiri, PVSK md 16 ile
Zor ve silah kullanma
şartlarında düzenleme,
PVSK Ek mad 6 ile adli
görev ve yetkiler
Getirilen
düzenleme ile
önleyici
faaliyetlerin
kapsamın
genişletilmiş, silah
kullanma yetkisi
üçüncü şahıslara
karşı taarruzu
önlenmesi,
Önleme araması ile
günlük hayatın
düzenini
sağlanması ile suç
ve suçluya karşı
önleme, ile parmak
izi kayıtlarıyla ön
alan çalışmalarda
veri elde etme
analiz yetkisi
6
Adli polisin Terörle Mücadele ve
Organize Suç örgütleri başta olmak
üzere suç işlemek amacıyla örgüt
kurma gibi devlet ve toplum aleyhine
suçlarda soruşturma ve diğer tedbirler
daha etkin hale getirildi. Bu durum
Önleme faaliyetlerini ve polisin
kendiliğinden araştırma
faaliyetlerini artırdı.
21.02.2014 6526 sayılı
kanunla özel yetkili
mahkemeler kalktı
Koruma tedbirleri ile
ilgili kapsamlı
değişiklikler yapıldı
Terörle Mücadele ve Adli/İdari-
Önleyici Polislik
yetki ve
sorumlulukları
7
Adli polis ve Adli soruşturmalarda
savcının yanında Sulh Hakimi de adli
polis ve soruşturmaları koordine etme
etkin ve hızlı soruşturma kabiliyeti
getirildi
18.06.2014 6545 sulh
ceza mahkemeleri kalktı
ve sulh hakimliklerine
yetkiler verildi
8
Mülki Amire suç araştırma ve
toplumsal olaylarda suça ilişkin ve
İdari/Önleyici faaliyetler ile ilgili
yetki verilmiştir.
27/03/2015 6638 sayılı
kanun ile CMK TEM
Yasası ve İller İdaresi
6-7 Ekim 2014
Kobani Olayları:
Polise önleyici
aramanın detaylı
124
Kanununda yapılan
değişiklikler
yapılması
amacıyla kolluk
amirine yetki
verilmiş,
PVSK 13 polisin
yakalama yetkisi
muhafaza altına
alma, uzaklaştım
gibi önleme
tedbirleri, CMK
91/4 ile polise belli
şartlarda ve
suçüstü
hallerinde re’sen
gözaltı yetkisi,
9
Polisin başta terörle mücadele ile diğer
devlete ve kamu düzenine karşı
suçlarda önleme faaliyetleri ile
devletin genel güvenliğine aykırı
faaliyet gösteren terör örgütü mensubu
ve ya müzahir kişi ve kuruluşlarla
ilgili idari/önleyici faaliyetler
20.07.2016 tarihinde
olağanüstü hal ilan edildi.
Bir çok KHK çıkarıldı ve
kalıcı değişikler yapıldı
kanun haline getirildi
15 Temmuz 2016
Darbe Girişimi:
Adli-
İdari/Önleyici
Faaliyetlerin
yoğunlaştığı süreç
10
Siber Faaliyetler: İdari/Önleyici
Faaliyetler yetkisi
2559 sayılı PVSK EK
mad 7’de siber
istihbarat ve iletişimin
denetlenmesi yetkisi
verilmiştir. 2/1/2017
tarihli ve 680 sayılı
KHK’nin 28 inci
maddesiyle, bu fıkrada
yer alan “ülke
seviyesinde” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ve
sanal ortamda” ibaresi
eklenmiş,
Siber
Faaliyetlerin
artması: Suç ve
örgütlerin yoğun
olarak bu alanı
kullanması
11
Önleyici faaliyetler ve Vali’nin
yetkileri bir araya getirildi, Vali ve
Kaymakamların suç araştırma ve
genel güvenlik ve emniyetin
sağlanmasında idari/önleyici yetkiler
ve tedbirler alma yetkisi verildi.
31.07.2018 sayılı 7145
sayılı yasa ile CMK ve
İller İdaresi Kanununda
değişiklik yapıldı.
17/07/2018 Ohal
uygulamasını
kaldırılması
Tablo 1’de görüleceği üzere gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler Polis Hukukunun Anayasa,
İdare Hukuku, Ceza Hukuku ve Ceza Yargılaması Hukuku gibi önemli hukuk disiplinlerinin
bir parçası olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Önleyici polisiye hizmetlerinin önemi ve
kapsamı da getirilen düzenlemelerle ortaya konmuş olmaktadır. Getirilen düzenlemeleri devlet-
halk-polis düzleminde bir iletişim süreci olarak da ele alabiliriz. Bu çalışmanın başında da
125
belirtildiği üzere, yasa koyucu genel güvenlik ve emniyeti sağlama gereğini yasal
düzenlemelerle yerine getirmekte, halka bir anlamda deklare etmekte ve silahlı ve güç kullanma
yetkisine haiz organına (polis) görev ve sorumluluk vermektedir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Tehlikeyi önleme amaçlı polis uygulamaları ile mevzuatta önleyici polislik odaklı yapılan
değişikliklerle adli - idari polislik ayrımı uygulamada polis hizmetlerini etkileyecektir. Yasal
düzenlemeler kurumsal değişim ve gelişmeyi hızlandıracak mülki amirin polislik hizmetlerine
idari bakımdan suç araştırmalarına girmesine yol açacak polislik faaliyetlerinde idari ve adli
polislik uygulamaları arasındaki duvar kalmayacaktır.
Özellikle önleyici polisiye görevlerin önemi ve mahiyeti hakkında yapılan tespitlere
rağmen yapılan yukarıdaki düzenlemeler toplumun farklı kesimlerinden seslerin ortaya
çıkmasına sebep oldu. Akademik alanda başlayan tartışmalar özellikle polisin yetkilerinin
artırıldığı, demokratik hakların geriye çekildiği ve adli kolluk uygulamasının etkin olmadığı
hakkında yorumlar kamuoyunda sıkça işlenmeye başlanmıştır. Kanaatimizce polisin
çalışmasını düzenleyen yasalar gerçekte polisin yetkilerini artırmaktan çok görevlerini
artırmakta ve yeni sorumluluk vermekte sonuç olarak polisi değişme ve gelişmeye
zorlamaktadır. Polis alanında çalışan düşünürlerden yola çıkarak polisi ilgilendiren her yeni
yasa polisin daha etkin çalışmasını gerektirecek kurumsal, işlevsel, insan kaynakları ve eğitim
yönünden gelişmelere zorlamakta sadece yasaların kendisi polisin etkin çalışmasına yeterli
olmamaktadır (Dixon, 2005). Ayrıca siber faaliyetlerde ortaya çıkan yoğunluk da polisin hem
adli hem de idari bakımdan siber faaliyetlerde değişim ve gelişime yol açacaktır.
Polisin getirilen düzenlemelerle görev ve etkinlik ve kaliteli hizmet sunmasının
artırılması toplumda güvenlik algısının olumlu artması, suçtan dolayı korkunun ve tedirginliğin
azalması ile suç öncesi tehlikenin önlenmesi ile suçluların kapasitelerinin zayıflatılması
sonucunu doğurduğuna yönelik ampirik çalışmaların ve saha araştırmalarının yapılması ile yeni
düzenlemelerin ne kadar isabetli olduğu ortaya çıkarılacaktır.
Adli Kolluk üzerinde yapılan eleştiriler konusunda ise adli hizmetlerin yerine
getirilmesinde uygulamada adli polis idari polis ayrımı belirgin değildir her iki birimde bir
bütün olarak teşkilatlanmış görev yönünden ayrılmıştır (Gözübüyük, 2010, p. 304). Görev
bakımından idari ve adli kolluğun birbirini etkilediği kamu düzeninin iyi sağlandığı bir yerde
suç ve suçlu istatistiklerinin azalması, adli polisin suç ve suçluya karşı etkin çalışması
muhakeme evrelerinin daha hızlı işlemesine toplumda adalete ve polise olan güvene, güvenliğin
126
kalitesinin artmasına ve dolayısı ile kamu düzeninin bozulmasının da önlenmesine yolaçacağı
öngörülmektedir.
Hukukun polislikle ilişkisi hukukun kendi özelliğine, polisliğin karakterine, sosyal ve
politik hususiyetlere bağlıdır (Dixon, 2005). Amerikan hukukunda Miranda kararı ile polisin
ne kadar etkilendiği yapılan araştırmalarda halen çözülememiş bir konu, 2005 yılında TCK
CMK da yapılan köklü değişikliklerle polisin re’sen araştırma yapabilmesinin savcının emriyle
olması CMK md 160 ve Koruma tedbirlerinden tutuklama için şartlar getirilmesi ile poliste
ortaya çıkan “biz yakalıyoruz adliyeden salıveriyorlar” alt-kültürü de polisin hukukun getirdiği
yeni sisteme ne kadar adapte olduğunun bir başka görüntüsüdür. Tüm bu nedenlerle hukuk ve
polis arasında çift taraflı bir akış ve aynı zamanda karşılıklı etkileşim içinde yer alan süreçlerin
toplumda kamu düzeni, güvenlik ve vatandaşın beklediği güvenlik hizmetinin de seviyesi ve ya
değeri belirlenmiş olacaktır.
KAYNAKLAR
Andrade, N. N. G. (2012). The application of future-oriented technology analysis (FTA) to
law: the cases of legal research, legislative drafting and law enforcement Foresight
Vol. 14 NO. 4, pp. 336-351, Emerald Group Publishing
Bacon M. (2016). Taking Care of Business Police Detectives, Drug Law Enforcement and
Proactive Investigation Oxford Un press.
Beck, C. (2009) Predictive policing: what can we learn fromWal-Mart and Amazon about
fighting crime in a recession?, The Police Chief Magazine, available
at:www.policechiefmagazine.org/magazine/index.cfm?fuseaction ¼
display_arch&article_id ¼ 1942&issue_id ¼ 112009.
Bittner E. (2005). Florence Nightibgale in pursuit of Willie Sutton: A theory of the Police in
Policing Key Readings (Ed.) Tim Newburn. (pp.150-173) Willian Publishing.
Bruce, David & Neild Rachel (2005). The Police That we want. A handbook for Oversight of
Police in South Africa (Şiddet ve Uzlaşma Çalışmaları merkezi, Johannesburg, 2005).
http://juticeinitative.org/db/resource2?res_id=102519.
127
Centel,N.& Zafer,H. (2018). Ceza Muhakemesi Hukuku 15.Bası.Beta.
Develioğlu F. (2015). Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat. 2015 Aydın Kitabevi.
Dixon, D. (2005) The Legal Regulation of Policing. In Policing:Key Readings Ed. Tim
Newburn (pp.636-671), 2005 Willian Publishing.
Gözübüyük,Ş. (2010). Yönetim Hukuku 29.Bası. Ankara Turhan.
Kirsten C. (2013). City of law International Journal of Law in Context, 9,2 pp. 192–212
Cambridge University Press 2013.
Küçüksolak, Ö. K. 27 Cyberspace (2018). The Fifth Domain of Escalating Security Challenges
In Current Debates in International Relations & Law (Ed. Ö. K. Küçüksolak & A. M.
Yıldız) First Edition, April 2018 IJOPEC Publication No: 2018/15
Mike M. & John T. (2006). Intelligence Led Policing, Managerialism amd Community
Engagaement: Competing Priorities and the Role of the National Intelligence Model in
the UK. Policing and Society, vol.16 Issue1,67-85,2006.
Opuz – Türkiye, (2009). No.33401/02,&128,ECHR 2009.
Tongur, H. (2016). Türkiye’de Genel Kolluk Teşkil ve Görevlerinin Gelişimi, Polis akademisi
Yayınları Ankara 2016.
Tepe İ., Doğan K., Bacaksız P., Özbek V. Ö. (2018). Ceza Muhakemesi Hukuku 11. Baskı
2018 Ankara Seçkin Yayınları
TDK, (2019). Büyük Türkçe Sözlük; www.tdk.gov.tr adresinden 20/03/2019 tarihinde
erişilmiştir.
Yenisey,F. (2015). Kolluk Hukuku 2. Baskı. İstanbul Beta Yayıncılık.
Yenisey, F. & Nuhoğlu, A. (2017) Ceza Muhakemesi Hukuku 2017 Seçkin Yayınları Ankara
Vahit B. (2018).Ceza Muhakemesi Hukuku Ankara Seçkin 2018
Yenisey, F. & Nuhoğlu A., (2018) Ceza Muhakemesi Hukuku 2018 Ankara Seçkin Yayınları
Ünver Y. (2001). Türk Ceza Kanunu’nun ve Ceza Kanunu Tasarısı’nın İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: LIX, Sayı: 1-
2, 2001, s. 62.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları (2011). (CGK E. 2011/9-93 K. 2011-95 T. 17/05/2011)
128
ÖDEME SİSTEMLERİNİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ VE E-TİCARET
Özgür KARLITEPE*
ÖZ
Bu çalışmada, teknolojideki değişim ile beraber ortaya çıkan dijital dönüşüm sonucunda ticaret
sistemlerindeki yeniliklerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Dijital alandaki hızlı dönüşümün,
e-ticaret sistemleri alanına da katkılarının olduğu görülmektedir. E-ticaret sistemlerini kullanan
kişilerin sayısının artması ile beraber e-ticaretin ticari alandaki payı da yükselmektedir. Ticari
hayatın tüm alanlarına yayılmış olan çevrimiçi sistemler, dijital dünyanın tüm paydaşları
arasında uyulması gereken bazı kurallar yaratmaktadır. Bundan dolayı yeni hukuki
düzenlemeler yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bilişim suçlarını engelleme kapsamında
uygulamaya konulan bu düzenlemeler yeni ihtiyaçlara uygun olarak güncellenebilmektedir.
Çevrimiçi ortamlardaki suçun azaltılması için yapılan hukuki düzenlemelerle beraber
kullanıcıların bu suçlara karşı uyarılması amacıyla bilgilendirme faaliyetleri de yapılmaktadır.
Çalışma kapsamında Türkiye’deki internet kullanım alışkanlıkları, e-ticaret sitelerinden yapılan
alışverişin dağılımı incelenerek yaşanan dijital dönüşüm özetlenmiştir. İnternetin hızının,
yaygınlığının artması, mobil cihazlar aracılığıyla kitlesel hale gelmesi ile beraber, bilişim
alanındaki suçlarda da bir artış gözlemlenmektedir. Ortaya çıkan bilişim suçlarının farklı
şekillerde çeşitlendiği görülmektedir. İnternetin hızı, çoklu ortamlı yapısından kaynaklı suçların
takibi zorlaşabilmektedir. Yine ülkelere göre hukuki sistemlerin farklılık göstermesi, suçun ve
suçlunun takibi konusunda bilgi alışverişini yavaşlatan bir engel olarak gözükmektedir. Bu
duruma karşı çeşitli önlemlerin alınmaması durumunda, suç ve suçlu takibindeki güçlüklerin
artacağı düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Dijitalleşme, Dönüşüm, Çevrimiçi, Bilişim, Ticaret
ABSTRACT
In this study, it is aimed to identify innovation in commerce systems which have been evolved
as result of change in technology and digital transformation. It is observed that fast
* İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, [email protected]
129
transformation in digital-sphere contributed in e-commerce systems too. E-commerce increases
its share in commerce due to number of individuals who uses increased. Online systems that
spreads to all field of commerce creates rules which must be adopted by all stakeholders of
digital-sphere. Wherefore, need for new legal arrangements arised. These legal arrangements
transferred into practice in order to prevent information technology crimes can be updated based
on new needs. In addition to legal arrangements for decreaseing online crime, informative
activities have been realised for warning users on these crimes. Within the context of study,
usage habit of internet in Turkey and share of internet shopping have been reviewed and the
ongoing digital transformation has been summarized. Rise in crime in information technology
field has been observed due to increase in inter speed and diffusion of mobile devices in massive
scales. It has been observed that information technology crimes vary. Tracking crime might be
hard as result of internet’s speed and multimedia structure. Tracking crime and crime might
slow down due to different countries have adopted different law systems. Hardness in tracking
crime and criminal might increase in case of not making various provisions against this
situation.
Keywords: Digitalization, Transformation, Online, Information Technology, Commerce
GİRİŞ
Dünya üzerinde meydana gelen dijital gelişmeler insanlar üzerindeki toplumsal
ihtiyaçlarında değişimlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Teknolojinin gelişen döngüsü ve
tekniği taşınabilir bir anlama dönüştürmektedir. Bundan dolayı tekniğin insanların ihtiyaç
alanlarında kullanılabilir anlamlar üretmesini sağlamaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde
meydana gelen gelişmeler ile birlikte ortaya çıkan dijital dönüşüm insanlık üzerinde iş gücünün
alanını da değişime uğratmakta ve tahmin edilemeyen bir teknik yaratmaktadır.
Teknolojinin insan hayatında yerleşikleşmesiyle birlikte tüketim tarzlarında da belli
değişimler ortaya çıkmıştır. Tüketimin öz niteliksel anlamı tekniğin dolayımıyla birlikte
geleneksel bağlamından evrilerek yeni anlamların ortaya çıkmasını mümkün kılmıştır. Bu
bağlamda geçmişin “ticaret” olgusu teknolojiyle birlikte yeni gelişmelerin paralelinde anlam
kazanmıştır. İnternetin 1990’lı yıllardan itibaren kullanımının artması ve 2000’li yıllarla birlikte
değişen web kavramıyla birlikte insanların internet üzerindeki eylemlerinin etkileşim ve
dönüşüm kazanması ortaya çıkmıştır. Pasif konumda konumlanan geleneksel yapıdaki tüketici
130
bireyler internet kullanıcısı olduktan sonra aktif bireylere dönüşerek kullanıcı eylemlerinin
ortaya çıktığı görülmektedir.
İnternetin gelişimi ve kullanıcı pratiklerinin ortaya çıkması sanayi toplumundan bilgi
toplumuna geçişte yeni iş imkanlarının ortaya çıkışında öncü olmuştur. İnternetle birlikte
küreselleşen dünya ticaretin yapısında da değişimler ortaya çıkarmaktadır. Bu anlamda
geleneksel yapıda gözlemlenen ticaret eylemeleri internetin yakınsayıcı gücüyle birlikte
evrilerek sayısal merkezli bir şekilde “e-ticaret” kavramını ortaya çıkarmıştır. Markalar
internetin hızlılığını ve tüketilebilirliğini göz önünde bulundurarak ürünlerin internet üzerindeki
küresel dolaşımı için geleneksel mağazalarının yanında çevrimiçi mağazalar da
oluşturmaktadırlar. Bunun yanında sosyal medyaların tüketiciye kolay ulaşabilir unsurlara
sahip olması nedeniyle bu alanlarda da etkin faaliyetler ve alışveriş imkanları için alanlar
yaratmaktadırlar.
2000’li yıllarda web kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte dünya üzerindeki insanlar
internet ağları (wikiler, bloglar vs.) üzerinden küresel kalabalıklar oluşturarak ortak etkileşim
yaratımlarının ortaya çıkması sağlanmıştır. Sosyal ağlar kullanıcılar için iletişim aracı olmanın
dışında ticari faaliyetlerin, alışveriş imkanlarının yapılmasının önünü de açmaktadır. Şirketler
online alanlarda açtıkları mağazalar üzerinden zengin içerikler ve uygun/kolay ödeme
seçenekleri sunarak “sosyal ticaret”i ortaya çıkarmıştır. Akıllı telefonlara entegre olan
elektronik ticaret hareket halinde iken kullanıcıların alışveriş yapmasına imkan sağlamaktadır.
Böylece herhangi anda ürünün fiziksel alanı içerisine girmeden hareket halinde iken alışveriş
yapılması insanlara zaman tasarruf yapmasını sağlamaktadır. Çevrimiçi eylemlerin artması
alışverişin gözlemlenen yüz yüze iletişimi değiştirerek, tüketicilerin çekingenliğini de
azaltmaktadır.
İnternetin kolaycı ve erişebilir unsurları kullanıcılar için çevrimiçi alışveriş imkanını
yaratmaktadır. Günlük hayattın çalışma pratiklerinin çok olması insanların zaman
ihtiyaçlarından dolayı bu kavram ve bu kavramının doğurduğu eylemler önemli bir yeti olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ağlar üzerinden gerçekleşen eylemlerin davranış biçimi insanları
yüz yüze iletişimden uzaklaştırması önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Ayrıca sayısallaşan döngüde internetin olumlayıcı anlamaları dışında olumsuz anlamların da
ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle soyut ve sayısal internet ortamında yapılan eylemler;
131
hakaret, dijital verilerdeki hırsızlıklar ve kişisel verilerin çalınması, birtakım hack eylemleri,
dolandırıcılık gibi durumların ortaya çıkması bilişim alanında yeni suç unsurlarını doğurmuştur.
Özellikle sosyal medya kullanımının artması paralel olarak suç unsurlarının niteliğinde ve
nicelinde değişimlerin olduğunu göstermektedir.
İnternet üzerinden işlenen bilişim suçları “amaç” ve “araç” olarak sınıflandırılmaktadır.
Bu bağlamda bu çalışmanın çıkış noktası “Bilişim Suçları” ve “Bilişim Yoluyla İşlenen Suçlar”
olarak göze çarpmaktadır. Geleneksel yapıdan farklı olarak sanal ortamda; casus yazılımlar
(spyware), aldatma (IP spoofing), servis dışı bırakma (DoS), yemlemeler (phishing), istem dışı
elektronik postalar (spam), klavye işlemlerini kaydeden programlar (key loggers), virüsler,
Truva atları, kurtçuklar (worms), zombie, botnet, şebeke trafiğinin dinlenmesi (sniffers) gibi
unsurlar siber saldırı araç ve yöntemleri olarak gözümüze çarpmaktadır. Bu bağlamda bu
çalışmada Türkiye’deki internet kullanım alışkanlıklarının ortaya çıkardığı bilişim suçlarının
unsuları yarattığı dijital dönüşüm ortaya koyulmaktadır. İnternetin hızlı, kolay ve tüketilebilir
olması insanların e-ticaret sitelerini sorgulamadan kullanarak belli suç unsurlarının ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Bilişim suçları belli şekillerde çeşitlendiği ve hukuki normlara
uygulama şekillerinin farklılık göstermesi suçun ve suçu oluşturan unsurların takibini
yavaşlatmaktadır. Bu anlamda bu makale internet eksenli olarak işlenen bilişim suçlarının
önemine dikkat çekerek bilimsel alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Dijital dönüşüm artık dünyanın önemli bir gerçeği olarak görülmektedir. Hızla gelişen
bilgi ve telekomünikasyon teknolojilerinin sunduğu imkanlar ile değişen toplumsal ihtiyaçlar
bağlamında organizasyonlar daha etkin, verimli hizmet vermek ve maksimum memnuniyet
sağlamak üzere dönüşmektedir. Bu dönüşüm başta insan olmak üzere, iş süreçleri ve teknoloji
unsurlarında gerçekleştirilen bütüncül bir dijital dönüşümdür. Günümüzde teknolojinin
kullanılmadığı, takip edilmediği ve geliştirilmediği bir platform neredeyse kalmamış
durumdadır. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan sanayiye, tarımdan madenciliğe kadar akla
gelebilecek her alanda veya sektörde teknoloji ve onun getirdiği yenilikler göze çarpmaktadır.
Dolaysıyla dünyanın artan entegrasyonu ve dijital dönüşüm, teknoloji ve iş için önceden hayal
edilemeyen bir potansiyel üretmektedir.
Teknoloji ve ihtiyaçlar, tüketim tarzının belirlenmesinde aktif rol oynamaktadır.
Bireysel ihtiyaçları gidermeye yönelik alışveriş biçimi, geçmişten günümüze kadar birçok
esaslı dönüşüm geçirmiştir. Basit değiş-tokuşla yani takasla başlayan ticaret, paranın icadıyla
gerçek bir devrim yaşamıştır. Geleneksel ticareti başlatan bu süreç günümüzde internet tabanlı
132
teknolojilerin ortaya çıkışıyla çevrimiçi ticareti doğurmuş; “ticaret” olgusunu çeşitli açılardan
değiştirmiştir. Geleneksel ticaretle eş zamanlı varlığını sürdüren bu elektronik ticaret modeli,
tüketicilerin ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda farklı durum ve ortamlara yayılmış durumdadır.
Bilişim teknolojilerinin temel faktörü internetin 1990 sonrası yaygınlaşmaya başlaması,
bir yandan öncesi ile kıyaslanamayacak şekilde hayatı kolaylaştırmıştır. Bir yandan bireylerin,
toplumların; bilgi edinme yöntemleri, yaşam biçimleri, çalışma koşulları, iletişim modelleri
değişirken, diğer yandan beraberinde bir takım riskleri ve ihlalleri getirmiştir. Riskler
kullanıcılar tarafından sosyal ağlarda ve diğer mecralarda paylaşılan bilgilerin elde edilmesi ile
oluşurken, ihlaller kullanıcılar tarafından iletişim alanının kötüye kullanılması ile
gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda sürdürülebilir gelişim ve sağladığı geniş olanaklarla,
bilişim teknolojileri ve internet, çağımızın en önemli buluşu olmasının yanı sıra, suçla birlikte
anılan bir olgu haline de gelmiştir. (Bahar, 2018).
Internet teknolojileri, gündelik yaşam pratiklerinde çeşitli değişikliklere yol açmıştır.
İnternet; iletişim, eğlence ve diğer ihtiyaçları kolayca karşılamanın bir yolu haline gelmiştir.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde öne çıkan internet, yeni iş modellerinin
ortaya çıkışını da hızlandırmıştır. Toplumsal gelişimi ve küresel ticaret kültürünü
etkilemektedir. Ticari işletmeler internet sayesinde faaliyetlerini elektronik ortamlara
taşımaktadır. Elektronik ticareti ortaya çıkaran ve geliştiren internet altyapısı, tüketicilere yeni
alışveriş alışkanlıkları kazandırmaya devam etmektedir. Elektronik ticaret günümüzde satış-
pazarlama sektörünün yeni ve hızlı bir alanı olarak kendisini göstermektedir.
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) E-Ticareti, “Mal ve hizmetlerin üretim, reklâm, ve
dağıtımlarının telekomünikasyon ağları üzerinden yapılması” olarak tanımlamaktadır. E-
Ticaret tanımını, İktisadi İşbirliği ve Çalışma Örgütü (OECD) ise, “sayısallaştırılmış yazılı
metin, ses ve görüntünün işlenmesi ve iletilmesine dayanan, kişileri ve kurumları ilgilendiren
tüm ticari işlemler” biçiminde açıklamaktadır. T.C. Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye Ulusal
Enformasyon Alt Yapısı (TUENA, 1998) raporunda doğrudan elektronik ticareti; fiziksel
bağlantı kurmaya veya fiziksel bir değiş tokuş işlemine gerek kalmadan tarafların elektronik
olarak iletişim kurdukları her türlü ticari iş etkinliği olarak görülmektedir (Küçükyılmazlar,
2006). Üç tanıma da bakıldığında ticaretin online ortamda yapıldığına ve fiziksel bağlantı
olmaksızın iş akışının ilerlediğine vurgu yapılmaktadır. Online ortama taşınan ticaret kişi ve
kurumların yaşamlarında da pek çok değişikliği beraberinde getirmiştir.
133
Bugün birçok markanın hem geleneksel mağazası hem de çevrimiçi mağazası vardır.
Ayrıca işletmeler, sosyal medya hesaplarına önem vermekte ve sosyal ticaretin varlığını
güçlendirmektedir. Mobil cihazların gelişmesi yeni çevrimiçi alışveriş ortamının oluşmasını
sağlamıştır. Öyle ki akıllı cihazlar, giyilebilir teknolojiler ile günün her anında çevrimiçi olarak
bağlantı sağlanabilir, ister bilgiye erişim ister eğlence istenirse de alışveriş gerçekleştirilebilir.
Mobil alışverişin kişiselleştirme özelliği, elektronik ticari işletmelerin dikkatini çekmiş ve
birçok mobil ticaret uygulamasının geliştirilmesine yol açmıştır. Günümüz çevrimiçi
alışverişlerde mobil alışverişin hızlı yükselişi gözlemlenmektedir.
Tüketicinin elektronik ticareti benimsemesi, yeni çevrimiçi alışveriş ortamlarının
yayılmasını hızlandırmıştır. Özellikle Web 2.0 teknolojileri ve sosyal medyanın kullanıcıların
gündelik yaşamlarında etkin biçimde rol oynamaya başlaması yeni imkanlar yaratmıştır. Web
2.0, ikinci nesil web olarak adlandırılmaktadır. Dale Dougherty tarafından 2004 yılında bir
okuma-yazma ağı olarak tanımlanmıştır (Berners Lee, 1998). Web 2.0 teknolojileri, sosyal
etkileşimlerde ortak ilgi alanlarına sahip büyük küresel kalabalıklar kurulmasına ve
yönetilmesine izin verirmiştir. Web 2.0 ikinci nesil internet hizmetlerini, toplumsal iletişim
sitelerini, vikileri, iletişim araçlarını, internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı
sistemleri kapsamaktadır.
Ticari faaliyetlerin sosyal medyaya genişlemesiyle Facebook, Twitter ve Instagram gibi
büyük sosyal medya ağları, iletişim aracı olmanın ötesine geçmiştir. Sosyal medyada
kullanıcılar yalnızca paylaşımda bulunmamakta, aynı zamanda alışveriş de yapmaktadırlar.
Şirketlerin mağazaları için açtığı sosyal medya hesapları, tüketicilerin ürünlere ulaşmasını
kolaylaştırmakla birlikte zengin çevrimiçi ödeme yöntemi ile ürüne sahip olmayı
kolaylaştırmaktadır. Çevrimiçi ticaret, Web 2.0 araçları ile birlikte sosyal ortamlar aracılığı ile
gerçekleştirildiğinde “sosyal ticaret” haline de dönüşmüştür. Sosyal ticaret, 2009 yılında
yükselişe geçmiş görünmektedir; küresel ölçekte ise Amerika Birleşik Devletleri içerisinde
bulunan işletmelerin büyük çoğunluğu, Facebook hesaplarında kendi işletmelerini tanıtmıştır.
Benzer şekilde Türkiye’de de her ürün markasının aktif sosyal medya hesapları bulunmakla
birlikte küçük işletmelerin de bu ortamlarda faaliyet gösterdiği görülmektedir.
Teknolojinin gelişimi ve akıllı telefonların yaygın kullanımına paralel olarak gelişen
elektronik ticaret insanların gündelik yaşamlarında çeşitli değişimlere yol açmıştır. İnternetin
belirli bir yerde olma zorunluluğunu bağımlılığı ortadan kaldırdığı, bunlara dair yeni bir bakış
açısı getirdiği ileri sürülmektedir. Bu yeni dijital platform, hayatımızın en önemli unsurlarından
134
biri olarak elektronik ticaretin hacim ve etkinliğini artırmıştır. Günümüzde artık eski mağazalar,
dükkânlar, alışveriş merkezleri gibi mekânsal yerleşkeler internet ağı ile kullanıcılara daha
yakın hale gelmiştir. Geleneksel yolla yapılan ticaretteki pek çok engel elektronik ticaret
ortamında kalkmaktadır. Alıcı ve satıcı elektronik ticarette bir araya gelmek zorunda
olmadığında işlem maliyetleri de oldukça azalmakta, Web aracılığıyla firmalar pek çok faaliyeti
daha düşük maliyetle yapmaktadır (Sarısakal & Aydın, 2003: 83-90).
Bu bağlamda çevrimiçi alışveriş bireylerin gündelik yaşamında çeşitli etkilere de yol
açmıştır. Günümüzde Türkiye’de çevrimiçi alışveriş incelendiğinde Türkiye’de çevrimiçi
alışverişin gerçekleştirilmesine bağlı olarak alışverişte yüz yüze iletişim azalmış, tüketici
çekingenliğinin kaybolduğu gözlenmiştir. Ayrıca bireyler küresel ürünlere daha rahat
erişebilmektedir. Çevrimiçi alışveriş ile ödeme ve lojistik imkânlar olduğu sürece dünyanın her
bölgesinden alışveriş yapılabilmektedir. Geleneksel mağazalar sisteminde yalnızca yakın çevre
bazlı alışveriş ve ürün bulma imkânı varken, artık insanlar internet ile erişebildikleri her
bölgeden diledikleri ürünlere sahip olabilmektedir. Bunun dünyada en büyük örneğini gösteren
Amazon.com ve Ebay.com’un, çevrimiçi alışverişin küreselleşmesinde bir etken olduğu
söylenebilir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, çevrimiçi alışverişlerde ihtiyaç harici tüketimin gün
geçtikçe büyüdüğü, buna bağlı olarak da çevrimiçi tüketime harcanan zamanın da arttığını
göstermektedir. Günümüzde, çoğunlukla özel sektör başta olmak üzere yoğun çalışma saatleri,
işe gidiş dönüş trafiği ve bu süreçteki fiziksel ve ruhsal yorgunluklar, insanları teknoloji
kullanımına daha fazla itmektedir. İstanbul gibi kalabalık ve trafik problemi olan şehirlerde
yaşayan insanlar için, tek tatil gününde alışverişe zaman ayırmak vakit kaybı gibi
görülmektedir. Bu noktada elektronik ticaretin zamandan tasarruf diye anılan avantajı devreye
girmektedir. Kişiler, ihtiyaç duydukları ürünü mağazaya giderek satın almak yerine, oturdukları
yerden akıllı cihazları yahut bilgisayarları aracılığı ile satın almaktadır. Ayrıca alışveriş sonrası
destek ve iade konuları bağlamında da çözümün sağlanmasına yönelik önermeler söz
konusudur. Örneğin, Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu, ilk kategori olarak fiziki
malların seçimini, siparişini ve ödemesini internet aracılığı ile yapmaya dikkat çekmektedir. Bu
yönteme ilişkin tüketici sorunları posta veya doğrudan satış yoluyla yapılan alışverişlerde
karşılaşılan sorunların çözümüne benzer yollarla çözülebileceği önerilmektedir.
(Küçükyılmazlar, 2006). Bir diğer deyişle internet üzerinden satın alınan ürünün seçimi, siparişi
ya da ödemesiyle ilgili herhangi bir sorunla karşılaşılması durumunda posta yoluyla veya
doğrudan satış yoluyla alışverişlerdeki sorunlarının çözümü ile aynı davranmalıdır.
135
Elektronik ticaretin kolay ve hızlı erişim avantajı, birçokları tarafından zaman ve
mekândan bağımsız olma biçimindeki bir avantaj olarak yorumlanmakta fakat çevrimiçinde
geçirilen sürenin artışı, bu iddianın yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Teknolojik gelişmelerin gün geçtikçe artması ve bunun en büyük sonuçlarından
internetin birey yaşamında büyük yer kaplaması gündelik hayatta çeşitli değişikliklere yol
açmıştır. Bu değişiklerden biri olan alışveriş ortam değişikliği, elektronik ticaret ile çevrimiçi
alışveriş kavramının oluşması sağlanmıştır.
Çevrimiçi alışveriş geçmişten günümüze hızla artış göstermişken son yıllarda bu artışın
azalan ivme ile arttığı gözlenmiştir. Elektronik ticaretin durağan döneme girebileceğini iddia
edenler olsa dahi çevrimiçi alışveriş her geçen yıl bir öncekine oranla artışını sürdürmekte ve
önemini korumaktadır. İnternet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi
veren ya da satın alan 16-74 yaş grubundaki bireylerin oranı, 2017 yılı Nisan ayı ile 2018 yılı
Mart aylarını kapsayan on iki aylık dönemde %29,3’tür. Önceki yılın aynı döneminde (2016
Nisan- 2017 Mart), bu oran %24,9 olarak gözlenmiştir (TÜİK, 2018).
Çevrimiçi alışverişe bağlı olarak insanların gündelik yaşamda alışveriş alışkanlıklarında
da çeşitli değişimler meydana gelmiştir. İnsanların internet ve sosyal ağlardaki aktifliğinin gün
geçtikçe hızla arttığı gözlenmektedir. Dünya ortalamasının üzerinde internet aktifliği gösteren
Türkiye, internet teknolojisini aktif olarak kullanan ülkeler arasında yer almaktadır.
Tüm bu hızlı gelişmeler ışığında günümüzde siber âlem gerçek yaşamın birebir aynısı
olmaya başlamıştır. Sürekli gelişen dünyamızda hızlı iletişim kurma ve bilgiye ulaşma ihtiyacı
toplumların vazgeçilmezi haline gelmiş, internet de bütün birey ve toplumlara çözümler
sunabilen bir araca dönüşmüştür. Elektronik ticaretin kolay ve hızlı erişim avantajı, birçokları
tarafından zaman ve mekândan bağımsız olma biçimindeki bir avantaj olarak yorumlanmakta
fakat çevrimiçinde geçirilen sürenin artışı, bu iddianın yeniden gözden geçirilmesini zorunlu
kılmaktadır. Teknolojideki baş döndürücü gelişme aynı zamanda bu alanda işlenebilir suçları
da beraberinde farklı yollarla kolluk kuvvetlerinin önüne getirmeye başlanmıştır.
Mobil cihazların artması, akıllı telefonların ve internetin yaygınlaşması, sosyal ağların
da kullanıcı sayısında, büyük ivme kazanmasına neden olmuştur. Gün içerisinde zaman
kısıtlaması olmadan, aktif olarak kullanılan bu ağlar, bireylerin iletişim kurma biçimlerinin de
dönüşmesine neden olmakla beraber bireylerin sosyal medya kullanım sürelerini büyük oranda
arttırmıştır. Özellikle Facebook, Twitter ve Instagram, yüz yüze iletişimin dahi önüne geçecek
136
kadar tehlikeli noktaya gelmiştir. Kendini rahatlıkla ifade etme noktasında, kullanıcılara büyük
avantajlar sağlayan bu ağlar, sanal iletişim olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bireylerin, sosyalleşme adı altında yüz yüze iletişimden uzaklaşarak, sosyal medya üzerinden
interaktif ve çok boyutlu olarak, kendilerini ifade etme süreçleri, çoğu zaman olumsuz sonuçları
da beraberinde getirmektedir.
Tüm bu teknolojik gelişmelerin artışına bağlı olarak, bilişim suçlarında da yüksek
oranda çeşitlenme gözlenmektedir. Hakaret, dijital veri hırsızlığı, kişisel verilerin ele
geçirilmesi, sosyal medya hesaplarının ve Web sitelerinin hacklenmesi, dolandırıcılık,phishing
vb. çok sayıda bilişim suçu yaygın olarak işlenmektedir. Geleneksel yöntemlerden uzaklaşan
suç, sanal ortamda çeşitlenmekte ve kontrolü güçleşmektedir. Casus yazılımlar (spyware),
aldatma (IP spoofing), servis dışı bırakma (DoS), yemlemeler (phishing), istem dışı elektronik
postalar (spam), klavye işlemlerini kaydeden programlar (key loggers), virüsler, Truva atları,
kurtçuklar (worms), zombie, botnet, şebeke trafiğinin dinlenmesi (sniffers), propaganda siber
saldırı araçları ve yöntemleri arasında sayılabilir (Varoğlu & Çınar, 2016).
Beyaz yakalı suç örgütleri ve organize suç grupları, birbirleri ile bağlantılı suçları işleme
eğilimi göstermektedirler. Suç ile mücadele eden yetkili organların takiplerinden kurtulmak için
yazılım geliştirmeden, kötü amaçlı kişisel bilgileri elde edilmesine kadar birçok illegal
faaliyette ortaya çıkmaktadırlar. Sürekli karmaşıklaşan bilişim teknolojileri ve internet
üzerinden işlenen suçlar, uluslararası ve ulusal kurumlar ile uzmanlar tarafından farklı
şekillerde kategorize edilmektedir.
Gelişen teknoloji sayesinde bilişim sistemleri, internet ve sosyal medya kullanımı
istatistiki verilere göre her yıl artmaktadır. Çoklu sanal ortamın kullanımı ile suç arasında doğru
orantı mevcuttur. Diğer bir ifade ile sosyal ağlar ve bilişim sistemlerinin kullanımı arttıkça suç
işleme oranı da artmıştır.
Bilişim suçlarının içeriği, oldukça kapsamlı ve karmaşıktır. Bu suçlar; iletişim
teknolojileri kullanılarak kişilere, topluma ve devlete karşı, kanunlarla yasaklanmış fiillerin
gerçekleştirilmesi şeklinde ifade edilebilir. Bilişim alanında meydana gelen değişimler, internet
bağlantılı taşınabilir modern araçların, özellikle de akıllı telefonların, tüm bilişim mecralarında
rahatlıkla ve yaygın biçimde kullanılmaya başlaması, bunlara bağlı olarak ücretli ve ücretsiz
uygulamalarla mobil ve PC kullanıcıların kendisini gizlemesine, konumunun bulunduğu yerden
farklı bir yerde göstermesine olanak sağlamaktadır. Bu uygulamaların herhangi bir kontrolünün
137
bulunmaması, kullanıcıların kendisini gizlemesine olanak sağlayarak anonimlik kavramını ön
plana çıkarmaktadır. Bu durum suç soruşturmalarında suçlunun tespitinin giderek zorlaşmasına,
kontrol mekanizmalarının zayıflamasına ve sanal dünyada suç işlenmesine olanak sağlamış
beraberinde tüm dünya ülkeleriyle eşgüdüm hareket etmeyi zorunlu hale getirmeye başlamıştır.
Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi'ne göre bilişim suçları, bilgisayar veri veya
sistemlerinin gizliliği, bütünlüğü ve kullanıma açık bulunmasına yönelik suçlar, bilgisayarlarla
ilişkili suçlar, içerikle ilişkili suçlar ve fikri mülkiyet haklarının ihlali ile ilgili suçlar şeklinde
sınıflandırılmıştır (Avrupa Konseyi, 2001).
Birleşmiş Milletler tarafından İtalya'da düzenlenen "Symposium on the Occasion of the
United Nations Convention Against Transnational Organized Crime" sempozyumu bünyesinde
14 Aralık 2000 tarihinde düzenlenen "The Challenge of Borderless Cyber Crime" panelinde
bilişim suçları ile ilgili bir takım fiillerin üye ülkeler tarafından cezai müeyyide ile karşılanması
tavsiye edilmiştir. Bunları bilişim sistemlerine yetkisiz giriş, bilgisayar veya bilişim
sistemlerinin hukuka aykırı olarak kullanımına engel olunması, bilişim sistemleri içerisindeki
verilerin değiştirilmesi veya tahrip edilmesi, veri veya program gibi soyut birtakım değerlerin
ele geçirilmesi, bilişim sistemleri ile sahtekarlık fiilleridir (Pallı, 2008: 68).
Avrupa Topluluğunda ise bilgisayar suçları şöyle tasnif edilmektedir (Kurt, 2005: 78).
Bir kaynağın veya herhangi bir değerin gayri kanuni olarak transferini sağlamak için
kasten bilgisayar verilerine ve/veya programlarına girmek, bozmak, silmek ve/veya yok
etmek
Bir sahtekarlık yapabilmek için kasten bilgisayar verilerine ve/veya programlarına
girmek, bozmak, silmek ve/veya yok etmek;
Bilgisayar ve/veya telekomünikasyon sistemlerinin çalışmasını engellemek amacıyla
kasten bilgisayar verilerine ve/veya programlarına yahut bir bilgisayar sistemiyle bir
bağlantı bir bağlantı sağlayan mekanizmaya girmek, bozmak, silmek ve/veya yok
etmek,
Piyasaya sürmek ve ticari olarak yararlanmak amacıyla bir bilgisayar programının yasal
malikinin sahip olduğu hakları zarara uğratmak,
Bir bilgisayar ve/veya telekomünikasyon sistemi sorumlusunun izni olmaksızın veya
mevcut emniyet tedbirlerini aşarak bu sistemlere kasten girmek veya müdahalede
bulunmaktır.
Bilişim suçları ile ilgili diğer bir sınıflandırma da şu şekilde olabilir;
Veri Suçları (a-Verilerin durdurulması, b-Verilerin değiştirilmesi, c- Verilerin
çalınması),
Ağ Suçları (a-Ağ engellenmesi, b-Ağ sabotajı),
Yetkisiz Giriş Suçları (a-Bilişim sistemine izinsiz giriş, b-Virüs yayma),
İlgili Suçlar (a-Bilgisayar yoluyla sahtecilik, b-Bilgisayarla bağlantılı dolandırıcılıklar)
138
Bilişim suçlarının tasnifi konusundaki yaklaşımlar incelendiğinde genel olarak ayrımın
bilişim teknolojilerinin "amaç" ve "araç" olarak kullanılmasından çıktığını görmekteyiz.
Çalışmamızın da temel çıkış noktasını oluşturan bu ayrımın sonucu olarak genel bir tasnif
yapmak istersek;
Bilişim Suçları
Bilişim Yoluyla işlenen Suçlar
Şeklinde bir ayrımın yapılması hemen hemen bütün görüşlerle örtüşmektedir.
Birleşmiş Milletler 10. Kongresinde Bilişim Suçlarını;
Dar anlamda bilişim suçları
Geniş anlamda bilişim suçları olmak üzere iki alt kategori içinde değerlendirmektedir.
Dar anlamda bilişim suçları bilişim sisteminin güvenliğini veya veri işlemini hedef alan
eylemler, geniş anlamda bilişim suçları ise bilişim sistemi ve ağı marifeti ile bu sistem veya
ağda gerçekleşen herhangi bir hukuk dışı eylemlerdir şeklinde sınıflandırılmıştır. (Yazıcıoğlu,
2004).
Avrupa Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler 10.
Kongresinde Bilişim suçlarının sınıflandırılması konusunda farklılıkların olduğu
gözlemlenmekle beraber dijital dünyanın hızla gelişmesi, teknolojide oluşan yenilikler, bilişim
alanında işlenen suçlarda da kendisini göstermiş ve çeşitliliğini arttırmıştır. Aynı zamanda Türk
Hukuk Sisteminde meydana gelen değişiklikler neticesinde günümüzde siber suçların
sınıflandırılmasını dört ana başlık altında değerlendirebiliriz.
Siber suçlar işleniş yöntemlerine göre dört ana başlıkta sınıflandırılabilir (Ekizer,
2014):
Bilişim Bağlantılı Siber Suçlar
Bilişim Vasıtasıyla İşlenen Siber Suçlar
Kritik Altyapılar ve Endüstriyel Kontrol Sistemlerine Yönelik Suçlar
Bilişim Sistemlerini Hedef Alan Siber Suçlar
Bilişim Bağlantılı Siber Suçlar
Bilişim sistemlerinin hayatımızın her alanına girmesi ile birlikte teknolojinin gelişmesi,
akıllı telefonların gün geçtikçe daha çok kullanılması, özellikle e-ticaret, internet / mobil
bankacılık uygulamalarının yaygınlaşması, sosyal medya kullanıcı sayısının artması,
139
kullanıcıların günlük yaşantılarında kolaylık sağladığı gibi, suç ve suç örgütleri tarafından da
bilişim sistemleri kullanılarak hırsızlık, dolandırıcılık ve sahtecilik yolu ile banka ve kişisel
bilgilerin ele geçirilip haksız kazançla birlikte kullanıcıların mağduriyetine de sebep
olmaktadır.
Bilişim Bağlantılı Siber Suçlara Örnek Vermek Gerekirse;
Skimming (Banka/Kredi Kartı Manyetik Şerit Kopyalama) (TCK Md.245)
Banka/Kredi Kartı Sahteciliği (TCK Md.245)
Mail Order(TCK Md.245)
İnternet Banka Dolandırıcılığı (Havale/EFT) (TCKMd.158-1/f,l)
Phishing (voice-çağrı merkezi dolandırıcılıkları, web phishing-kimlik, şifre ve kart
bilgisi hırsızlığı) (TCK Md.158-1/f,l)
Nitelikli Hırsızlık (TCK Md.142-2/e) (5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun İlgili Maddeleri)
Bilişim Vasıtasıyla İşlenen Siber Suçlar
Teknolojinin gelişimi ile birlikte bilişim sistemlerinin hayatımızın her alanına girmesi
ve aynı zamanda teknolojinin sağlamış olduğu kimlik, konum bilgisi gibi verilerin gizlenerek
anonim hale getirilebilme imkanının bulunması ve sınırlarla kalmayıp uluslararası boyutta
işlenebilir hale gelmesi ile yeni suç tiplerinin ortaya çıkmasıyla beraber özellikle hakaret,
sövme, terör propagandaları, uyuşturucu trafiğinin yönlendirilmesi gibi klasik suç tiplerinin de
daha kolay işlenmesine imkan sağlamaktadır.
Bilişim Vasıtasıyla İşlenen Siber Suçlara Örnekler:
Çocuğun Cinsel Yönden İstismarı (TCK Md.103,226)
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK Md.134)
Tehdit, Şantaj, Hakaret vb. (TCK Md.106,107)
Terör Propagandası (3713 SKM)
Devlet Büyüklerine Hakaret (TCK Md.299)
Uyuşturucu Madde Temin ve Satışı (TCK Md.188)
Bilişim Sistemlerini Hedef Alan Siber Suçlar
Bilişim sistemleri suçun mağduru konumundadır. Bir bilişim sistemine yetki dışı erişim,
sistemin işleyişinin aksatılması veya kesintiye uğratılması, bilişim sistemi üzerindeki verilerin
140
silinmesi, değiştirilmesi söz konusudur. Zararlı yazılımların hedef bilişim sistemine
bulaştırılması sonucu sistemin işleyişinin durması, sistem üzerindeki verilerin zarar görmesi
maddi ve manevi birçok zarara yol açabilir.
Örneğin istihbarat teşkilatlarının sistemlerine erişim ile bilgilerin çalınması, hastane
veri tabanlarındaki bilgilerin veya havayolu firmalarının uçuş planlarının değişmesi, banka
verilerinin çalınması veya iletişimi sağlayan servislerin durdurulması inanılmaz derecede
zararlar meydana getirir. Burada hedef direk olarak bilişim sistemleridir.
Kritik Alt Yapılar Ve Endüstriyel Sistemlere Yönelik Siber Suçlar
Avrupa komisyonu kritik altyapıları; insanların hayati sosyal fonksiyonlarının,
sağlıklarının, emniyetlerinin, güvenliklerinin, ekonomik ve toplumsal refahlarının devamı için
gerekli olan ve aksama veya yok edilmesi bu fonksiyonları sürdürmede yetersiz kalma
sonucunda bir üye ülkede belirgin etki gösterecek varlık, sistem veya ilgili parçaları şeklinde
tanımlamaktadır.(Avrupa Komisyonu, 2004)
Yapılan tanımlama doğrultusunda devletin vatandaşlarına sunmuş olduğu kritik öneme
sahip altyapılara (Enerji, Sağlık, Ulaşım, Aselsan, Tübitak, Havelsan vb) yönelik yapılan
gelişmiş ve hedefli siber saldırılardaki amaç ülke ekonomisine zarar vererek siyasi yönden
hükümetleri güçsüz bırakmaktır (Avrupa Komisyonu, 2004: 3).
Ülke kanunumuza bakıldığında Türk Ceza Kanunu 10. Bölüm Bilişim Alanında Suçlar
başlığı altında Bilişim sistemine girme (Madde 243), Sistemi engelleme, bozma, verileri yok
etme veya değiştirme (Madde 244), Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (Madde
245), Yasak cihaz veya programlar (Madde 245/A) suçları ile ilgili hüküm bulunmaktadır.
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması kapsamında yoğun olarak kullanılan
banka veya kredi kartlarının ATM, pos veya sanal pos cihazlarıyla kullanımlarından
kaynaklanan suçlara değinmemiz mümkündür. Bu doğrultuda;
Banka veya Kredi Kartlarının ATM’de kullanımları sırasında kopyalandığı ve ele
geçirilen bilgiler kullanılarak üretilen sahte kartlar vasıtasıyla gerçekleştirilen suç yöntemidir.
Şüpheliler tarafından üzerinde kart manyetik şerit bilgilerini okumaya yarayan düzeneklerin
bulunduğu elektronik sistemler, ATM kart giriş haznelerine birebir benzer ve fiziki görünüşte
farklılık göstermeyen düzenekler üzerine yerleştirilerek, vatandaşın ATM’ye kartını
yerleştirdiği sırada manyetik şerit bilgileri elde edilmektedir. Ayrıca ATM’nin farklı
141
yüzeylerine kart şifresinin ele geçirilmesi amacıyla üzerinde mikro kamera düzeneğinin
bulunduğu aparat yerleştirilmektedir. Bu aparatlar aracılığı ile ATM’den işlem yapan banka
müşterisinin kart bilgileri kopyalanmaktadır. Kopyalanarak manyetik şerit bilgileri ele geçirilen
bilgiler kampanya kartları, akaryakıt kartları, beyaz plastik kartlar gibi üzerinde manyetik şerit
alanı bulunan kartlara msr adı verilen cihazlarla entegre edilerek sahte kart üretilmektedir.
Üretilen sahte kartlar, ele geçirilen kart şifreleri ile birlikte fark ATM’lerde kullanılarak
şüpheliler tarafından para çekim işlemi gerçekleştirilmekte ve vatandaşlar mağdur
edilmektedir.
Banka veya Kredi Kartlarının fiziki olarak ATM kullanımları dışındaki diğer kullanım
alanı pos cihazları aracılığı ile alışveriş işlemleridir. Bu yöntemde yine yazılımı değiştirilmiş
veya mini msr cihazları aracılığı ile müşteri kartını kullandığı sırada kart manyetik şerit bilgileri
ele geçirilmektedir. Şifre kimi zaman yazılımlı pos cihazı marifeti ile kimi zaman ise görsel
hafıza ile ele geçirilmekte, neticesinde temin edilen bilgileri ile yukarıda anlatıldığı gibi sahte
kart üretilerek kullanılmaktadır.
Banka veya Kredi Kartlarının fiziki kullanımları dışında gelişen teknoloji ve verilen
hizmetin internet üzerinden sağlanması neticesinde e-ticaret sitelerinde kullanımları
gerçekleştirilmekte, bu sırada da gerek bilgilerin çalınarak kullanılması gerekse çalınan
bilgilerin e-ticaret sitelerinde kullanılması ile suç oluşmaktadır. E-ticaret siteleri üzerinden
alışveriş yapmak artık çok kolay hale gelmiştir. Cüzdanımızda bulunan kredi kartı fiziken hiçbir
şekilde kullanılmaksızın üzerinde bulunan 16 haneli kart numarası, kart son kullanım tarihi ve
kart CVV numarası girilerek alışveriş yapılabilmektedir. Günlük hayatta e-ticaret hayatın
vazgeçilmez bir unsuru olsa da suça maruz kalma ihtimalimiz de yüksektir. Harcama yapılan
internet sitesi güvenliğini ön planda tutmamız gerekmektedir. Sahte açılan hizmet siteleri
aracılığı ile ele geçirilen kart bilgilerimiz farklı e-ticaret siteleri üzerinde kullanılarak şüpheliler
tarafından kullanılabilir ve bizde sonucunda mağdur olmuş olabiliriz. Belirtilen kart bilgilerinin
e-ticaret sitelerinde de kullanıldığı gibi az da olsa pos cihazlarına manuel bilgiler girilerek te
kullanılabilmektedir.
Ayrıca Türk Ceza Kanunu Nitelikli hırsızlık başlıklı 142. Maddesinin e fıkrası Bilişim
sistemlerinin kullanılması, Nitelikli dolandırıcılık başlıklı 158. Maddesinin 1/f fıkrası Bilişim
sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması hükümleri de bilişim
sistemleri kullanılarak işlenebilmektedir.
142
Banka veya kredi kartlarımızın güvenliğini üst seviyede tutsakta günümüz bankacılık
hizmetlerinde yetersiz kalabiliriz. Çünkü sadece kart kullanılmakla banka hesaplarımız ele
geçirilmemekte olup, internet bankacılığı ve mobil uygulamalarla da tüm banka hesaplarımız
ele geçirilebilmektedir. Bu doğrultuda gerek girmiş olduğumuz banka web sayfasının, gerekse
mobil cihazımıza indirmiş olduğumuz bankacılık uygulamasının güvenilirliğini sağlamamız
gerekmektedir. Ayrıca sadece internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamalarında
güvenliğin dikkate alınması bankacılık hesaplarına saldırı olmayacağını ifade etmemektedir.
Gerek kullandığımız bilgisayar, gerekse mobil cihazlara indirilen uygulamalar da güvenliğimizi
sağlamamız gerekmektedir. Şöyledir ki bilgisayar ve mobil cihazımıza yerleşen bir virüs veya
uygulama ile bankacılık hizmetlerinden faydalandığımız sırada bilgilerin şüphelilerin ele
geçmesi de muhtemeldir. Şüphelilerce çeşitli zararlı yazılımlar, bankacılık hizmetlerine
tanımlanan cep telefonu numarasına ilişkin sim kartın ikizlenmesi (yedek simkart temini) veya
orijinal görünüm verilmiş sahte web siteleri aracılığı ile bankacılık bilgileri ele geçirilebilir, bu
bilgiler kullanılarak ta şüphelilerce banka hesaplarına erişilerek şüpheli hesaplara para transfer
etmek suretiyle banka müşterileri mağdur edilebilmektedir. Bu suça maruz kalmamak amacıyla
kullanılan bilgisayar ve mobil cihazlarda bulunan yazılımlara özellikle dikkat edilmeli, işlem
yapılan web sitelerinin güvenilirliği ön planda tutulmalıdır.
SONUÇ
Bankacılık bilgilerinin yukarıda açıkladığımız zararlı yazılım, sahte web sitesi, sahte
bankacılık uygulaması veya banka hesabında tanımlanan sim kartın yedeklenmesi suretiyle ele
geçirilebileceği gibi sosyal mühendislik yoluyla vatandaşlardan kart ve bankacılık bilgileri ele
geçirilmektedir. Sosyal mühendislikte ikna kabiliyeti yüksek şüphelilerce başvurulan bu
yöntemde yanıltma ve dolandırma amaçlı VOİP tabir edilen internet üzerinden aramalar
neticesinde vatandaşın mobil cihazında banka müşteri hizmetleri numarasının gösterildiği, ikna
edici bir görüşme neticesinde de vatandaştan bankacılık bilgilerinin ele geçirildiği
görülmektedir. Hatta bu görüşmeler sırasında müşteri mobil cihazına gelen kısa mesajlarında
telefonda söylenmesi sağlanmaktadır. Bu suça maruz kalmamamız açısından kesinlikle banka
görünümlü gelen çağrılara dikkatli cevaplar vermeliyiz, tereddüt yaşadığımız durumlarda hiçbir
bilgi paylaşmadan görüşmeye son verilmelidir. Görüşmede yaratılan korku ve panik havasına
kesinlikle girilmemelidir.
143
Gelişen teknoloji sayesinde bilişim sistemleri, internet ve sosyal medya kullanımı
istatistiki verilere göre her yıl artmaktadır. Çoklu sanal ortamın kullanımı ile suç arasında doğru
orantı mevcuttur. Diğer bir ifade ile sosyal ağlar ve bilişim sistemlerinin kullanımı arttıkça suç
işleme oranı da artmıştır.
İstanbul ili ele alındığında bu tür suçların işlenme oranı arttıkça, bu suçlara bağlı
yakalanma oranlarının da arttığı gözlenmektedir. İnternet ve iletişim teknolojilerinin gelişimi
ve dönüşümü, tüm dünyada klasik iletişim standartları ile kıyaslanamayacak ölçekte sosyo-
kültürel, ekonomik ve siyasal etkileri beraberinde getirmiştir. İnternet bağlantı hızının ve
kapasitesinin çok hızlı artmasıyla beraber günümüzde teknolojide gerçekleşen dönüşüm, mobil
teknolojinin yaygınlaşması, 5G teknolojisi ile nesnelerin internetinin hayatımıza girecek
olması, yıllara oranla bilişim suçlarının çeşitlenmesine ve artmasına etkisi olacaktır.
Ancak çok hızlı bir şekilde büyüyen sosyal ağlar ile bilişim sistemlerinde, henüz ön
denetim veya kontrol mekanizmaları yeteri kadar oluşturulmadığından, sanal ortamın takibinin
yapılmasında güçlükler yaşanmaktadır. Meydana gelen suçların artık sınır tanımaz halde
ülkeler ve kıtalar arasında çok kısa süre içerisinde işlenebilmekte yine ülke ve kıtalararası
hukuki sistemlerinin değişiklik göstermesi suç ve suçlu takibinde aynı zamanda bilgi
alışverişlerinde zorluklar yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Önlem alınmaz ise sürekli
değişim ve gelişim gösteren bu çoklu sitem ortamında, suç ve takibindeki güçlük daha da
artacaktır.
KAYNAKLAR
Avrupa Komisyonu. (2004). Terörle Mücadelede Kritik Alt Yapıların Korunması. Brüksel.
Avrupa Konseyi, (2001). Convention on Cybercrime.
http://conventions.coe.int/Treaty/EN/Treaties/html/185.html adresinden 17.10.2010
tarihinde erişildi.
Bahar, A (2018). Bilişim Suçları, İletişim ve Sosyal Medya. Aydın Üniversitesi Dergisi.
Temmuz 2018, Cilt No 10, Sayı 3, s.1-36.
Berners-Lee, T. (1998). The World Wide Web: A very short personal history.
144
http://www.w3.org/People/Berners-Lee/ShortHistory.html adresinden 16.02.2018
tarihinde erişildi.
Ekizer, A. H. (2014). Bilişim Suçları (Siber Suçlar). https://www.ekizer.net/bilisimsuclari-
sibersuclar/ adresinden 16.05.2019 tarihinde erişildi.
Kurt, (2005), Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulaması,
Ankara: Seçkin Yayınları.
Küçükyılmazlar, A. (2006). Elektronik Ticaret Rehberi. İTO. İstanbul.
Pallı, H. (2008). Türk Hukukunda ve Mukayeseli Hukukta Bilişim Suçları (Yayınlanmış
Yüksek Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kayseri.
Sarısakal, M.N. & Aydın, M.A. (2003). Elektronik Ticaretin Yeni Yüzü Mobil Ticaret.
Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi. 1(2), pp.83-90.
Şimşek Varoğlu, D. & Çınar, O. (2016). E-Ticaret ve Siber İşlemler. Dış Ticaret Enstitüsü
Tartışma Metinleri. İstanbul Ticaret Üniversitesi.
TÜİK. (2018). Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819 adresinden 16.05.2019
tarihine erişildi.
Yazıcıoğlu, R., Y. (2004) Bilişim Suçları Konusunda 2001 Türk Ceza Kanunu Tasarısının
Değerlendirilmesi. Hukuk ve adalet: Eleştirel Hukuk Dergisi, Y:1, S:1, İstanbul.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun İlgili Maddeleri
145
TABLO VE ŞEKİLLER
Tablo 1: İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü
2017-2018 Yılları Arasında Çeşitli Kategorilerde İşlenmiş Bilişim Suçları Sayısı ve
Değişimi
Suçun Nevi
2017 2018
Operasyon
Sayısı Yakalama Tutuklama
Operasyon
Sayısı Yakalama Tutuklama
Bilişim ve Banka Sistemleri
Aracılığıyla Nitelikli
Dolandırıcılık (TCK:158/1-f)
52 246 130 52 197 104
Kamu görevlisi, Banka vb. ile
irtibatlı olduğunu söyleyerek
dolandırıcılık (TCK 158/1-L)
5 52 28 9 159 65
Banka ve Kredi Kartlarının
Kötüye Kullanılması
(TCK:245/2-3)
21 54 31 23 44 34
Bilişim yoluyla Hırsızlık
(TCK:142/2-e) 16 19 18 12 33 18
Bilişim Sistemlerine Yönelik
Suçlar (TCK:243-244) 7 22 7 17 53 30
Bilişim Sistemlerini
Kullanarak Özel Hayata Karşı
İşlenen Suçlar TCK:132-136)
4 8 2 6 8 0
7258 Sayılı Futbol Ve Diğer
Spor Müsabakalarında Bahis
ve Şans Oyunları
Düzenlenmesi Hakkında
Kanun
9 110 44 37 280 135
Müstehcenlik
(TCK:226-3), Çocuğun Cinsel
İstismarı (TCK:103)
16 23 8 41 47 4
TOPLAM 130 534 268 197 821 390
146
Şekil 1: We Are Social 2018 Türkiye’de İnternet Kullanımı
İstatistikleri
Şekil 2:We Are Social 2018 Türkiye E-Ticaret Tüketim Malları Satın Alım
İstatistikleri
5,1
4,0
3,2 3,0
M obiltelefon
kullanıcısayısı
İnternetkullanıcı
sayısı
Sosyalmedya
kullanıcısayısı
M obilsosyalmedya
kullanıcısayısı
Dünya,mobilinetkisiylehızladijitalleşiyor
Kaynak: Statista Ocak2018
Dünyanüfusu
7,6milyar
milyarkişi
Şekil 3: Dünyada Artan Mobill Kullanıcı Sayısı
147
Şekil 4: We Are Social 2018 Türkiye E-Ticaret Harcamaları
Şekil 5: We Are Social 2018 Türkiye E-Ticaret Harcamaları
Şekil 6:We Are Social 2018 Türkiye’de En Çok Kullanılan Sosyal Medya
Platformları İstatistikleri
148
Şekil 7: We Are Social 2018 Türkiye’de İnternet Kullanımı İstatistikleri
149
TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE KOLLUK FAALİYETLERİ: BİR GÜVENLİK
AKTÖRÜ OLARAK İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI
Mehmet Ali TEKİNER*
Niyazi Umut AKINCIOĞLU**
ÖZET
İnsanoğlunun uçmaya olan ilgisi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. İlk uçağın icadından
günümüze kadar havacılık alanında birçok gelişme yaşanmış, havacılık teknolojileri
durmaksızın gelişmeye devam etmiştir. Hava araçlarının etkin kullanıma başlaması ile beraber
güvenlik ve savunma alanında büyük faydalar sağlamalarına rağmen ortaya çıkan birçok yeni
tehdit de bulunmaktadır. Özellikle insansız hava araçları günümüzde güvenliğin sağlanması
için en sık başvurulan araçlardan olmaktadır. Entegre olarak kullanılabilen kamera ve silah
sistemleri kablosuz olarak kontrol edilebilen ve üstün hareket kabiliyetine sahip bu aygıtları
özellikle savunma konusunda en önemli aktörlerden biri yapmıştır. Bu nedenle insansız hava
araçları ülkemizde ve dünyada birçok kullanım alanına sahip araçlar olmuşlardır. Güvenlik
hizmetinin yanında tarım, arama – kurtarma, haritacılık ve yangın gibi birçok faaliyette insansız
hava araçlarından faydalanılmaktadır. Özellikle izleme ve takip gibi alanlarda boyutları ve
hareket kabiliyetleri nedeniyle insansız hava araçları kolluk kuvveti tarafından da sıkça
kullanılmaktadır. Ülkemizde de trafik denetlemeleri, izleme, toplumsal olaylar ve takip gibi
birçok güvenlik ihtiyacında insansız hava araçlarından faydalanılmaktadır. Ancak tüm
avantajların yanında bu araçlar düşük maliyetli ve kolay ulaşılabilir olmaları nedeniyle bazı art
niyetli kişi ve gruplar tarafından da kullanılmaktadır. Bu durum da insansız hava araçlarının
kullanımına denetimler getirilmesine ve bu araçlara karşı güvenlik önlemleri alınmasını zorunlu
kılmıştır. Dünyada bu amaç için birçok savunma şirketi anti – drone olarak adlandırılan
teknolojiler üzerine çalışmakta ve bu araçların neden olacağı muhtemel tehlikeleri bertaraf
etmeye çalışmaktadır. Ancak art niyetli kişiler olmasalar bile insansız hava araçlarının düşük
maliyetli ve kolay ulaşılabilir olmaları hobi amaçlı kullanımın insanlar arasında giderek
yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle hemen tüm ülkeler insansız hava araçlarının
kullanımı ve satın alınmasına yönelik kanuni düzenlemelerde bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İnsansız Hava Aracı, Kolluk Faaliyetleri, Güvenlik
* Doç. Dr., Polis Akademisi Başkanlığı Adli Bilimler Enstitüsü **Araş. Gör., Polis Akademisi Başkanlığı Adli Bilimler Enstitüsü
150
TECHNOLOGICAL DEVELOPMENTS AND LAWFIELD ACTIVITIES: UNIQUE
AIR TOOLS AS A SECURITY ACTOR
ABSTRACT
People's interest in flying dates back centuries. There have been many developments in the
aviation field from the invention of the first aircraft to the present. Effective use of air vehicles
has benefited greatly in security and defense. On the other hand, advances in aircraft technology
bring some new threats. Nowadays, unmanned aerial vehicles are one of the most commonly
used vehicles for provide safety and security. By the reason of the integrated camera and
weapon systems, and the advantages of wireless control makes unmanned aerial vehicles one
of the most important actors in defense and security. In addition to security services, unmanned
aerial vehicles are used in many activities such as agriculture, search and rescue, cartography
and fire. Especially in areas such as monitoring and tracking, unmanned aerial vehicles are
frequently used by law enforcement. In our country, unmanned aerial vehicles are used in many
security needs such as traffic inspections, monitoring, target tracing. However, in addition to
all the advantages, due to the fact that the unmanned aerial vehicles are easily accessible these
tools are used by some malicious individuals and groups.
This situation necessitated audits on the use of unmanned aerial vehicles and taking security
measures against these vehicles. For this purpose, many defense companies in the world are
working on anti-drone technologies and try to eliminate the potential hazards of these vehicles.
The advantage of low cost and easy access of unmanned aerial vehicles are becoming more
common interest among people. The fact that unmanned aerial vehicles are so popular threatens
the privacy of private life. For this reason, almost all countries are in legal arrangements for the
use and purchase of unmanned aerial vehicles.
Key Words: Unmanned Aerial Vehicles, Law-enforcement Activities, Security
GİRİŞ
Suç ile Mücadelede Teknoloji
Suç ve teknoloji kavramları birbirine oldukça bağlı iki kavramdır. Bir düzenbazın
başkalarını kandırmak için kullandığı telefon, bir hırsızın ateşli silahlar kullanması ve bir
suçlunun olay yerinden araba ile kaçması gibi durumlar suç ve teknolojinin birbirine bağlı
olarak gözlemlendiği alanlardan bazılarıdır. Teknolojinin günden güne gelişmesi ve ilerlemesi
151
yarının suçlarının da bugünün suçlarından farklı olacağını göstermektedir. Günümüzde işlenen
suçlar gelecekte de işlenmeye devam edeceği bilinmesine rağmen gelişen teknolojinin bu
suçların işlenme yöntemlerini ne şekilde değiştireceği tam olarak bilinmemektedir. Gelişen
teknolojinin suçluların işini kolaylaştıracak avantajlar sağlaması olası gözükmektedir. Bu
nedenle teknolojideki gelişmeler suçun aydınlatılması ve çözüme ulaşması için de
kullanılmalıdır. (Schmalleger, 2015)
Emniyet teşkilatı kuruluşundan bugüne kadar suç ile mücadele ve güvenliğin
sağlanması aşamasında teknolojik gelişmeleri takip eden ve bu gelişmeleri en etkin kullanan
kurumların başında gelmektedir. Teknolojide meydana gelen her gelişme adaletin sağlanması
amacı ile emniyet teşkilatı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Olay yeri inceleme teknikleri,
telsiz ile haberleşme ağı ve diğer teknolojik gelişmeler yüz yılı aşkın bir süredir ülkemizdeki
kolluk kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda teknolojide
meydana gelen hızlı yükseliş suç işleyen kişilerin de teknolojiden faydalanması emniyet
güçlerinin bu yükselişi yakından takip etmesini ve suçluların bir adım önünde olmasını zorunlu
kılmaktadır.
Görüntü kayıt edilmesi ve şehirlerde güvenliğin sağlanması amacıyla teknolojinin
kullanımı geçtiğimiz yıllarda kolluk kuvvetlerinin güvenliği sağlamasına büyük katkılar
sağlamıştır. Bu kapsamda MOBESE ve elektronik denetleme sistemlerinin (EDS) yaygın olarak
kullanılmaya başlaması hem suç oranlarının düşmesine hem de suçlularla etkin mücadelede
yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Bugün dünyada gelişmiş olarak nitelenen
ülkelerde kullanılmakta olan teknolojilerin tamamı Türk kolluk kuvvetleri tarafından da suç ile
mücadele amacıyla kullanılmaktadır. Yalnız görüntü sistemleri değil, kullanılan araçlar, kolluk
kuvvetlerinin kullanmakta olduğu silahlar ve havacılık alanında kullanılmakta olan tüm
sistemler günümüzde suç mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olmuş durumdadır.
Suç ile Mücadelede Havacılık
Ülkeler arası güvenliğin sağlanması ve meydana gelen savaşların sonuçlanmasında en
büyük etkenlerden biri de havacılık faaliyetleri olmuştur. 17 Aralık 1903’de Wright kardeşler
tarafından gerçekleşen ilk motorlu uçuş hava taşıtlarının insanoğlunun hayatında en önemli
dönüm noktalarından biri olmasını sağlamıştır. Uçakların icadı ve savaşlarda kullanılması
savaşların gidişatını değiştirmiş, ülkeler arasında yeni güç dengelerinin ortaya çıkmasına sebep
olmuştur. Uçakların güvenlik açısından bu kadar hayati bir önem teşkil etmelerinin ardından
1940 yılında Rus asıllı Amerikan mühendis olan İgor Sikorsky 1940 yılında ilk helikopteri icat
152
ederek sahneye bir başka etkin oyuncu daha sürmüş oldu. Modern anlamdaki ilk helikopterin
ortaya çıkışı ile beraber helikopterler sahip oldukları hareket kabiliyeti avantajı ve dikey iniş
kalkış yetenekleri sebebiyle askeriye ve güvenlik alanında önemli faydalar sağlamaya
başladılar.
Hava araçlarının güvenlik açısından sağladığı yararlar sadece pilotlu araçlar olan
uçaklar ve helikopterlerle değil son donemde insansız hava araçları ve dronelar ile de
sağlanmaktadır. İnsansız hava araçları, yani genel olarak bilinen ismi ile “drone”lar içerisinde
bir pilot bulunmadan hareket ve operasyon kabiliyetine sahip cihazlar olarak tanımlanmaktadır.
Askeri terminolojide bakıldığında ise dronelar insansız araç sistemlerinin bir alt kümesi olarak
görülmektedir. Günümüzde gözlem ve izleme yetenekleri ile ön plana çıkan bu araçlar radyo
frekansları ve kablosuz teknoloji ile kontrol edilmektedir. Radyo dalgaları ile cihazların kontrol
edilebileceği fikri ilk olarak sırp asıllı bilim adamı Nicola Tesla tarafından ortaya atılmış ve
1895 yılında yine Tesla tarafından patenti alınmıştır. O dönemlerde navigasyon teknolojisi
henüz gelişmemiş olduğu için hava araçlarının kontrolünde jiroskop teknolojisi
kullanılmaktaydı. Bir hava aracının jiroskop teknolojisi kullanılarak uçurulması ise ilk olarak
1909 yılında gerçekleşmiştir. (Roche vd., 2014)
İHA ve Güvenlik
İnsansız hava araçlarının kullanım fikri çok eskilere dayanmasına rağmen bu araçların
savaş alanındaki ilk etkin 1849 yılında Avusturyalıların içerisinde zaman ayarlı fitilli bombalar
bulunan balonları kullanarak İtalya’ya yaptıkları saldırı kabul edilmektedir. Ancak rüzgârın
hesap edilememesi nedeniyle bu balonlardan bazıları kendi sınırları içerisinde patlamıştır.
(Kahveci ve Can, 2017)
İnsansız hava taşıtları Şikago Konvansiyonu’nda yer alan tanımına göre içinde pilotu
olmayan ve gps kontrolü ile gidebilen araçlar olarak tanımlanmaktadır. İnsansız hava taşıtları
yerde bulunan bir pilot tarafından kontrol edilerek ya da önceden yüklenen bir program ve rota
dâhilinde otomatik olarak uçurulabilmektedir. Dronelar müdahaleler sırasında destek
ekiplerine, güvenlik güçlerine ve itfaiyecilere önemli faydalar sağlamaktadır. Değerli eşyaların
ve önemli bölgelerin korunması birçok kurum tarafından insanlar tarafından kontrol edilen
güvenlik kameraları ve güvenlik görevlilerince sağlanmaktadır. Bu durum da gözden kaçacak
tehlikeler olması riskini beraberinde getirmektedir. Bu alanlarda özel olarak
programlanabilecek ve gece görüşü özelliği de taşıyacak droneların kullanılması hata payını
düşürmeye yardımcı olacaktır. (Kahveci ve Can, 2017)
153
İnsansız hava araçları kayıp insanların aranması ve bulunması, hayvan
popülasyonlarının tespit ve takip edilmesi, doğada meydana gelen tahribatların kaynağının
tespit edilmesi, olay yeri incelemeleri ve otoyollarda meydana gelen büyük kazaların
görüntülenmesi ve belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bunların yanında orman yangınları, tarım
ve ulaşılamayan alanlara birip çıkabilmek için de dronelardan faydalanılmaktadır. (Roche vd.,
2014)
Dronelar üzerlerinde yüksek çözünürlüğe sahip entegre kamera sistemlerini
taşıyabilmeleri nedeniyle gözetim ve izleme gerektiren durumlarda kritik rol oynamaktadır.
Dronelar sahip oldukları kameralar ile herhangi bir nesnenin takibi veya bölgenin izlenmesi
aşamasında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. (Kardasz vd., 2016)
Günümüzde drone teknolojisi çok farklı model ve özellikte kullanılmakta, geniş fiyat
yelpazesi sonucunda da her kullanıcıya hitap etmesi sonucunda ulaşımı oldukça
kolaylaşmaktadır. Bu nedenle drone kullanımının insanlar tarafından kullanımının yaratacağı
bazı dezavantajların önüne geçebilmek amacıyla bazı modellerin kullanımına sınır ve lisans
zorunluluğu getirilmektedir. Drone teknolojisinin bu yaygın kullanımı aynı zamanda anti-drone
teknolojilerinin de geliştirilip kullanılmasını zorunlu kılmıştır. (Shi vd., 2018)
İHA Kullanımında Avantajlar ve Dezavantajlar
Dronelar sadece kamera ekipmanıyla donatılmakla kalmayıp gaz dedektörü ve radyo
frekansı tanımlama (RFID) aygıtlarıyla donatıldığında düşük maliyet ile çok daha fazla fayda
sağlayabilmektedir. Kalabalık ve halka açık alanlarda kullanılan insansız hava araçları
kalabalığın ve trafiğin de kontrol altına alınması amacıyla kullanılabilmektedir. Gerekli
programlama yapıldıktan sonra trafikte meydana gelen sıkışıklıkların ve kalabalık alanlarda
risk taşıyan aktivitelerin tespitinde dronelar eş zamanlı bilgi akışı sağlayabilmektedir. Yangın
ve benzeri durumlarda ise termodinamik kamera taşıyan dronelar olay hakkında bilgi vermenin
yanında yardıma ihtiyacı olan ve kurtarılması gereken kişilerin hızlı bir şekilde tespit
edilmesine olanak sağlamaktadır. (Culus, Schellekens ve Smeets, 2018)
Droneların şüphelilerin takibi gibi durumlarda kullanılması bir helikopteri kiralamak
veya takip için kullanmaktan yüzlerce kez daha ucuza gelmektedir. Ayrıca ucuz olmasının
yanısıra dronelar sahip oldukları çeviklik sayesinde hem kısa hem de uzun menzilli takip ve
izleme olaylarında etkili olmaktadırlar. Ayrıca devriye görevlerinde de sahip oldukları fiziksel
üstünlükler göz önüne alındığında uzmanların çoğu droneların insanlardan daha etkili görev
yaptıklarını düşünmektedir. Sensörler tarafından tespit edilen bir izinsiz giriş durumunda
154
insansız hava araçları insanlardan çok daha hızlı şekilde bölgeye varabilmektedir. Termal görüş
özelliğine sahip bir drone, bölgede el feneri ile görev yapan bir güvenlik görevlisine nazaran
çok daha verimli sonuçlar alabilmektedir. Droneların su ve yiyecek gibi ihtiyaçları olmaması,
dikkat dağıtıcı etkenlerden etkilenmemeleri droneları mükemmel güvenlik görevlileri haline
getirmesine rağmen bu cihazlar bir insanın su ve yemeğe olan ihtiyacından çok daha fazla yakıt
ve enerji ihtiyacına sahiplerdir. Enerji ve yakıt ihtiyacı karşılanamadığı takdirde işe yaramaz
olmaktadırlar (Connecting the Security and Fire Communities, 2017: 9)
Ülkemizde Hukuki Düzenlemeler
Ülkemizde İHA kullanımı ile ilgili olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından
22 Şubat 2016 tarihinde hazırlanan ve güncellenerek 22 Nisan 2016 tarihinde yayımlanan
“İnsansız Hava Aracı Sistemleri Talimatı – SHT – İHA” ile insansız hava araçları ile ilgili
düzenlemeler belirtilmiştir. Bu talimatta yer alan düzenlemelere bakıldığında uluslararası
birçok İHA düzenlemesi ile benzer ve ortak noktaların bulunduğu görülmektedir. Ayrıca söz
konusu talimatta diğer ülkelerde kullanılmakta olan talimatlarda olduğu gibi İHA’lar
sınıflandırılmış ve gerekli lisansların buna göre edinilmesi şartı getirilmiştir.ayrıca yine talimat
kapsamında “Türk Hava Sahası'nda uçacak İHA’ları, ilgili sistemleri, bunları ithal edecek,
satışını yapacak, işletecek ya da kullanacak gerçek ve tüzel kişileri, bu kapsamda görev alacak
personeli, İHA ekibini ve hava sahası kullanımı ile verilecek hava trafik hizmetlerini kapsar”
ifadesi bulunmaktadır (Kahveci ve Can, 2017). Ancak bazı özelliklere sahip İHA sistemleri bu
talimatta belirtilen kapsamın içerisinde bulunmamaktadır. Bunlar:
- Devlet insansız hava araçları
- Yalnızca kapalı alanlarda kullanılan İHA sistemleri
- Yere veya başka bir platforma bağlı olmadan uçurulan insansız balonlar
- Azami kalkış ağırlığı 500 gramdan az olan İHA’lar. (Kahveci ve Can, 2017)
İnsansız hava araçları kullanım sırasında havadaki bir uçağa, bir mülkiyete ya da kişilere zarar
verme ihtimali taşımaktadır. bu nedenle ülkeler bu tehlikelerin önüne geçebilmek için bazı kural
ve yaptırımlar uygulamaktadır. (Kahveci ve Can, 2017)
Bu kurallar:
- İHA’ların belirli bir yüksekliğin altında uçurulmaması
- Uçuşların insanlardan uzak bir mesafede yapılması
- İHA ile pilot arasındaki göz temasının kaybedilmemesi
155
- Uçurulacak İHA’nın ilgili kuruma kayıt yaptırılması
- İHA’ların yasaklı alanların yakınında ve üzerinde uçurulmaması
- İHA’ların gece uçurulmaması
- İHA’ların kötü hava koşullarında uçurulmaması (Kahveci ve Can, 2017)
Anti – Drone Teknolojilerinin Ortaya Çıkışı
İnsansız hava araçlarının gelişen teknoloji ile beraber gerek kayıt edebildikleri görüntü
kalitesinin artması gerekse uçuş menzillerinin artması İHA kullanımının özel hayatın gizliliğine
karşı bir tehdit oluşturması sorununu da yanında getirmiştir. Hem ülkemizde hem de yurt
dışında insansız hava araçları tarafından elde edilen görüntülerin özel yaşamın gizliliği hakkını
ihlal ettiğine dair ihbarlarda bulunulan birçok vaka yaşanmıştır. Bu nedenle hobi amaçlı
kullanımda bile İHA’lar tarafından kaydedilen ses ve görüntülerin özel hayatın gizliliğine bir
saldırı olarak değerlendirilmesi ve bu nedenle cezai yaptırımlar uygulanabilmesi mümkündür.
Bu gibi nedenler göz önüne alındığında İHA’lar ile güvenliğin sağlanmasında büyük avantajlar
olmasının yanında İHA’lara karşı da güvenlik önlemlerinin alınması ve savunma
mekanizmalarının geliştirilmesi zorunludur.
Dronelar tarafından sağlanan avantajların yanında dronelar suç amaçlı da sıkça
kullanılmaktadır. İnsansız hava araçları ile gerçekleştirilen suç faaliyetlerine bakıldığında
cezaevlerine uyuşturucu ve haberleşme cihazlarının sokulmasını gösterebiliriz. Geçtiğimiz
yıllarda dünyanın birçok yerinde bu faaliyetleri yapan dronelar tespit edilmiştir. Dronelar
tarafından oluşturulan tehditlerden biri de bu cihazların havayolu güvenliği üzerine
oluşturdukları tehdittir. Havaalanları yakınlarında kontrolsüz şekilde uçurulan droneların
uçakların kokpit camına çarpmaları veya uçak motoruna girebilme ihtimali uçakta ve
havaalanında bulunan birçok insanın hayatını tehlikeye atmaktadır. Tüm bunların yanında
İHA’ların insanlara çarpması riski de insan hayatını tehlikeye atmaktadır. Ancak bunlardan
daha önemlisi İHA’ların terör maksatlı faaliyetlerde kullanılabilmesidir. Yük taşıma kapasitesi
olan ve oldukça kolay şekilde ulaşılabilen bu araçlar bombalı saldırı riskini de beraberinde
getirmektedir. Bu aygıtlara yük yerine patlayıcı madde yüklenebilmesi ve uzaktan kontrol
edilebilir olmaları büyük bir terör tehdidi haline gelmelerine de neden olmuştur. Son yıllarda
dünyada İHA’ları kullanarak bombalı saldırı düzenleme planı olan birçok kişi yakalanmıştır.
Kötü niyetli kişilerce bu yararlı teknolojinin son derece tehlikeli ve insan hayatını tehdit eden
silahlara dönüşebileceği açıkça gözükmektedir. (Karaağaç, 2014)
156
İHA’ların kendilerinin aslında bir güvenlik açığı oluşturmasına karşın günümüzde İHA
savar olarak adlandırılabilecek birçok teknoloji de üretilmektedir. İHA savarlar genel olarak
insansız hava aracının düşürülmesi, kontrolünün kaybedilmesi ve işlevsiz hale getirilmesi için
kullanılan her türlü teknolojiyi içermektedir. İHA’ların etkisiz hale getirilmesinde bazı sinyal
bozucu etkenlerin kullanılmasının yanısıra fiziksel etkilerle İHA’nın etkisiz hale getirildiği
sistemler de bulunmaktadır. Drone teknolojisinin sahip olduğu fiziksel avantajlar ve bu
teknolojiye ulaşım kolaylığı hem askeri anlamda hem de özel hayatın gizliliğinin korunması
alanında birçok savunma sistemi geliştirilmesi ihtiyacını beraberinde getirmiştir.
Günümüzde Kullanılan Anti Drone Teknolojileri
Dronelara karşı geliştirilen teknolojiler günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Anti drone olarak adlandırılan bu teknolojiler havalimanlarında hava sahasının korunması,
büyük spor faaliyetleri ve kongrelerde güvenliğin sağlanması, kara birimleri ve konvoyların
korunması gibi durumlarda sıkça kullanılmaktadır. Bunun yanında hassas tesislerin korunması,
liman güvenliği ve deniz güvenliğinde de anti drone teknolojilerinden faydalanılmaktadır.
(Michel, 2018)
Mevcut anti drone teknolojilerine baktığımızda bu sistemleri dört başlık altında değerlendirmek
mümkündür:
- Uyarı Yöntemi: Kameralar, sensörler ve radarlar tarafından bölgede bir drone
olduğunun tespit edilmesi ve ilgili sistemlerin uyarılması. (Ding et al., 2017)
- Püskürtme Tekniği: Elektronik, optik ve kızılötesi yanlış sinyaller gönderilerek drone
un kontrolünü kaybetmesi ve yere çakılmasına neden olmaktadır. (Ding et al., 2017)
- Sıkıştırma Yöntemi: Elektromanyetik bir tabanca ile güçlü bir parazit oluşturulması
suretiyle droneların otomatik sürüş mekanizmasının ve iletişim sisteminin etkisiz hale
getirilmesidir. (Ding et al., 2017)
- Etki Azaltma Yöntemi: acil durumlarda droneların yok edilmesi veya ele geçirilmesi
amacıyla kullanılabilecek mikro misiller, lazer veya yakalama ağı gibi yöntemlerle
droneun etkisiz hale getirilmesidir. (Ding et al., 2017)
Amatör droneların küçük boyutları ve az ağırlıkları bu droneların aniden ortaya çıkıp tekrar
kaybolmasına neden olmaktadır, bu durum droneların tespit edilmesini zorlaştırmaktadır.
Ayrıca yapay zekânın drone teknolojisi ile birleştirilmesi ve drone imalatı için kullanılan
malzemelerin teknolojilerinin artması ilerleyen yıllarda bu droneların tespit edilmesini
zorlaştıran faktörler haline gelmesi muhtemeldir. Mevcut anti drone teknolojilerinin çoğu belirli
157
dronelar için belli senaryolar karşısında engelleyici olmak üzere tasarlanmış teknolojilerdir.
(Ding vd., 2017)
TARTIŞMA VE SONUÇ
İnsansız hava araçlarının güvenlik ve savunma alanlarındaki önemi günümüzde hızla
artmaktadır. Güvenliğin sağlanmasının yanında meydana gelen vakaların çözümünde ve adli
incelemelerde de insansız hava araçlarından sıkça faydalanılmaktadır. Bunların dışında bu
araçların sahip olduğu sayısız avantaj ve çeşitli kullanım alanları da bu teknolojiyi vazgeçilmez
kılmaktadır. Ancak günümüzde globalleşen dünya ve gelişen üretim faktörleri dünyanın bir
ucunda üretilen teknolojilerin dünyanın başka bir yerindeki kişilerce kolayca ulaşılabilir
olmasına olanak sağlamaktadır. İnsansız hava araçları teknolojisinin dünya çapında bu kadar
popüler olması ve bu teknolojinin sahip olduğu düşük fiyat avantajı gibi avantajlar bugun
insansız hava taşıtlarına ulaşabilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Bu ulaşılabilirlik özellikle
güvenlik alanında büyük açıklar doğurmaktadır. Art niyetli kişilerce ya da dikkatsiz
operatörlerce kullanılan insansız hava taşıtları toplum güvenliği açısından önemli sorunlar
teşkil etmektedir. Ayrıca bu taşıtlar kullanılarak gerçekleştirilebilecek terör faaliyetleri de
insansız hava taşıtlarına karşı teknolojiler geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Ülkemizde birçok
firma anti – drone teknolojileri geliştirmekte ve bu araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilecek
olası bir saldırıya karşı önlemler aramaktadır. Bu bağlamda incelendiğinde güvenliğin
sağlanması aşamasında yetkili kuvvetler tarafından insansız hava taşıtlarının etkin kullanımı
günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak bu araçların oluşturduğu tehditlerin bertaraf
edilebilmesi de güvenlik açısından bir zorunluluktur. Güvenlik güçleri hem bu araçların sahip
olduğu avantajları kullanmalı hem de bu araçlar tarafından oluşabilecek tehditlere karşı gerekli
donanıma sahip olmalıdır.
KAYNAKLAR
Connecting the Security and Fire Communities. (2017). The security drones report.
https://www.ifsecglobal.com/security-drones/?cid=twitter_wotchit
Culus, J., Schellekens, Y., Smeets, Y. (2018). A Drone’s eye view. Overview of the Belgian
158
UAV ecosystem & the development of commercial drone applications in Belgium,
PWC Belgium.
Ding, G., Wu, Q., Zhang, L., Lin, Y., Tsiftsis, T.A., Yao, Y.D. (2017). An Amateur Drone
Surveillance System Based on Cognitive Internet of Things. IEEE Communications
Magazine 56 (1), 29-35.
Kahveci, M., & Can, N. (2017). İnsansız Hava Araçları: Tarihçesi, Tanımı, Dünyada ve
Türkiye’deki Yasal Durumu. S.Ü. Müh. Bilim ve Tekn. Derg., c.5, s.4, ss. 511-535,
2017.
Karaağaç, C. (2014). Zararlı Drone’ların Yayılması:İHA’ların Suç ve Terör Maksatlı
Kullanımı. https://www.linkedin.com/pulse/20141102165529-94517074-zararlı-drone-
ların-yayılması-iha-ların-suç-ve-terör-maksatlı-kullanılması?trk=portfolio_article-
card_title
Kardasz, P., Doskocz, J., Hejduk, M., Wiejkut, P., Zarzycki, H. (2016). Drones and Possibilities
of Their Using. J Civil Environ Eng 2016, 6:3.
Michel, A.H. (2018). Counter-Drone Systems. Center for the Study of the Drone at Bard
College
Roche, C.B., Lyon, D., Mansour, M.J., Molnar, A., Saulnier, A., Thompson, S. (2014).
Surveillance Drones: Privacy Implications of the Spread of Unmanned Aerial Vehicles
(UAV) in Canada, Queen’s University, Kingston .
Schmalleger, F., (2015). Criminology Today: An Integrative Introduction. Seventh edition.
United States, Pearson.
Shi, X., Yang, C., Xie, W., Liang, C., Shi, Z., Chen, J. (2018). Anti-Drone System with Multiple
Surveillance Technologies: Architecture, Implementation, and Challenges. IEEE
Communications Magazine.
159
TÜRKİYE’DE İÇ GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI SÜRECİNDE DİJİTAL İLETİŞİM
SİSTEMLERİNİN ETKİN KULLANIMINA İLİŞKİN FARKINDALIĞIN
BELİRLENMESİ*
ÖZ
İletişim teknolojilerinin gelişimi, günlük yaşam pratiklerinde de birçok dönüşümü beraberinde
getirmiştir. Bu dönüşümü yakalayabilmek için ise, toplumsal yapı içerisinde yer alan kurumlar
yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu avantajlardan yararlanmaya başlamışlardır. Bahsi geçen
toplumsal kurumların en önemlileri arasında Polis Teşkilatını saymak mümkündür. Bu
bakımdan değerlendirildiğinde Polis Teşkilatı yeni iletişim teknolojilerinden yararlanarak, hem
dönüşen günlük yaşam pratiklerini yakalayabilmekte hem de toplumsal güvenliğin
sağlanmasını ve devam ettirilmesini sağlayabilmektedir. Bu ilişkiden yola çıkılarak
gerçekleştirilen araştırma ile Türkiye’de iç güvenliğin sağlanması sürecinde dijital iletişim
teknolojilerinin etkin kullanımına yönelik toplumun farkındalık düzeyinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu kapsamda soru formuna dayalı olarak uygulanan alan araştırması
aracılığıyla, Emniyet Teşkilatı tarafından dijital iletişim teknolojilerinden yararlanılarak
gerçekleştirilen uygulamalara ilişkin hedef kitle farkındalığının ölçümlenmesi hedeflenmiştir.
Hedef kitle farkındalığının ölçümlenmesi üç farklı başlık (web sitesinin çevrimiçi hizmetleri,
mobil hizmetler, sosyal medya hesapları) altında gerçekleştirilmiş, böylelikle Emniyet
* Söz konusu çalışma İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliğinde
“Türkiye’de İç Güvenliğin Sağlanması Sürecinde Dijital İletişim Sistemlerinin Etkin Kullanımına İlişkin
Farkındalığın Belirlenmesi ve Araştırma-Geliştirmeye Yönelik Raporlanması Projesi” başlığıyla
gerçekleştirilmiş dış kaynaklı proje sonuçlarının çıktısından oluşmaktadır.
Proje ekibi aşağıda yer almaktadır:
Prof.Dr. Ergün YOLCU, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü,
Prof.Dr. Ali Murat VURAL, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü,
Doç.Dr. Özgü YOLCU, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü,
Doç.Dr. Burcu KAYA ERDEM, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü,
Dr. Öğr. Ü. Ümit Sarı, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü,
Dr. Öğr. Ü. Özlem ARDA, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, , Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü,
Araş.Gör.Dr. Derya GÜL ÜNLÜ, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü,
Araş. Gör. Oğuz KUŞ, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü,
160
Teşkilatı’nın toplum için sunmakta olduğu hizmetlere ilişkin farkındalık ve katılım gerekçeleri
belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların Emniyet Müdürlüğü’nün web sitesi,
mobil hizmet, sosyal medya uygulamalarına ilişkin olumlu farkındalıklarının yüksek olduğu
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yeni İletişim Teknolojileri, İç Güvenlik, Dijital İletişim Teknolojileri
GİRİŞ
Gelişen yeni iletişim teknolojilerine ayak uydurma ve avantajlarından yararlanma
ihtiyacı güvenlik odaklı hizmet veren kurumların da dijitalleşmesini gerekli kılmaktadır. Bu
kurumlardan biri olan Polis Teşkilatı, yeni iletişim teknolojilerini hem dönüşen yaşam
pratiklerini yakalayabilme hem de toplumsal güvenliğin sağlanıp devam ettirilmesini sağlamak
amacıyla kullanmaktadır. Dijitalleşen dünyada yeni iletişim teknolojileri kapsamında yer alan
mobil uygulamalar, web siteleri ve sosyal medya araçları toplumsal yapı içerisinde yer alan
kurumlardan olan Polis Teşkilatına hedef kitleye doğrudan ulaşma, çeşitli hizmetlerin takip
edilmesini kolaylaştırma ve hızlandırma gibi avantajlar sunmaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye’de iç güvenliğin sağlanması sürecinde dijital iletişim
sistemlerinin etkin kullanımına yönelik toplumun farkındalık düzeyinin belirlenmesi hususu
önem arz etmektedir. Dolayısıyla gerçekleştirilen çalışma ile Emniyet Teşkilatı tarafından
dijital iletişim teknolojilerinden yararlanılarak gerçekleştirilen uygulamalara ilişkin hedef kitle
farkındalığının ölçümlenmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda aşağıda öncelikle iç güvenlik
kavramına değinilerek, dijitalleşme sürecinde iç güvenliğin dönüşümü ele alınacak, sonrasında
ise araştırma sonuçları aktarılacaktır.
İç Güvenlik
İnsanların beraber yaşadığı toplum içindeki en önemli kavramların başında güvenlik
gelmektedir. Güvenlik; kişi, grup, toplum veya devletlerin varlıklarını tehdit eden saldırı veya
olaylara karşı içsel olarak geliştirdiği korunma duygusudur. Güvenlik ihtiyacı, insanlığın
varoluşundan beridir yaşaması için gerekli en önemli ihtiyaçların başında yer almış ve yerleşik
hayatın gelişmesiyle beraber önemini daha da arttırmıştır. Nitekim bireylerin devletin
otoritesini kabul etmesinin en önemli nedeni devletin kendilerinin ve sevdiklerinin
güvenliklerini sağlamaları olmuştur (Özgür ve Erciyes, 2017: 80). ‘İç Güvenlik’ kavramı ise,
161
ulusal güvenlik kavramının içinde yer almakla beraber, bir ülkenin sınırları içindeki güvenliğe
atfen ve özellikle de terörle mücadele bağlamında ilk kez Şubat 2001’de “21.yüzyılda ABD
Ulusal Güvenliği Hakkındaki Ulusal Komisyonun Raporu”nda girmiştir. Söz konusu kavramın
yaygınlık kazanması, özellikle 11 Eylül 2001 terör olayları sonrasına rastlamaktadır. Bu
nedenle 11 Eylül 2001 tarihi, iç güvenlik miladı olarak da kabul edilebilir. Bu tarihten itibaren
ABD’de yurt içindeki terörle mücadele faaliyetleri “iç güvenlik yönetimi” adı altında yeniden
ele alınmaya başlanılmıştır. Toplumun her kesimine yönelik olan kapsamlı ve de tarihi bir
harekete işaret eden “İç Güvenlik Çağı”, 11 Eylül 2001’de ilk defa konuşulmaya başlanılmıştır
(Yılmaz, 2012: 20).
İç güvenlik, devletin ülkesine ve vatandaşlarının yaşamına, yaşam tarzına, toplumunun
birlikteliğine ve birlikte yaşama arzusuna yönelen saldırı ve tehditlere karşı güvenliğin
sağlanmasıdır. Kamu yönetimi açısından kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması görevi
devletlerin temel kamu hizmeti1 faaliyetleri arasındadır. Devletler, genel olarak bu kamu
hizmetini kendi devlet yapılanmaları içerisinde oluşturdukları içişleri bakanlığı vasıtasıyla ve
bağlısı kurum ve kolluk teşkilatları ile yerine getirmektedir (Ak, 2018: 75). Türkiye’de iç
güvenlik/kolluk hizmetleri yani kamu düzeninin korunması ve kamu güvenliğinin sağlanması
görevi İçişleri Bakanlığı’na verilmiştir. Bu görevi İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Emniyet
Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, kısmen de olsa
Gümrük Muhafaza Memurlukları yerine getirmektedir. Türkiye, iç güvenlik örgütlenmesinde
Fransız modelinden örnek olarak çoklu yapılanmaya gitmiş bir ülke örneğidir. Belediye sınırları
içerisinde polisin, belediye sınırları dışında ve polisin örgütlenmediği yerlerde jandarmanın,
denizlerde sahil güvenliğin ve gümrük kapılarında gümrük muhafaza memurlarının görevli
olduğu bir yapılanma bulunmaktadır (Mil, 2014: 41). Türkiye’nin iç güvenlik teşkilatları
arasında polis, jandarma ve sahil güvenlik yer almaktadır. Bir iç güvenlik aktörü olarak Polis
Teşkilatı, dijitalleşme ile dönüşen günlük yaşam pratiklerini yakalayabilmek ve toplumsal
güvenliğin sağlanıp devam ettirilmesini sağlamak amacıyla yeni iletişim teknolojilerinden
yararlanmaktadır.
Dijitalleşme ve Dijital İletişim
Teknolojide yaşanan gelişmeler bilginin bilgisayar ortamına çevrilmesini,
dijitalleşmesini ortaya çıkarmıştır. Dijitalleşme, bilginin iki tabanlı bilgisayar ortamına
aktarılması olarak tanımlanmaktadır. Dijitalleşme, bilginin daha hızlı ve ekonomik kullanımını
sağlamakta ve bireylere ekonomik avantajlar sağlamaktadır. Dijitalleşme ve özellikle web 2.0
162
ile birlikte bireylerin sosyal hayatlarını dijital ortamda yaşamaya başlaması, yer ve zaman
kavramlarının önemini yitirmesi, geri bildirime ve etkileşime olanak sağlaması, kurumların bu
ortama daha fazla zaman ayırması ihtiyacını da beraberinde getirmektedir (Bilbil & Güler,
2017: 382).
İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlite ortaya çıkan dijitalleşme, ekonomiyi,
toplumsal yapıyı, hizmetlerin sunuluş biçimini değiştirerek bilgiye dayalı toplumların
gelişmesini sağlamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) alanında dünyadaki gelişmelere
paralel olarak, ülkemizde de birçok kamu kurumunda bilgi işlem merkezleri ve internet siteleri
oluşturulmuş ve bilgisayar ortamında bilgi saklanmaya başlanmıştır (Terkeşli, 2013: 46).
Dijitalleşme içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli unsurlarından biri haline gelmiştir.
Dijitalleşme; günlük yaşamda, toplumsal hayatta ve çalışma hayatında insan ilişkilerini, tüketici
davranışlarını, düzenleyen ve değiştiren önemli bir güç haline gelmiştir (Alan vd, 2018: 494).
Dijital dönüşüm, günümüzde, şirketlerin, markaların, kamu kurum ve kuruluşlarının dijital çağa
ayak uydurmak için dijital, sosyal ve mobil teknolojilerin entegrasyonu sonucu olarak
geliştirilen yeni teknolojileri kullanarak kurum içi ve kurum dışı paydaşlara değer katacak, iş
süreçlerini geliştirerek yetkinlikleri artıracak yeni iş yapış ve düşünüş şekillerine geçiş süreci
olarak tanımlanmaktadır (infoloji.com).
Dijital İletişim Sürecinde İç Güvenlik
Bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, iletişimi kolaylaştırmış ve mahiyetini
değiştirmiştir. Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşması başta sosyal, siyasal,
hukuksal, kültürel ve ekonomik alanlar olmak üzere hemen her alanın da kendi içerisinde
yenilenmesini, yeni iletişim teknolojileri ile birlikte gelen değişim ve gelişimden etkilenmesi
sonucunu doğurmuştur (Öksüz & Altıntaş, 2016: 62).Bilişim teknolojilerinin ve özellikle
internetin hayatımızdaki önemi her geçen gün artmaktadır. Sosyal ağların kullanımının
yaygınlaşması, hemen hemen her şeyin internet üzerinden yapılması ve bilgiye kolay erişimin
artık lüks değil bir ihtiyaç olması mobil cihazların kullanımını da hızla artırmıştır. Bilgiye tek
bir tıkla erişilmesi ve mobil teknolojilerle birçok işlemin daha hızlı ve kolay gerçekleşmesi hem
kullanıcıların beklentilerini değiştirmiş hem de kurumların hizmet anlayışının teknolojik olarak
farklılaşmasına neden olmuştur. Klasik ve geleneksel yöntemlerin yerini artık globalleşen
dünyada internet, mobil cihazlar ve mobil uygulamalar almaya başlamıştır (Gökçe vd, 2014:
214).
163
Dijital ortamda var olarak içerik, bilgi ve hizmet paylaşımı hem kurumlar açısından, hem de
kullanıcılar açısından önemli hal almaktadır. Toplumsal yapı içinde yer alan önemli
kurumlardan olan Polis Teşkilatı, dijital iletişim araçlarının etkili şekilde kullanılmasını
gerektiren önemli alanlardan biridir. Bu açıdan bakıldığında Polis Teşkilatı, yeni iletişim
teknolojilerinin sağlamış olduğu avantajları doğru bilgi sağlama, etkin hizmet, vatandaşa
doğrudan ve etkili erişim sağlama noktasında kullanmaktadır.
AMAÇ VE YÖNTEM
Araştırma, Emniyet Teşkilatı tarafından iç güvenliğin sağlanması sürecinde dijital iletişim
sistemlerinin kullanımına ilişkin toplumsal farkındalığın belirlenmesi amacını taşımaktadır. Bu
amaç doğrultusunda yanıt aranan araştırma soruları ise, aşağıdaki gibidir:
AS1: Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi hizmetlerine ilişkin kullanıcı farkındalıkları ne
düzeydedir?
AS2: Emniyet Teşkilatı’nın mobil uygulama hizmetlerine ilişkin kullanıcı farkındalıkları
ne düzeydedir?
AS3: Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarına ilişkin kullanıcı farkındalığı ne
düzeydedir?
Araştırma soru formu aracılığıyla uygulanan, betimsel bir alan araştırması niteliğindedir.
Araştırmada, Türkiye genelinde uygulanan Emniyet Teşkilatı’nın dijital uygulamalarına ilişkin
(web sitesi, mobil uygulamalar ve sosyal medya) kullanıcı farkındalık düzeylerinin belirlenmesi
hedeflenmektedir. Bu nedenle araştırmanın evrenini, 18 yaş ve üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti
Devleti vatandaşları oluşturmaktadır. Emniyet Teşkilatı’nın iç güvenliğin sağlanması sürecinde
kullandığı tüm dijital uygulama hizmetleri, tüm Türkiye vatandaşlarına yönelik olarak
yapılandırıldığından ve toplumun her kesimindeki bireye hitap ettiğinden her bir birey
üzerinden ulaşılacak verinin de evrene göre homojen bir nitelik taşıdığını söylenebilir.
Dolayısıyla araştırma kapsamında basit tesadüfi örnekleme yönteminden yararlanılması uygun
görülmüştür.
Örnekleme sürecinde üzerinde durulması gereken unsurlardan biri de örneklemin alındığı
evreni temsil edebilecek düzeyde olması gerekliliğidir. Bu durumda hangi büyüklükteki
örneklemin evreni yeterli düzeyde temsil edeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Araştırma
içerisinde örneklem büyüklüğüne ilişkin bir hatayla karşılaşmamak adına ulaşılan katılımcıların
164
Türkiye’nin nüfusunu temsil eder bir düzeyde olmasına dikkat edilmiştir. 2018 yılı Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nüfusu yaklaşık 82 milyon
civarındadır (TÜİK, 2018). Gerçekleştirilen araştırma çerçevesinde ise, Türkiye genelinde 1070
kişiye ulaşılmıştır. Bu haliyle çalışma sonuçlarının Türkiye nüfusunu %98 güvenilirlik
düzeyinde ve %3,56 hata payıyla temsil ettiğini söylemek mümkündür.
Araştırma kapsamında uygulanan soru formu dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi,
ikamet edilen bölge), ikinci bölümde Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi hizmetlerine, üçüncü
bölümünde Emniyet Teşkilatı’nın mobil uygulama hizmetlerine, dördüncü bölümünde ise
Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hizmetlerine ilişkin farkındalık düzeylerinin
belirlenmesine yönelik sorular bulunmaktadır. Anket formunun ikinci (6 ifade), üçüncü (5
ifade) ve dördüncü (5 ifade) bölümünde kullanıcı farkındalıklarına ölçümlenmesine ilişkin yer
verilen 16 ifadenin katılımcılara iletilmesi sürecinde ise, 5’li likert ölçeğinden yararlanılmıştır.
Söz konusu soru formunun değerlendirilmesi için, ulaşılan yanıtlar kodlanmış ve işlenmeye
hazır hale getirilen verilen SPSS 22.0 programı aracılığıyla bilgisayar ortamına aktarılarak,
analize edilmiştir. Çalışmada yer alan katılımcıların soru formunda yer alan ifadelere ilişkin
yanıtları incelendiğinde, Cronbach Alpha sayısının 0,923 olduğu görülmektedir. Bu bakımdan
soru formuna verilen yanıtların yüksek düzeyde güvenilirliğe sahip olduğunu söylemek
mümkündür (Bland & Altman, 1997; Tavacol & Dennick, 2011; UCLA).
BULGULAR
Çalışmada yer alan katılımcıların demografik özellikleri incelendiğinde, katılımcıların
%46,5’inin (498 kişi) kadın, %53,5’inin (572 kişi) erkek olduğu görülmektedir. Katılımcıların
%16,5’i (177 kişi) 18-24, %30,1’i (322 kişi) 25-34, %29,6’sı (317 kişi) 35-44, %15,7’si (168
kişi) 45-54, %6,2’si (66 kişi) 55-64, %1,9’u (20 kişi) 65 ve üstü yaş aralığındadır. Katılımcıların
%10,8’i (116 kişi) ilkokul, %13,8’i (148 kişi) ortaokul, %42’si (449 kişi) lise, %14,3’ü (153
kişi) ön lisans, %14,8’i (158 kişi) üniversite, %2,9’u (31 kişi) yüksek lisans ve %1,4’ü (15 kişi)
doktora programı mezunudur. Katılımcıların %34,8’inin (372 kişi) İstanbul, %13,9’unun (149
kişi) Ankara, %11,8’inin (126 kişi) İzmir, %7,4’ünün (79 kişi) Bursa, %6,4’ünün (69 kişi)
Adana, %4,5’inin (48 kişi) Gaziantep, %4,2’sinin (45 kişi) Samsun, %3,7’sinin (40 kişi)
Balıkesir, %3,6’sının (39 kişi) Kayseri, %3,4’ünün (36 kişi) Trabzon, %3,3’ünün (35 kişi)
Erzurum ve %3’ünün (32 kişi) Malatya’da ikamet ettiği görülmektedir.
165
Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi hizmetlerine ilişkin kullanıcı farkındalıkları
hakkındaki ifadelere verilen yanıtlar incelendiğinde, “İhtiyacım olduğunda web sitesi üzerinden
kolaylıkla e-randevu alabilmekteyim.” ifadesi için; katılımcıların %1,3’ü (14 kişi) kesinlikle
katılmıyorum, %5,4’ü (58 kişi) katılmıyorum, %23,8’i (255 kişi) fikrim yok, %44,9’u (480 kişi)
katılıyorum, %24,6’sı (263 kişi) kesinlikle katılıyorum, “Web sitesi üzerinden pasaport
işlemlerimi gerçekleştirip, takip edebilmekteyim.” İfadesi için katılımcıların %0,9’u (10 kiş)
kesinlikle katılmıyorum, %3,9’u (42 kişi) katılmıyorum, %24,7’si (264 kişi) fikrim yok,
%42,3’ü (453 kişi) katılıyorum, %28,1’i (301 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Aracım
çekildiğinde web sitesi üzerinden takibini yapmaktayım.” İfadesi için katılımcıların %3’ü (32
kişi) kesinlikle katılmıyorum, %11,7’si (125 kişi) katılmıyorum, %41,3’ü (442 kişi) fikrim yok,
%25,8’i (276 kişi) katılıyorum, %18,2’si (195 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet
Teşkilatı’nın çevrimiçi ihbar hattını web sitesi üzerinden kullanmaktayım.” İfadesi için
katılımcıların %3,9’u (42 kişi), %9,2’si (98 kişi) katılmıyorum, %37,6’sı (402 kişi) fikrim yok,
%29’u (310 kişi) katılıyorum, %20,4’ü (218 kişi) kesinlikle katılıyorum; “İhtiyacım olduğunda
Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi üzerinden problemlerimi iletebileceğimi düşünüyorum.”
ifadesi için %21’i (22 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %8,1’i (87 kişi) katılmıyorum, %28,6’sı
(306 kişi) fikrim yok, %38,8’i (415 kişi) katılmıyorum, %22,4’ü (240 kişi) kesinlikle
katılıyorum; “Emniyet Teşkilatı’nın web sitesinde ihtiyacım olan bilgi ve duyurulara kolaylıkla
ulaşabilmekteyim.” ifadesi için %1,6’sı (17 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %7,2’si (77 kişi)
katılmıyorum, %34,2’si (366 kişi) fikrim yok, %37,4 (400 kişi) katılıyorum, %19,6’sı (210 kişi)
kesinlikle katılıyorum seçeneğine katıldıklarını ifade etmişlerdir.
Emniyet Teşkilatı’nın mobil uygulama hizmetlerine ilişkin kullanıcı farkındalıkları
hakkındaki ifadelere verilen yanıtlar incelendiğinde, “Emniyet Teşkilatı’nın mobil hizmetlerini
gerkeli ve yararlı bulmaktayım.” ifadesi için katılımcıların %1,4’ü (15 kişi) kesinlikle
katılmıyorum, %4,4’ü (47 kişi) katılmıyorum, %19,3’ü (206 kişi) fikrim yok, %45,3’ü (485
kişi) katılıyorum, %29,6 (317 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet Teşkilatı’nın mobil
uygulamalarını kullanmaktayım. (UYUMA, EGM Mobil, KADES, Emniyet Çocuk, Türkiye
Polis Radyosu)” ifadesi için katılımcıların %3,5’i (37 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %14,4’ü
(154 kişi) katılmıyorum, %41,2’si (441 kişi) fikrim yok, %26,8’i (287 kişi) katılıyorum,
%14,1’i (151 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet Teşkilatı’nın Whatsapp ihbar hattını
gerekli gördüğüm durumda kolaylıkla kullanabilmekteyim.” ifadesi için katılımcıların %2,4’ü
(26 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %9,8 (105 kişi) katılmıyorum, %42,5’i (455 kişi) fikrim yok,
%30,8’i (330 kişi) katılıyorum, %14,4’i (154 kişi) kesinlikle katılıyorum, “İhtiyacım olduğunda
166
155 ihbar hattını kolaylıkla kullanabilmekteyim.” ifadesi için katılımcıların %1,2’si (13 kişi)
kesinlikle katılmıyorum, %3,4’ü (36 kişi) katılmıyorum, %14,3’ü (153 kişi) fikrim yok,
%46,3’ü (495 kişi) katılıyorum, %34,9’ü (373 kişi) kesinlikle katılıyorum; “155 ihbar hattını
aradığımda ilgili kişiye kolaylıkla ulaşabilmekteyim.” ifadesi için katılımcıların %2,3’ü (25
kişi) kesinlikle katılmıyorum, %5,5’i (59 kişi) katılmıyorum, %18,5’i (198 kişi) fikrim yok,
%43,4’ü (464 kişi), %30,3’ü (324 kişi) kesinlikle katılıyorum seçeneğine katıldıklarını ifade
etmişlerdir.
Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarına ilişkin kullanıcı farkındalıkları hakkındaki
ifadelere verilen yanıtlar incelendiğinde ise, “Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medyayı aktif
kullandığını düşünmekteyim.” ifadesi için katılımcıların %0,6’sı (6 kişi) kesinlikle
katılmıyorum, %4,1’i (44 kişi) katılmıyorum, %25,5’i (273 kişi) fikrim yok, %47,2’si (505 kişi)
katılıyorum, %22,6’sı (242 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya
hesaplarını takip etmekteyim (Facebook, Twitter, Instagram).” ifadesi için katılımcıların
%6,4’ü (68 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %14’ü (150 kişi) katılmıyorum, %37,2’si (398 kişi)
fikrim yok, %27,9’u (299 kişi) katılıyorum, %14,5’i (155 kişi) kesinlikle katılıyorum;
“Herhangi bir konuyla ilgili şikayetim olduğunda sosyal medya hesapları üzerinden Emniyet
Teşkilatı’na rahatlıkla ulaşabileceğimi düşünüyorum.” ifadesi için katılımcıların %2,7’sinin (29
kişi) kesinlikle katılmıyorum, %11,4’ü (122 kişi) katılmıyorum, %41,3’ü (442 kişi) fikrim yok,
%30,4’ü (325 kişi) katılıyorum, %14,2’si (152 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet
Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını çeşitli şikayetlerimi aktarmak için kullanmaktayım.
(Facebook, Twitter, Instagram)” ifadesi için katılımcıların %6’sının (64 kişi) kesinlikle
katılmıyorum, %13,8’i (148 kişi) katılmıyorum, %41,2’si (441 kişi) fikrim yok, %24,3’ü (260
kişi) katılıyorum, %14,7’si (157 kişi) kesinlikle katılıyorum; “Emniyet Teşkilatı’nın sosyal
medya hesaplarını takip ederek güncel gelişmelerden haberdar oluyorum. (Facebook, Twitter,
Instagram)” ifadesi için katılımcıların %4,8’i (51 kişi) kesinlikle katılmıyorum, %18’i (193
kişi) katılmıyorum, %43,7’si (468 kişi) fikrim yok, %21,7’si (232 kişi) katılıyorum, %11,8’i
(126 kişi) kesinlikle katılıyorum seçeneğine katıldıklarını ifade etmişlerdir.
SONUÇ
Gerçekleştirilen çalışma, Türkiye’de iç güvenliğin sağlanması sürecinde dijital iletişim
sistemlerinin Emniyet Teşkilatı tarafından etkin kullanımına ilişkin kullanıcı farkındalığının
ölçümlenmesini hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, üç farklı başlık (web sitesinin
167
çevrimiçi hizmetleri, mobil hizmetler, sosyal medya hesapları) altında Emniyet Teşkilatı’nın
toplum için sunmakta olduğu hizmetlere ilişkin farkındalık ve katılım gerekçeleri tespit
edilmeye çalışılmıştır. Buna göre, Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi hizmetlerine ilişkin
katılımcılar; ihtiyaçları olduğunda web sitesi üzerinden kolaylıkla e-randevu alabildiklerini,
web sitesi üzerinden pasaport işlemlerini gerçekleştirip takibini yapabildiklerini, araçları
çekildiğinde web sitesi üzerinden takibini yapabildiklerini, web sitesinin çevrimiçi ihbar hattını
kullanabildiklerini ve web sitesi üzerinden problemlerini iletebileceklerini düşündüklerini
belirtmişlerdir.
Emniyet Teşkilatı’nın mobil uygulama hizmetlerine ilişkin katılımcılar; Emniyet
Teşkilatı’nın mobil hizmetlerini gerekli ve yararlı bulduklarını, ihtiyaçları olduğunda 155 ihbar
hattını kolaylıkla kullanabildiklerini, 155 ihbar hattını aradıklarında ilgili kişiye kolaylıkla
ulaşabildiklerini, Emniyet Teşkilatı’nın Whatsapp ihbar hattını gerekli gördükleri durumlarda
kolaylıkla kullanabildiklerini ifade etmişlerdir. Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarına
ilişkin ise, katılımcıların; Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medyayı aktif bir biçimde kullandığını
düşündükleri, Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını takip ettikleri, herhangi bir
konuda şikayetleri olduğunda sosyal medya hesapları üzerinden Emniyet Teşkilatı’na rahatlıkla
ulaşabildiklerini düşündükleri, Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını çeşitli
şikayetlerini aktarmak için kullanabildiklerini düşündükleri belirlenmiştir. Bu doğrultuda
katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın dijital iletişim uygulamalarının farkında olduğunu ve
ihtiyaç duyduklarında bu uygulamalardan yararlanabileceklerini düşündüklerini söylemek
yanlış olmayacaktır. Ayrıca bazı uygulamalara ilişkin katılımcıların yüksek oranda fikrim yok
ifadesine katıldıkları da görülmüştür. Söz konusu durumu katılımcıların dijital uygulamalardan
hiç yararlanmamış olmalarıyla açıklamak olanaklıdır. Bu bakımdan ulaşılan çalışma
sonuçlarının halihazırda var olan uygulamaların iyileştirilmesi açısından da önem taşıyacağı
düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
Ak, T, (Ekim, 2018). Dünyada İç Güvenlik Yaklaşımının Değişimi Ve İç Güvenlik Yönetimine
Etkisi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 75.
Bland, J. M., & Altman, D. G. (1997). Statistics Notes: Cronbach's Alpha. British Medical
Journal, Vol. 314, 572.
168
Bilbil, E,& Güler, Ş. (2017). Dijital Ortamda Kurumsal İtibar Yönetimi ve Viral Uygulamalar
İlişkisi, Global Media Journal TR Edition, 382.
Erdem, Ö & Erdem, E, (Mayıs, 2017). Kamu Yönetiminde Yaşanan Dönüşümlerin İç Güvenlik
Sektörüne Yansımaları, Güvenlik Bilimleri Dergisi, 80.
Gökçe, K& Şahinaslan, E, &Dinçel, S, (Ekim, 2014). Mobil Yaşamda Siber Güvenlik
Yaklaşımı, /. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı Bildiri Kitabı, 214.
Koçak, Alan, A, & Tümer, Kabadayı, E, & Erişke, T. (2018). İletişimin Yeni Yüzü: Dijital
Pazarlama Ve Sosyal Medya Pazarlaması, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 494.
Mil, H,İ, (2014). Türkiye’de İç Güvenlik Teşkilatları ve Özellikleri, Süleyman Demirel
Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 41.
Öksüz, B & Altıntaş, V, (Haziran, 2016). Sağlık Turizminde Dijital İletişim Kanallarının
Kullanımı, Seyahat ve Otel İşletmeciliği Dergisi, 62.
Tavakol, M., & Dennick, R. (2011, 2). Making sense of Cronbach’s alpha. International Journal
of Medical Education, 53-55.
Terkeşli, R, (2013). Emniyet Örgütü İnternet Web Siteleri ve Yeni Bir Model Önerisi, Polis
Dergisi, 46.
Türkiye İstatistik Kurumu, Nüfus Projeksiyonları Raporu, 21 Şubat 2018.
UCLA - Institute for Digital Research and Education, What Does Cronbach's Alpha
Mean/SPSS FAQ.
Yılmaz, S, (2012). Türkiye’nin İç Güvenlik Yapılanmasında Değişim İhtiyacı, Ç.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 20.
www.infoloji.com, Erişim Tarihi: 26.04.2019.
169
EKLER
Ek 1: Katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın Dijital İletişim Sistemlerinin (Web Sitesi,
Mobil Hizmetler, Sosyal Medya Hesapları) Kullanımına İlişkin Farkındalık Düzeylerinin
Ortalaması
N Ortalama
Standart
Sapma
İhtiyacım olduğunda web sitesi üzerinden
kolaylıkla e-randevu alabilmekteyim. 1070 3,86 ,894
Web sitesi üzerinden pasaport işlemlerimi
gerçekleştirip, takip edebilmekteyim. 1070 3,93 ,874
Aracım çekildiğinde web sitesi üzerinden takibini
yapmaktayım. 1070 3,45 1,013
Emniyet Teşkilatı’nın çevrimiçi ihbar hattını web
sitesi üzerinden kullanmaktayım. 1070 3,53 1,038
İhtiyacım olduğunda Emniyet Teşkilatı’nın web
sitesi üzerinden problemlerimi iletebileceğimi
düşünüyorum.
1070 3,71 ,969
Emniyet Teşkilatı’nın web sitesinde ihtiyacım olan
bilgi ve duyurulara kolaylıkla ulaşabilmekteyim. 1070 3,66 ,925
Emniyet Teşkilatı'nın mobil hizmetlerini gerekli ve
yararlı bulmaktayım. 1070 3,97 ,889
İhtiyacım olduğunda 155 ihbar hattını kolaylıkla
kullanabilmekteyim. 1070 4,10 ,852
155 ihbar hattını aradığımda ilgili kişiye kolaylıkla
ulaşabilmekteyim. 1070 3,94 ,957
Emniyet Teşkilatı'nın mobil uygulamalarını
(UYUMA EGM Mobil, KADES, Emniyet Çocuk,
Türkiye Polis Radyosu) kullanmaktayım.
1070 3,34 1,001
Emniyet Teşkilatı'nın Whatsapp ihbar hattını
gerekli gördüğüm durumda kolaylıkla
kullanabilmekteyim.
1070 3,45 ,937
Emniyet Teşkilatı'nın sosyal medyayı aktif
kullandığını düşünmekteyim. 1070 3,87 ,825
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sosyal medya
(Facebook, Twitter, Instagram) hesaplarını takip
etmekteyim.
1070 3,30 1,079
Herhangi bir konuyla ilgili şikayetim olduğunda
sosyal medya hesapları üzerinden Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne rahatlıkla ulaşabileceğimi
düşünüyorum.
1070 3,42 ,959
170
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sosyal medya
(Facebook, Twitter, Instagram) hesaplarını çeşitli
şikayetlerimi aktarmak için kullanmaktayım.
1070 3,28 1,063
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sosyal medya
(Facebook, Twitter, Instagram) hesaplarını takip
ederek güncel gelişmelerden haberdar oluyorum.
1070 3,18 1,014
Ek 2: Katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın Dijital İletişim Sistemlerinin (Web Sitesi,
Mobil Hizmetler, Sosyal Medya Hesapları) Kullanımına Yönelik Farkındalık Düzeyini
Gösteren Frekans Grafikleri
1. Katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın Web Sitesi Hizmetlerine Yönelik Farkındalık
Düzeylerine İlişkin Frekans Grafikleri
1.1. İhtiyacım olduğunda web sitesi üzerinden kolaylıkla e-randevu alabilmekteyim.
1.2.Web sitesi üzerinden pasaport işlemlerimi gerçekleştirip, takip edebilmekteyim.
%1,3 %5,4
%23,8
%44,9
%24,6
0
100
200
300
400
500
600
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
%0,9 %3,9
%24,7
%42,3
%28,1
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
171
1.3.Aracım çekildiğinde web sitesi üzerinden takibini yapmaktayım.
1.4.Emniyet Teşkilatı’nın çevrimiçi ihbar hattını web sitesi üzerinden kullanmaktayım.
1.5. İhtiyacım olduğunda Emniyet Teşkilatı’nın web sitesi üzerinden problemlerimi
iletebileceğimi düşünüyorum.
%3
%11,7
%41,3
%25,8
%18,2
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%3,9
%9,2
%37,6
%29
%20,4
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%2,1
%8,1
%28,6
%38,8
%22,4
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
172
1.6. Emniyet Teşkilatı web sitesinde ihtiyacım olan bilgi ve duyurulara kolaylıkla
ulaşabilmekteyim.
2. Katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın Mobil Hizmetlerine Yönelik Farkındalık
Düzeylerine İlişkin Frekans Grafikleri
2.1.Emniyet Teşkilatı’nın mobil hizmetlerini gerekli ve yararlı bulmaktayım.
2.2. İhtiyacım olduğunda 155 ihbar hattını kolaylıkla kullanabilmekteyim.
%1,6
%7,2
%34,2
%37,4
%19,6
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%1,2 %3,4
%14,3
%46,3%34,9
0
100
200
300
400
500
600
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
%1,2 %3,4
%14,3
%46,3
%34,9
0
100
200
300
400
500
600
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
173
2.3. 155 ihbar hattını aradığımda ilgili kişiye kolaylıkla ulaşabilmekteyim.
2.4. Emniyet Teşkilatı’nın mobil uygulamalarını kullanmaktayım.
(UYUMA, EGM Mobil, KADES, Emniyet Çocuk, Türkiye Polis Radyosu)
2.5. Emniyet Teşkilatı’nın Whatsapp ihbar hattını gerekli gördüğüm durumda kolaylıkla
kullanabilmekteyim.
%2,3 %5,5
%18,5
%43,4
%30,3
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
%3,5
%14,4
%41,2
%26,8
%14,1
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%2,4
%9,8
%42,5
%30,8
%14,4
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
174
3. Katılımcıların Emniyet Teşkilatı’nın Sosyal Medya Hesaplarına Yönelik Farkındalık
Düzeylerine İlişkin Frekans Grafikleri
3.1. Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medyayı aktif kullandığını düşünmekteyim.
3.2. Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını takip etmekteyim (Facebook, Twitter,
Instagram).
3.3. Herhangi bir konuyla ilgili şikayetim olduğunda sosyal medya hesapları üzerinden Emniyet
Teşkilatı’na rahatlıkla ulaşabileceğimi düşünüyorum.
%0,6 %4,1
%25,5
%47,2
%22,6
0
100
200
300
400
500
600
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
%6,4
%14
%37,2
%27,9
%14,5
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%2,7
%11,4
%41,3
%30,4
%14,2
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
175
3.4. Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını çeşitli şikayetlerimi aktarmak için
kullanmaktayım. (Facebook, Twitter, Instagram)
3.5. Emniyet Teşkilatı’nın sosyal medya hesaplarını takip ederek güncel gelişmelerden
haberdar oluyorum. (Facebook, Twitter, Instagram)
%6
%13,8
%41,2
%24,3
%14,7
0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
%4,8
%18
%43,7
%21,7
%11,8
0 100 200 300 400 500
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum